Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/1041 E. 2019/213 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2013/1041 Esas
KARAR NO: 2019/213
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 05/12/2013
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraf şirketler arasında ticari ilişki ve cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, davacı şirketin önceleri davalıya mal tedarik ettiğini, daha sonra da ondan faturalı mal aldığını; alacağı mallar için önceden avans ödemeleri yaptığını, bu nedenle her iki ilişki sebebiyle cari hesabında alacaklı olduğunu; davalının borcunu ödememesi nedeniyle davalı aleyhine İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün ——- Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %40 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı tarafa tebligat yapılmış ancak davalı duruşmalara gelmemiş, yargılamayı da takip etmemiştir. Bu nedenle icra takibine itirazı dikkate alınarak davayı reddettiği, kabul etmediği nazara alınmak suretiyle savunması değerlendirilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince itirazın iptali davasıdır.
Davacı, 18/06/2013 tarihli cari hesap ekstresine dayanarak davalı aleyhine 1.258.735,57 TL üzerinden icra takibinde bulunmuş; davalı bu takibe süresinde “hiç bir borcumuz yoktur, hatta alacağımız mevcuttur” şeklinde itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalının itirazından anlaşılacağı üzere taraflar arasında akti bir ilişkinin bulunduğu ihtilafsızdır. İhtilaf, takip tarihi itibariyle kimin kime borçlu olduğu ve takibe konu alacağın miktarı hususundadır.
Mahkememizce dosyaya sunulan davacı delilleri toplanmış olup, her iki tarafında ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş; inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeyecek olan tarafların bunun sonucuna katlanacağı ve karşı tarafın ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamına göre ortaya çıkacak durum nazara alınmak suretiyle karar verileceği ihtar olunmuş; ihtaratlı davetiye davalı şirkete tebliğ olunmuş ancak davalı şirket kayıtlarını ibraz etmemiş; davacı kayıtları ibraz edilmiş olup, davacı kayıtları üzerinde yapılan uzman bilirkişi incelemesi ile; davacı kayıtlarının usulünce tutulduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıya henüz mal teslim almadan vermiş bulunduğu peşin avans bedelleri nedeniyle 1.258.735,57 TL alacaklı gözüktüğü; bu alacağın karşılığında mal almadığı; taraflar arasında bu miktarın dışında da alış verişin bulunduğu ancak kalan kısım yönünden yapılan ödemelerin söz konusu olduğu; takip anında davacının davalıdan 1.258.735,57 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir— Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir—–
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir —–Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir—–
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispat edilmiş bulunduğundan; davacının davasının kabulü gerektiği;
Mahkememizin bu gerekçesinin aynı Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/4087 Esas – 2017/261 Karar sayılı ve 23/01/2017 tarihli kararında da vurgulandığı;
Davacı icra inkar tazminatı da talep etmiş olup; cari hesap alacağından kaynaklanan alacakların likit olduğu; itirazın haksız olduğu bu nedenle icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği fakat davacının %40 inkar tazminatı talep ettiği oysa Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07/02/2013 tarihli 2012/16613 Esas 2013/2336 Karar sayılı hükmünde de belirtildiği gibi, 6352 sayılı yasa ile değişik 11. Maddenin yürürlülük tarihi olan 05/07/2012’den sonra yapılan icra takipleri nedeniyle açılan itirazın iptali davalarında inkar tazminatının %40 olmayıp %20 olduğu nazara alınarak; dosyamızdaki icra takibinin de 05/07/2012’den sonra başlatıldığı ( 18/06/2013 tarihli ) sebebiyle %20 oranında inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
Davalının İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün ——– sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına,
1.258.735,57 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 85.983,80 TL harçtan peşin olarak alınan 15.202,50 TL’nin düşülerek eksik 70.781,34 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 15.226,30 TL peşin harç ve karar harcı ile 9 davetiye gideri 72,00 TL ile bilirkişi inceleme ücreti 950,00 TL’nin toplamı 16.248,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 61.712,05 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.21/02/2019