Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/292 E. 2019/1348 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/520 Esas
KARAR NO : 2019/1364

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2014
KARAR TARİHİ : 27/11/2019

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekilleri mahkememize sundukları 20/05/2014 tarihli dava dilekçesinde ve mahkememizin —– tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanlarında davalı yanın Bakırköy ——–. Noterliğinin —— tarihli ve —-yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilinin her biri ——-bedelli ve yine her biri —— tanzim tarihli —— adet emre yazılı senetten kaynaklanan borcunun bulunduğu iddiası ile varolmayan borcun ve bononun tahsilinin talep edildiğini, zira ihtara konu olan senetlerin keşidecisi yani borçlusu olarak ifade edilen ———senetlerin tanzim edildiği tarihten çok önce 15/02/2010 tarihinde tasfiyeye gidip 22/02/2010 tarihinde tasfiye kararında tescil edildiğini ve 06/04/2011 tarihindede şirketin tasfiye edildiğine, yani senetlerin tanzim tarihinde şirketin mevcut olmadığını, tasfiye edilen şirket adına kambiyo senedi düzenlenemeyeceğini, düzenlenmesi halinde ise borç doğurmayacağını, bunun dışında müvekkilinin bu şirketten herhangi bir alacağı yada borcunun bulunmadığını davalının keşideci olduğu iddia edilen ——- kızı olduğunu ve bunun dışında kendisi ile müvekkilinin hukuki ve fiili hiç bir bağının bulunmadığı, şirketin kendi ortaklarının senet keşide etmesinini ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bunun dışında davalının müvekkilinden alacağının bulunduğu konusunda ıspat yükünün de menfi tespit davalarının niteliği gereği alacaklı olduğunu iddia eden davalıda olduğunu ve senetle ıspatı gerektiğini ileri sürerek davaya konu edilen —– adet kambiyo senedinden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını tespitine ve dava konusu miktarın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilleri 25/06/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde de 27/04/2015 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanlarında, davaya konu edilen senetlerin keşidecisi olan ——- ortaklarından birinin müvekkilinin babası ——— olduğunu, diğer keşidecinin ise dosya davacısı olduğu, senetlerin keşide edildikten sonra davacı ve — —- tarafından ciro edilerek beyaz ciro yolu ile müvekkiline geçtiğini, senet üzerinde şirket kaşesi bulunsada imzaların davacı ve ——- ait olduğunu, yetkili hamil olan müvekkiline karşı davacı taraf iddialarının ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin babasının davalıya nakit para verdiğini ve verilen 1.500.000,00 TL nin üzerindeki nakit akışının davacı tarafından da bilindiğini, senet üzerindeki imzaların keşidecilere ait gerçek imzalar olduğunu ve bu nedenle davacının senetler nedeni ile borçlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini ve dava değerinin %20 sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava niteliği gereği İİK.nun 72/1 md. uyarınca icra takibinden önce açılan borçlu olmadığının tespiti isteğine ilişkindir.
Mahkememizin ———-. Sayılı davanın kabulüne ilişkin ilamı Yargıtay—— Hukuk Dairesince 15/01/2018 tarih 2016/14603 E 2018/23 K. sayılı kararı ile “6102 sayılı TTK’nun 778. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi uyarınca bonolarda da uygulanan aynı yasanın 677. maddesi “ Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez” hükmünü içermektedir. Kısaca anılan yasa hükmü dokdirinde ve uygulamada “imzaların istiklali” prensibi olarak nitelendirmektedir. Somut olayda davacı davaya konu olunan bonoların lehdarı durumundadır. Bu halde keşideci şirketin keşide tarihinde tüzel kişiliğinin bulunmadığından bahisle imza eksikliğine dayalı olarak hamil aleyhine dava açamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” bozularak geldiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili Yargıtay bozma kararına direnilmesini, davalı vekili de uyulmasını talep etmiş, mahkememizce Usul ve yasaya uygun Yargıtay —– Hukuk Dairesince 15/01/2018 tarih —–. sayılı kararına aynen uyulmasına karar verilmiş, davacı vekili, davalının alacaklı olduğunu ispat edememesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesini, davalı vekili de Tedbir kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içeriği ve Yargıtay kararı içeriğine göre davacı tarafından davaya konu bonoların verildiği, davacının bonolarda lehdarı konumunda olduğu ve bonoların davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiği, davacı tarafından her ne kadar senetlerin düzenleme tarihi olan 05.01.2013 tarihinde tasfiye yolu ile terkin edildiğinden tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeni ile senet düzenlenemeyeceği ve bu senetlerden dolayı borçlu olmadığını iddia etmiş ise de TTK 778 maddesinin 2.fıkrasının d bendi gereği ve 677 maddesi gereğince ” bir poliçe,poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını.sahte imzaları,imzalayan yada adlarına imzalanmış olan diğer kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse diğer imzaların bundan etkilenmeyeceğie” hükmünü içerdiği,bu hususun yasada imzaların istiklali prensibi olarak adlandırıldığı, lehdarın şeklen kambiyo senedi niteliğinde bulunan senetlerden dolayı davalı hamile karşı dava açmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddi ile mahkememizce 21.05.2014 tarihinde dava konusu senetlerle ilgili olarak İİK 72/2 maddesi gereğince tedbir kararı verildiği ve teminat yatırılarak senetlerin takibe konulmasına engel olunduğundan tedbir kararının verildiği tarihte takip konusu senetler USD cinsinden olmakla tedbir kararının verildiği tarih itibarı ile senetlerin TL karşılığı 210.510,00 TL nin % 20 si olan 42.102,00 TL tazminat ile mahkumiyetine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen 21/05/2014 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına,
3-Davacının, dava konusu senetlerin tedbir tarihi itibarı ile TL karşılığı İİK 72/4 md. gereğince 42.102,00 TL tazminat ile mahkumiyetine, davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Peşin alınan 3.595,00 TL harçtan alınması gerekli 44,40 TL harcın mahsubu ile 3.550,60 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden 2019 yılı —- tarifesi uyarınca davalı yararına hüküm tarihindeki vekalet ücreti olarak taktir olunan 37.002,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalının yaptığı yargılama gideri olarak 20,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından artan tutarların hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..