Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1761 E. 2018/640 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/1761 Esas
KARAR NO : 2018/640

DAVA : İflasın Ertelenmesi
KARAR TARİHİ : 07/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İflasın Ertelenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE : Mahkememizin ……… Esas …………. Karar sayılı dosyasında;
Davacı vekili, müvekkillerinden ………….’nin trafik levhası imalatı, asfalt yapımı ve yol çizgisi uygulaması üzerine çalıştığını, 2008 yılından sonra kredi daralmasına bağlı finansman sorunları yaşadığını ve borca batık hale geldiğini; diğer müvekkili ………..’nin ………….ürettiğini ve önödemeli doğalgaz sayacı konusunda yatırım yaptığını, ancak ……..’ın sayaç değişikliği planını ertelediğini, aslında bu şirketin borca batık olmadığını, fakat diğer şirkete olan kefalet riskleri nedeniyle varlıklarının borçlarını karşılamaya yetmediğini; ucuz hammadde ve enerji temini, işgücünün ucuzlatılması, ihtiyaç fazlası personelin iş akitlerinin feshedilmesi, kısa vadeli borçların yapılandırılması, ………. ve …………. işlerden gelecek paraların sağlayacağı rahatlama, şirketlerin ve ortakların taşınmazlarının satışı suretiyle elde edilecek fon ile grup şirketlerinden birinin satışından sağlanacak para ile borca batıklığın sona ereceğini ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, müdahil beyanları, kayyım ve bilirkişi raporlarına göre; borca batık durumda olmayan …………nin açtığı davanın reddine, borca batık durumda olan ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı, süreç içinde de kâra geçemeyen diğer davacı ………………’nin iflasına karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili ile müdahillerden …………………A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay ………………… Hukuk Dairesinin 2014/811 Esas 2014/5756 Karar sayılı ve 19/09/2014 tarihli hükmünde;
“İflasın ertelenmesi davasında verilen ve davacı şirketlerin mal varlığının korunmasına ilişkin bulunan ihtiyati tedbirler için teminat aranmasına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmaması karşısında (İİK.m.179/a) müdahil ………………’nin temyiz itirazının reddi gerekmiştir.
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Davacılardan …………….’nin borca batık olmadığı belirtilmiş ise de adı geçenin, diğer davacının borçlarına kefil olduğu sabittir ve davacı yanın iddiası bu kefalet riski nedeniyle borçlarının varlıklarını aştığı noktasındadır. Kefalet riski mutlak surette kefilin pasifleri arasında gösterilemezse de varlığının inkâr edilmesi de mümkün değildir. Bilirkişi tarafından asıl borca ilişkin diğer teminatlar; borçlunun ve varsa diğer kefillerin ödeme gücü, ayni teminatlardan tahsil edilebilecek tutarlar ile ödeme nedeniyle gerçekleşecek halefiyet durumunun değerlenlendirilmesi ile kefilin bilançosu bakımından oluşacak riskin belirlenmesi gerekir. Adı geçen şirketin kefalet nedeniyle üstlendiği riskin bu şekilde belirlenmesi gerekirken, kefalet riski yokmuşcasına borca batık olmadığının kabulü doğru görülmemiştir.
Davacı ………………’nin durumuna gelince; iflasın ertelenmesi başvurusunun temel maddi şartının borca batıklık hali olduğu ve adı geçenin bu şartı sağladığında tereddüt bulunmamaktadır. Ancak 11.03.2013 günlü bilirkişi raporunda bu davacının varlıklarının 19.010.651,90 TL olduğu, kısa vadeli borçlarının 13.773.317,87 TL ve uzun vadeli borçlarının ise 6.398.259,86 TL olduğu belirtilmiştir. İşletme uygulamasında kısa vadeli borçlar vadesinin bir yıla kadar, uzun vadeli borçlar ise vadesinin beş yıl ile on yıl arasında olduğu borçları ifade etmektedir. Borca batıklığın hesaplanmasında her ikisinin de dikkate alınması tabii ise de uzun vadeli borçların, kısa vadeliler kadar güncel ve ağır bir yük getirmeyeceğinin göz önünde tutulması, özellikle bunların ödenmesinin hemen istenmeyecek olması nedeniyle iyileştirme projesinin uygulanabilirliğinin belirlenmesinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Nitekim şirketlerin borcu olarak görünmeye devam eden kalemlerin taksitlendirme ve/veya vade uzatımı gibi yollarla yeniden yapılandırılması esasen ciddiye alınan bir iyileştirme projesi unsuru olmaktadır.
Öte yandan adı geçen davacının …………’da aldığı işler nedeniyle beklediği gelir ile grup şirketlerinden …………nin satışından gelecek paraların ve ortakların taahhütlerinin bilirkişi raporunda değerlendirilmemiş olması da eksik inceleme niteliğindedir. Özellikle ortakların taahhütlerinin hukuki neticeleri ve pasif yapısına etkileri üzerinde durulmalıdır.
Bu durumda mahkemece davacı……………’nin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve her iki şirket için de projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve süreç içindeki uygulamaların projede gösterilen iyileştirme unsurlarına uygun bulunup bulunmadığı hususunda somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”
Gerekçesi ile hükmün davacı vekili yararına bozulmasına karar verilmiş;
Mahkememizce bozma ilamına uyularak; yargılamaya devam edilmiş;
Yapılan yargılama esnasında, kayyım raporları alınmaya devam edilmiş, kayyım raporlarında şirketin iyileştirme projesine uygun davrandığı, durumunun gittikçe iyiye gittiği belirlenmiş;
Mahkememizce borca batıklık bilirkişilerinden nihayet bir son rapor alınmış; bu son raporda davacı her iki şirketinde borca batıklıktan çıkmış olduğu; artık borçlarını ödeyebilecek durumda oldukları belirlenmiştir.
Madden belirlenen bu durum karşısında artık şirketler hakkında iflas kararı verilmemesi; ancak borca batıklıktan çıkılmış olduğu için ertelemeye de karar verilemeyeceği, bu sebeple her iki şirketinde ticari hayatta faaliyetlerine devam edebilecek duruma geldikleri sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiş; bozulan ilk kararda mahkememizce konan tedbirin kaldırılması gerektiği ve kayyımların görevine de son verilmesi gerektiği nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVACI OLAN;
U…….ile;
………………………’nin;
Borca batıklıktan çıkmış olmaları nedeniyle iflas erteleme taleplerinin REDDİNE,
Mahkememizce konan tedbirin kaldırılmasına ve kayyımların görevlerine son verilmesine,
Peşin olarak alınan harç maktu harç niteliğinde olduğundan ve alınmış bulunduğundan eksik 11,60 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa iadesine,
Kararın niteliği gereğince taraflar leyh ve aleylerine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair karar, davacı vekilinin ve huzurdaki müdahil vekilleri ………….. ve …….’ın yüzlerine karşı, diğer müdahillerin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu..