Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/52 E. 2018/641 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/52 Esas
KARAR NO : 2018/641

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, iş bu dava ve birleşen … Asliye Ticaret 2017/1295 Esas sayılı dosyasında; müvekkili ile davalı banka arasında, 28.07.2009 tarihinde ” ….. ” ” Genel Kredi Sözleşmesine Madde İlavesine Dair Ek Sözleşme” imzalandığını; bilahare 10/02/2012 tarihli “Kredi Tahsilat Planı” imzalandığını;
Genel Kredi Sözleşmesi ve Genel Kredi Sözleşmesine madde ilavesine Dair Ek Sözleşmesine göre davacıya kullandırılacak kredide …. kullandırılacaktır ifadesine göre müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmenin, bir alım-satım sözleşmesi olduğunu,
Sözleşmenin İşlemlerin niteliği başlıklı bendinin a) fıkrasında; “Banka, müşterinin talebi ile kıymetli maden (metal) borsasından peşin bedelle satın aldığı kıymetli madeni işbu ek sözleşme hükümleri dahilinde müşteriye vadeli olarak satacaktır.” ifadesini kullanıldığını, bu ifadeye göre, açık seçik ortaya konduğu üzere taraflar arasındaki sözleşmenin taksitle mal satışı sözleşmesi halini aldığını,
Müvekkili şirkete …….’nİn (dörtmilyonsekizyüzbin) … tarihinde davalı bankaya müvekkil şirkete yapılan ödeme olarak intikal edildiğini, davalı bankanın 02.05.2013 tarihine kadar bu paranın tamamını yedinde bihakkın tuttuğunu; kendilerinin ısrarlı talepleri neticesinde; 02.05.2013 tarihinde …. yedinde tutulmaya devam edilerek bakiye miktarın müvekkiline ödendiğini,
Müvekkilinin, çeşitli zamanlarda davalı bankaya müracaat ederek, davalı banka nezdinde hali hazırdaki nakit bulunan bedelden satış bedeli tahsil edilerek taksitli satış borcunu kapatmayı talep ettiğini, davalı bankanın bu talebi haksız gerekçelerle red ettiğini,
Bilindiği üzere TBK’nun 258. maddesinde; “taksit borcu kambiyo senedine bağlanmış olmadıkça, alıcı satış bedelinin kalan kısmını her zaman bir defada ddeyerek borcundan kurtulabilir.” kuralını getirdiğini, yukarıda zıkredılüığı üzere müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmenin bir alım-satım sözleşmesi olduğu bu nedenle, davalı bankanın müvekkilinin teklif ettiği peşin ödemeyi kabul ederek taksit borcunu kapatması ve gerekli peşin ödeme indirimini yapması gerektiğini, bu bedelin hali hazırda davalı bankanm yedinde bulunduğunu, buna rağmen davalının peşin ödeme taleplerini kabul etmediğini ve bihakkın yedinde, bulunan paradan taksitler halinde tahsilat yaptığını,
Yukarıda açıkladıkları nedenlerle, müvekkili ile davalı banka arasındaki “………” TBK 258. maddesine göre, bakiye borcun davalı yedindeki para ile bir defada ödenerek kapatılmasını, peşin ödeme nedeni ile yapılması gereken indirimin tespiti için Mahkemenize başvurmak zarureti hasıl olduğunu bildirerek 3 kalem alacak haklarının doğduğunu belirtmek suretiyle;
Davalı banka tarafından nemalandırılmadan elinde tuttuğu miktarın nemalandırılmasına ilişkin taleplerinin;
Müvekkili şirkete ait olan …….’nin 20.02,2013 tarihinde davalı bankaya müvekkil şirkete ödenmek üzere intikal ettiğini, ….. tarihine kadar bihakkın davalı banka nezdinde tutulduğunu,
Davalının müvekkiline ait olan parayı bir sözleşmeye dayanmadan elinde tutmuş olması sebebi İle, uygulanacak faiz oranının belirlenmediğini,
Bu nedenle mahkememize başvurarak TBK’nun 88. maddesi uyarınca………’ye 20.02.2013 – 02.05.2013 tarihleri arasında uygulanacak faizin tespit edilmesini talep etmek zarureti hasıl olduğunu,
Banka yedinde bulunan paranın nemalandırılmasma ilişkin talepleri;
Davalının müvekkiline ait olan…….’yi 02.05.2013 tarihinden itibaren hiçbir akdi nedene dayanmadan elinde tuttuğunu ve peşin ödeme olarak da kabul etmediğini,
Davalının, müvekkil şirketten ….payı adı altında yüksek oranda bir faiz aldığını, yedinde bulunan para için düşük oranda bir faiz uyguladığını,
Verilen krediye uygulanan faizin katılım payı olarak adlandırılmasının hukuku dolanmak için uydurulmuş bir terim olduğunu, paraya uygulanan nemanın adı ne olursa olsun faiz olduğundan, mütekabiliyet esası gereği müvekkilinin banka yedindeki parasına bankanın uyguladığı faize yakın oranda bir faiz uygulanması gerektiğini, ancak davalı bankanın bunu yapmayarak, çeşitli adlarla müvekkiline düşük oranda bir faiz uyguladığını,
Bu nedenle mahkemeye başvurarak müvekkilinin …..’sine …….. tarihinden itibaren uygulanacak faizin tespit edilmesini talep edilmesi zarureti hasıl olduğunu,
Taleplerinin, Beyoğlu …… Noterliği 31.12.2013 tarih ve ……… yev. no.lu ihtarname İle davalıya iletildiğini, davalının ihtarı ……. tarihinde tebellüğ etse de her hangi bir yanıt vermediğini, bu nedenle mahkemeye başvurarak HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açma zarureti hasıl olduğunu…”
Beyan ve iddia etmiş ve bu 3 adet talebini
A- Sözleşmenin peşin ödeme yolu ile kapatılarak peşin ödeme nedeni ile yapılması gereken indirimin belirsiz alacak olarak tespitine,
B-…….ye 20.02.2013-02 05.2013 tarihler ara faizin belirsiz alacak olarak tespitine,
C-……’sine 02.05.2013 tarihinden itibaren uygulanacak faizin belirsiz alacak olarak tespitine,
Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını,
Talep etmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde dava değerini şimdilik ………TL olarak gösterdiğinden her bir kalem için başlangıçta …… TL istediği kabul edilmiştir.
Davacı vekilinin yargılamanın uzayan safhasında ……. tarihinde verdiği ilk ıslah dilekçesinde yukarıda ( A) olarak gösterdiği kalemi … belirsiz alacak davası olarak bildirdiği; ( B ve C ) kalemlerini ise yine ……..’er TL belirsiz alacak davası olarak gösterdiği;
27/03/2017 tarihli ikinci ıslah dilekçesinde bilirkişi rapor ve ek raporundan sonra ……. TL talepli olarak açılan davayı …ye yükselterek ıslah edilen …..için ( aradaki fark dava dilekçesindeki ……. TL’nin USD olarak karşılığı mahsup edilmek suretiyle ) hesaplamanın yapıldığı 21/05/2016 tarihinden itibaren ıslah edilen kısma faiz işletilmesini talep ettiği;
Davacı vekilinin daha sonra ikinci ıslahın geçersiz kabul edilmesi durumuna karşı birleşen davayı açtığı; birleşen davada da iş bu kök davada karara bağlanacak kısmın dışındaki kısım yönünden hüküm kurulmasını talep ettiği görülmüştür.
SAVUNMA : Davalı banka vekili, davacının müvekkili banka aleyhine açtığı davanın, usul ve yasaya, bankacılık uygulamalarına ve taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli iş bu davanın reddi gerektiğini, şöyle ki;
Müvekkili bankanın ………Kurulucun ….. tarih ve…. sayılı…….birleşmesini onaylayan karar» ile kurulduğunu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulucun 30.12,2005 tarih ve 1747 sayılı kararı ile Banka unvanı ve …… A Ş. adıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre hizmet veren bir …… bankası olduğunu. Davacının ise, müvekkili bankanın ……. Şube müşterisi olduğunu, müvekkili ile imza etmiş olduğu genel kredi sözleşmesi (…….) kapsamında davacıya tahsis edilen timit dahilinde nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırdığını, davacıya son olarak 31.12,2012 tarihinde ….. işletme finansman desteği kredisi kullandırıldığını, davacıya kullandırılan krediler sebebiyle davacının müvekkili bankaya dilekçe tarihinde…. borcu bulunduğunu..
Davacının dava dilekçesinde yer alan iddialarının tamamının asılsız ve gerçek dışı olduğunu ve davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini,
Davacının teminatında yer alan ve satışa konu hisse maliki olan ve davacın m ortağı, müvekkil banka müşterisi……. “İ…..e” bulunan arsasının … hissesinin satışının müvekkili bankanın …….. şubesi müşterisi oian ……ye 20.02.2013 tarihinde …… TL kredi kuliandırımr yapılarak gerçekleştirildiğini, bu tutarın aynı tarihte ……..n müvekkili banka nezdindeki ……. no.lu hesabına aktarıldığını, davacı firma ortağı…. talimatıyla davacının müvekkili banka nezdindeki …. nolu hesabına … yapıfdığınr ve davacı firmanın talimatıyla 1.7987 TL kur satış ile….. döviz satış işlemi yapılarak, tutarın davacının talimatı ite….no.lu cari hesabına aktarıldığı, …… firmasının kredi kullanım şartı gereği kat irtlfaklı tapular çjkana kadar, davacı firma yetkililerinin İmza ettiği, hesap rehin sözleşmesi dahilinde 20.02.2013 tarihinde nakit rehin alınarak davacı firma hesabında olan tutarın 21.02.2013 tarihinde …..k firmasını teminat altına alındığını, açık bir ifade ile kredi kullanım şartı yerine gelene kadar …….. firmasına kullandınlan kredi, nakit karşılıklı olarak teminatlandınldığı, bunun delil listesinde Sayın Mahkemeye sunulan firma yetkilisinin müvekkiline gönderdiği maili de açıkça kabul edildiğini, söz konusu mailde …… firmasına kullandırılan kredinin sonuçlanması için firma ortaklarından …. ait olan daireler ve akrabası …….ait olan dairenin …… lehine ipotek verildiğini), davacının söz konusu hukuki ilişkiyi bildiğini hatta bizzat içinde olduğunun açıkça ortada olduğunu, kat irtifakları kurutmamasına rağmen davacının hesabında bulunan;
………. teminatındaki ……. tutardan,
-15,04.2013 tarihinde …..
-18.04.2013 tarihinde …
-22.04.2013 tarihinde ……. olmak üzere
toptamda …….nin davacı firma ortaklarının ısrarlı taleplerinden dolayı bloke çözümü yapıldığını,
Söz konusu bloke çözümlerinin davacının başka bir bankadaki çeklerin yazılmaması ve piyasa itibannın zedelenmemesi adına gerçekleştirildiğini, dolayısıyla … tarihinde davacının hesabında ve ……… teminatında …. nakit bloke olarak kaldığını, sonradan ….. kredisine konu arsa üzerine yapılan ûzenne yapılan kat irtifaklarının 22.04.2013 tesis edildiği bilgisi alınarak tekrar ekspertiz raporu hazırlatıldığını, ekspertiz raporunun 25.04.2013 tarihinde müvekkili bankaya ulaştığını, arsa üzerine inşa edilen 201 adet dairenin …… firmasına teminatı olarak sisteme girildiğini, kalan ….’nrn üzerindeki nakit bloke çözülerek davacı … … taksitinin tahsil edilmiş ve kalan ……. krediler için % 73 – % 27 kar payı oranından davacı firmanın talimatıyla…… tanhınde davacı adına açılan … no.lu katılma hesabı aktarılarak …. alındığını, bu hesaptan 02.05.2013 tarihinde …. bloke çözülerek kredi taksiti tahsil edildiğini, 29.05.2013 tarihinde de … bloke çözülerek yapılarak kredi taksiti tahsil edildiğini, hesabın hesap ………. hesabı olması sebebiyle 31 05 2013 tarihine kadar …. net kar payı tahakkuk ettiğini, hesaptaki toplam tutarın … olduğunu, sonradan 31.05.2013 tarihinde bu tutarın davacı yetkilisinin talimatı ile …. ın müvekkili bankadaki…… no.lu …….. hesabına aktarıldığını, bu tarihten sonra …… her taksit tarihinde talimat alındığını ve …… taksitlerinin tahsil edildiğini, bu hesaptaki bakiye tutarın halen …..’ın kar payı hesabında bulunduğunu.
Davacının kanuni düzenlemelere ve aralarındaki ilişkiye aykırı olarak kendi bilgisi dahilinde olan olaylan yok sayarak erken kapama gerekçesiyle indirim talep ettiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığından davacının davasının reddi gerektiğini,
Davacının dilekçesinde, müvekkili banka ile imzaladıkları ……. madde ilavesine dair ek sözleşme kapsamında kıymetli maden alım satımı yapılacağının kararlaştırıldığını, bunun bir taksitle mal satış sözleşmesi olduğu, taksitle satış sözleşmesinin düzenlendiği TBK m. 256 uyarınca davacı hesabına yatan paranın erken ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği, peşin ödeme sebebiyle yapılması gereken indirimin tespitini talep ettiğini.
Müvekkil banka müşterisi olan ….satın alacağı arsa için kullandırılan kredi kapsamında, satışı gerçekleştirilen arsa hissesinin sahibi ….. hesabına aktarılan…..TL, davacı firma ortağı olan anılan şahıs tarafından davacı hesabına aktarıldığını, bizzat davacı tarafından verilen nakit rehin rle bu hesapta …. teminatına alındığını, bunun arsanın satışına ilişkin yapılan sözleşmede açıkça yazıldığını, davacı firma ortağı ve arsa sahibi kişilerin bu işlemleri bilgi ve rızası dahilinde yapıldığının apaçık ortada olduğunu, dava dilekçesinde, rehin sözleşmesi ile davacı tarafından dava dışı …. adına veri …….rehin talimatı yokmuş gibi bahsedildiğini, söz konusu durumun davacının imza ettiği …… kapsamında tahsis edilen limit ile kullandığı kredinin erken kapama talebine dayanak gösterildiğini, bu durumun davacının huzurdaki davada dürüst davranmadığını, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi gizleyerek haksız menfaat sağlamaya çalıştığım açıkça gösterdiğini, söz konusu hesaplardaki işlemler, hesap hareketleri ile talimat ve rehin sözleşmeleri incelendiğinde davacının müvekkiline borcunu erken kapamak için yatırdığı bîr tutar bulunmadığı, dava konusu olayın davacının iddia ettiği gibi kıymetli maden alım satımına yönelik bir kredi işlemine dayanmadığı, davacının bu durumu bilmesine rağmen hukuki ilişkiyi dava dilekçesinde kıymetli maden alım satımı işlemi olarak tasvir ederek eriten kapama talebine dayanak göstermesinin hukuken kabuf edilebilir bir yönü bulunmadığını, davacı İle müvekkil banka arasındaki ilişkinin bir kredi ilişkisi olduğunu, davacının taraflar arasındaki ilişkisi taksitli satım sözleşmesi olarak göstererek Sayın Mahkemeyi yanıltmaya ve haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, davacının ifadeleriyle müvekkili bankadaki kredisinin erken kapama talebinin reddedildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin borçlar kanunu m. 258 gereği bir taksitle satış sözleşmesi olduğunu iddia etmekteyse de taraflar arasındaki ilişki Bankacılık Kanunu m.48 ve 57’de açıkça befirtildiği gibi …….. bankacılığı kredilendirme yöntemi olduğunu.
Bankacılık Kanunu 48. Maddede……. nakdi krediler ile teminat mektupları»………. gibi gayrinakdi krediler ve bu niteliği haiz taahhütler, satrn alınan tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları, tevdiatta bulunmak suretiyle ya da herhangi bir şekil ve surette verilen ödünçler, variıkların vadeli satışından doğan alacaklar, vadesi geçmiş nakdî krediler, tahakkuk etmekle birlikte tahsil edilmemiş faizler, gayrinakdi kredilerin nakde tahviJ olan bedelleri, ters repo işlemlerinden alacaklar, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri İle benzeri diğer sözleşmeler nedeniyle üstlenilen riskler, ortaklık paylan ve kurulca kredi olarak kabul edilen işlemler izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu kanun uygulamasında kredi sayılır.
Birinci fıkrada belirtilenlere ilave olarak, kalkınma ve yatırım bankalarının fînansal kiralama yöntemiyle sağladığı finansmanlar ile ……. bankalarının taşınır ve taşınmaz mal ve hizmet bedellerinin ödenmesi suretiyle veya kar ve zarar ortaklığı yatırımları, taşınmaz, ekipman veya emtia temini veya flnansal kiralama, mal karşılığı vesaikin finansmanı, ortak yatırımlar veya benzer yöntemlerle sağladıktan finansmanlarda bu kanun uygulamasında kredi sayılır.”
Bankacılık Kanunu m. 57. Maddede “Bankaların gayrimenkul terinin net defler değerleri toplamı özkaynaklarının yüzde ellisini aşamaz. Bu hesaplamada, değerleme veya enflasyon düzeltmesine bağlı olarak oluşan ve gayrimenkul hesabına eklenen değer artışları yüzde elli oranında dikkate alınır.
Bankalar, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında gayrimenkul ve emtiayı esas alan sözleşmeler İle Kurulca uygun görülecek kıymetli madenlerin alım ve satımı hariç olmak üzere ticaret amacıyla gayrimenkul ve emtianın alım ve satımı ile uğraşamaz, ipotekli konut finansmanı kuruluşu ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları hariç olmak üzere ana faaliyet konusu gayrimenkul ticareti olan ortaklıklara katılmazlar.
……… bankaları tarafından gayrimenkul, ekipman veya emtia temini ve ya fin an sal kiralama, kar ve zarar ortaklığı, ortak yatırımlar yoluyla finansman sağlanması ve benzer faaliyetler nedeniyle üstlenilen yükümlülüklerden dolayı gayrimenkul ve emtia üzerine yapılan İşlemler, bu madde ile yasaklanan ve sınırlanan faaliyetler kapsamında değerlendirilmez” hükmü yer aldığını,
Bu kanun maddelerinde görüldüğü gibi, müvekkili banka ile davacı arasındaki kıymetli maden alım satımına dair sözleşmenin bir kredi sözleşmesi olduğunu, davacının iddia ettiği gibi taksitle satış sözleşmesi olmadığını, buna göre davacının, hesabına yatan paranın TBK m.258 uyarınca davacının erken ödeme olarak kabul edilmesi ve peşin ödeme sebebiyle gereken indirimin tespiti talebinin hukuken cevaz bulunmasının söz konusu olmadığını,
Dava konusu olayda davacının Müvekkili bankaya olan borcunu erken kapaması gibi bir durum olmadığını, müvekkil bankanın böyle bir zorunluluğu da bulunmadığını,
Davacının, dava dışı firmanın borcuna sözleşme ile nakit rehin ve talimat verdiğini, olaylar silsilesine rağmen davacının kredi kapsamında mezkur tutan hesabına erken kapama yapmak için yatırdığı kabul edilse bile TBK m. 96’nın açık hükmüne göre; kanun, sözleşme ya da adet gereği olmadıkça, borçluya erken ödemeden dolayı indirim yapmasının beklenemeyeceğini,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 96 hükmüne göre;
“Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimi sürenin sona ermesinden önce İfa edebilir Ancak, kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle İndirim yapamaz”, hükmü yer aldığım.
Sayın Mahkemenin bildiği üzere faiz veya kar getiren ödünç veya vadeli satım akdinde, vadeden önce borcun ödenmesinin faiz borcundan ve kardan borçlunun kurtulma neticesini doğurmadığını, borçlunun alacaklıya vadeye bağlanan borcun tamamını ödediğinde borçtan kurtulabildiğini,
Ticari kredilerde erken ifanın BK. md 96 düzenlemesine göre, kanun koyucu erken ifada borçlunun borcundan indirim yapılmayacağını açıkça düzenlendiğini, madde metnine göre borçlunun vadeden önce yapacağı ifa dolayısıyla borçtan bir indirim/ıskonto yapılmasını talep edemeyeceğim, kabul anlamına gelmemek üzere bîr an için davaya konu somut olayda, davacının müvekkili bankaya olan borçlarını erken ifa ettiği kabul edilse de müvekkil banka tarafından davacının borcundan indirim yapılmamasının kanun düzenlemesine aykırılık oluşturmadığını,
Davacıların müvekkili bankadan kullandığı kredilere ilişkin keşide ettikleri ihtar ile talep ettikleri üzere, hesaptaki paranın erken ödeme olarak kabul edilmesi halinde bile, erken ödemeye dair yasada ve bankacılık uygulamasında bir zorunluluk olmadığını, buna ilişkin uygulanacak bir ticari teamülde bulunmadığını, müvekkilinin davacının sö2leşme ile üstlendikleri borcu yerine getirmeleri aksi halde borcun kapanmayacağını, ticari kredilerde erken ödeme gibi bir uygulamanın olmadığını beyan ettiğini, buna göre de geri ödeme planında yazılı olan tutarın ödenmesini talep ettiğini, bu sebeplerle müvekkili bankaya karşı doğmuş ve doğacak borçların vadesinden önce ödenmesi nedeniyle, müvekkilinin erken ifa indirimi yaparak belirir bir indirim tutarını davacıya ödemek zorunluluğunun bulunmadığını,
Tüm bu anlatılanlara göre, davacı iddialarının aksine, davacının hesabındaki paranın bizzat davacı tarafından dava dışı ….. kredi borcuna ilişkin nakit rehin verilmesi nedeni İle davacının erken ödeme yaptığı herhangi brr tutarın bulunmadığı, taraflar arasında kredi ilişkisi olduğu ve erkan kapama yapılsa da müvekkİU bankanın indirim yapmasının ne sözleşme ne de teamül gereği söz konusu olan alacağı için davacının bu yöndeki talebinin reddi gerektiğini,
Davacının hesabında yapılan işlemlerin bizzat kendi isteği ile İmza ettiği Hesap Rehin sözleşmesi ve talimatına İstinaden yapıldığını, davacının iddiasının aksine haksız olarak tutulan bir para olmadığını, yapılan işlemlerde bankacılık usul ve uygulamasına uygun olduğunu,
Rehin hakkının, hak sahibinin bir alacağını teminat altına alan ve alacak tahsil edilemediği takdirde rehin edilen eşyanın paraya çevrilmesi sureti ile elde edilen bedelden alacağın tahsil etmesi yetkisini veren bir ayni hak okluğunu, ……m.106/2 gereği de nakil menkul hükmünde olduğundan nakit rehinin de hukuka uygun bir müessese olduğunu, davacının dilekçesinde müvekkil bankadaki hesabına yatırılan…….’nin 02.05.2013 tarihine kadar haksız olarak tutulduğu ve bu miktara anılan tarihler arasında uygulanacak farzın tespitini talep ettiğim, yukarıda detaylı şekilde izah edildiği, sayın Mahkemeye sunulan rehin sözleşmesi ve diğer delillerinde açıkça anlaşılacağı üzere, …… tarafından 20.02.2013 tarihinde davacı hesabına yatırılan ……..’nin davacı tarafından ……. kredi borcuna teminat olmak üzere nakit rehin olarak verildiğini, davacının bizzat kendi imzası ile verdiği nakit rehine iJişkln 20.02.2013 ta rf hi i rehin sözleşmesinin 1. maddesine göre davacı, rehin sözleşmesinde belirtilen…… İle sının olmak üzere, borçlu ……. nin kullanmış olduğu nakdî ve gari nakdi krediler kapsamında doğmuş ve doğacak tüm borçları İçin müvekkil banka lehine gayri kabili rflcu İle rehnettiğini kabul ve beyan ettiğini,
Bankacılık Kanunu m.61 de; rehin hakkı nedeniyle bankaların hesap sahibine ödeme yapmaktan kaçınabileceği, kısıtlamaya gidebileceği açıkça vurgulandığını, dolayısı İle davacının banka nezdindeki hesabında anılan tarihler arasında bloke tutulan paranın haksız tutulduğundan da söz edilemeyeceğini,. Davacının müvekkil bankada bulunan hesabına 20.02.2013 tarihinde yatan……… nın, bir kısmının çekildiği tarih olan 02.05.2013 tarihine kadar TBK, M.88 düzenlemesi uyanca uygulanacak faizinin tespiti isteminin reddi gerektiğini,
Davacının huzurdaki davada 20.02.2013 tarihinde davacı hesabına yatan …….’nin yoğun ısrarları İle, bir kısmını çekebildiği 02.05.2013 tarihine kadar anılan tutara TBK m.88 uyarınca uygulanacak faizin belirsiz alacak olarak tespitini talep ettiğini,
Dilekçede faizin tespiti ifadesi kullanılmışsa da davacının huzurdaki davasını belirsiz alacak davası olması sebebiyle talebin, belirtilen bedel ve dönem aralığında faizin bedelinin tespiti olarak anlaşıldığı ve bu meyanda cevap verildiğini, davacının dava dışı …….’nin kredi borcuna teminat olarak vermiş olduğu nakit rehine rağmen, hesabındaki bedelden yoğun ısrarları sebebiyle belli bir miktarı alabildiğini İddiasının gerçeği yansıtmadığını, söz konusu hesaptaki nakit blokenin tamamen müvekkilinin iyi niyetine dayalı olarak davacının başka bankalardaki çeklerinin yazılmaması ve piyasa itibarının zedelenmemesi için; davacının iddiasının aksine 02.05.2012 tarihinde tek seferde değil,
15.04.2013 tarihinde …. .
18.04.2013 tarihinde ……..
22.04.2013 tarihinde 8…….
olmak üzere toplam ……. bloke çözümü yapılarak gerçekleştiğini,
………. kullanmış olduğu kredi şartı olan kat irtrfaklarının tesis editdiğine yönelik ekspertiz raporunda; 29.04.2013 tarihinde davacı hesabındaki blokenin kaldırıldığını, hesaptaki bakiye ……..’nin çözdüğünü, sonrasında davacının kredisinden doğan ……. tutarındaki taksit ödemesinin alınarak bakiye ….’nin dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine 02.05.2013 tarihinde değil 29 04.2013 tarihinde davacının talep ve talimatı ite davacı firma adına açılan ……… hesabına aktarıldığını, davacının müvekkil bankadaki hesabında …… tarihleri arasında bulunan ……., davacının talebi ile 6261 cari hesapta tutulduğunu,
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 3’üncü maddesinde tanımı yapıldığı üzere “özel cari hesap”; ………açılabilen ve istenildiğinde kısmen veya tamamen her an geri çekllebilme özelliği taşıyan ve karşılığında hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen fonların oluşturduğu hesapları ifade ettiğini, kanunun bu düzenlemesine göre, özel cari hesapların herhangi bir getirisi davacının dilekçesinde belirttiği şekliyle “nemalandığının” söz konusu olmadığını, bu gerekçelerle davacının tamamen yanlış ve eksik bilgilerle mahkemede açtığı bu davada talep ettiği hesabındaki paranın ……… tarihleri arasında nemalandırılmama sebebiyle faiz bedelinin tespiti isteminin hukuki hiç bir dayanağı olmadığından reddi gerektiğini,
Davacının, bloke çözümünden sonra hesabındaki bakiyeyi bizzat kendi talep ve talimatı ile ……… hesabına aktarıldığından bu hesaba kar payı tahakkuk etmiş olup davacının söz konusu tutara 02.05.2013 tarihinden İtibaren uygulanacak faizin belirlenmesi tespiti talebinin de reddi gerektiğini,
Davacının ……… bankacılığa ile ilgili bilgi eksikliği nedeniyle, suçlamaya varan bir takım itham ve iddialarla müvekkil bankanın ……. hesabındaki tutara …. payı adı verildiğini, ancak bunun faiz olduğunu beyanının hiçbir dayanağı bulunmadığını, Sayın Mahkemenin bildiği gibi, müvekkilinin bir ……… bankası olduğunu ve ……. bankalarının faizsiz bankacılık prensipleri ile çalıştığını, davacının tacir olduğunu ve TT K. gereği basiretli bir tacir gibi davranma yükümlüğü olduğunu, davacının uzun süredir çalıştığı müvekkili bankanın faizsiz bankacılık prensibi ile faaliyet gösterdiğini bilmesine rağmen; hesabındaki bakiye tutara fatz uygulanmasını talep etmesinin hukuki bir karşılığı da bulunmadığını,
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 3* üncü maddesine göre katrlma hesabı “………. bankalarına yatırılan fonların bu kurumlarca kullandırılmasından doğacak kar veya zarara katılma sonucunu veren, karşılığında hesap sahibine önceden belirtenmiş herhangi bir getirt ödenmeyen ve ana paranın aynen geri ödenmesi garanti edilmeyen fonların oluşturduğu hesaplan” şeklinde tanımlandığını, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından düzenlenen “Mevduat ve …… Fonunun Kabulüne, çekilmesi ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, …….. Fonu, emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” m.6/f.1 hükmüne göre;
“özel cari hesaplar ve ………a hesaplan karşılığında, hesap sahibine herhangi bir nam altında önceden belirlenmiş bir getiri garantisi verilemeyeceği gibi, katılma hesaplarında, yatırılan anaparanın hesap sahibine aynen geri ödenmesi de garanti edilemez.” hükmü yer aldığını, yönetmeliğin bu hükmüne göre, bankanm davacıya belirli bir kar payı getirr taahhüdünün bulunmasının mümkün olmadığını,
Aynı yönetmeliğin m. 8 /f. 2 hükmüne göre;
“…….. fonu hesaplan üzerinde hesap sahibinin talep hakkı ve ……… bankasının ödeme yükümlülüğü; özel cari hesaplarda yatırılan tutar, katılma hesaplarında İse vade sonunda geçerli birim hesap değeri kadardır* hükmü yer aldığın ır £ Davacının, bizzat kendi talimatına istinaden; 29.04,2013 tarihinde bloke çözüldükten sonra, hesaptaki bakiye kalanı …’yi katılma hesabına aktarılmasını talep ettiğini, müvekkilinin davacı talebi ile tutan davacı adına açılan ……. no.lu ……… hesabına aktardığını, bu hesapta anıfan tarihler arasında %73-%27 kar ve zarara katılma oranına tabi tutulduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve Yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, müvekkil banka ite davacı arasında kurulan hukuki ilişkinin kara ve zarara katılma ilişkisi olduğunu, kara ve zarara tarafların nasıl ve ne oranda katılacağının, hesabın açıldığı tarihte belli olduğunu, katılma hesabına yatırılan tutarın işletilmesinden elde edilen kar ve uğranılan zararın banka ile müşteri arasında paylaşıldığını, dolayısı ile davacı İddiaları gereği; müvekkil bankanm davacıya hesabındaki tutar ile ilgili olarak elde edilecek bir tahmini getiri belirtmesinin hukuken mümkün olmadığını, bizzat davacı talimatı ile yapılan işlemlere aykırı hiçbir dayanağı olmayan davacı iddia ve talebinin de reddi gerektiğini, davacının dürüst davranmadığını, TMK mad. 2. “Herkes, haklannı kullanırken ve borçlarımız yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, Bir hakkın açıkça kötü niyetli kullanılmasını hukuk düzeni korumaz/’ hükmü yer aldığını, davacının tacir olarak TTK. m. 18 gereği basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı İddia ve taleplerde bulunduğunu beyanla, davacının haksız kazanç elde etmeye yönelik olarak iş bu davayı ikame ettiğini, davacı tarafın iddialarının gerçeklikten uzak ve kendt tabiri ite nemalanmak için ortaya konulmuş soyut iddialardan öteye gidemediğini, Sayın Mahkemeye ibraz edilen rehin sözleşmesi, davacı talimatları ve elektronik posta görüntülerinden de anlaşılacağı üzere; davacının bizzat imza ettiği sözleşme ile dava dışı şirketin borcuna teminat vermesi, bu ^hesaptaki parayı kendi talebi ile …….. hesabına almasına rağmen tamamen soyut İddia ve gerçek dışt anlatımlar ile davasına dayanak oluşturmaya çalıştığını, davacının iş bu davayı açarak; müvekkil bankadan haksız kazanç elde etmek amacında olduğunu, sonuç olarak davacının dava dilekçesinde yer alan tüm iddiaları asılsız olduğunu, davacının huzurdaki dava ile kendisini mağdur gibi göstermeye ve bu şekilde haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacının hesabında yapılan tüm işlemlerden haberdar olmasına rağmen hiçbir dayanağı olmayan bir takım ifadeler kullanarak haksız kazanç elde etmek için ış bu davayı açtığını beyanla,
Davacının açmış olduğu usul ve yasaya aykırı, haksız ve kötüfi niyetli müvekkil bankadan haksız kazanç elde etmeye yönelik davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan ve müşteriye sözleşme harici tahakkuk ettirilen para ile ilgili alacak davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları incelenmiş; taraflar arasındaki sözleşmeler getirtilmiş; hesap hareketleri getirtilmiş, gerek bu belgeler gerekse banka kayıtları üzerinde mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti olarak uzman 3 kişilik bilirkişi seçilmiş; bu bilirkişiler vermiş bulundukları rapor ve davalı vekilinin itirazı üzerine hazırladıkları ek raporlarında;
Davacının, davalı bankanını ……… Şubesi müşterisi olduğunu, taraflar arasında imzalanan genel …….sözleşmesi kapsamında davacıya tahsis edilen limit tarihinde nakit ve gayri nakti krediler kullandırıldığını; davalı bankanın bilirkişilerce incelenen borç tahsilat tablolarından ana para borcuna ve ödeme süresinin tamamına aylık bileşik faiz – kar payı hesaplandığı; borçlu tarafından başlangıçta ödenen taksitlerin önemli kısmının hak edilmeyen peşin faiz olarak bankaca alındığı ve banka gelirlerine aktarıldığı; böylece kalan ana para borcunun olduğundan fazla göstererek ve aynı yöntemle ve aynı formül ile……. Kez yeniden yapılandırmaya devam edildiği tespit edilmiş olup, davalı bankanın bu yöntemi de davacıdan yüksek miktarda faiz tahsil ettiği belirlenmiş; ……. altında” şirketin hakim ortağı ……’nın hesabına ……. tarihinde gelmiş bulunan…. TL’nin …… mevduat hesabına dönüştürme ve bedelini davacı şirketin kredileri için rehin alma işleminde davalı banka tarafından kullanıldığı, bu şekilde …… 93.896,37 TL haksız kur farkı alındığı; oysa bu gibi işlemlerden bankanın en çok % 002 kur farkı alınmakta olduğu; bu kasıtlı işlemle piyasanın 3 katı bir kur farkının alınmış olduğunu; davacı firmanın ………. tarihinde …….. döviz mevduat hesabı üzerine davalı banka tarafından rehin işlemi yapıldığını, tahsil edilen kredi taksitlerininde ……. olduğu halde, ayrıca ……… tutarında kur farkı adı ile davacının döviz mevduatı hesabından haksız yere paralar alındığının tespit edildiği; bu nedenle 20/02/2013 ile 02/01/2015 arasında fazladan alınan kur farkının ……… olduğu;
Döviz tevdiyat rehin sözleşmelerinde rehinli mevduata “kâra …….. payı” verileceği belirtilmiş, rehinli mevduat …….’den başlamış; 20/02/2013 ile 04/05/2015 tarihleri arasında kısmen serbest bırakılma ve kısmen de taksitler ve faizlerin alınması sonucunda 2 yılı aşkın süre ile hesaplarda rehin tutulan bakiyelere kar payı verilmesi gerekirken bir kısmına hiç faiz – kâra ……… payı verilmediği, bir kısmına ise çok düşük miktarda verildiği hususunun tespit edildiği; böylece şirketin ortağı ve kredilerin kefili ….. adına 20/02/2013 tarihinde gelen …… TL havaleyi……’ye dönüştürerek döviz mevduatı açılıp, üzerine rehin konulduğu, bir başka ifade ile kredi sözleşmesine istinaden bankaca paranın rehin tutulduğu; davalı bankanın rehinli ……. mevduatından tahsil ettiği taksitlerden ne miktarının ana para borcundan düşeceği ve ne kadarını kar payı adı ile alacağı kendi insifiyati içinde belirlediği; davacının …… ve 30/07/2013 tarihli yazıları ile kredi borç bakiyesinin bankaca suni olarak yükseltildiğini bakiyeyi normale indirmesini, krediyi kapatmasını ve rehinli mevduatı serbest bırakmasını talep ettiği ancak bu taleplerin bankaca kabul edilmediğini;
Oysa dava konusu rehinli mevduat ve gerekse kredi işlemleri …… üzerinden olduğundan ve taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ile gerekse mevduat rehin sözleşmelerinde ………. payı ( faiz ) oranının belirtilmemiş olduğu; bu nedenle kredi hesaplarına kamu bankalarınca uygulanan faizlerin en yüksek ağırlıklı ortalama faizin, rehinli döviz mevduatına ise ………’nin yayınladığı; DTH’larına verilen ağırlıklı ortalama en yüksek faiz oranı uygulanması gerektiği bilirkişi heyeti tarafından da bu tür faiz hesaplandığı; davacı şirketin hakim ortağı N……… hesabına 20/02/2013 tarihinde gelen ………..TL’lik havalenin davalı bankaca aynı gün…………’ye dönüştürülmüş ve mevduat kredilerinin % 200’ünü aşan miktarda nakit rehini tesis edildiği; 21/02/2013 tarihli rehin sözleşmelerinde de mevduaata “Kâra …… payı verileceği” belirtilip ancak faiz – kara …. oranının belirtilmemiş olduğu; davalı bankanın davacıya yapılandırdığı kredilerden ilk 15 – 20. Taksit ödemelerinden sonra kredi vadesini yenilediği, fakat yenileme tarihine kadar gerçek ana para ödemeleri düştükten sonra kalan borç miktarı için faiz alması gerekirken, vade sonuna kadar faizlerin tamamını hak etmediği halde ilk taksit ödemelerinden peşinen aldığı, bu şekilde yanıltıcı işlemler ile ana para borcunu olması gerekenden yüksek göstererek vadeyi yenilediği belirlenmiş; böylece davalı bankanın vade yenilemelerinde 3098 sayılı yasada belirtilen faiz hesaplama usul ve esaslarına aykırı işlem yaptığı ve alması gereken faiz tutarlarından önemli tutarda fazla faiz aldığının hesaplandığı belirtilmek suretiyle davalı bankaca 03/08/2009 tarihinde …… ve 14/08/2009 tarihinde …… kredi verildiğini 18 – 19. Taksiti tahsil ettikten sonra 2 kez kredi vadesini yenileme işlemi ile ve aynı yöntemle kredi hesaplarının 04/05/2015 tarihine kadar devam ettirdiği belirtilerek davacının 04/05/2015 tarihi itibariyle toplam alacağının ……, 04/05/2015 ile 31/05/2016 olan dava tarihi arasındaki hak ettiği gecikme faizininde ……. olduğu hesaplanmıştır.
Mahkememizce bilirkişi raporundaki hesaplama şekli ve gerekçeleri kabule şayan bulunmuş, rapor ve ek rapor bu nedenle hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce birleşen dava ve davacı tarafın ıslahları değerlendirildiğinde;
Dava dilekçesinde yukarıda iddia kısmında incelenen ( A ), ( B ) ve ( C ) olarak açılanan 3 kalem alacaktan ilk ıslah dilekçesi ile sadece “A”‘nın ıslah edildiği, B ve C kalemleri yönünden ıslah edilmediği, bu nedenle B ve C kalemleri yönünden ıslahın mümkün olduğu; toplam alacağın bilirkişi raporu ile ………. olarak belirlendiği; bu miktarın bir davada bir kez ıslah mümkün olduğu için ilk ıslahta söz konusu olan ……… ve B ve C şıklarındaki taleplere nazaran gecikme faizi olan …….. yönünden de 27/03/2017 tarihli ıslahın ilk ıslah niteliği olduğu nazara alınmak suretiyle ilk …………ye kök dosya üzerinden hükmedilmiş; geriye kalan ……….’ye ise birleşen dosya üzerinden hükmedilmiştir. Bu şekilde hüküm kurulurken TBK’nun 83/3 maddesinde; vadesinde ödenmeyen borçlarda davacının seçimlik hakkının bulunduğu, ya döviz olarak isteyebileceği, ya da vade veya fiili ödeme günündeki TL karşılığını isteyebileceği; davacının ikinci seçeneği istemesi halinde döviz miktarını bildirmesi gerektiği, bu taktirde yabancı para üzerinden açılan davada belli olmayan fiili ödeme tarihindeki TL karşılığını istemesinin mümkün olabileceğini; kararın icrası sırasında tahsil edilen dövizin TL’ye çevrileceğini, davacının ilk ıslahta dava dilekçesinde bahsettiği 3.000,00 TL’nin üzerinde ………… + 2.000,00 TL istediği; sonra ek davayı açtığı nazara alınarak kök davada her ne kadar ilk ıslah tarihi olan 26/11/2014’den itibaren faiz isteyebileceği; ancak ikinci ıslah dilekçesinde kendisini bağlayacak şekilde 21/05/216’dan itibaren faiz istediği nazara alınarak ve ıslah dilekçesi geçerli olmasa dahi faize ilişkin talebin davacıyı bağlayıcı olduğu nazara alınarak hüküm oluşturulmuş; ……….. içindeki ilk 1.000,00 TL’ye dava tarihi olan 12/02/2014 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş,…….. içindeki 1.000,00 TL’nin tahsil anında çıkmasından sonra geriye kalan……..üzerine 21/05/2016’dan itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş; kök dosyadaki ……..’nin üzerinde kalan kısım gecikme faizi niteliğinde olduğu için o kısma faiz uygulanmamasına karar verilip, birleşen dosya yönünden de birleşen dosyanın dava tarihi nazara alınmak suretiyle hüküm oluşturulmak suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzer;
İŞ BU DOSYADAKİ VE BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU ………… ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1295 ESAS SAYILI DOSYASINDAKİ DAVALARIN KABULÜ İLE;
Bu dosyada,……….’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; bu tahsilat yapılırken doların tahsil anındaki değerine göre ilk 1.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 12/02/2014 tarihinden itibaren, bu miktar çıktıktan sonra ………’den geriye kalan dolar için ise 21/05/2016’dan itibaren kamu bankalarının dolara uyguladığı 1 yıllık faiz üzerinden faiz uygulanmasına; ……. içindeki 1……… gecikme faizine ilişkin bulunduğundan bu kısma faiz uygulanmamasına,
Birleşen dosyada ise, geriye kalan ……’nin birleşen dosyanın dava tarihi olan 04/12/2017 tarihinden itibaren kamu bankalarının dolara uyguladığı 1 yıllık faiz üzerinden faiz yürütülerek davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Davacı tarafından karşılanan iş bu dosyada ve birleşen dosyadaki 46.001,25 TL harçtan bakiye kalan 138.003,75 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına,
İş bu dosyada davacı tarafından karşılanan 46.026,45 TL harç ile 11 davetiye gideri 69,00 TL ve bilirkişi inceleme ücreti olarak 3.000,00 TL’nin toplamı 49.095,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine; birleşen dosya için ise 62,80 TL harcın davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine; iş bu dosyada ve birleşen dosyada bakiye kalacak gider avanslarının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İş bu dosyada harcı karşılanan miktar üzerinden hesaplanan 27.780,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Birleşen dosyada ise, harcı karşılanan miktar nazara alınarak 82.393,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu