Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1029 E. 2018/1251 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1029 Esas
KARAR NO : 2018/1251
DAVA : Alacak veVekaletin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Alacak
DAVA TARİHİ : 10/06/2013
KARAR TARİHİ : 13/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak veVekaletin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, davalılardan—— davacının nam ve hesabına hareketle———- —–olarak anılan ve —– TL değerindeki hisse senetlerini satın aldığını; bu davalı tarafından vekaleten bu hisse senetlerinin alındığına dair bizzat ——- el yazısı ve imzasını içeren belgeleri dava dilekçesine eklediklerini; ancak daha sonra davalı …—- bu hisse senetlerini güvene dayalı olarak diğer davalı …’ne kullanması karşılığında verdiğini ve bunun karşılığında ———- Şubesine ait, keşide yeri —–ve keşide tarihi— olan — TL bedelli çeki davacı … adına düzenlettirip, müvekkiline verdiğini; çekin 25/04/2011 tarihinde bankaya ibraz edildiğni ancak karşılıksız çıktığını belirterek; müvekkili tarafından hisse senetlerinin kendisine teslimi için davalılara ihtar çekildiğini; bu ihtara davalılardan davalılardan …’nin cevap vermediğini; diğer davalının cevap verip, belge örneği istediğini; bunun üzerine yeniden ihtar gönderildiğini ancak cevap alınamadığını bildirmiş; ayrıca davalı …’ne çekin karşılıksız çıktığını ve derhal ödenmesinin ihtar edildiğini fakat yine bir cevap alınamadığını beyan etmiş; ————– olarak anılan hisse senedinin müvekkiline teslim edilmemesi ve müvekkili adına düzenlenen çekinde ödenmemiş olmasından dolayı müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek hisse senetlerinin müvekkiline teslim edilmesini bu mümkün görülmezse hisse senetlerinin dava tarihindeki değerlerine ——tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmak suretiyle her iki davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine dair hakları saklı tutalarak şimdilik —– TL’nin —- tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; bilahare ıslah harcınıda karşılamak suretiyle miktarı ——— TL’ye yükseltmiştir.
SAVUNMA : Davalılardan ———- vekili, müvekkili vefat etmeden önce verdiği cevap dilekçesinde, kendisinin vekaleten davacı adına olan hisseleri davalı …’ne verdiğini, karşılığında ——- TL bedelli çeki aldığını; bunun davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini; çeki davacıya verdiğini, davacının çeki kabul ettiğini, böylece müvekkilinin hisse senetlerinin devrine karşılık, devir bedeli olarak çekleri alıp, vekil edene vermesi ile birlikte sorumluluğunun sona erdiğini; zira çekin itirazı kayıtsız olarak davacı tarafından kabul edildiğini; artık çek karşılıksız çıkmışsa davacının diğer davalıdan bedelini isteyebileceği; müvekkilinin bu ilişkide herhangi bir kusur ya da sorumluluğunun bulunmadığını; davacınında zaten 1,5 yıl kadar sonra çekten dolayı ilamsız takip yaptığını; itiraz nedeniyle takibin durduğunu, bu nedenle alacağını tahsil edemediğini belirterek müvekkili yönünden davanın reddini savunmuş; davalı ..—– iş bu davadan sonra—– tarihinde ölümünden dolayı sunulan veraset ilamı gereğince mirasçıları davaya dahil edilmiş; mirasçılar vekili olarak da aynı beyanda bulunulmuştur.
Diğer davalı … vekili ise, vermiş bulunduğu cevap dilekçesinde, ticari ilişkinin davacı ile diğer davalı arasında olduğunu; onlar arasındaki alım – satım ve vekalet ilişkisinden dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını; müvekkilinin söz konusu çekide diğer davalıya verdiğini, davacıyı hiç tanımadığını; davacının söz konusu çeki eline geçirdikten 1,5 yıl sonra, eş değişle ibraz süresi geçtikten sonra takibe konması nedeniyle kambiyo niteliğinin kaybolduğunu, müvekkilinin çekin lehtarına borcu olmadığını, hiç bir somut delil olmadan güvene dayalı hisse senedi devredildiği iddiasını da kabul etmediklerini belirterek davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE-: Dava, iddia çerçevesinde vekaletin kötüye kullanılmasına dayalı olarak ve hisse senedi satışına ilişkin alacak davasıdır.
Davacı ile davalılardan ——— arasında bir miktar hisse senedi alımı yönünden ilişki kurulduğu; davalı …’nın davacının adına da ———— ait ——— hisse satın aldığı davacı ile bu davalı arasında ihtilafsızdır. Ayrıca diğer davalı …’nin keşideci olduğu, lehtarının … olduğu,——– tarihli ve —- TL bedelli ——— Şubesine ait ———- çek numaralı çekinde düzenlendiği; çekte davalı ..——–isminin geçmediği, çekin … tarafından—- tarihinde ve süresi içinde ibraz edildiği; karşılıksız çıktığı da ihtilafsızdır.
Mahkememizce, taraf iddia ve savunmaları incelenmiş, bilirkişi raporu alınmış ve dosya tüm deliller yönünden değerlendirilmiş olup, bu değerlendirme sonucunda:
Davacı ile davalılardan … arasında bu hisse senetlerinin alımı ve devri yönünden bir vekalet ilişkisinin bulunduğu, zira davacınında dava dilekçesinde belirttiği gibi, bu davalının davacının nam ve hesabına hareketle hisseleri aldığı ve diğer davalıya devrettiği; bizzat davacının lehtar olduğu bir çekin davacı tarafından alınıp, kabul edilmesinin, bankaya ibraz edilmesinin ve bilahare icra takibine konu edilmesinin; bunlar yapılırken de herhangi bir itirazı kayıt konulmaması; davacı ile bu davalı arasındaki vekalet ilişkisini göstermektedir. Ancak, davacının bizzat dava dilekçesindeki anlatımından da, senetlerin diğer davalıya verilmesi karşılığında alındığı kabul edilen çekin, alınıp, ibraz edilip, icra takibine konması ve alınırken herhangi bir itirazının söz konusu olmaması nedeniyle davalılardan …’ın vekillik görevini yerine getirdiği, hisse devri karşılığında çeki alıp, davacıya vermesi, davacınında itirazsız olarak bunu alması ile vekil olarak sorumluluğunun sona erdiği; kendisine çekin tahsiline ilişkin bir görev yüklemenin mümkün olmadığı; bu nedenle …’ın aleyhine herhangi bir hüküm oluşturulamayacağına oy çokluğu ile kanaat getirilmiştir.
Davacı ile diğer davalı olan … arasındaki ilişki ise karışıklık arz etmekte olup; davalı, davacı ile aralarında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, çeki de diğer davalıya verdiğini, davacıyı hiç görmediğini savunmakta; hisse senetlerini alıp almadığı yönünde de herhangi bir beyanda bulunmamaktadır. Ancak, bu davalı keşide ettiği çeki bizzat … lehine değil davacı lehine keşide etmiştir; davacımız çekte lehtardır. Çek, keşide tarihinden 2 gün sonra ibraz edilmiş olup, karşılıksız çıkmıştır. İbraz edilen ve karşılıksız çıkan çekte, çekin bağlı olduğu zaman aşımı süresi TTK’nun 814/1 maddesi gereğince 3 yıl olup, bu süre çek tarihinden başlar. Bu nedenle çek 23/04/2014 tarihinde zaman aşımına uğramış görünüyor ise de; TTK’nun 01/07/2012’de yürürlüğe girdiği, çekin keşide ve zaman aşımı süresi içinde geçerli olan TK’nun 726. Madde gereğince zaman aşımının 6 ay olduğu; bu nedenle çekin zaman aşımına uğradığı ancak buradaki zaman aşımının defi niteliğinde olduğu; davalı … tarafından zaman aşımı itirazının yapılmadığı, bu davalı vekili tarafından verilen dilekçedeki beyanların zaman aşımı defi niteliğinde olmadığı; bu nedenle ortada süresi içinde ibraz edilmiş ve karşılıksız çıkmış bir çekin söz konusu olduğu; hal böyle olmakla birlikte zaten süresi içinde zaman aşımı definde bulunulsa dahi zaman aşımına uğrayan çekin, davalı vekilinin savunduğu gibi kambiyo senedi niteliğini kaybetmeyeceği, adi senede dönüşmeyeceği; sadece asıl ( temel ) alacak bakımından yazılı delil başlangıcı sayılacağı ancak zaman aşımı definde bulunulmadığı nedeniyle çekin kambiyo senedi olarak dosyamızda değerlendirilmesi gerektiği; davalı … kendisine hisse senedi devrini kabul etmemesinin; onun yönünden kurulacak hüküm için HİÇ BİR ÖNEM ARZ ETMEDİĞİ; zira, davacı her ne kadar hisse senetlerinin kendisine iadesini istemiş ise de; bu hususta uygulanacak mevzuatın 6098 sayılı TBK’nun 235. maddesi ( eski 818 sayılı BK’nun 211. maddesi ) olduğu; bu madde gereğince alıcının dönme hakkını kullanabilmesi için satılanın, ancak satış bedeli ödendikten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken durumlarda söz konusu olduğu, bu durumlarda alıcı temerrüte düşerse satıcının herhangi bir işleme gerek kalmaksızın satıştan dönme hakkının bulunduğu; bu hakkı kullanmak isteyen satıcının durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorunda olduğu düzenlenmiş olup; ancak aynı maddelerin 235/son ( 818 sayılı yasanın 211/son ) maddesinde “satılanın zilyetliğinin satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrütü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.” hükmü gereğince davacının dönme hakkı bulunmadığı çünkü çekin hisse senetlerinin devrinden sonra tahsili amaçlı alındığının sabit olduğu; dönme hakkı bulunmayan davacının lotları geri isteyemeyeceği; ancak bedelini isteyebileceği; davalı …’nin iş bu çekin lot devri karşılığında verildiğini kabul etmediği; mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde de lotların dava tarihindeki değerinin dahi —— TL’lik çek bedelini geçmediği; bu nedenle davalı … ile davacı arasındaki ilişkinin önem arz etmediği; ortada —— TL bedelli bir çekin bulunduğu, bu çek hangi sebeple verilmiş olursa olsun, çekin lehtarı olan davacı tarafından çekin keşidecisi aleyhine çek bedelinin istenebileceği; faizinde çek tarihinden itibaren başlayacağı nazara alınarak davalı … çek bedelinden sorumlu tutularak ( kendisininde çek dışındaki hiç bir ilişkiyi kabul etmediği, aksine bir ilişki bulunduğununda yazılı delille ispatlanamadığı nazara alınarak ) aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davanın ———– mirasçıları yönünden reddine,
Diğer davalı … yönünden ise lotların iadesi talebinin reddine,
Alacak talebinin KISMEN KABULÜ ile —– TL nin —– tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … den alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair alacak talebinin reddine,
Peşin olarak alınan 512,35 TL ilam harcı ile bilahare davacının tamamladığı 6.303,00 TL harcın toplamı 6.815,35 TL harcın alınması gereken 20.493,00 TL harçtan mahsubu ile eksik 13.678,00 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 6.839,35 TL harcın tamamı ile, 7 davetiye gideri 56,00 TL’nin ve bilirkişi inceleme ücreti olan 1.500,00 TL’nin kabul ve ret oranı gereğince 1.170,00 TL’lik kısmının toplamı 8.009,35 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, ——– ve mirasçıları yönünden çıkan tebligat ücretleri katılmadı. ) karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince kendisini vekil ile temsil ettiren —— mirasçıları yönünden; ret nedeni nazara alınarak 2.180,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınarak ——–mirasçılarına verilmesine; 23.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den alınıp, davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden ise, 10.670,00 TL nispi vekalet ücretininde davacıdan alınarak davalı…’ye verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve Hakim …’ün kısmi muhalefeti ile oy çokluğuyla verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.13/12/2018
KISMİ MUHALEFET ŞERHİ
Mahkememizde görülen davada, davacı adına vekil olarak hareket eden——–hisse senetleri bedelinden, alınan çekin karşılıksız çıkması nedeni ile sorumlu tutulup tutulmayacağının değerlendirilmesinde, vekil ..——TBK’nun 505. Maddesi gereğince vekalet verenin açık talimata uymak, üstlendiği vekaleti, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu, 508. Maddesi gereğince de vekilin yürüttüğü işin hesabını verme yükümlülüğünü de üstlendiği, vekilin hisse senetleri bedeli için verilen çekin karşılıksız çıkması nedeni ile TBK’nun 505 – 508. Maddesi gereği vekilin yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldığını vekalet verene vermek borcundan dolayı davalı … Ulbatır’ın mirasçıları yönünden de davanın kabulü gerektiğinden karar bu nedenle muhalifim.