Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1440 E. 2019/427 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1440
KARAR NO : 2019/427

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 02/10/2014
KARAR TARİHİ : 09/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP : Davacı vekilince mahkememize sunulan dava dilekçesini özetle ; Davacı şirketin 1963 yılında kurulmuş ve yıllık 90.000 Ton örtülü kaynak, elektrotlarını gaz altı makinelerinin,—– kaynak makinaları ve kaynak jenaratörlerini ürettiğini, gerek iş pazar ve dış pazara yönelik üretim ve satış faaliyetlerini gereçekleştiren Türkiye’nin ilk ve lider kaynak kuruluşu olduğunu, davacı şirketin satış ve pazarlama departmanının eski çalışanları olan ve sırasıyla işten ayrılarak davacı şirkette aynı alanda iştigal ettiği belirtilen davalı ————— satış ve pazarlama bölümünde çalışmaya başlayan davalı ——————– dışındaki davalıların TTK 54 ve devamı maddeleri ve davacı şirket ile düzenlenmiş iş sözleşmelerindeki rekabet yasağına aykırışekilde hareket etmelerinden kaynaklı haksız rekabetin tespitine ve men-ine , davalıl işçilerin rakip teşebbüs çalışanları olduğunu bilerek ve önceki iş yerindeki ticari sırlardan faydalanacak şekilde ticari hayattaki dürüstlük kaidelerine aykırı olarak TTK’nun 55/b – 2 ve 3 maddeleri uyarınca işe alan davalılardan ——————- ‘de haksız rekabette bulunduğunun tespiti ve menine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan ————- vekili tarafından sunulan cevap dilekçesini özetle ; Davalı şirketin haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin bulunmadığı, çalışanlar aracılığıyla herhangi bir iş sırrının ele geçirilmesinin söz konusu olmadığı, davacının dilekçesinde ileri sürülen üretim kapasitesi, ürün çeşitliliği göz önüne alındığında davalı şirketin davacının çok gerisinde olup, bu çerçevede davacının hitap ettiği müşteri çevresine hizmet vermesinin mümkün bulunmadığı, davalı çalışanlarla iş akitlerinin devam ettiği esnada herhangi bir görüşme olmadığını, davacı şirketin iş sözleşmelerini sonlandırmalarından sonra diğer davalıların başvurusu üzerine iş görüşmesi yapıldığını ve sözleşme özgürlüğü kapsamında anlaşılarak göreve başlandığını, davacının davalı şirketten kaynaklı herhangi bir zararının bulunmadığını, aksi halde ispat etmesinin gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılar … ve arkadaşları vekilince sunulan cevap dilekçesinde ; Öncelikle görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, esasa yönelikte davalı çalışanlarca davacı arasında düzenlenmiş rekabet yasağı sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle BK 444 maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalıların TTK kapsamında haksız rekabet eylemlerinde bulunmadığını belirtmiştir.
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tanık …’nun beyanının alınması için yazılan talimata cevap verilmiş ve davacı şirkette 2007 – 2012 yılları arasında çalıştığını, davalılardan ———— müdür olarak çalıştığını, diğer davalıların ise satış elemanı olarak çalıştığını, davacı şirketin sektörde tanınan bir şirket olmasına rağmen ücret politikası olarak aynı işle meşgul olan diğer şirketlere nazaran daha az ücret vermekte olduğunu, bu nedenle işten kendisinin ayrıldığını, muhtemelen davalıların da bu nedenle ayrılmış olabileceğini, davalıların bildikleri işte çalışmak zorunda olduklarından aynı sektördeki diğer davalı şirketle çalıştığını düşündüğünü beyan etmiştir.
Davacı tanıdığı …’ın beyanını özetle ; Davacı şirkette 1999 yılından beri çalıştığını, davalıların kendi istekleri doğrultusunda işten ayrıldıklarını, davalılardan —————ise 2007 yılında istifa ettiğini, davalı şirkette duyduğu kadarıyla 2013 yılında çalışmaya başladığını, diğer davalıların satış ve pazarlama bölümünde çalıştıklarını, bu kişilerin 6 – 7 aylık dönemler içerisinde ayrı ayrı zamanlar içerisinde istifa ederek davalı şirkette çalışmaya başladıklarını, davacı şirkette çalışırken bulundukları pozisyon gereğince müşteri pörtföyüne sahip olduklarını, üretim ve maliyet konusunda ise davalılardan ——— bilgi sahibi olduğunu, davalılardan …’ın ise ürün maliyetleri ve ithalat fiyatlarında bilgi sahibi olduğunu beyan etmiştir.
Davacı tanığı … özetle beyanında ; 2009 yılından beri davacı şirkette sorumlu yönetici olarak çalıştığını, davalıları tanıdığını, ancak —— isimli davalının ismini bildiğini, ancak birikte çalışmadığından tanımadığını, diğer davalıların ise satış ve pazarlama bölümünde çalıştıklarını, bu kişilerin istifa ettiğini bildiğini ve yakın tarihte işten ayrıldıklarını, hepsinin satışta çalışmasından dolayı müşteri bilgilerine sahip olduğunu, maliyet ve ithalat bilgilerinin bulunduğunu belirtmiştir.
Davalı tanığı … özetle beyanında ; —– çalıştığını,— yılları arasında davacı şirkette çalıştığını, davalıları tanıdığını,—— dışındaki davalılar gibi kendisininde satış ve pazarlama bölümünde çalıştığını, bölgelerin birden fazla ili kapsadığını, pozisyonları gereğince tüm müşteri bilgilerine ve satış fiyatlarına sahip olduklarını, ancak üretim ve ithalat konusunda bilgi sahibi olmadıklarını, satış pazarlama bölümündeki —– de bu bilgiye sahip olduğunu zannetmediğini , davacı şirkette metal işleri öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra kaynak mühendisliğini öğrendiğini ve bunun haricinde şuan çalıştığı şirket ile adını verdiği şirket arsında elektrotların uluslar arası strandartlarda üretilmesinin zorunlu olduğundan teknik olarak gizli edinebilecekleri bilgi bulunmadığını, çalıştıkları sürede 1-2 gün meslek içi eğitimde gördüğünü beyan etmiştir.
Anadolu——- Sulh Ceza Hakimliğinin 26/09/2016 tarih ve 2016/4284 D. İş sayılı kararı ile davalılardan ——– tasarruf mevduatı sigorta fonu kayyum olarak atandığını ve iş bu şirketin —— bağımsız olarak tüzel kişiliğin devam ettiğini, dava takiniden ve borçlarından da iş bu şirketin sorumlu olduğunu belirtmişlerdir.
Makine mühendisi , Ticaret Hukuk ve Mali Müşavir bilirkişi heyetinden oluşan bilirkişi raporunu özetle ; davacı ile davalı işçiler arasında rekabet şartı yasağına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir sözleşme bulunmadığı anlaşıldığından bu konuda değerlendirme yapılmasının olanaksız olduğunu, davalı şirketin TTK 55/1-b-3 maddesinin bağlamında haksız rekabet teşkil eden bir eyleme rastlanılmadığı , ancak davacı şirketin eski çalışanları olan işçileri işe almasının dürüstlük kuralıyla örtüşmediği için bu davranışın TTK 55/1-b-2 anlamında haksız rekabet teşkil ettiği belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi kök raporuna karşı sunmuş olduğu itirazlar sonucunda mahkememizce davalı işçiler hakkında düzenlenen iş sözleşmeleri ve bu sözleşmedeki rekabet yasağına ilişkin maddeler nazara alınarak ek rapor tanzim edilmesi için dosya bilirkişi heyetine tekrar tevdii edilmiş, bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda davalılar ile davacı arasında düzenlenen sözleşmeler nazara alınarak yapılan inceleme sonucunda sözleşmenin tarihi itibariyle geçerliliğine ilişkin 818 sayılı eski Türk Borçlar Kanununu uygulanması gerektiği, sözleşmenin BK 349 maddesi çerçevesinde süre ve yer açısından hakkaniyete uygun sınırlar içermediği için geçersiz olduğu belirtilmiştir.
Dava haksız rekabet eylemine ilişkin TTK 55 maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve menine ilişkindir.
Taraf vekillerince sunulan tüm bilgi ve belgeler, mahkememizce toplanan deliller ışığında tüm dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde ; Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu hukuki ihtilafın TTK 55 maddesinde anlamını bulan haksız rekabete ilişkin olduğu anlaşıldığından bu haliyle mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış ve görevsizlik itirazına itibar edilmemiştir.
Davalıların hizmet döküm cetvelleri ve davacı şirketle düzenlenen sözleşmeler bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde rekabet yasağına ilişkin maddelerin geçerli olup olmadığı konusunda mahkememizce inceleme yapılmıştır. Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda iş bu sözleşmelerin süre ve yer açısından hakkaniyete uygun sınırlamalar içermediği ve bu nedenle geçersiz olduğu belirtilmiştir.
Dosyada mübrez sözleşmelerin incelenmesinde de davalı personellerin davacı şirketteki görevinin herhangi bir nedenle sona ermesine müteakip en az 3 yıl boyunca hiç bir rakip firmada çalışmayacağı, danışmanlık yapamayacağı, doğrudan veya dolaylı olarak ortak olamayacağı, herhangi bir karşılık olmaksızındahi rakip firmayı desteklemeyeceği ve reklamını yapamayacağı, aksi halde davacı şirketin uğradığı her türlü zararı tazminle birlikte son aldığı brüt ücret esas alınmak suretiyle toplam 6 aylık ücret tutarı kadar cezai şart ödeyeceği sözleşmede belirtilmiştir. Sözleşmenin bu maddesinde rekabet yasağı ve rekabet yasağının ihlali halinde yaptırımın ne olacağı açıklanmış ise de mahkememizce hükme esas alınan ve denetlenebilir bir şekilde düzenlenen bilirkişi heyet raporundan da anlaşılacağı gibi iş bu rekabet yasağının hakkaniyete uygun sınırlamalar içermediği anlaşılmaktadır. Nitekim rekabet yasaklarına konu maddelerin hakkniyete uygun sınırlamalar içermekle birlikte süre ve yer açısından da hakkaniyete uygun olması gerekmektedir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir. Aynı zamanda davacı şirket ile bazı davalılar yönünden düzenlenen sözleşmenin rekabet yasağı başlıklı maddesinde ” 4 . 4 personel şirketteki görevinin sona ermesinin ardından hiç bir rakip müessese ile ilgili olamaz, ilgili olma haline rakip müessesede çalışma , müşavirlik yapma, ortak olma, herhangi bir karşılık olmaksızın rakip firmayı destekleme, rakip firmanıın reklamını yapma haller ” belirtilmiştir. Bu sözleşmelerde rekabet yasağı yönünden ise herhangi bir süre belirtilmemiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere ————— yönünden TTK 55 / 1 / b -2 maddesi uyarınca davacı şirketin eski çalışanları olan davalıları işe alması eyleminin dürüstlük kuralıyla örtüşmediği nazara alındığından iş bu davalı yönünden haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile haksız rekabetin menine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalılara yönelik açılan davanın ise eski borçlar kanunuun 348 ve 349 maddesi gereğince davacı şirket ile düzenlenen rekabet yasağına ilişkin sözleşmede süre ve yer açısından hakkaniyete uygun sınırlamalar içermediği ve Yargıtay’ın yerleşik ictihatlarıda nazara alındığından bu sözleşmelerin geçersiz olduğu göz önünde bulundurulduğundan bu davalılara yönelik açılan davanın ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2-Davalılardan ————–.’nin TTK 55/1/b-2 maddesi uyarınca haksız rekabette bulunduğunun tespitine, haksız rekabetin menine,
3-Diğer davalılara yönelik açılan davanın ise REDDİNE,
4-Harçlar kanununa göre hesaplanan 44,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubuyla kalan 19,20 TL harcın davalı————– tahsili ile hazineye iradına,
5-Karar tarihindeki avukatlık ücret tarifesi (kabul edilen miktara) göre hesaplanan 2.725 TL avukatlık ücretinin davalı —————– alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihindeki avukatlık ücret tarifesi (ret edilen miktara) göre hesaplanan 2.725 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılar vekili —– verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,20 TL ilk dilekçe gideri, 3.678,20 TL bilirkisi ücreti, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplamda 3.732,40 TL’nin davanın kabulü yönünden 533,20 TL’nin davalı————– alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansının HMK 333 maddesi uyarınca kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı —— vekilinin yüzüne karşı, bir kısım davalılar vekilinin yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.