Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/874 E. 2021/944 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/874 Esas
KARAR NO : 2021/944

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 23/01/2008
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE
İşbu dosyada mahkememizin evveli olan —— esas sayılı dosyası ile yargılaması başlayan dosya olup; bu dosyada ——
“Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yapıldığını, takibe konu bono imzalanmasını gerektirecek borç ilişkisinin olmadığını, davalıyı hiç tanımadığını, senet metninden borcun ihdas sebebinin anlaşılamadığını, takibe mesnet bono ———– sayılı dosyası ile icra takibine konularak, daha önce işçilik hak ve alacaklarının hüküm altına alınması ve bononun iptaline karar verilen —- ilamına dayalı olarak icra takibi yapılan —– —- dosyasına haksız olarak davacı tarafça haciz konulduğunu, üzerine haciz konulan bu ilamlı icra ——olduğunu, bahse konu — —- girişte teminat olarak imzalatılan ve boş olarak imzalatılan bononun iptali yönünde hüküm verildiğini, hiç tanımadığı bu icra dosyasından davalının haberdar olmasının düşündürücü olduğunu, bu dosyanın —- görülen dava ile illiyetinin olduğunu, —- — olarak işe başlarken —– teminat senedi imzalamanın genel uygulama olduğunu, sadece keşideci kısmını imzaladığını, tanzim tarihi, vade tarihi, meblağ, vade, lehtar kısımlarının boş bırakıldığını, bu firmayla olan iş sözleşmesinin sona ermesine rağmen işe girişte imzalatılan boş senedin iade edilmediğini, bu nedenle——– alacaklarının tahsilini dava ettiğini, her iki dosyanın birleştirilmesine karar verildiğini, yargılama sonunda — alacağı ile boş imzalatılan bononun iptaline karar verildiğini, firma hakkında ilamlı icra takibi başlattığını ileri sürerek, —olmadığının tespitine, ——- olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı avukatı cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin davacıya nakit verdiğini ve karşılığında takip konusu senedi aldığını, dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçek dışı olduğunu, davacının sözünü ettiği eski iş yerini ve ilişkileri ile bilgilerinin olmadığını, kambiyo hukuku esaslarına göre bononun mücerret bir borç ikrarını —– olduğunu, keşideci ile lehtar arasında cereyan eden, senet metninde yer almayan ve ciro da görmemiş olan bu alacağı üçüncü kişilerle olan ilişkileri ile irtibatlandırılmasının anlaşılamadığını, müvekkilinin borçludan takip konusu bonodan kaynaklanan bir alacağının olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, İİK’nun 72. ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Davacı, —–. Sayılı takip dosyasında aleyhine yapılan takibe dayanak — vadeli alacaklısı davalı olan bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
—- Sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; davaya konu bono nedeniyle davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
—Sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından dava dışı —-açtığı davada davalı şirkette — olarak çalıştığını ve işten ayrıldığını, işe girişte boş olarak bono imzalatıldığını belirterek bononun iptalini talep ettiği, davalı şirketin mahkemeye hitaben verdiği —taşıma yapan tüm şirketlerde olduğu gibi kendi şirketlerinde de taşıma sırasında ağır kusuru nedeniyle yüke veya araca vereceği zararlardan ve tahsil ettiği navlun ücretlerinin iadesinin teminatı olarak işe alınan şöförlerden teminat amacıyla bono alındığını, işten ayrılan şöförlerin bonolarının şirkete borçlarının olmaması halinde iade edildiğini ancak davacı —- navlun bedelini iade etmediği bu nedenle bononun kendisine iade edilmediğini” belirtmiştir. Davacı yine aynı mahkemede işçilik alacakları nedeniyle aynı şirket aleyhine dava açmıştır. Birleştirilen dava dosyalarının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davacının bir kısım alacaklarının tahsiline ilişkin karar — davacının talep ettiği– alacaklarının da kabulü gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda birleştirilen davada iptale konu olan senedin incelenmesine gerek görüldüğünden dosya geri çevrilmiş ise de senedin aslının ibrazı için şirkete çıkartılan muhtıraya cevaben senet aslının şirket kayıtlarında——— konu senetle ilgili olarak devam eden bir icra takibi ile menfi tespit davasının bulunduğu, davacının işe girerken imzaladığı bononun hiç tanımadığı … isimli kişi tarafından icra takibine konu edildiğini açıklamış olması nedeniyle bonoyla ilgili uyuşmazlığın İİK’nun hükümlerine göre derdest olan menfi tespit davası içinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle kararı bozmuştur.— kaydetmiş olup bu dosya içerisinde —- bedelli senet fotokopisi bulunmaktadır.
Davacının daha önce çalıştığını bildirdiği dava dışı olan ve senedi imzalayıp verdiğini belirttiği ——— çalışan sigortalı sayısı gösteren aylık pirim ve hizmet belgeleri celp edilmiş yapılan incelenmesinde davalı ile aynı soyadı taşıyan —- şirkette çalıştıkları, davalı …’—- celp olunan nüfus kayıt örneğinden ——- kardeş oldukları tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda dosyadaki tüm deliller kül olarak değerlendirildiğinde davaya konu bononun dava dışı şirkete davacının işe girerken teminat amaçlı verildiği, işten çıkarıldığında senedin kendisine iade edilmediği, davalının davacıya senede dayalı herhangi bir borç para verdiğine dair herhangi bir delil yada belge ibraz edilemediği, taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisi doğuracak hukuki işlem yada fiilin bulunmadığı gibi dava dışı işveren şirketin dava konusu bononun davacıya iade edilmeme nedeni olarak gösterilen davacıdan 3000 Euro navlun alacağına ilişkin hiçbir delil yazılı belgede dosyaya ibraz edilmediğinden dava konusu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığı vicdani kanaate varılarak,
1-Yargılama sonucunda yerinde bulunduğu ve ispatlandığı —-menfi tespit davasının kabulüyle;
a-Davalı tarafça davacıya—– miktarlı bir adet bonoya bağlı olarak ve dolayısıyla anılan icra takibine bağlı olarak takip borçlusu davacının takip alacaklısı davalıya borcunun bulunmadığının belirlenmesine,
b-Takip dayanağı ve dava konusu yukarıda belirtilen bononun iptaline,
2-Bu menfi tespit davası ile birlikte davacı taraf davalının kendisine % 40 oranında kötü niyet ödencesine hükmedilmesini istemiş ise de, dava konusu icra takibinin davalı tarafça kötü niyetle yürütüldüğü davacı tarafça ispatlanmadığından ve buna gör İcra ve İflas Yasasının 72/5 maddesinde ön görülen kötü niyet ödencesi koşullarının davacı takip borçlusu yararına gerçekleşmediği belirlendiğinden davacının kötü niyet ödencesi isteminin reddine, “
KARAR VERİLMİŞTİR.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiş olup
—— karar sayılı hükmünde;
“Davacı, dava dışı —– boş teminat senedi imzalayıp verdiğini, kendisinin iş akdini feshetmesine rağmen bononun iade edilmediğini, senedi ele geçiren davalının senede dayalı olarak icra takibi yaptığını ileri sürerek —- bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, takibin iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının senedin bedelsiz olduğu ve teminat olarak verildiği iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, ——– dosyasında davaya konu senette açığa atılmış bulunan davacı imzasının kötüye kullanıldığı gerekçesiyle müvekkili hakkında açılan ceza davasının görüldüğünü, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacının —— bononun davacıya iade edilmediği, davalının aldığı senede karşılık davacıya borç para verdiğine ilişkin delil ibraz edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne,davacının davalıya senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının % 40 kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davalı hakkında dava konusu senetle ilgili olarak “—— suçundan dava açıldığı ve ceza davasının halen derdest olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. B.K.’nun 53. maddesi uyarınca maddi vakıayı saptayan ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek anılan ceza davasının sonucu beklenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
GEREKÇESİ İLE BOZULMUŞ,
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş ve bozma ilamında işaret edilen ceza doyasının sonucunun beklenmesine başlanılmış,
—— sayılı kararı ile sanıklar —— hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan 21/01/2020 tarihinde TCK.nın 66/1 CMK.nın 223/8 maddeleri uyarınca ayrı ayrı düşürülmesine karar verilmiştir.
Oluşan duruma göre dosya incelendiğinde;
Ceza davasında dava ve uzamış ceza zamanaşımı dolmuş bulunduğundan düşme kararı verilmiştir. Karar kesinleşmemiş olsa da senet tanzim tarihinin 15/02/2005 olduğu, suç tarihinin bu olarak kabul edilmesi gerektiği, 12 yıllık uzamış zaman aşımı süresinin 17/02/2017 tarihinde dolmuş olduğundan esasen ceza dosyasından verilebilecek başkaca bir karar kesinlikle mümkün değildir, bu nedenle kesinleşmenin beklenmesi gerekmemiştir.
Ceza dosyası ile mahkememiz sonucu etki edecek bir husus kalmadığından dosyadaki deliller ve hukuki olgular değerlendirilmiş olup;
Dava menfi tespit davasıdır. Davalının elinde bir senet vardır. Karine olarak menfi tespit davasında ispat külfeti davalı alacaklıdadır. Ancak davalının elinde davacının verdiği bir senet varsa ispat külfeti yer değiştirir. Davacı bu senedi ödediğini veya senedin bedelsiz olduğunu ispat etmek zorundadır. Somut olayda farklı durum taraflar arasında iş akdi olmasıdır. Davalının işveren, davacının ise senet tanzim tarihinde işçi olmasıdır. Davalı işveren işçisine borç verdiğini, karşısında senet aldığını savunmaktadır. Her ne kadar iş mahkemesi dosyasında senedin bu tür işçilerden taşınma esnasında verdikleri zarar ya da üzerinde kalan navlundan dolayı alındığı bildirilmiş ise de, dosyada bu senedin bu tür sebeplerden değil borç karşılığı veren senet olduğunu savunmaktadır. İşçi – işveren ilişkisi olduğu için uygulamada işverenin baskısı altında bu tür senetlerin alındığı kabul görmektedir. Bu nedenle davalı işverenin borç verdiği en azından bir protokol ya da dekont ile ispatı gerekir. Davalı bunu ispat edememiştir. Kaldı ki bir an için senedin, işçinin verebileceği bir zarara karşılık teminat senedi olarak alındığı kabul edilse dahi bu kez de teminat şartının gerçekleştiğinin ispatı gerekip; işçinin verdiği bir zarar savunulmamıştır. Bu nedenle dava kabul edilmiştir. Senedin bedelsiz olduğu kanaati oluşmuştur. Ancak davanın reddi davalının borç verdiğini ispat edememesinden kaynaklandığından; ispat hukukundan kaynaklandığından, takibi kötü niyetle başlattığı ispat edilmemiştir. Bu nedenle kötü niyet takip tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı tarafça davacıya—– bedelli senetten dolayı —- sayılı dosyasındaki takipten dolayı davacının davalıya karşı borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacının %40 oranında ispatlanamayan kötü niyet takip tazminatının şartları oluşmadığından reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 3.142,26 TL. harçtan peşin alınan 621,00 TL. harcın mahsubu ile bakiye 2.521,26 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan ilk dilekçe gideri 635,00 TL., bilirkişi gideri ile tebligat ve müzekkere gideri—- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca 6.780,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.