Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/621 E. 2019/216 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/621 Esas
KARAR NO : 2019/216

DAVA : Davacının Şirkete Hissedar Olduğunun Tespiti ve İş Bu Kararın Ticaret Siciline Tescili İle Sahtecilik Nedeniyle Alınan Yönetim Kurulu ve Genel Kurul Kararlarının İptali
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 21/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Davacının Şirkete Hissedar Olduğunun Tespiti ve İş Bu Kararın Ticaret Siciline Tescili İle Sahtecilik Nedeniyle Alınan Yönetim Kurulu ve Genel Kurul Kararlarının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkilinin 05/10/2007 tarihli hisse temliki ile davalı şirkete %6,55 oranında hissedar olduğunu ve yönetim kurulu başkanı seçildiğini; şirketin hakim ortağı olan ————- şirketin temsilcisi olan —– çok sayıda hileli işlemlerle şirketi zarara soktuğunu; esasen bu şahsın müvekkilinin eski bir dostu olduğunu ve şirkete ortak olmasının nedeni bulunduğunu; davacının ——— güvenerek çok sayıda kaşelediği boş kağıdı verdiğini; bu şahsın bu şekilde 1.400.000 USD’yi şirket hesabından şahsi hesabına geçirdiğini; davacının şirketi temsil yetkisini ve şirket ortaklığını düşürdüğünü; müdürlüğüne son verilmesine neden olduğunu; sahte belgeler nedeniyle müvekkilinin İstanbul ————-Ağır Ceza Mahkemesinin ——— Esas sayılı dosyası ile ( bozmadan sonra ————–Esas ) sanık haline sokulduğunu; ———— tarafından açılan icra dosyasında borçlu konumuna sokulduğunu belirterek; sahte belgelerle hisse devri yapmamasına rağmen müvekkilinin hisselerinin devredildi görüldüğünü; şirketin adres değişikliğine ilişkin kararların delil yaratmak için alındığını; yönetim kurulu kararlarının ve ibraların sahte olduğunu belirterek;
Davalı şirkette müvekkilinin %6,55 oranında payının bulunduğunun tespitine + Ticaret Siciline iş bu payın tesciline + sahte imzalarla oluşturulan ve geçersiz kararlarla atanmış bulunan şirket müdürü ve şeritlerince alınan yönetim kurulu kararları ve genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, iptal taleplerinin 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığını, bu nedenle davanın süre yönünden reddi gerektiğini; kaldı ki, iddialarının hiç birinin gerçek olmadığına; davacının esasen hissedar olmadığını, iş bu davayı açamayacağını; sahtecilik iddiası ile ilgili de İstanbul ——-. Ağır Ceza Mahkemesinin ——Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, Davacının Şirkete Hissedar Olduğunun Tespiti ve İş Bu Kararın Ticaret Siciline Tescili İle Sahtecilik Nedeniyle Alınan Yönetim Kurulu ve Genel Kurul Kararlarının İptali davasıdır.
Mahkemece, taraf delilleri toplanmış, söz konusu genel kurul kararları, yönetim kurulu kararları getirtilmiş, buna ilişkin tutanak ve hazirun cetvelleri alınmış, pay devrine ilişkin belgeler toplanmış, taraflar arasındaki ceza yargılamaları takip edilmiştir. Mahkememiz kararı toplanan tüm deliller değerlendirilmek ve taraf beyanları nazara alınmak suretiyle oluşturulmuştur.
Toplanan delillere göre, davacının hissesini devrederek ortaklıktan ayrılmak istediğine ilişkin davalı şirkete vermiş bulunduğu dilekçenin aslının, davacının ortaklıktan ayrılışının tasdikine ilişkin 09/04/2009 tarihli yönetim kurulu kararının aslının ve bunun tasdikine ilişkin 30/04/2010 tarihli genel kurul tutanakları ve hazirun cetvelinin aslının sahte olduğu iddia edildiğinden bu belgelerin temini cehidine gidilmiş; davalı şirketin bu belgelerin kayıp olduğunu bildirdiği ve İstanbul Anadolu ——–. Asliye Ticaret mahkemesinin ——– Esas sayılı dosyasında kayıp şirketin bu belgeleri için iptal davası açtıklarını bildirmiş ise de; yeni TTK’nun 82/7 ve eski yasa 68/4 maddesi gereğince zayi nedeniyle iptal davasının açılması tarihi öğrendikten sonraki 15 gün olacağı; oysa davalı tarafın bu durumu çok önce öğrendiği ve mahkememiz ara kararı ile açılmış bir dava varsa bildirmesi yönünde ara karar kurulduktan sonra açılmış olduğu nedeniyle; söz konusu davanın sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığı değerlendirilmiş ancak taraf beyanlarından ve gelen ceza dosyaları tutanaklarından sahte olduğu iddia edilen şirket kayıtlarının İstanbul ————-. Ağır Ceza Mahkemesinin —— Esas sayılı ( bozmadan sonra ————- Esas sayılı ) dosyasında davalı şirket vekili ——————- teslim edildiği; daha sonra bu belgeler İstanbul C.Savcılığının ————– sayılı evrakı yönünden istenince, davalı şirket yetkilisi tarafından savcılık dosyasına “araç içinde çalındığını” beyan ettiği; zaten bu beyandan da TTK’nun 82/7 ve eski TTK’nun 68/4’deki sürenin ———— Esas sayılı dosyanın açılış tarihinden geçmiş olduğunun açıkça belli olduğu; bu nedenle mahkememizce sahteliği iddia edilen belgelerin tetkikinin mümkün olmadığı; ancak İstanbul ————-. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamanın dosyamız yönünden büyük önem arz ettiği; her ne kadar davacı vekili o dosyanın konusunun “sahte senet” olduğu, dosyamızın davası ile alakalı olmadığını bildirmiş ise de; o dosyada sadece senedin sahteliğinin değil, davacımızında gerçekten şirketin ortağı olup olmadığının maddi vakıa olarak incelendiği, söz konusu senedi şirket adına imzalayarak veren davacımızın söz konusu senedin sahteliği yönünden şirketin gerçek yöneticisi ve buna bağlı olarak gerçek ortağı olup olmadığının araştırılıp tartışılığı; o dosyada incelendiği üzere 21/04/2009 tarihli taahhütname / ibraname başlıklı yazıda davacımızın hissesini açık açık devredeceğini, yöneticiliği bırakacağını, şirketle alakası kalmayacağının beyan ettiği; davacı tarafın bu belgedeki imzanın sahte olduğunu ileriye sürdüğü; ceza davasında bu belgenin incelenmek suretiyle imzanın sahte olmadığı, ancak içeriğinin sonradan oluşturulduğunun belirlendiği; fakat ceza dosyasında belirlendiği üzere, davacımızın iptalini istediği 29/04/2009 tarihli yönetim kuruluna başkanlık yapıp hisse devrine ilişkin orada da alınan kararı imzaladığı, imzasının da bizzat ceza dosyasında kendine ait çıktığı; ayrıca davacının, şirketi temsilen verdiği ve Ağır Ceza Mahkemesine de sahteciliğe konu olan 1.400.000 USD’lik senetten dolayı, şirketin katıldığı ve davacının da yargılandığı ceza dosyasında; davacımızın, hisse devri için———— alınan paralara karşı, sonradan hisse devri gerçekleşmeyince şirket adına bu senedi verdiğini ———————— BEYAN ETTİĞİ; o senet davasında ———. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan rapor ve verilen hükümde açık açık davacımızın esasen sembolik hisse sahibi olduğu, fiilen ve esasen hissedar olmadığı, ——– ve mafyadan kaçmak için ————— bunu sağladığı; şirketin tamamen———— ait olduğu; davacımızın ———–” konumunda olduğu; Yargıtay bozması üzerine verilen ikinci kararda bizzat bunların tespit edilmek suretiyle ve bilirkişi raporlarına dayalı olarak hüküm oluşturulduğu; bunların maddi vakıa niteliğinde olduğu, dosya içine getirtilen bilirkişi raporunun mahkememiz heyetince denetlendiği ve tespitleri yerinde ve kabule şayan bulunması sebebiyle davacımızın o dosya kapsamına nazaran şirketin esasen hissedarı olmadığı, kağıt üzerinde hissedar olduğu, şirketin———– ait olduğu kanaatine varılmış; davacı vekilinin ısrarla ceza dosyasının sonucunun beklenmeksizin karar verilmesini, hatta son celsede———- Ağır Ceza Mahkemesinin ————- Esas sayılı dosyasında verilen son karar çerçevesinde ve bu kararın kesinleştiği kabul edilmek suretiyle karar verilmesini talep ettiği nazara alınarak ve ceza dosyasından ortaya çıkan sonucunda yukarıda izah edilen durum olması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Dava maktu harca tabii bulunduğundan maktu harçtan eksik 19,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki ————– gereğince maktu vekalet ücretine tabii davada 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.