Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/648 Esas
KARAR NO: 2023/864
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2020
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Dava hakkında, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekilince sunulan dava dilekeçsinde özetle, davacı şirketin,——- tarafından ihraç edilmiş olan tahviller dolayısı ile, gerek tahvillere bağlı anapara tutarlarının ve gerek belirlenen —— alacaklarının vadelerinde ödenmemiş olması sonucu, alacaklı konuma geldiği, tahviller ve alacağın varlığının ——– bildirimleri, ——- kayıtları ile görüldüğü, söz konusu tahvillerin, vadesi gelmiş olmasına karşın ödenmemiş olan anapara ve kupon alacaklarının ödeme takviminin yeniden belirlenmesi amacı ile alacaklı konumundaki davacı şirket ile——- arasında 05.09.2017 tarihli bir protokol akdedildiği, davalı şirketin de,——–bildirimlerinde ——- konusu protokolde ‘müteslesil kefil’ sıfatı ile yer aldığı, —- bildirimlerinde———-Yapılandırılacak tahvillerin mevcut faiz oranları değiştirilmeyecektir. Ayrıca ek güvence olarak, yapılandırılan tahvil borcunun tamamına, grup şirketimiz olan ———– kefaleti tesis edilecektir…” ifadelerine ve mezkur protokolün 2. maddesinin son bendinde; ———– borçlu tahvillerinin (‘tahvil’) vadesinde ödenmeyen ve alacaklı’nın sahibi olduğu toplam 95.000.000,00 nominal değerdeki ana para ve ödenmemiş faizlerin aşağıdaki belirtilen tarihlerde ve şartlarda ödeme takviminin yeniden belirlenmesi maksadıyla işbu ‘Protokol’ü akdetmişlerdir.’ şeklinde yer verilen hüküm ile, alacağın kaynağının açık şekilde ifade edildiği, yine mezkur protokolün 4.1. maddesinde de; ‘28 Temmuz 2017 tarihi itibariyle borçlu ve müteselsil kefil net olarak, toplam 97.679.000,00 TL borçları olduğunu kayıtsız ve şartsız olarak kabul ve ikrar ettiklerini ve kabul ve ikrar edilen işbu borçların tamamından Borçlular ile Müteselsil Kefil olarak sorumlu olduklarını beyan kabul ve taahhüt ederler.’ şeklinde yer verilen ifadeler ile de, alacağın miktarının taraflarca tespit edilerek, borcun ve müteselsil kefilliğin borçlu şirketler tarafından da açık şekilde kabul edilmiş olduğu, yine anılan protokolün 6. maddesinde de; “borçlu ile müteselsil kefil işbu protokol ile belirlenen ‘anapara’ ve ‘faiz’ tutarlarından borçlu ve müteselsil kefil olduklarını kabul, taahhüt ve ikrar ederler.” şeklinde yer verilen hüküm ile de, vadesinde ödenmemiş olan tahvile bağlı anapara ve kupon alacaklarının itfası amacı ile, taraflarca mezkur protokol kapsamında yeniden belirlenen ödeme takvimine uygun şekilde ödeme yapılmasının borçlu şirketler tarafından kabul edildiği ve bu protokol ile yeniden belirlenen ödeme planına uyulmayacak olması halinde uygulanacak yaptırım da, anılan protokolün 7. maddesinde; ‘ödeme planında belirtilen alacaklardan birinin borçlu tarafından vadesinde ödenmemesi ya da eksik ödenmesi halinde, protokol’de belirtilen vadesi gelmemiş diğer bütün alacaklar da muaccel hale gelir ve alacaklı, borçlu ve müteselsil kefil aleyhine derhal icra takibi başlatmakta dahil olmak üzere her türlü kanuni yola müracaat hakkı kazanır.’ şeklinde açık şekilde ifade edildiği, ancak ödeme takviminin yeniden belirlenmesinden sonraki süreçte, ödeme planına borçlu şirket tarafından uyulmadığı, borçların ödenmediği, buna bağlı olarak da, muteriz borçlu şirketin ödeme taahhütlerine uymaması nedeni ile muaccel hale geldiği, tahvilden kaynaklan anapara ve kupon borçları tespit edilerek takip konusu edildiği, müvekkili şirketin, ——– Fonlarında olmak üzere toplam 960.000,00 TL tutarında anapara alacağı ile, 78.075,00 TL—- alacağı ve yine 88.485,00 TL ——- bağlı kupon alacağı olmak üzere, toplam 166.560,00 TL tutarında kupon alacağının tahsili amacı ile, borçlu şirketler hakkında—— sayılı dosyası aracılığı ile bir ilamsız takip başlatıldığı, dosya kapsamına sunulmuş bulunan ————kayıtlarında da açık şekilde, —–tarafından ihraç edilmiş olan ——- tahviller dolayısı ile, müvekkili şirketin ilgili fon gruplarına bağlı alacak tutarlarının görüldüğü, gerek ——- ve gerek protokolde yer alan açık hükümler uyarınca, borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile, takip konusu teşkil etmekte olan borçtan sorumlu bulunmalarına karşın, davalı borçlu şirketlerin takibe haksız şekilde itiraz ettiklerinden bahisle itirazların iptali ile, takibin devamına ve davalıların, haksız itirazları nedeniyle de İİK md. 67/f.2 hükmü gereğince, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olmakla birlikte temelde davacının —– tarafından ihraç edilmiş olan tahviller dolayısı ile, gerek tahvillere bağlı anapara tutarlarının ve gerek belirlenen kupon alacaklarının vadelerinde ödenmemiş olması sonucu, alacaklı konuma geldiği, davacı şirket ile—- tarihli protokole davalı şirketin de, müteselsil kefil olduğu iddialarına dayanmaktadır. Aynı davacı tarafından, aynı tahvil ve protokol iddiasına dayalı olarak, aynı davalıya yönelik ikame edilmiş davanın Mahkememizin—— sayılı dosyasında derdest olduğu belirlenmiştir.HMK 166. maddesi uyarınca; aynı yargı çevresi içinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olması halinde davalar arasında bağlantı var sayılır.Mahkememizce yapılan incelemede, Mahkememizin —— sayılı dosyasında da, işbu davada da, tarafların aynı olup, aynı hukuki sebebe dayalı olarak alacak iddiası ileri sürüldüğü, her iki davada toplanacak delillerin ve yapılacak araştırma ve incelemelerin aynı nitelikte olup HMK’nun 166/4. maddesinde belirtilen şekilde davaların aynı nedenlerden doğduğu ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve bir biri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla işbu dava dosyasının Mahkememizin—– esas sayılı dosyası ile HMK’nun 166. maddesi uyarınca birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda anlatılan nedenlerle;
Mahkememizin iş bu dosyasının, Mahkememizin —- esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Yargılamanın Mahkememizin —— esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
Harç ve yargılama giderinin Mahkememizin —- esas sayılı dosyasında karara bağlanmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda esas hükümle birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2023