Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/361 E. 2018/1142 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/361 Esas
KARAR NO : 2018/1142
DAVA : Genel Kurul Kararlarının İptali
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 15/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararlarının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette babası ……. tarihinden ölümünden sonra 2000 yılından itibaren pay sahibi olarak yer aldığını, davalı şirketin sermayesinin 250.000,00TL olduğunu, davalı şirketin babasının ölümünden sonra ilkokul mezunu müvekkilinin cahilliğinden faydalanarak notere götürmek suretiyle veya doğrudan okumasına müsaade edilmeden bir takım belgeler imzalatıldığını, müvekkilinin esasen imzaladığı belgelerin neler olduğu ve nerede olduğunu dahi tam bilmediğini; ancak davalı şirketin;
-2010/2011 yılı olağan genel kurul toplantısını ….. tarihinde yaptığını, bu toplantı tarih ve saatini müvekkiline bildirmediğini, müvekkilinin toplantıya iş bu nedenle katılamadığını, müvekkilinin imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, iş bu genel kurulda 2011 yılı şirketin elde ettiği kardan müvekkilinin payını almadığını, genel kurulda şirketin elde ettiği kara ilişkin bir kararında alınmadığını,
-2009 yılı genel kurul toplantısının ……. tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığı, müvekkilinin kardan payını alamadığını, şirketin elde ettiği kara ilişkin bir karar alınmadığını,
-2007/2008 yılı olağan genel kurul toplantısının … tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, müvekkilinin kardan payını alamadığını, genel kurulda şirketin ….faaliyet dönemine ilişkin zararla kapattığından bu hususta herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini,
-2006 yılı olağan genel kurul toplantısının …… tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını almadığını, 2006 faaliyet döneminde zararla kapattığından kara ilişkin herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini,
2005 yılı olağan genel kurul toplantısının ….tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, 2005 faaliyet döneminde zararla kapattığından kara ilişkin herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini, 2004 yılı olağan genel kurul toplantısının …… tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, 2004 faaliyet döneminde zararla kapattığından kara ilişkin herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini, 2003 yılı olağan genel kurul toplantısının …… tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, 2003 faaliyet döneminde zararla kapattığından kara ilişkin herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini, yine bu genel kurulda davalı şirketin …..TL olan sermayesinin …..TLye çıkartıldığını,
2002 yılı olağan genel kurul toplantısının ……… tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, gelen kurulda 2002 karından vergiler ve kanuni ihtiyatlar düştükten sonra geri kalan kısın fevkalade ihtiyat olarak şirketin bünyesinde bırakılmasına karar verildiğini, yine bu genel kurulda 5.000TL olan şirket sermayesinin 50.000TL ye çıkartıldığını,
2001 yılı olağan genel kurul toplantısının ….. tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, gelen kurulda 2001 karından vergiler ve kanuni ihtiyatlar düştükten sonra geri kalan kısın fevkalade ihtiyat olarak şirketin bünyesinde bırakılmasına karar verildiğini,
2000 yılı olağan genei kurul toplantısının ……. tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, 2000 faaliyet döneminde zararla kapattığından kara ilişkin herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini, 1999 yılı olağan genel kurul toplantısının ….. tarihinde yapıldığını, müvekkiline tarih ve saatinin bildirilmediğini, imzasının yokluğunda sahte olarak atıldığını, kardan payını alamadığını, 1999 faaliyet döneminde zararla kapattığından kara ilişkin herhangi bir karar alınmasına gerek olmadığına karar verildiğini,
Anonim şirketlerin genel kurul toplantısına, paydaşların TTK’ya göre usulüne uygun olarak toplantıya davet edilmesi gerektiğini, bu nedenle genel kurul toplantısının o tarihte yürürlükte olan TTK 368. Maddesi (yeni TTK 414) gereğince yukarıda belirtilen tarihlerde yapılmış bulunan genel kurul kararlarının mutlak butlan nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini beyanla, müvekkilinin usulüne uygun olarak genel kurul toplantılarına çağrılmadığından ve de imzası yokluğunda sahte olarak atılmış olduğundan yapılış bulunan genel kurul kararlarının mutlak butlan olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilerek iptaline, alınmış olan tüm kararların geçersiz olduğuna karar verilmesine, müvekkilinin babasının ölümünden sonra 2000 – 2012 yılları arasında davalı şirketten kar payı almadığından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ve ileride arttırılmak üzere şimdilik 1.000TL kar payının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali için dava açılabilmesi için, pay sahibinin genel kurula katılarak, karara karşı vermiş ve bu durumu toplantı tutanağına geçirterek muhalefet şerhini ve gerekçelerini yazdırmış olması gerektiğini, davacının alınan kararlarla ilgili böyle bir şerh düşmediğini, davacının yukarıdaki yasal zorunluluğu yerine getirmediği gibi, davayı süresinde de açmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, yukarıdaki beyanları saklı kalmak ve aksi anlaşılmamak üzere, davacının davayı süresinde açmaması ve genel kurullarda alınan kararlarla ilgili muhalefet şerhi ileri sürememiş olması nedeniyle davasının hiçbir şekilde dinlenemeyecek olması ve reddi gerekeceği açık olmasına karşın, bu beyanlarımızı mahfuziyeti kaydıyla, davacının dava dilekçesinde müvekkili şirket ve yönetimi aleyhine yer verdiği haksız ve gerçek dışı kötü niyetli beyan ve iddialarına karşı da beyan ve itirazları da sunma gereği hasıl olduğunu, müvekkili şirketin 1998 yılında davacının amcası ……. önderliğinde ve davacının babasının da bulunduğu diğer 5 kardeşi tarafından kurulduğunu, tüm ortakların ittifakı ile yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacının babasının yönetimde yer almadığını ve almak istemediğini, müvekkili şirketin ve yönetim kurulunun bugüne kadar kardeş olmaları sebebiyle hiçbir hissedarın hakkına halel getirmeyecek şekilde şirketin iştigal konuları ile ilgili işleri gerçekleştirmediğini ve kararlar aldığını, müvekkili şirketin ve yöneticilerin ne kuruluşundan veraset ilamı nedeniyle davacının da hissedar olduğu 2000 ve nede 2000 yılından sonra bugüne, hissedarlarına ve şirkete zarar verecek hiçbir işlem gerçekleştirmediğini, müvekkili şirketin kuruluşundan bugüne tüm hissedarlardan ve aile bireylerine destek olduğunu ve eşit mesafede bulunduğunu, tüm hissedarların ve aile bireylerinin yapılan işlerden haberi olduğunu, davacının beyan ve iddialarının aksine kar payı dağılmamasında ana sözleşmeye aykırı bir durum bulunmadığını, ana sözleşmede kar payı dağıtılacağı yazılı olsa dahi, genel kurul kar payı dağıtılmamasına ve karın şirket menfaatleri için yedek akçe olarak ayrılmasına karar verebileceğini, genel kurulun alacağı bu haklı kararda hukuka aykırılık bulunmadığından davacının aksi yöndeki iddialarının da dinlenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin sadece 2001 ve 2002 yıllarında faaliyeti ile ilgili kar etmiş olduğu, bu karın yedek akçeye ayrıldığını, nitekim, bu kararın haklılığının sonraki yıllara şirketin yaptığı araçlara doğalgaz satışı işi ile ilgili olarak devletin bir gecede ÖTV oranlarını çok büyük oranda arttırması ve faaliyetin cazip olmaktan çıkması ile ortaya çıktığını, gerek kuruluş yılı ve takip eden yıl ile gerekse 2002 yılından sonra müvekkili şirketin herhangi bir karının bulunmadığını, hal böyle iken davacının aksi yöndeki beyan ve ibdalarının gerçeği yansıtmadığını gibi üstelik aradan geçen uzunca yıllara rağmen 2000 – 2011 yılları arası tüm genel kurullara ait kararların iptalini talep etmesinin de son derece haksız ve kötü niyetli bir talep olduğunu, ayrıca noter belgelerinden de görüleceği üzere davacının çok kısa zaman aralıkları ile çok farklı imzaları kullandığını, sabit bir imzasının olmadığını ve zaman zaman kendisini vekille temsil ettirdiğinin açıkça anlaşıldığını beyanla, 2000 – 2011 yıllarına ilişkin olarak yapılmış genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davanın öncelikle süreden açılmamış olması nedeniyle reddine, hakeza davacının dava konusu taleplerinin haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin birden çok genel kurul kararının yoklukla hükümsüz olduğunun tespiti / iptaline ilişkindir.
Mahkememizce, ilgili genel kurul kararları celp edilmiş, hazirun cetvelleri ve davalı şirketin ana sözleşmesi getirtilmiş; taraf delilleri toplanmış, şirketin yıl sonu bilançoları ve mali faaliyet tabloları alınmış; uzman bilirkişilerden rapor ve ek raporlar alınıp, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı tarafın, kendisinin katılmadığı ancak katılmış gibi gösterilerek alınan genel kurul kararları ile ilgili iddiası yönünden davacının örnek imzaları toplanmış, huzurda imzaları alınmış ve adli tıp kurumundan rapor alınmak suretiyle imza sahteciliği iddiası incelenmiştir. Adli tıp kurumunun …. tarihli raporu ve …. tarihli ek rapor ile ….. tarihli ikinci ek raporu değerlendirilmek suretiyle mahkememizce asılları temin edilebilen genel kurul tutanaklarındaki imzalar ile davacının imzaları karşılaştırıldığında; davacımızın imzasının taklit edildiği, o yokken varmış gibi karar alındığı genel kurul toplantıları tespit edilmiştir. Bu toplantılar ………. tarihli genel kurul toplantılarıdır. Bu husus mahkememizce kesin olarak belirlenmiş olup; Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 16/11/2016 tarihli 2005/8391 Esas 2006/11756 Karar sayılı hükmünde de belirtildiği üzere “davacının bizzat katılarak oylamalarda oy kullanmış gibi ve oy kullanma görevini ifa etmiş gibi gösterilmesi halinde genel kurulun yok hükmündedir.” bu nedenle davacının imzasının sahte olarak atıldığı bu genel kurul kararlarının yoklukla malul olduklarının tespitine mahkememizce karar verilmiştir. Davalı taraf her ne kadar hak düşürücü süre itirazında bulunmuş ise de; yoklukla butlan halinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı nazara alınmıştır.
Dava konusu olan diğer genel kurul kararlarında ise, bilirkişi rapor ve ek raporlarında yokluk ve / veya butlan yaptırımına tabii tutulacak bir durumun bulunmadığı; bu nedenle iptal davasına bu kararların tabii olabileceği; ancak genel kurul kararlarının iptali içinde hak düşürücü sürenin dava konusu diğer genel kurul kararları yönünden geçmiş bulunduğu; bu nedenle onlar yönünden davanın reddi gerektiği; kaldı ki, bir an için hak düşürücü süre dolmasaydı dahi yoklukla malul olduklarına karar verilen ve davacının imzasının sahte olarak kullanıldığı kararlar dışındaki genel kurullarda alınan kararların esasen iptal sebebini de taşımadığı nazara alınarak onlar yönünden ise davanın reddine karar vermek gerekmiş;
Davacı taraf, kar payı dağıtılması ve tahsiline de karar verilmesini talep etmiş olup; bu talep daha önceki rapor ve ek raporda yeteri kadar incelenmediği için mahkememizce ikinci ek rapor alınmış; daha önceki raporlarda davacının bunu talep edemeyeceği kanaati bilirkişilerce bildirilmiş ise de; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2002/11904 Esas – 2003/5051 kararında; kar payı dağıtımının TTK’nun 533. Maddesi gereğince genel kurulun yetkisinde olduğu, genel kurulca verilecek karar ile muaccel olduğu ancak genel kurul direngen olup, kar payı dağıtmamakta direnirse o vakit şirket ortağının mahkemeden kar payı dağıtılması ve miktarı hususunda dava açabileceği hususundaki hükmü nazara alınarak; bilirkişi heyetinden şirketin finansal alanı, o finansal alandaki genel kurul tarihlerinde görülen Türkiye’deki ekonomik durum ve şirketin faaliyet alanı ve kapasitesi nazara alınarak; şirketin kar payı dağıtması gerekirken dağıtmamakta direngen hale düşüp düşmediği hususunda ek rapor istenmiş; bilirkişi heyetinin ikinci ek raporunda şirketin faaliyet ve mali durumuna nazaran kar payı dağıtmamakta direngen hale düştüğünün kabul edilemeyeceği tespit edilmiş olup; mahkememizce bu tespitte kabule şayan bulunarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
Davalı ……. tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduklarının TESPİTİNE,
Dava konusu olan diğer genel kurul kararlarının iptali talebinin zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
Davacının kar payı dağıtılması ve tahsiline ilişkin talebinin REDDİNE,
Dava maktu harca tabii olduğundan, peşin olarak alınan maktu harcın mahsubu ile eksik kalan 11,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan, 48,60 TL harcın tamamı ile kabul ve ret oranları nazara alınarak 44 tebligat gideri 452,00 TL’nin ve bilirkişi inceleme ücretleri ve adli tıp rapor ücretleri toplamı 6.870,00 TL’nin taktiren yarısı olan 3.661,00 TL’nin toplamı 3.709,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereği, 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin ise davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.15/11/2018