Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/459 E. 2020/354 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/459 Esas
KARAR NO : 2020/354
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/03/2015
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacılar vekili, müvekkillerinden————- diğer müvekkili şirketin yetkilisi olduğunu; davalılardan —— talebi ile taraflar arasında akdi bir ilişkinin kurulduğunu; bu akdi ilişki çerçevesinde davacıların, davalılara —————– parseller üzerine davalıca yapılacak inşaat için bu parsellerin malikleri ile bağlantı kurup, sözleşmeyi sağlamayı taahhüt ettiklerini; ayrıca davacı müvekkillerinin mülkiyet hakkına sahip oldukları aynı yer ve aynı adadaki ———- parseller yönünden de kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması hususunda tarafların anlaştıklarını; ancak————– parseller yönünden davacıların aldatılarak tapuda hisse devri yaptırıldığını; inşaat bitince de ——— parseller yönünden müvekkillerine hiç bir bağımsız bölüm verilmediğini belirterek; müvekkillerinin zararının oluştuğunu, aldatılarak sağlanılan hisse devri sebebiyle gerçekleşen bu zarardan, aldatma eylemini gerçekleştiren davalı ——— ve işlem sonunda zenginleşen davalı şirketin müteselsilen sorumlu olduklarını ileriye sürerek müvekkilinin zararının, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılsaydı bu sözleşmeden dolayı ——— parsellere isabet edip, davacılara verilecek bağımsız bölümlerin rayiç değerleri ve munzam zararlardan oluştuğunu, bu nedenle mahkememizce öncelikle bu zararın tespiti ile tespit edilecek zarara ve munzam zararlara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; dava miktarı olarak da fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle bilirkişi incelemesiyle belirlenecek gerçek değere göre harcı karşılayacağını belirterek ———- göstermiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili, davacılar vekilinin iddia ettiği tapuda hisse devir işleminin davacı ————- ile müvekkili şirket ————arasında gerçekleştiğini, diğer müvekkili olan ——————yetkilisi olması nedeniyle bu işlemde şirketi temsil ettiğini; işleme taraf olmadığını, bu sebeple hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini; söz konusu işlemlere hiç bir şekilde dahil olmayan davacı—————— ise dava hakkının bulunmadığını; aktif sıfat yokluğundan dolayı davacı şirketin davasının reddi gerektiğini bildirdiği; ayrıca arsa alım satımı ve komisyonculuk işiyle ilgilendiği dava dilekçesinde bildirilen ———— basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, kendisinin kandırıldığını iddia edilmesinin makul, mantıklı olmadığını ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını; söz konusu olan parsellerin bedelleri ödenmek suretiyle satın alındığını; davacı ———- kandırılması diye bir hususun kesinlikle söz konusu olmadığını; ortada aldatma varsa bir yıllık haksız fiil zaman aşımına tabii olacağını; bu sürenin ziyadesiyle dolduğunu, bu nedenle zaman aşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini; dava konusu olan ———– parsellerdeki hisseler için kat karşılığı inşaat sözleşmesinin gerçekten yapılmasının planlandığını ancak sonra davacı tarafın ekonomik nedenlerle bu parsellerdeki hisselerini —— sattığını; satış parasını aldığını; ortada bedeli karşılığında bir satışın söz konusu olduğunu, davacının yaptığı diğer parsellere yönelik komisyonculuk işleminden dolayı da ———- bedelin ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, davacıların davalılar tarafından aldatılması yoluyla bedelsiz tapu devrinin sağlanması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır.
Taraflar arasında————– parsellerin malikleri ile bağlantı kurulup, davalı ile bu malikler arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmasına aracılık edilmesi yönünden bir komisyonculuk anlaşmasının mevcut olduğu ihtilafsızdır. Ancak, davacı tarafın komisyonculuk ücreti yönünden herhangi bir talebinin bulunmadığı, davamızın sadece aynı adada yer alan ve tapu hisselerinin devri davacımız ————- tarafından gerçekleştirilen ——- nolu parsellere yöneliktir. Davacı yan bu parsellerin tapu devirlerinin davacı ———— tarafından bizzat gerçekleştirildiğini, ancak bunun karşı tarafın aldatması sonunda sağlandığını; davacının gerçek amacının kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle bu parsellerdeki hisselerin devrine ilişkin olduğunu; bu nedenle kat karşılığı inşaat sözleşmesi gerçekleşseydi, bu hisselere ne miktar bağımsız bölüm isabet edecekse o bağımsız bölümlerin rayiç değeri kadar bir zararlarının oluştuğunu; ayrıca munzam zararlarının da oluştuğunu belirterek tazminat talep etmekte olduğu; bunun karşılığında davalı tarafın söz konusu hisse devirlerinin bir kandırma sonunda gerçekleştirilmediğini; tam tersine bedeli karşılığında satışların gerçekleştiğini ve davacı yanın isteği üzerine satış işlemlerinin yapıldığını belirterek davanın reddini talep ettiği görülmektedir. Bu nedenle taraflar arasındaki ihtilaf, söz konusu bu —- parselde tapu devirlerinin gerçekten bir satış işlemi olarak mı yoksa davalı tarafın aldatması nedeniyle mi gerçekleştiği hususundadır.
Mahkememizce, davalı şirket yönünden öncelikle ————– tarafından gönderilen yazıda, davalı şirkete sadece kayyım atandığı, el konulmadığı, tüzel kişiliğinin devam ettiği, alacak ve borçlarından devletin değil, bizzat şirketin sorumlu olduğunun bildirildiği görüldüğünden; Kanun Hükmündeki Kararnameler yönünden herhangi bir uygulama yapılamayacağı tespit edilmiş; davalılar vekilinin aynı zamanda davalı şirkete atanan kayyım heyetinden de vekalet aldığı nazara alınmak suretiyle davaya devam edilmiştir.
Mahkememizce, tapu kayıtları getirtilmiş olup, – nolu parselde davacı —— ait hissenin bulunduğu; bu hissenin —— olduğu ve bizzat —- tarafından — tarihinde davalı———- devredildiği, bu devir işleminde davalı şirketin ——- temsil ettiği; dava konusu olan——————— parselin devirlerininde ————– vasıtasıyla gerçekleştirildiği ancak dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine———- bu parsellerin mülkiyet hakkına sahip olmadığı; tapu kaydına göre tapu malikleri olan ———–aldığı vekalet ile tapuda bu kişilere ilişkin hisselerin devrini sağladığı; bu devirlerin de ——— tarihinde yapıldığı; akit tablolarına ekli düzenleme şeklindeki özel vekaletten tapu malikleri olan bu iki bayanın davacımız —————- yapmak üzere vekalet verdikleri; vekaletler satışa yönelik olduğu için de davacı —- tarafından satışın davalı ————– gerçekleştirildiği, yine bu satış işleminde de davalı şirketi ———- temsil ettiği görülmüştür.
Davacı taraf, aldatmaya ———dayandığı için bu konuda dinletmek istediği her üç tanıkta yeminli olarak mahkememizce dinlenmiş olup; tanıklar yeminli beyanlarında, davacı ———-kendilerine aynı adadaki diğer arsa sahiplerinin ” güvenip, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması için davalı şirketle anlaşsın diye ” kendine ait tapulu taşınmazlardaki hisseleri devrettiğini + inşaatla ilgili işlemlerin tek elden ve kolaylıkla yürütülmesini sağlamak amacıyla da hisse devirlerini gerçekleştirdiğini, ancak tüm bu iki amacın davalı tarafa güvenmesi sebebiyle yapıldığını; fakat davalının sözünde durmayarak devrettiği bu parseldeki hisseler için kendisine daire vermediğini bu şekilde kandırılmış olduğunu anladığını beyan ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce, toplanan deliller çerçevesinde, davacının öncelikle dayanmış bulunduğu hile iddiası ( aldatıldığı iddiası ) değerlendirilmiş olup; aldatmanın TBK 36 madde ( taraflar arasındaki işlemde yürürlükte olan BK 28. Madde ) gereğince “diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı hata olmasa bile sözleşme ile bağlı değildir” hükmü gereğince iradeyi sakatlayacağı, kandırılan tarafın bu akitle bağlı olmayacağı aşikardır. Ancak, aldatmanın söz konusu olabilmesi için aldatanın karşı tarafın iradesini işlemden önce ya da en azından işlem esnasında sakata uğratması gerekmektedir. Somut olayımızda, davacı tanıklarının beyanından da anlaşılacağı üzere; davacı taraf, aynı adada yer alan diğer parsel sahiplerinin davalı şirkete güvenini temin etmek üzere ve bu güveni dış görünüşle sağlamak üzere hissedar olduğu—— parseldeki hisse ile kendisinde satış vekaleti bulunan ———– nolu parseldeki hisseleri davalı şirkete devretmiş; ve yine tanık beyanlarına göre inşaat işlemleri için arsa maliklerinin yapması gereken işlem ve onayların müteahhit tarafından daha rahat halledilebilmesi, ruhsatların, projelerin, idari işlemlerin tek elden ve daha kolay yapılabilmesi için ve tüm bunları da davalıya güvendiği için yapmıştır. Davacılar vekili, davacı tanıklarının bu beyanlarını kabul ettiğini açıkça bildirmiştir. Bu tanık beyanlarına göre, tapudaki hisse devirlerinden önce hile söz konusu olmayıp; bu iddiaların doğru olması halinde taraflar arasında gerçekleşen işlem ———- davacıya taraflar arasındaki gerçek anlaşmayı gizleyerek dış dünyayı yanıltmak ve idari işlemlerde bir takım kolaylıklar sağlamak için bu işlemi yapmıştır. ——— ispatı ancak yazılı delille mümkündür. Davalı tarafın bir inşaat şirketi ve bu şirketin yöneticisi olduğu, davacı tarafın ise, kendi beyanına göre bir emlakçı ve bu işle iştigal eden bir şirketin sahibi olduğu; dolasıyla davacının da tacir olduğu; kendi sektörüyle ilgili basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği; amacının gerçekten kat karşılığı inşaat sözleşmesi olması halinde davacı ——– sözleşmeyi kat karşılığı inşaat sözleşmesi gibi yapması ve inşaatla ilgili her işlem yönünden de gerekirse müteahhide vekalet vermek suretiyle işlerin tek elden ve çabuk müteahhit tarafından yapılmasını sağlaması gerektiği; bu mümkünken, hayatın olağan akışına aykırı olarak işlemi hisse devir işlemi olarak gerçekleştirmiş olması mahkememizce inandırıcı bulunmamış; kaldı ki, vekaleten devri gerçekleştirdiği ——— parseller yönünden vekaletinin dahi sadece satış ve satış vaadi sözleşmesine ilişkin olduğu; bu vekaletlerle amaçladığı gibi kat karşılığı inşaat sözleşmesini vekaleten gerçekleştirmesinin mümkün dahi olmadığı; öte yandan vekaleten gerçekleştirdiği işlemlerle ilgili parseller yönünden kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapacaksa bu yetkiyi içeren vekaletnameleri alması gerektiği, almamış olmasından da amacın satış olduğu, davacının iddia ettiği gibi taraflar kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde anlaşmışlarsa, tapudaki devir işleminin inançlı işlem olacağı, hal öyle olunca da taraflar arasında bunun protokole bağlanmasının zorunluluk arz edeceği karşısında ve basiretli bir tacirin de bunu bilecek durumda olması sebebiyle davacı tarafın aldatılma iddiası mahkememizce samimi bulunmamış;
Davacı vekilinin——— nolu parsellerdeki hisseleri müvekkilinin vekaleten devrettiği gelen tapu kayıtlarıyla tespit edildikten sonra vekalet verenleri de tanık olarak dinletmek istemişse de, davacı tanıklarının önceden dinlendiği, ikinci tanık listesinin mümkün olmadığı, buna davalı tarafında muvafakatinin bulunmadığı; kaldı ki, dinlenmek istenen bu şahısların ———— nolu parsellerin malikleri olup, bu taşınmazların vekaleten davacı yanca satıldığı; dolayısıyla davanın kabulü halinde vekaleten satılan bu taşınmazın paralarını davacıdan alacakları için davada hukuki menfaatlerinin de bulunduğu nazara alınarak tanıklıklarına başvurulmamıştır.
Davalılar vekili her ne kadar haksız fiile ilişkin bir yıllık zaman aşımı itirazında bulunmuşsa da, davacının iddia ettiği eylem aynı zamanda suç teşkil edeceğinden, ceza zaman aşımına tabii olduğu için itibar edilmemiş; ayrıca davacı vekilinin ——– tarihli “dava dilekçemizin ıslahına ilişkin beyanlarımız” başlıklı dilekçesine karşı ıslah zaman aşımında bulunmuş ise de, söz konusu dilekçenin talebi açıklama niteliğinde olduğu, ıslaha ilişkin olmadığı nedeniyle davalılar vekilinin bu itiraz dilekçesi de nazara alınmamıştır.
Olayla ilgili ceza soruşturmasında —– kararı verilmiş ise de, ———-sayılı soruşturma evrakında verilen karar ———- hükmü ile kaldırılmış ise de; hukuki yönden hilenin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti ile mahkememizin yetkili olduğu; yukarıda açıklandığı üzere bizzat davacı tarafça kabul edilen tanık beyanlarından ortada bir hilenin değil inançlı işlemin söz konusu olduğunun belirlendiği; bu durumda hile yönünden yapılan cezai soruşturmanın çok uzun sürebilecek sonucunun beklenmemesine işlemin en çok inançlı işlem niteliğinde olabileceğinin tespiti karşısında ceza yargılaması sonucunun mahkememizi etkilemeyeceği dikkate alınarak sonucu beklenmeksizin kararı verilmiştir.
Hükümde hisse devirlerinin ————— tarafından bizzat gerçekleştirildiği, bu nedenle davacı şirketin aktif husumet sıfatının bulunmadığı, sadece —- dava hakkı bulunduğu; ————– her ne kadar —– parselde kendi hissesini devretmişse de diğer parsellerdeki hisseyi vekaleten devrettiği için vekil edenlere karşı sorumlu olacağı; bu nedenle iş bu davayı—— nolu parsel içinde açıp, alacağı bedelle vekil edenlerine ödeme yapabileceği bu nedenle ——- nolu parseller içinde dava hakkının bulunduğu; davalılardan ———- ise, her ne kadar devir sözleşmelerini davalı şirketi temsilen imzalamış ise de, bizzat aldatma fiilini gerçekleştirdiği iddiasıyla dava açıldığı için onun yönünden de husumetten değil esastan davanın reddi gerektiği değerlendirilerek hüküm oluşturulmuş ancak davalı şirket ve davalı şahıs tazminattan müştereken sorumlu tutularak haklarında dava açıldığı için AAÜT 3. Madde gereğince davalılar lehine tek bir vekalet ücreti tayin edilmek suretiyle karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacılardan —————–tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti ———– bulunmadığından REDDİNE,
Davacılardan ———- tarafından davalılar aleyhine açılan davanın ise esastan REDDİNE,
Maktu ret harcının mahsubundan sonra 10.192,10 TL bakiye harcın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Tamamı davacılar tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacılara iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine 47.050,00 TL nispi vekalet ücreti taktirine, bu ücretin 3.725,00 TL’sinin her iki davacıdan müteselsilen kalanın ise davacı ————– alınarak davalılara verilmesine,
Dair karar, davacılar vekilinin ve huzurdaki davalı vekilinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu.10/09/2020