Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1029 E. 2020/68 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1029 Esas
KARAR NO: 2020/68
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ: 27/10/2015
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %40 hissedar olduğunu, şirketin kalan %60’lık hissesinin ise diğer ortak ————-ait bulunduğunu; müvekkili ile ——– çok eskiden lise arkadaşlıklarının bulunduğunu, daha sonra şirkette ortak olduklarını; dava dışı ——–şirketin faaliyetleri konusundaki tüm bilgileri müvekkilinden öğrendiğini, şirket piyasada bilinir hale geldikten ve belirli bir müşteri kitlesi oluştuktan sonra davacıyı şirketten dışlamaya başladığını, davacının yönetim kurulu başkanlığı döneminde huzur hakkı almasını önlemek için şirketin hesaplarındaki paraları kendi hesabına aktardığını, firmalardan tahsil edilen çek bedellerini de kendi şahsi hesabına yatırdığını, müvekkilinin kullanımındaki aracın şirketin anlaşmalı olduğu ———– yakıt almasını engellediğini ve aracın kiralandığı firma ile kira sözleşmesini fesih ederek aracın o firmaya iadesini sağlayıp, müvekkilini araçsız bıraktığını; davacının şirketin banka hesaplarına erişmesini engellemek için şifreleri değiştirdiğini, davacıyı şirket işleri ile ilgili bilgi vermekten sürekli kaçındığını; annesi şirkette çalışmadığı halde şirkette çalışıyor gibi gösterdiğini, ———– unvanlı şirketten alınan gayrimenkulü mülkiyetine geçirdiğini, kendisine aldığı otomobilin parasını şirkete ödettiğini; ——– tarihinde davacının yokluğunda yapılan genel kurul toplantısında davacının yönetim kurulu üyeliğine son verdiğini ve şirkete ortak olmayan karısı ————– seçtiğini; bu toplantı ile ilgili müvekkiline usulüne uygun çağrı yapılmadığını; şirketi keyfi biçimde yönettiğini ileriye sürerek, şirket ortakları arasında anlaşma ve uzlaşma imkanının kalmadığından bahisle müvekkili yönünden ortaklığın sürdürülmesinin çekilmez bir hal aldığını bildirmiş; şirketin feshine karar verilmesini talep etmiş; şirketin feshine karar verilmezse o takdirde ayrılma payının tespit edilerek ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, davacının şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, şirketin çıkarlarını düşünmek yerine kendi çıkarlarını düşündüğünü, rekabet yasağına aykırı davrandığını; yönetim kurulu başkanı iken kız arkadaşına aynı alanda faaliyette bulunan bir şirket kurdurduğunu, o şirkete davalı şirketin müşteri portföyünü aktardığını, kız arkadaşına şirketin faaliyet alanını öğrettiğini; böylece sadakat görevini yerine getirmediğini, rekabet yasağına aykırı davrandığını; şirket çalışanlarını ve şirket imkanlarını arkadaşına kurdurduğu bu rakip firmaya seferber ettiğini; dava dilekçesinde bahsedilen ve yöneticilikten ayrılmasına ilişkin genel kurul toplantısından haberi olduğunu, bu genel kurul toplantısını ihtarla kendisine bildirdiklerini; her ne kadar karısının yönetim kurulu üyesi yapılmasını dava konusu etmişse de, hissedar olmayan kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçilebileceğini; eşinin bu işte ehil olduğunu; zaten ——– davalı şirketin eski ortağı olduğunu, davacının görevinden alınmadan önce ——– birlikte yöneticilik görevini ifa ettiğini, ancak görevini yerine getirmediğinden dolayı ———— tarihli ——– ile görevden alındığını; şirketin ana sözleşmesi gereğince davacı dışında şirkette pay sahibi olan tek kişinin————olduğunu; şirket ana sözleşmesi gereğince iki yönetici mecburen gerektiğinden dışarıdan bir yönetici atanmasının zorunlu olduğunu; şirketin yapısını ve eskiden büyük pay sahibi ortaklarından birisi olması nedeniyle ve eskiden şirketi münferiden temsil etmiş olduğundan dolayı ———— şirket yöneticisi seçilmesinin yerinde olduğunu; şirketin halen dava dışı ———–borçlu durumda bulunduğunu; şirketin ekonomiye katkı sağlayan ve istihdam yaratan bir şirket olmaya devam ettiğini, bu nedenle feshi ve tasfiyesinin gerekmediğini, şirkete kayyım atanmasının gerekmediğini, davacı tarafından açılan davanın reddi ile davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nun 531. Maddesi gereğince açılan anonim şirketin feshi, bu olmadığı takdirde ayrılma akçesi karşılığında çıkmaya izin verilmesi davasıdır.
Mahkemece şirkete ait ——– getirtilmiş, taraf delilleri toplanmış, bu delillerle ilgili yazışmalar yapılmış; davacı ve davalı tanıkları dinlenmiş, uzman bilirkişilerden rapor alınmış, toplanan tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacının dilekçesinde iddia ettiği ———- yazışma yapılmış olup; bu şirketten gelen yazı cevabına göre, bu şirketin davalımız olan şirketten iş güvenlik hizmeti aldıklarını; aldıkları hizmetin parasını davalımız olan şirkete ödediklerini; ————- adına değil kendi namına ——– TL ödemek suretiyle bir taşınmaz satın aldığını bildirdikleri görülmüştür.
Davalı şirketin ana sözleşmesi incelenmiş olup, sözleşme gereğince temsilin iki yönetici tarafından yapılacağı hususunun kararlaştırıldığı; bir süre davacımızın ve dava dışı ———- şirketin yönetim görevini birlikte üstlendikleri, daha sonra davacının yöneticilik görevinin genel kurul kararı ile sona erdirildiği,———– ikinci yönetici olarak seçildiği anlaşılmıştır.
Davacı tanıkları mahkememizin 4. celsesinde dinlenmiş olup, davacı ile diğer hissedar——- arasında—- yılının —-ayı öncesinde bir husumetin oluşmaya başladığını; o tarihte ——–hissesini artırdığını ve şirketinde daha çok kar etmeye başladığını, böyle olunca davacıyı şirketten uzaklaştırmak istediğini, sürekli şirket çalışanlarına davacının bu şirket ile ilgili çalışmayacağını, bundan böyle davacıyı dinlememelerini söylediğini, davacının şirket çalışanlarını ve imkanlarını aynı sektörde bir başka şirkete kullandırmadığını, kız arkadaşına da şirket kurdurmadığını beyan etmişlerdir.
Davalı tanıkları ise, — celsede dinlenmiş olup, dinlenen tanıklar——— şirketine hizmet verdiklerini, verdikleri hizmet karşılığında fatura kesildiğini, fatura karşılığında da bedellerin alındığını; dava dışı ortağın bu hizmetler karşılığında —- şirketinden daire aldığını duymadıklarını; davacının ise, —- yılının sonlarına kadar şirkete gelip gittiğini, kendisini o tarihe kadar hep gördüklerini ancak daha sonra şirkete gelmemeye başladığını; bazen kendisinden bilgi almak için telefonla aradıklarını ancak telefonu açmadığını; şirketin yönetiminde iken aynı alanda hizmet veren bir şirket kurdurduğunu, bu şirketi de kız arkadaşı ——— üzerine kurdurduğunu; davacı o şirketi kurduktan sonra müşterilerinden———- isimli şirketin yeni açılan şirkete geçtiğini, ——————– isimli bir çalışanında yeni açılan şirkete trasfer olduklarını; ———- şirket paraları ile kendi adına araç aldırmadığını, şirkete ait araçların bulunduğunu beyan ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce uzman bilirkişi heyeti görevlendirilmiş olup, onlardan da rapor alınmıştır. Uzman bilirkişiler raporlarında bildirdikleri gibi şirketin kayıtlarını inceleyememiş iseler de, dosya içine sunulan belgeleri ve toplanan delilleri incelemişler ve raporlarında davacı tarafın ileriye sürdüğü iddiaları somutlaştırmadığını belirterek, nedenlerini tek tek açıklayarak iddiaların TTK’nun 531. Madde gereğince şirketin haklı nedenle fesih hükümleri kapsamında değerlendirilemeyeceğini ifade etmişlerdir.
Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesinde, somut olayda davacı tarafın kendisinin dışlanmaya başladığını, yönetim kurulu başkanlığı döneminde huzur hakkı almasını engellemek için şirketin hesaplarındaki paraların diğer ortağın şahsi hesabına aktarıldığını ileriye sürmesine rağmen yapılan yazışmalarda bunun tespit edilemediğini; davacı tarafça da buna yönelik herhangi bir banka kayıt bilgisi sunulmadığı; firmalardan tahsil edilen çek bedellerinin dava dışı ortağın şahsi hesabına geçirdiğine ilişkin iddianında ispat edilemediğini; davacıya şirket işleri ile ilgili bilgi verilmediği ileriye sürülüyorsa da ağırlıklı tanık beyanlarına göre davacının yönetici iken bir başka şirket kurdurup, şirkete gelmediğinin belirlendiğini; Yargıtay ——. Hukuk Dairesinin örnek kararları gereğince bir ortağın haklı nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için en az eşit kusurlu olması gerektiği, ( Yargıtay —- HD’nin——– tarihli —- Esas —- Karar ) davamızda, davacımızın şirketten ayrılarak ve rekabet yasağına aykırı davranarak daha kusurlu hareket ettiğinin ağırlıklı tanık beyanlarından belirlendiği; dava dosyasından davacının iddiasını destekler usulsüzlüklerin kanıtlanamadığı; ispat yükünün davacıda olduğu nazara alınarak, dosya içinde toplanan deliller ve mevcut bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda ortaklar arasındaki huzursuzluğun açıkça ortada olduğu bu nedenle birlikte şirket ortaklığına devam etmelerinin beklenemeyeceği, davalı şirketin davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin talebininde mahkemece değerlendirilebileceği bildirilmişse de; davacının ortaklıktan çıkarılması için davalı şirket tarafından açılmış usulünce bir karşı davanın bulunmadığı; kaldı ki, böyle bir davanın açılması için öncelikle davalı şirketin genel kurulundan bir karar alınıp, yönetime yetki verilmesi gerektiği nazara alınarak davacının çıkarılması yönünden usulünce açılmış bir karşı dava olmadığı içinde karar verilmesine yer olmadığına hükmedilerek aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
TTK’nun 531. Madde gereğince açılan davanın REDDİNE,
Davalı yanca usulünce açılan bir karşı dava olmadığı için davacının şirketten çıkarılmasına ilişkin istemi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Peşin olarak alınan harcın maktu ret harcından mahsubu ile eksik 26,70 TL harcın davacıdan alınıp, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince davalı lehine 3.400,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.06/02/2020