Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/871 E. 2021/642 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/871 Esas
KARAR NO: 2021/642
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, dava dışı —- hissesinin müvekkiline ait olduğunu, davalının ise —— tarihinde şirkete dışarıdan müdür olarak atandığını; davalı müdürün şirketi zarara uğratmaya başlayıp bir de akrabaları olan diğer hissedarlarla beraber hareket etmeye başlayınca bu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirtmek suretiyle; davalı —- tarihinde bir müşteriyle tartışıp şirketin kapısını kilitlediğini, şirkete işçileri de almadığını, çalışma hakkını engellediğini; hakkında —— işçilerinde şirkete karşı iş davaları açtıklarını; davacının şirketin devamını istediğini ama davalı müdürün işçileri yeniden işe almadığını; diğer ortaklarında davalıdan yana tavır alınca müvekkili tarafından şirketin tasfiyesinin talep edildiğini; —- sayılı dosyasında şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi davasının derdest olduğunu; şirket müdürünün ayrıca şirket aleyhine icra takibi yaptırdığını; tebligatın kapıdaki güvenlik görevlisine tebliğ edildiğini, —- sayılı dosyasındaki takibin usulsüz olarak kesinleştirildiğini; ayrıca şirkete ait —- teminat senedinin müdürlük yetkilerini kötüye kullanarak zimmetine geçirdiğini; buna karşı —-esas dosyasında menfi tespit davası açıldığını belirterek,—- bulunan şirketin kapanmak zorunda kaldığını belirterek şirketin müdürü olan davalı aleyhine açtığı iş bu tazminat davasında fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik —zararının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, mahkememizin görevli olmadığına, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna, iddiaların gerçek dışı olduğunu, kendisinin şirket müdürü olarak atandıktan sonra şirketin diğer ortaklarını bizzat bulduğunu, onları ortak edip maddi kaynak yaratmak suretiyle şirketi kurtardığını; davacının yeğeni— şirket hesabından —- çektiğini ve halen iade etmediğini; davacının işçiler yönünden iddialarının da haksız olduğunu, işçilerin izne çıkarıldığını, ayrılanlarında tazminatlarının ödendiğini; şirkete ait—— davacının eşi tarafından elden çıkarıldığını,— fesih ve tasfiye davasının uzlaşmayla kapandığını, şirketin tasfiyesine karar verilmemiş olduğunu; — itibariyle şirketten — alacaklı olduğunu, dava dilekçesinde sözü edilen— ——- kullanılmış olan kredinin müvekkili üzerinden —- aktarıldığını, —— dava dışı —-ödenerek kapatılması gerektiğini, bu konuda da uzlaşıldığını; kredinin alımı esnasında— gerek şirket olarak gerekse ortaklarının bankaya kefil olduğunu ve krediyi teminatlandırdıklarını; bu nedenle—-senedin ——- verildiğini; bu senedin bankalara da teminat amacıyla verileceği konusunda anlaşma gerçekleştiğini; taraflar arasındaki sözleşmede senedin açıkça belirtildiğini, bu nedenle teminat senedi niteliğinde olmadığını savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, şirket müdürüne ( yöneticisine ) karşı TTK 553 madde gereğince açılan sorumluluk davasıdır.
Mahkememizce deliller toplanmış, tarafların bildirdikleri dosyalar incelenmiş, oluşan duruma göre bilirkişi raporu alınmış, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı taraf gerek dava dilekçesinde gerekse yargılamanın her aşamasında DOĞRUDAN ZARAR gördüğünü iddia ederek tazminatı şirket adına değil bizzat kendi adına istediğini tekrar etmiş ve zararın tahsiliyle davacıya verilmesine hükmedilmesini istemiştir.
Mahkememizce davacının bu talebi nazara alınarak, doğrudan zararın belirlenmesi yönünden ceza davası ve ——- görülen yargılamaların sonuçları beklenmiştir. Kesinleşen —-sayılı dosyasında, davalının —- teminat senedinin yine yetkilisi olduğu —–sayılı dosyasında, aynı teminat senedinden dolayı —- için borçlu bulunmadığının tespitine karar verildiği, geriye kalan —– kısmından dolayı menfi tespit davasının reddedildiği belirlenmiştir. Bunun dışında davalımız olan şirket müdürünün sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir ceza mahkemesi kararı ya da hukuk mahkemesi kararı mevcut değildir.
Alınan bilirkişi raporunda ise, şirket kayıtları ve toplanan deliller çerçevesinde zarar hesaplanmış olup, mahkememizce hükme esas alınan— tarihli raporla davalının sorumlu olabileceği zararın— olarak belirlenmiştir. Bu zarar yukarıda bahsedilen ceza dosyası ve —– dosyalarının sonucu olarak teminat senedinden kaynaklanan bir zarardır. Bunun dışında davalının sorumlu olabileceği herhangi bir sebep doğmamış olup, davacı tarafın bildirdiği diğer sorumluluk kalemlerinde davalının kusuru dosya kapsamına nazaran ispatlanamamıştır.
Bilindiği üzere, şirket yöneticilerinin sorumluluğu davalarında şirket ortağı olan davacının doğrudan gördüğü zararları isteyebileceği, kendi namına tahsilini talep edebileceği ancak zarar doğrudan zarar niteliğinde değilse ve şirket zararı ise o vakit dava dışı olan şirketin zararının giderilmesini ve yöneticiden tahsil edilecek tazminatın şirkete verilmesini talep edebileceği şüphesizdir.
Davacımız yargılamanın başından itibaren tazminatın kendisine verilmesini talep ettiği ancak zarar kalemlerinin kendisinin doğrudan zararını değil şirket zararını işaret ettiği; zararın öncelikle şirket yönünden doğduğu, bu zararın şirket ortağı olan davacı yönünden yansıma zarar niteliğinde olacağı; TTK 555. Maddede düzenlenen, şirket yönünden zararın doğrudan zarar niteliğinde oluşu sebebiyle davacının esasen kendisi adına tahsil talep edemeyeceği nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı ve davalı dosya içindeki bilirkişi raporlarına itiraz etmişler ve yapılan zarar hesaplaması yönünden itirazları doğru kabul edilebilirse de; artık bunun sonucu değiştirmeyeceği; yeniden rapor ya da ek rapor alınıp, bu zarar miktarı düşse de veya artsa da mahkemece verilen kararın değişmeyeceği, zira davacımızın doğrudan bir zararının oluşmadığı, şirket yönünden doğrudan bir zararın oluştuğu; bu sebeple davacımızın tazminatın kendisine verilmesini talep edemeyeceği nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Davalı lehine vekalet ücreti taktir edilirken; verilen kararın ret sebebi nazara alınarak davacının kendi adına yöneticiden tazminat isteyebilmesi için zararının doğrudan zarar olması gerektiği bunun bir yerde bu dava için dava şartı niteliğinde bulunması sebebiyle dava şartı bulunmamasına bağlı ret halinde de hesaplanacak nispi vekalet ücreti maktuyu geçemeyeceğinden davalı lehine maktu vekalet ücreti taktirine gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVACININ ZARARININ DOĞRUDAN ZARAR OLMADIĞI, DOLAYISIYLA ZARAR OLDUĞU SEBEBİYLE DAVANIN REDDİNE,
Ret harcı maktu olduğundan bakiye 1.425,70 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—- —- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.23/09/2021