Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/407 E. 2019/161 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/407 Esas
KARAR NO : 2019/161
DAVA : Ortaklıktan Çıkma; Bu Kabul Edilmezse Terditli Olarak Şirketin Fesih ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ: 17/03/2015
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ortaklıktan Çıkma; Bu Kabul Edilmezse Terditli Olarak Şirketin Fesih ve Tasfiyesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkilinin——— yılı arasında davalılardan …’e ait ————- muhasebeci olarak çalıştığını; davalı olan———– tarihinde kurulduğunu; davalı …’ın bu şirkete ortak olamayacağı için müvekkiline mobbing uygulamak suretiyle şirkete ortak ettiğini; şirketin kuruluşunda davacının bu nedenle ortak ve kurucu olarak gözüktüğünü; ——müvekkiline bunu zorunluluk karşısında yaptığını, şirketi kurduktan sonra bir müddet geçtiğinde hisseyi kendisinden devir alacağını bildirdiği; nitekim ———– tarihinde de taraflar arasında “şirket geri alım sözleşmesi” imzalandığını; davacıya bu sözleşme ile güvence verildiğini; söz konusu sözleşmede şirketin tüm maddi ve manevi varlığının davalı …’a ait olduğunun açıkça bildirildiğini; şirketin diğer hissedarının ise davalı …’ın kayın biraderi olan ————— olduğunu; şirketin baştan itibaren davalı … tarafından yönetildiğini; ———– zaten mesul müdür olduğunu ancak bu davalının müvekkilini sürekli oyaladığını; müvekkiline ait hisseyi devralma işini sürekli ötelediğini ancak gerek şirketi gerekse davalıyı sürekli olarak borçlandırmaya çalıştığını, şirketin mal varlığının azaltmaya yönelik idare ettiğini; müvekkilinin artık bu şirkete ortak olarak gözükmek istemediğini, aksi taktirde şirketin vergi ve kamu borçlarından sorumluluğunun doğacağını ve artacağını belirterek; müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına, müvekkili üzerinde görünen hissenin gerçek sahibi … adına tescilini; aksi taktirde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini; koruyucu tedbir olarak da yargılama süresince şirket mal varlığının korunması yönünden davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan … vekili; davacının, davalı şirketin tek temsilcisi olduğunu; iş bu davayı açamayacağını çünkü hem davalı şirketi temsil hem de davacı olamayacağını; davalı şirketin %50’şer hisse ile davacı ve dava dışı ——– ortaklığı ile kurulduğunu ve devam ettiğini; müvekkili …’ün 30 yıldır optik sektöründe olduğunu, davalı şirketinde kuruluşunu sağladığını ve optisyen mesul müdürlüğünü üstlendiğini; ancak yurt dışında uzun süre kalacağından dolayı davalı şirkete ortak olmadığını; davacının baştan beri şirket ortağı iken şirketin nimetlerini şahsi menfaatlerine kullandığını, iş bu davaya kadar hiç bir yakınması olmadığını, şirketin tüm kaynaklarını kuruttuğunu, şirketi ciddi rakamlarla borçlu hale getirdikten sonra kaçarak şirketi terk ettiğini şimdi de hukuken şirketten çıkmak istediğini; davacının halen şirketin temsilcisi olduğunu; şirketin içini boşalttıktan sonra iş bu davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, davanın kabulü halinde ödüllendirilmiş olacağını, 07/10/2008 tarihli şirket geri alım sözleşmesindeki imzanında müvekkiline ait olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuş;
Davalı şirket ve kendisine atanan dava kayyımı davaya herhangi bir cevap vermemiş; şirketin diğer ortağı olan ———– tarihinde verdiği müdahale dilekçesi ile vekili vasıtasıyla 07/10/2008 tarihli şirket geri alım sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ve bu nedenle söz konusu belgenin sahteliğinin tespitini talep etmiş; davalı şirketin %50 hissedarı olduğunu beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇ: Dava, TTK’nun 638/2 madde gereğince açılan şirket ortaklığından çıkma davası olup; davacı bu talebinin kabul edilmemesi halinde davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ———– Müdürlüğünde ——- sicil numarası ile kayıtlı olup; —- kurulan şirkette davacı … ile müdahil —–%50’şer hisse ile ortaktır.
Davacı aynı zamanda davalı şirketin temsilcisi olduğundan davada şirketi temsil için 28/01/2016 tarihli ilk celsede … dava kayyımı olarak atanmıştır.
Davacı taraf, şirketin gerçek hissedarı olmadığını, şirketin gerçek sahibinin davalı … olduğunu ancak kendisinin davalı şirketin ortağı olmasına bazı fiili engeller bulunması sebebiyle ortak olamadığını; bu nedenle kendisinin razı edilerek şirkete ortak gösterildiğini; esasen kendisinin davalıya ait ————– muhasebeci (işçi ) olarak çalıştığını; davalı şirkette de konumunun esasen personel niteliğinde olduğunu, davalı şirketinde muhasebecisi olduğunu; asla yönetime karıştırılmadığını, yönetimin——- tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmiştir. İddiaların gerçek çıkması halinde bunun şirketten çıkmak için haklı neden teşkil edeceği şüphesizdir.
Mahkememizce davacının bu yöndeki delilleri incelenmiş olup; taraflar arasındaki delillerden birinin davacımız … tarafından İstanbul Anadolu 9. İş Mahkemesinde———————— aleyhine açmış bulunduğu işçi alacaklarından ötürü alacak davası olduğu, bu davada davacımızın her iki şirkette de işçi olarak ve hizmet akti çerçevesinde çalıştığının tespit edildiği, bu çerçevede de işçi alacaklarından dolayı taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği; o dosyada davacımızın ———. Şirketinin ortağı ve şirket müdürü olduğu, davalımız olan bu şirkette işçi olarak çalışmadığının savunulduğu, incelendiği ancak işçi olduğu kanaatine varılarak hüküm oluşturulduğu, söz konusu hükmünde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından doğru bulunarak davalıların istinaf talebinin reddedildiği;
Her ne kadar o dosyada davacımızın dayandığı ————– tarihli “şirket geri alma sözleşmesi”ndeki imzaya itirazın gerçekleşmediği ancak mahkememizce birkaç celse imza incelemesi için delil toplanmışsa da; bu sözleşmeden daha önce tarihli olan 14/08/2007 tarihli sözleşmede de davalı şirketin niteliği yönünden aynı hususların yazılı olduğu; 14/08/2007 tarihli bu sözleşmedeki imzaların inkar edilmediği; davalı şirket kurulmadan önce imzalanan bu sözleşmede şirketin %50’şer hisse ile … ve———— üzerine kurulacağı, —————— fiilen işin başında olacağı, sevk ve yönetiminde TEK YETKİLİ olduğu; tüm maddi ve manevi şirket varlıklarının …’e ait olduğu, şirketin üçüncü kişilere olan ticari borçları, resmi dairelere olan tüm borçlarının …’e ait olacağı; …’ün tek imtiyaz sahibi olduğu, dilediği an şirket ortaklarını değiştirmeyi ve şirketi kendi üzerine almaya yetkili olduğu; şirket ortaklarının …’ün talimatlarını anında ve koşulsuz yerine getirecekleri hususlarının düzenlendiği; imzası inkar edilmeyen bu belgeye göre şirketin tek ve gerçek sahibinin … olduğu; duruşmada yeminli olarak dinlenen tanık beyanlarında da davacımızın esasen şirketin bir personeli olduğu, yönetiminde söz sahibi olmadığı belirlenmiş; mahkememizce yapılan yargılama sonunda bu kanaate ulaşılmıştır.
Her ne kadar davalı …; davanın reddi gerektiğini bildirmişse de, hiç bir zaman şirketin kendisine ait olmadığını iddia etmemiş, tam tersine davanın reddi gerektiğini iddia ederken bunu davacının şirketin temsilcisi olarak yaptığı usulsüzlüklere, yolsuzluklara dayandırıp, şirketi şuana kadar zarara uğrattığı bu nedenle kötü niyetli olarak çıkıp gitmesine izin verilmemesini savunduğu; oysa 14/08/2007 tarihli sözleşmenin 6. Maddesine göre davacı … hakkında şirkete verdiği zararlardan dolayı dava açabileceği; icra takibi yapabileceği; şirkete verdiği zararı şirket yöneticisi olması sıfatıyla ve ispat etmek kaydıyla TTK hükümleri gereğince de şirket yönünden giderilmesini talep edebileceği, aynı taleplerin davacı şirketten çıkarıldıktan sonra şirket tarafından da gerçekleştirilebileceği, diğer ortak tarafından istenebileceği; her ne kadar 14/08/2007 tarihli sözleşmede şirketin …’e iadesi bizzat …’ün talebine bağlanmışsa da ve davalı … talep etmeden davacının hisseyi devretme / şirketten çıkma talep edemeyeceği düşünülebilir ise de; şirketin kuruluş tarihinden bugüne kadar geçen çok uzun süre ve taraflar arasında doğan işçi – işveren uyuşmazlıkları ile oluşan ortam nazara alındığında artık davacının şirketten çıkma isteminin yerinde olduğu; şirkete devam etmesinin beklenemeyeceği, zaten şirketin gerçek ortağı olmadığı nazara alınarak davacının çıkma talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiş; ancak davacı dava dilekçesinde ayrıca şirkette kendisi çıktıktan sonra hissenin davalı … adına tesciline karar verilmesini talep edemeyeceği, buna kalan diğer ortağın ve ilgililerin karar verebileceği; mahkemece bu talebin mümkün bulunmadığı nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuş;
Davanın niteliği gereği şirketten çıkma ve fesih ve tafsiye taleplerin davalı şirkete yönelik olduğu ancak kendi hissesinin gerçek sahibi olan …’e tescil talebi yönünden davalı …’ın da davada taraf olduğu ve olması gerektiği nazara alınarak; sadece şirket aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş;————-yönünden yapılan masraflar nazara alınmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
TTK’nun 638/2 madde gereğince——– Siciline—— sicil nosu ile kayıtlı—— %50 hisse sahibi olan davacı …’nin davalı şirketten çıkmasına,
Ancak davacının bu hissenin davalı … adına tescil talebinin REDDİNE,
Mahkememizce atanan dava kayyımı …’nun görevinin iş bu karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleşirse, kesinleştiğinde kaldırılmasına,
Dava maktu harca tabii olduğundan maktu harçtan eksik 16,70 TL harcın davalı şirketten alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 55,40 TL başvuru harcı ve karar harcının tamamı ile 11 davetiye gideri 104,00 TL toplamı 159,40 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince davacı lehine maktu vekalet ücreti taktirine, 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.14/02/2019