Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/389 E. 2023/1021 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/389 Esas
KARAR NO:2023/1021
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ: 17/10/2017
KARAR TARİHİ: 06/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince dilekçesinde özetle; davalı şirket sermayesi, toplamda —– sermayeye tekabül eden 250.000 adet paydan oluştuğu, ——– davacı şirket’te 50.000 TL sermaye’ye tekabül eden ve sermayenin %20’sini oluşturan 50.000 adet paya sahip olduğu, müvekkili şirket ile —- orasında, —– tarihinde, müvekkili şirket’in yaklaşık 3.000.000 TL tutarındaki alacağına istinaden —– söz konusu paylarının tamamı üzerinde davacı lehine rehin kurulmasını öngören bir hisse rehin sözleşmesi imzalandığı, söz konusu ——- bir örneğinin davalı şirket’e gönderilmiş ve hisse rehni davalı şirket tarafından pay defterine kaydedildiğini, kuruluş tarihi olan ——- yılından bu yana hiçbir şekilde sermaye artırımına ilişkin bir karar almayan davalı şirketin, müvekkili şirket’in —– hisseleri üzerinde rehin hakkı tesis etmesinden hemen sonra dava konusu olan sermaye artırımı kararını aldığı, işbu kararın hukuka aykırı ve batıl olup, butlanının tespiti gerektiği, davalı Şirket’in,—– haberdar olması,——- sıkıntıda olduğunu ve sermaye artırımına katılacak mali güce sahip olmadığını bildiğini gösterdiği, söz konusu —— haberdar olunmasından hemen sonra, çok açık şekilde ——-azınlık haklarını ve hisse değerini ortadan kaldırmak, dolayısıyla müvekkili şirketin haklı menfaatini haciz ve/veya satış yoluyla elde etmesini engellemek amacıyla sermaye artırımına ilişkin kararı aldığı, —– işbu süreçte taahhüdü ihlal suçundan ötürü cezaevine girdiği, ve halen cezaevinde olduğu, dolayısıyla anılan kararın tescili halinde —— artırıma iştirak etmesinin mali ve fiili olarak mümkün olmadığı, bu sebeplerle, anılan —- kararı, pay sahibi —–vazgeçilmez nitelikteki azınlık haklarını büsbütün ortadan kaldırdığından batıldır, batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği, dava konusu kararın tescili ile sermeyenin gerçekleşmesi durumunda davalı şirketin sermayesi bir anda 250,000 TL’ den 7.500.000 TL’ye çıkacak, bu sayede —– paylarının maddi değeri neredeyse tamamen ortadan kalkacak ve ——–%20 pay sahibi iken sahip olduğu vazgeçilmez nitelikteki azınlık haklarına sermayenin artırılması halinde pay oranı %0,6 ‘ya düşeceğinden artık sahip olamayacağı, davalı şirketin sermaye artırımı kararın tamamen —— hisse değerini düşürmek, azınlık haklarını ortadan kaldırmak ve davacı şirketin hisse rehninden doğan haklarını doğan haklarını kullanmasını engellemek amacıyla alındığı, bu sebeple davacı şirket tarafından sermaye artırımına ilişkin devam ve tescil işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilince cevap dilekçesinde özetle; —– tarihinde alınan yönetim kurulu kararında belirtilen sermaye artırımı ihtiyacına yönelik gereksinimlerinin devam etmesi, rekabetçi piyasa koşulları dikkate alındığında teknolojik yatırım yapılmasının bir zorunluluk haline gelmesi, canlı büyükbaş hayvan sayısı ile birlikte, bakım ve işçilik maliyetlerinin de aynı oranda artması ve kredi borçlarının taksitlerinin yaklaşması nedeniyle ——— nezdinde sermaye artırımına gidilmesi bir tercih değil zorunluluk halini aldığı, ilanlar sonrasında davacı tarafça, haksız ve herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı ortada olan ——— nezdinde görülmekte olan davada celse arasında tedbir talep edilmiş ve mahkeme tarafından müvekkil şirket dinlenilmeksizin ——- tarihli genel kurul toplantısında sermaye artırımı kararı alınmaması” şeklinde tedbir kararı verilmediğini, İş bu tedbir kararı, —– tarafından yapılan haklı İtirazlar sonrasında —– tarihinde kaldırıldığını,—– tarihinde İş bu haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verildiği, —— Tarafından, hem davacı tarafın hem de pay sahibi ——– haksız ve hukuki dayanaktan yoksun tüm engellemeleri nedeniyle ancak, —— tarihinde yapılan olağanüstü genel kural toplantısında sermaye artırımı kararı alınabilmiş ve sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararı —– tarihinde tescil edilmiş olduğu, ——nezdinde sermaye artırımına gidilmesi gerekliliğinin 09.08.2016 tarihinde öngörülmüş olmasına karşın, davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun tüm engellemeleri nedeniyle ancak 1 yıl 2 ay sonrasında ——- sermaye artırımı işlemleri gerçekleştirilebildiği, TTK’nın 36.maddesi uyarınca, tescil işlemi ile birlikte 3.kişiler nezdinde hukuki sonuçlar doğuracağından, davacı tarafın talep ettiği şekilde sermaye artırımına ilişkin devam ve tescil işlemlerinin tedbiren durdurulması hukuken mümkün olmadığını, dava dışı——- tarafından işbu tarihe kadar —— Bir çok kereler finanse edilmek zorunda kalınmış ve —— devamlılığının sağlanabilmesi için bizzat —- tarafından ——- yüksek miktarlarda borç verildiğini, ——Adına alınan kredilere pay sahibi kredilere pay sahibi —– tarafından hem şahsi kefil olunmuş, hem de —— şahis mal varlığı üzerine ipotek konulduğunu, —– Nezdinde gerçekleştirilen sermaye artırımının amacı; —– ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ve varlığını sürdürebilmesinin sağlanmasıdır.——- kuruluşu ile alınan canlı hayvan sayısı hgiderek artarak ————– tarihi itibariyle —— adet canlı büyükbaş hayvan’a ulaşmış olup,——-nezdinde 24 işçi çalıştığı, 1223 adet hayvanın her gün beslenmesi ve bakımlarının gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, —– bir günlük ortalama işletme maliyeti 23.000 TL, bir aylık maliyeti ise 690.000 TL olduğu, yapılan yatırımların ve çiftliğin finanse edilebilmesi için —— Tarofından 2013 yılında 6.625.896 TL tutarında, daha sonra tekrar 2015 yılında 533.300 TL tutarında kredi çekildiğini, 2017 yılında 1.374.661 TL ve 1.880.000 TL kredi kullanıldığı, ——– yatırımları ve hayvanların bakımı için çekilen kredi tutarı toplam 10.413 857 TL’ye ulaşmış olup, sonrasında ——– alınan borçlar sonrasında yapılan ödemeler ile sermaye artırımı öncesi ——- kalan kredi borcu tutarı toplam 7.555.156 TL ‘dir. Sermaye artırımı öncesi 12.668.355 TL duran varlıklarına karşılık, ödenmiş sermayesi 250.000 TL, özvarlık tutarı ise – 974.968,74 TL’dir. ——– içerisinde ödenmiş sermayesini yitirmiş ve öz varlığı kaybetmiş olması demek, aktiflerinin tamamının yabana kaynaklarla karşılanması anlamına gelmekle bu sebeple davanın reddini talep etmiştir.Dava önce Mahkememizin ——-sayılı esasında görülmüş, “Davacının, aktif husumeti bulunmadığından davanın reddine” dair karar verilmiş, bu kararın istinafı üzerine,—– sayılı ilamı ile; “(..)Davacı, dava dilekçesinde genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının TTK’nın 447/1-c maddesi gereğince anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olması nedeniyle batıl olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davacı ile dava dışı ortak arasında düzenlenen sözleşme kapsamında dava dışı ortağa şirketteki payları üzerine rehin konulduğu ve davacının ilgili kişi olarak kararın butlanının tespitini talep ettiği görülmüştür. Butlan, genel kurul kararının içeriği itibariyle kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasını ifade ettiği halde yokluk, hukuki işlemin kurucu şekli unsurlarını düzenleyen emredici hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle hukuki işlemin varlık kazanamamasını ifade eder ———–Örneğin hiç çağrı yapılmadan toplanan bir genel kurul, çağrısız genel kurulun koşularını taşımıyorsa, bu toplantıya genel kurul toplantısı denilemeyeceği gibi, alınan kararlar da genel kurul kararı olmayacaktır; yani alınan bu kararlar yok hükmünde olacaktır.Yokluk ve butlan hallerinde dava hakkı ilgililere, diğer bir anlatımla bu davaya açmakta korunmaya değer menfaati olanlara aittir. Bunlar, başta şirket ortakları olmak üzere alacaklılar ve yönetim kurulu üyeleridir. Bu bağlamda paylar üzerinde tesis olunan rehin hakkı ve intifa hakkı sahipleri sözü geçen kararın sakatlığının saptanmasında menfaatleri bulunduğu taktirde ilgililer kapsamına dahil sayılmalıdır. Davacı da rehin hakkı alacaklısı olarak hukuki menfaatinin bulunduğunu belirterek, sermaye artımı kararının batıl olduğunu ileri sürdüğüne göre, davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu gözetilerek, bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı ile karın batıl olup olmadığı değerlendirilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.” şeklindeki gerekçe ile Mahkememizin yukarıda anılan kararı kaldırılmış, sonrasında tahkikata işbu esas üzerinden devam olunmuştur.

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Dava, davalı şirketin 06/09/2017 tarihli ———-toplantısında alınan, sermaye artışına ve esas sözleşmenin de bu artış doğrultusunda tadiline ilişkin kararlarının butlanının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafça istemine gerekçe olarak; davacı şirket hissedarlarından —–aralarında hisse rehin sözleşmesi imzalandığı, —–hisseleri üzerinde davacı lehine rehin kurulduğu, davaya konu genel kurul toplantısında kararlaştırılan sermaye artırımının ——azınlık haklarını ve hisse değerini ortadan kaldırmak, dolayısıyla davacı şirketin haklı menfaatini elde etmesini engellemek amacıyla sermaye artırımı yapıldığı, TTK 447/1-a hükmü gereğince batıl olduğu, bunun dışında alınan kararın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, TMK 2 maddesi gereğince batıl olduğu iddiaları ileri sürülmüştür.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyası dosya arasında alınmış, davalı şirketin 2 ortaklık olduğu —- hissesinin sermaye artırımı öncesi %20 olduğu belirlenmiştir.Mahkememizce davacı iddiaları yönünden davalı şirket kayıtları incelenerek rapor alınmasına dair karar verilmiş, bu kapsamda sunulan 19/10/2018 tarihli rapor ile davalı şirket mali verileri değerlendirilerek; davalı şirketin yıllar itibariyle hesaplanan —– yılları arasındaki temel —— yer aldığı, —– yıllarındaki oranlar incelendiğinde—- yılında şirketin finansal yapı oranlarında bir bozulmadan bahsetmek mümkün olduğu,—– yılında yapılan sermaye artırımı sonrasında finansal yapı oranlarındaki iyileşmenin tablodan görüldüğü, ancak oranları doğru yorumlayabilmek için şirketin faaliyet gösterdiği sektördeki oranlar ile karşılaştırmanın daha uygun bir yaklaşım olduğu, gıda sektörü ortalamaları ile karşılaştırıldığında şirketin finansal yapı oranlarının sektör ortalamalarının oldukça oltında olduğu, örneğin —– şirketin aktiflerinin ne kadarlık kısmının —- Kaynaklarla karşılanabildiğini gösterdiği, oran yükselmesinin —-finansal yapısının güçlendiğinin göstergesi olduğu, söz konusu şirket için bu oranın sırasıyla —— yılında -0,034 yani yaklaşık olarak -%3,4’ken, bu durumda Öz Kaynaklar (-)’ye düştüğünde söz konusu oranın —– yılında yapılan sermaye artırımının olumlu etkisiyle —- %5,3’e yükseldiği, ancak bu oranın sektörde ortalama %31 olduğu ve söz konusu firma için söz konusu oranın sektör ortalamasının oldukça altında bulunduğu, —-yılırda şirketin finansal yapı oranlarında bir bozulmadan bahsetmenin mümkün olduğu, —— yılında yapılan sermaye artırımı sonrasında finansal yapı oranlarındaki iyileşmenin hazırlanan tablodan görüldüğü, firmanın finansal yapısının güçlendiğinin göstergesi olduğu, — yılında sermaye artırım kararı ile birlikte firmanın finansal yapısında ——– yılına göre iyileşme meydana geldiği ancak bu iyileşmeye rağmen halen sektör ortalamalarının altında kaldığı, davalı firmanın yükümlülüklerinin makul bir kısmını özkaynakları ile finanse edebilmesi ve faaliyetine sürdürülebilir bir şekilde devam edebilmesi için şirket sermayesinin artırımı ve şirket esas sözleşmesinin tadil edilmesine ilişkin alınan kararların, kanuna, esas sözleşmeye ve iyiniyet kurallarna uygun ve hatta sektördeki rekabet koşullarına uyum sağlayabilmesi için de yetersiz olduğu kanaati bildirilmiş, bilimsel verilere dayalı, denetime elverişli rapordaki görüşlere iştirak olunmuştur. Davaya konu genel kurul kararının tetkikinde; davalı şirketin sermaye artışının ve ana sözleşmesinin de bu yönde tadilinin kararlaştırıldığı görülmüştür.TTK 447. maddesinde genel kurul kararlarının butlanı hali düzenlenmiş ve
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinini bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan düzenleme, a bendinde; genel kurul kararının doğrudan pay sahibinin hakkının sınırlandırılması/ ortadan kaldırılması halinde batıl olacağını öngörmüş, sair yöndeki bir genel kurul kararının, dolaylı sonucunun pay sahibinin hakkına etkisini öngörmemiştir. Nitekim davaya konu genel kurul kararında da sınırlayıcı herhangi bir düzenleme getirilmemiştir. Dolayısıyla butlan halinin bulunduğundan söz edilemeyeceği kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak alınan genel kurul kararının dolaylı sonuçlarının, sermaye artırımına katılmayan hissedarlara etki edebileceği durumlar olabilir. Bu çerçevede ise yapılacak değerlendirme, alınan genel kurul kararının dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı noktasında olabilir. TTK’nun 445. maddesinde de dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabileceği düzenlenmiş, bu davayı açabilecek kişiler ise TTK’nun 446.maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Davacı şirketin TTK’nun 446.maddesinde sayılan kişiler içinde olmadığı yönünde ihtilaf yoktur. Mahkememizde yapılan yargılama sırasında, aynı genel kurul kararının iptali istemiyle, şirket ortağı —- tarafından ——– sayılı dosyasında dava açıldığı belirlenmekle ve TTK’nun 448/2 hükmü gereğince ve ilk açılan davanın mahkememizde derdest dava olması nedeniyle, dosyaların birleştirilmesi hususunda —– ile yazışmalar yapılarak birleştirme kararının kurulması beklenmiş, ancak ——- Esas sayılı dosyasında verilen 26/02/2020 tarihli karar ile davanın reddine dair karar verildiği, bu kararın İstinaf ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği belirlenmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 238,45 TL nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 100 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/12/2023