Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/425 E. 2020/73 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/425 Esas
KARAR NO: 2020/73
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/03/2015
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraf şirketler arasında ———– bulunduğunu, davalı şirketin ———– yıldan beri ————- ile dağıtım ve satışını yaptıklarını; bu yönden sürekli kesilen faturalar, müvekkil şirkete distribütör olarak hitap eden yazışmalar, organizasyon davetleri ile bu durumun sabit olduğunu; en son ———– tarihli faturaların kesildiğini; bu faturalardan sonra davalının ———– tarihinde ilişkiyi sona erdirdiğini tek taraflı olarak beyan ettiğini; herhangi bir ihbar önlemi verilmeksizin bunca yıl devam eden ilişkinin sona erdirilmesinin yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu; müvekkili tarafından —————— Noterliğinden ——— tarihinde ——— yevmiye nolu ihtarnamenin gönderilerek haksız fesih nedeniyle yasal tazminat haklarının davalıdan talep edildiğini ancak sonuç alınamadığını; ticari ilişkinin———–başlamasına rağmen davalı şirketin———— tarihinde alınan genel kurul doğrultusunda ——— birleştiğini; artık hak ve borçların külli halef olarak davalı şirkete geçtiğini belirterek, davalı şirketin—————- tanınırlığını ve pazar payını davacı müvekkiline borçlu olduğunu, bu nedenle ———- TL portföy tazminatının ( denkleştirme talebi karşılığı )’nın + feshin haksız yere ve önceden ihbar süresine uyulmaksızın gerçekleştirilmesi nedeniyle ———- aylık kar kaybı tazminatı karşılığı fazlaya dair hakları saklı tutularak şimdilik ——— TL’nin + davalıya ait ürünlerin satışı için harcanan satış ve pazarlama giderlerinin işçilik maliyeti için şimdilik —— TL zarar giderinin + müvekkil şirketin piyasada sahip olduğu ticari itibar ve güvenirlik duygusunu zarara uğrattığı için ——- TL manevi tazminatın;
Fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan avans faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, müvekkili şirketin ——yıldır ——– faaliyet gösteren ve çeşitli kimyasal ürünler üreterek ve ithal ederek satan ünlü bir alman şirketi olduğunu, ——- mukim olduğunu, davacı şirketin ise iplik üretimi ve ——–alım satımı yapan bir şirket olduğunu; arada bir bayilik ilişkisi bulunmadığını; davacının sanki arada bir bayilik ilişkisi varmış intibası uyandırmak için tek taraflı —– ihtarlar oluşturduğunu; ——ürünlerin satışını, pazarlamasını davalı şirketin tek başına yaptığını; ———— birçok şirkete doğrudan satış yaptıklarının kayden sabit olduğunu; bu çerçevede davacı ile de ticari ilişkileri olduğunu ancak arada kesinlikle bir bayilik ilişkisi bulunmadığını, davalıya bedeli döviz olarak ve kur farkı uygulaması ile satışlar yaptıklarını; bir süre ödemelerde sıkıntı olmadığı için ilişkinin devam ettiğini ancak ilerleyen aşamalarda davacının bazı faturalarını ödememeye başladığını; bu nedenle davacı aleyhine———- İcra Müdürlüğünün ————— sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, bu dosyadan dolayı ——-Asliye Ticaret Mahkemesinin ——— Esasına kaydedilen itirazın iptali davası açıldığını, yine davalı aleyhine ———- İcra Müdürlüğünün ——— ile de icra takibi yaptıklarını; cari hesaptaki bu alacakların ödenmemesi üzerine de mal vermeyi durdurduklarını; kaldı ki, davacı tarafın kendilerine yönelik ticari hiç bir yatırımı bulunmadığını; davacının kendine yönelik yatırımları varsa ondanda müvekkilinin sorumlu olmayacağını; davacı şirketin kendi yönetim hataları nedeniyle ekonomik krize düşmesinde de müvekkillerinin sorumlu olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, iddia edilen tek satıcılık ilişkisine dayalı olarak açılan denkleştirme tazminatı, kar kaybı tazminatı, satış ve pazarlama için yapılan giderler ile itibar kaybı nedeniyle manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasında bir müddet devam eden ticari ilişki ihtilafsız ise de bu ilişkinin niteliği ihtilaflı olup; davacı taraf, davalının ————olduğunu iddia etmekte, davalı ise bayisi dahi olmadığını savunmaktadır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış olup, gösterilen tanıklar dinlenmiş, tarafların sunduğu ticari deliller, faturalar, ——- incelenmiş; uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış; tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı tanıkları, bir süre çalıştıkları davacı şirketin davalının bayisi olduğunu,———– illeri yönünden tek satıcısı niteliğinde bulunduklarını beyan ederken; dinlenen davalı tanıkları ise, taraflar arasında alım satım ilişkileri bulunduğunu, davalı şirketin davacı şirkete ———– aylık süreç içinde bedeli karşılığında mal gönderdiğini, davacı tarafın bazı ödeme sıkıntıları çektiğini, ödemelerin bir müddet sonra geciktiğini ve artık hiç gerçekleşmemeye başlayınca da davalının mal göndermeyi kestiğini; taraflar arasında mal alımı satımı gerçekleşirken davalı şirketin tüm mal verdiği diğer şirketler gibi davacıya da mallarla ilgili eğitim vermek için eleman gönderdiğini ancak ———- ve davacının iddia ettiği ———— da davalı şirketin davacı dışındaki şirketlere de mal verdiği bildirdikleri görülmüştür.
Her iki taraf şirketinin ticari defter ve kayıtları da incelenmiş olup, bu inceleme sonunda, bilirkişiler tarafından hazırlanıp, hükme esas alınan ——- tarihli bilirkişi raporunda;
Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı nazara alınarak; ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonunda, taraflar arasında, ——— bölgesinde ———bulunmadığı; zira, ——– taraflar arasında akdedilen bir sözleşme ile kurulması gerektiği, ———- bayilik sözleşmesinin özel bir alt türü olduğunu, ———– ile bayiye belirli bir bölgede münhasır satış hakkının tanındığı durumlarda ancak —– bahsedilebileceğini; münhasır satış hakkından anlaşılması gerekenin de, üreticinin sözleşme bölgesinde münhasır bayi dışındaki satıcılara mal göndermemesi, mal vermemesi olduğunu; aynı zamanda üreticinin kendisinden mal satın alan üçüncü kişilerinde münhasır bayinin satış bölgesinde satış yapmalarını engelleme yükümlülüğü altına soktuğunu; davacı ile davalı arasında bu tür bir yazılı sözleşmenin bulunmadığını, aksine dava konusu olayda hem davacı satıcının hem de davalı üreticinin —————— bölgesinde gerek davalının kendisinin gerekse davalının görevlendirdiği başka firmalarında davalı üreticinin mallarını müşterilerine sattığının tespit edildiğini; davacı ve davalı arasında ilişki devam ederken aynı bölgede başka şirketlere davalıca mal verilmesine davacı şirketin karşı çıkmadığını, buna ilişkin bir delil ibraz edilmediğini; bu nedenle TARAFLAR ARASINDA TEK SATICILIK İLİŞKİSİNDEN BAHSEDİLEMEYECEĞİNİ; taraflar arasında normal bir bayilik ilişkisi olup olmadığınında incelendiğinde; mal satımını konu edinen bir akdi ilişkinin bayilik akdi ilişkisi olarak nitelendirilebilmesi için alıcının satıcıdan sürekli olarak mal satın alma ve bu malların sürümünü artırmak için faaliyette bulunma borcu altına girmesinin gerekeceğini; ancak taraflar arasında sözlü olarak kurulmuş akdi ilişki de, alıcının satıcıdan sürekli olarak mal satın alma ve bu malları satışını artırmak için faaliyette bulunma borcu altına girdiği hususunun dosyaya yansımadığı; davacının bu yönde herhangi bir faaliyet ya da yatırım yaptığını ispatlayamadığı; ticari defter ve kayıtlardan da bayilik ilişkisini gerektirecek bir delilin tespit edilemediğini, ortada davacının talebi üzerine davalının davacıya mal sattığı ve davacınında bu malları müşterilerine sattığı sürekli ve uzun süre devam eden bir akdi ilişkinin bulunduğu hususunun tespit edilebildiği bildirilmiştir. Bilirkişiler bu tespiti yaparken tarafların bildirdiği dosyaları ve icra takip dosyalarını da incelemiş olup, buna göre söz konusu olan sonuçlara ulaştıklarını beyan etmişlerdir. Bilirkişiler ayrıca raporlarında, gerek icra dosyaları gerekse ticari kayıtlara göre, davalının, bedelini aldığı sürece davacıya mal gönderdiği, bir müddet sonra mal bedelleri ödenmeyince mal sevkıyatını kestiği; mal göndermeyeceğini bildirdiği; bu nedenle yazılı bir bayilik sözleşmesi olmasa dahi bir an için taraflar arasında bir ilişkinin bayilik ilişkisi olduğu kabul edilse de, davalının mal bedellerini alamadığından dolayı bayilik ilişkisini fesih etmesinde haksız sayılamayacağını tespit ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce de, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesinin bulunmadığı, hal böyle olunca davacı tarafın talep ettiği denkleştirme tazminatının ( portföy tazminatının ) istenemeyeceği; taraflar arasında bir bayilik ilişkisininde bulunmadığı, bu nedenle ——– aylık kar kaybının, satış için ve pazarlama için yaptığı harcamaların talep edilemeyeceği; taraflar arasındaki ilişkinin bedeli karşılığında mal gönderilmesine ilişkin ve uzunca bir süre devam eden ilişki olduğu; davacının mal bedellerini ödeyememesi sebebiyle davalı tarafça mal sevkıyatının durdurulduğu; bu nedenle davalının fesihte haklı olduğu; davacının hal böyle olunca manevi tazminatta talep edemeyeceği nazara alınarak, iş bu davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVACININ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİNDEN OLUŞAN DAVASININ REDDİNE,
Peşin olarak alınan karar harcından bakiye ret harcının mahsubu ile ——– TL bakiye harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, istenen maddi tazminatın tüm kalemleri yönünden 41.550,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, manevi tazminat yönünden de 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.06/02/2020