Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/825 E. 2021/745 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/825 Esas
KARAR NO: 2021/745
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 15/10/2009
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında —- tarihinde davalı şirketin dağıtım ve satım hakkında sahip olduğu ——- aracılığıyla üçüncü kişi ve kurumlara satışının gerçekleştirilmesi amaçlı bir sözleşme imzalandığını; sözleşmenin —- tarihine kadar yürürlükte kalacağının kararlaştırıldığını; bu sözleşmeye göre davacı şirketin siparişi üzerine teslim edilecek ve her içecek kutusu bedeli —- olarak belirlendiğini, bu tarihten sonraki sipariş ve satışlar için depo oranında artış yapılmasının kararlaştırıldığını; sözleşme kapsamında müvekkil şirketin verdiği sipariş üzerine davalı şirketten —- tutarlı ürün tedarik edildiğini ve ürün bedelinin de müvekkilince dava tarihinde henüz vadesi gelmemiş bonolar ile ödendiğini, bu suretle —- sonuna kadar tarafların sözleşmeye sorunsuz bir şekilde uyduklarını; ancak — uygun olarak davalı şirkete — tarihinde yapılan yazılı ürün siparişinin davalı tarafça haklı bir nedene dayanmaksızın yerine getirilmediğini; söz konusu —- sipariş bedeline karşılık olmak üzere müvekkili şirketçe daha önce teslim edilmiş olan—- bonoya ilaveten iki adet bono daha teslim edilmek suretiyle bu siparişinde bedelinin davalıya ödendiğini; ancak davalının bu siparişleri göndermeyeceğini yazılı olarak bildirdiğini, bu durumun sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle sözleşmenin —- müvekkili şirketin tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih etme hakkını kullandığını; sözleşmenin —- uyarınca da cezai şart ile müspet – menfi zarar talep etme hakkını da kazandığını; bu kapsamda müvekkili tarafından —- yevmiye nolu ihtarıyla sözleşmeyi fesih ettiğini bildirerek;
-Davalı uhdesindeki bila tarihli — teminat bonosu sebebiyle davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine,
-Sipariş konusu malların müvekkili şirkete teslim edilmemesi sebebiyle bedelsiz kalan —— bedelli iki adet bono sebebiyle davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine,
-Davalının ürün tesliminden kaçınması sebebiyle —- bedelsiz ürün tutarı olmak üzere toplam —- temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline,
-Uğranılan ticari itibar kaybı sebebiyle —–manevi tazminatın tahsiline,
Karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, müvekkili şirketin —-tarihine kadar davacı tarafla doğrudan bir ticari ilişkisi bulunmadığını, bu tarihten önce davacı tarafın, davalı şirketin —- —– olduğu ——- sağlamak amacıyla ürün aldığını; bu nedenle davacının — tarihinden önce doğrudan olmasa da dolaylı olarak müvekkil şirketten ürün almakta olduğunu; vakıf ve dolayısıyla da vakıftan malları alan davacı tarafın — tarihinden sonra müvekkili şirketin borçlarına karşılık hiç bir ödemede bulunmadığını, sadece vakfın davacı taraftan aldığı —bedelli bonoların —- tarihinde müvekkili şirkete verilmiş olduğunu, bu bonolarında bugüne kadar ödenmediğini; davacı tarafın tek kuruş ödemeden üstelik çok düşük fiyatlarla —- bedelli ürün daha aldığını, bu ürünün piyasa değerinin —- üstünde olduğunu; böylelikle davacı tek kuruş ödemeden çok düşük fiyatlarla toplamda — bedelli ürün aldığını; bu ürünün gerçek piyasa değerinin —- geçtiğini, davacı ürünlerin bedelini bono ile ödediğini iddia ettiğini, bonoların çoğunun vadesi gelmesine rağmen karşılığının ödenmediğini ve davacı ile — müvekkili tarafından da icra takibi başlandığını beyan etmiş; davacının dayandığı — tarihli sözleşmenin şirketin eski —davalı şirketten ayrıldığı — tarihinden sonra ortaya çıktığını, davacı şirketin, — iş birliği yaparak haksız kar elde etmeyi ve müvekkili şirkete zarar vermeyi amaçladığının açıkça belli olduğunu; —— ve özellikle de çift imza atılmadan sözleşmenin akdedilemeyeceğinin açık olduğunu; vakıfın müvekkili şirkete borçlarını ödememesi üzerine — tarihinde vakıfa mal sevkıyatının durdurulduğunu; — yapılan hile ve ——— tarihlerinde müvekkili şirketçe davacıya sevkıyat yapılmış ise de bu sevkıyatların sözleşmenin kabulü anlamına gelmeyeceğini; davacı şirketin müvekkili şirketten doğrudan ürün teslim aldıktan sonra müvekkili şirkete—– adet bono verdiğini; davacının müvekkili olan şirkete —- borcu varken davaya dayanak yapılan ve sonradan geri tarihli olarak imzaladığı sözleşmeye dayanılıp alacak talep etmesinin haksız olduğunu; davacının davaya dayanak yaptığı sözleşmeye uymadığını, —— ürün bedelinin —- vadeli banka çekiyle ödeneceğinin yazıldığı; oysa ki davacının dava tarihinde henüz vadesi gelmemiş bonolar ile bunları ödediğini iddia ettiğini; davacının —– bedelli senetler ile ödemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, menfi tespit, cezai şart alacağı ve ticari itibar kaybıyla tazminat taleplerini içeren bir davadır.
Taraflar arasında bir akdi ilişkinin kurulmuş olduğu ihtilafsız olup, bu akdi ilişki çerçevesinde davacı şirketin davalı şirket tarafından üretilen ——– şahıs ve firmalara tedarik ederek sattığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf —– tarihli özel satış sözleşmesini sunmuş olup, sözleşmenin ürün siparişi ve teslimle ilgili —- siparişlerin teslimi istenen tarihten — verileceği ve mallarında siparişten itibaren — içinde alıcının adresine teslim edileceği yazılıdır.— sıfatıyla —-kaşesi vurularak imzalandığı; sözleşmeyi davalı şirketi temsilen— imzaladığı; davalı şirketin dosyada mevcut olan—-yapmasının kararlaştırıldığı; şirketin konusuna giren her tür işlemde, işlem başına —- kadar olan işlemlerde her ikisinin ayrı ayrı münferit imza ile şirketi temsille yetkili oldukları ancak —- üzerindeki işlemlerde iki temsilcinin müşterek imzalarının şirketi bağlayacağının kararlaştırıldığı; davalı şirketin —- imza yetkisinin kaldırıldığı ve ——— tarihinde yayınlandığı; bu nedenle sözleşme tarihi olan — esasen şirket yetkilisi olduğu ancak münferit yetki hududunu aşarak sözleşmeyi tek başına imzaladığı mahkememizce belirlenmiştir.
Davacı şirket —– yevmiye nolu fesih ihtarıyla akdi fesih etmiştir. Bu ihtarda —- tarihli sözleşmeye binaen muhatap şirketle — tarihinde talep edilen siparişlerin yerine getirilmemesi sebebiyle—uyarınca fesih edildiği, bu nedenle sözleşmenin —- cezai şart ve şirketin uğradığı ve uğrayacağı zararlara karşı — müvekkil şirkete bedelsiz verilmesi gereken ürün tutarı —- ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin —- tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği görülmüştür.
Hemen belirtmek gerekir ki, mahkememizce eksik harç yargılamanın başında belirlenmiş ilk celsede —- adet bononun toplam bedelleri üzerinden peşin ilam harcının karşılanması için davacı tarafa kesin süre verilmiştir. Davacı taraf, ikinci celsede— teminat mektubu ve iki adet bonodan dolayı menfi tespit talebini atiye terk ettiğini bildirmiş; davalı vekili de aynı celsede davacı tarafça atiye bırakılan taleplerle ilgili bir diyeceğinin bulunmadığını, davayı bu talepler yönünden kendilerinin de takip etmek istemediğini, bu talepler yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir. Bu karşılıklı beyan çerçevesinde, davacının teminat mektubuyla ve iki adet bonoyla ilgili menfi tespit taleplerinin mahkememizce incelemesi yapılmamış, diğer iki talebi olan cezai şart, şirket zararı ve bedelsiz ürün tutarı talepleriyle ticari itibar kaybından ötürü manevi tazminat talepleri yönünden davaya devam olunmuştur.
Davalı taraf, davacı şirketin fiilen faaliyet göstermediğini, bu nedenle —- sayılı dosyasında dava açarak şirket yetkilileri hakkında tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını ve davacı şirketten olan alacaklarının davacı şirket yöneticilerinden tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini; —- dava dosyasında ise, müştekinin—- olduğu, yapılan şikayet sonunda —- aleyhine hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma bahisle kamu davası açıldığı; sanıkların —- dosyamızın davacısı olan şirketin ortakları ve yöneticileri olduğu; davacı tarafın iş bu davaya dayanak yaptığı sözleşmenin sahteliği sebebiyle şikayetçi olunulduğunu bildirdiği;— davalımız konumunda bulunan —– talep ettiği; davalılar arasında el ve iş birliği yapılmak suretiyle davacıya zarar verildiğine ilişkin kararın tenfizinin istendiği, dosyanın incelenmesinde —-olarak atandığı, bu atamanın sabit kabul edildiği ancak —- —aynı zamanda hakim ortağı ve yöneticisi olduğu, —- zarara uğrattıkları hususunda —– karar verildiği,— tenfizine hükmedildiği; bu kararda —- olduğunun kabul edildiği, mahkememizce bu hususun yani —– temsilcisi olup olmadığının ve dolayısıyla imzaladığı sözleşmenin davalıyı bağlayıp bağlamayacağı hususunda sonucunun beklendiği; diğer dosya sonuçlarının davamızla doğrudan alakalı olmadığı belirlenmiş;
Mahkememizce taraf delilleri toplandıktan —— tarihinde alınan raporda tespit ettiği doneler yönünden hükme esas alınmıştır.
Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesinde, taraflar arasındaki — tarihli —– geçerli olduğu, sözleşmenin davalı tarafça da benimsenip, bedeli karşılığında davacı tarafa mal gönderildiği, akdin davacı tarafça —- tarihinde fesih edildiği, davacının sözleşme feshine dayanak yaptığı sipariş yazısının — tarihinde olduğu, bu sipariş yazısıyla — dönemi siparişleriyle gelen mallardan eksik kalan —— tarihlerinde gönderilmesinin talep edildiği; davalı şirketinde bu yazının yani talebin altına kaşe vurmak suretiyle —— açıklamasıyla şerh düşüldüğü görülmüştür.
Davacı tarafın atiye terk ettiği taleplerinin dışında kalan talepler yönünden de bir alacağının doğması için fesihte haklı olması gerekir. Oysa, davacı tarafın bizzat kendi ticari defter ve kayıtlarında davalıdan satın aldığı —- mal bedelini ödemediği, bu miktarın davacı alacağı olarak —- sonuna kadar devam ettiği; vermiş bulunduğu senetlerinde tahsil edilemediği ve davalının dava tarihi itibariyle dahi davacıdan bakiye — alacaklı olduğu; taraflar arasındaki —- tarihli sözleşme bir an geçerli kabul edilse dahi fesih anında davalının bu miktar muaccel alacağının doğmuş olduğu; fesih anında borçlu olan davacının sipariş ettiği malların gelmediğinden bahisle akdi fesih edemeyeceği zira önce borcu ödeyip bilahare mal teslimini talep edebileceği; her ne kadar davacının yukarıda bahsi geçen alacağı —-sipariş anında muaccel değil ise de; siparişten sonra ancak fesihten önce muaccel olduğu; bu yüzden davacının ancak borç muaccel olmadan önce siparişlerin gönderilmemesinden dolayı akdi feshi etmesi halinde cezai şart isteyebileceği ve —- talebi olan —– talebinde bulunabileceği; ancak borcu muaccel olmadan evvel akdi fesih etmediğinden dolayı ve borç muaccel iken akdi fesih ettiğinden ötürü haksız duruma düştüğü; kaldı ki, — sözleşmede, sözleşme bedeli — üzerinde olduğundan —— tek başına davalı şirketi temsilen imzaladığı sözleşmenin geçerli de kabul edilemeyeceği; bu yönden de geçersiz sözleşmeye dayalı cezai şart istenemeyeceği ancak karşılıklı ürün alınıp verilmesi söz konusu olduğu için diğer —– nolu talebin istenebileceği bunun da fesih anında davacı tarafın borçlu olmasından dolayı yerinde olmadığı nazara alınarak mahkememizce davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı lehine vekalet ücreti taktir edilirken—– yönünden davanın atiye bırakıldığı ve davalı tarafta bu hususu kabul ettiğinden dolayı davanın açılmamış sayılması halinde olduğu gibi vekalet ücreti taktirine gidilmiş ancak davanın atiye terki ikinci celsede gerçekleştiği, HMUK zamanında gerçekleştiği, daha delillerin toplanmadan önce gerçekleştiğinden ötürü hesaplanan nispi vekalet ücretinin 1/2’sine hükmedilmek suretiyle hesaplama yapılmış ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
—— bedelli teminat bonosu yönünden davacı tarafın menfi tespit talepleri hususunda dava geri bırakılmış olduğu için KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davanın, davadaki davacı tarafın diğer taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
Maktu ret harcının mahsubu ile bakiye 413,20 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 70.262,50 TL nispi vekalet ücretinin talep edilen maddi tazminatla ilgili olarak —— vekalet ücretiyle, manevi tazminat talebinden dolayı maktu vekalet ücreti 4.080,00 TL’nin toplamı 74.342,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.21/10/2021