Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/370 E. 2023/807 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2017/1286 Esas
KARAR NO:2023/766
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/10/2017
KARAR TARİHİ:10/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkili hakkında———— sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlattığını ancak takibe konu senetle ilgili müvekkilinin bilgisinin olmadığını senetteki yazıların müvekkilinin elinden çıkmadığını imza yönünden ise müvekkilinin yokluğunda imza kaşeden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını beyan ederek borçlu olmadığının tespit edilmesini ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının senet üzerinde müteselsil kefil olarak imzası bulunduğunu, söz konusu senedin davacı şirket ortağı iken düzenlendiğini davacının iddiasının aksine şirket ortaklığının son bulması akabinde kaşe ile imza atılma gibi bir durum söz konusu olmadığını senetteki imzanın davacıya ait olduğunu beyan ederek davanın reddine davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili davasını ıslah etmiştir. Islah dilekçesinde özetle; kefalet yazısının müvekkilinin el ürünü olmadığını bu nedenle kefaletin geçerli olmadığını bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir—— sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; Davacı asilin imza örnekleri toplanarak dosyamız arasına alınmıştır.Dosya imza incelemesi yapılmak üzere —–tevdi edilmiş olup —— tarihli raporda özetle; İnceleme konusu senette —-adına atılı basit ——- imza ile ——– mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar,—————- derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın kuvvetle muhtemel — eli ürünü olduğunu beyan etmiştir.Dosya imzanın ıslak imza mı yoksa kaşe imza mı olduğunun tespiti için — gönderilmiş olup —- tarihli raporda özetle; inceleme konusu belgede — adına atılı imzanın kaşe imza olmayıp kalem vasıtasıyla atılmış ıslak imza olduğunu beyan etmiştir.Davacı tarafın itirazları üzerine 3 kişilik grafolog uzmanına tevdi edilerek rapor tanzim edilmesi istenilmiş olup heyet hazırlamış olduğu raporda özetle; inceleme konusu, —– Tarihli, borçlusu ——–, müşterek borçlu müteselsil kefili —- olan, 160.000 TL (yüz altmış bin) TL olan senette yer alan—– adına atfen atılan imza ile——- ait mukayese imzaları arasında imza incelemesinde esas olan karakteristik tanı unsurları itibariyle ——— yapılan karşılaştırmada; uygunluk ve benzerlikler uygunluk ve benzerlikler bulunması nedeni ile inceleme konusu imzanın ——- eli ürünü olduğunun tespit edildiğini belirtmişlerdir. Dava, imza inkarı nedeni ile İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; Davacı hakkında ——— sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü icra takibine konu senetten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu şeklinde tespit edildi.Davalının takibe dayanak yaptığı senedin borçlusunun dava dışı ——- olduğu, senette davacının aval veren olarak yer aldığı görülmüştür. ———— özgü bir tür kambiyo taahhüdüdür ———Hemen belirtilmelidir ki, kambiyo senetleri bakımından kendine özgü bir teminat türü olarak aval müessesesi kabul edildiğinden, bono üzerinde “kefil” yazıyor olması, bu taahhüdü kefalet haline dönüştürmez. Bono üzerine “kefil” ibaresi konulsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olur.Aval 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 700 ila 702 nci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunda avalin tanımı yapılmamış; sadece aval ile poliçedeki bedelin ödenmesinin teminat altına alındığı belirtilmiştir (TTK.m.700). Aval, senedin ödeneceğine dair güvence verilmek sureti ile kambiyo senetlerine tedavül kolaylığı sağlamaktır.Belirtilmelidir ki————- geçerlik şartı olarak- senet (veya alonj) üzerinde bulunmalıdır. Zira yukarıda da vurgulandığı gibi kambiyo senedinden doğan sorumluluğun temini gayesi, doğal olarak bu teminatın esas alacakla birlikte devredilmesini gerektirir; kambiyo senedini ciro yoluyla devralacak kimsenin de bunu görebilmesi lazımdır ——– Kambiyo senedi dışında verilmiş bir teminatın, aval olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.——— gerek üçüncü bir şahıs gerekse poliçeye imza koyan diğer bir şahıs tarafından verilebilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 701/4 maddesine göre aval beyanında kimin için verildiği belirtilmemişse avalin keşideci hesabına verildiğinin kabulü gerekir.Bu aşamada kefalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin aval bakımından uygulanmasının mümkün olup olmadığı da tartışılmalıdır. Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan kefalet ve Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olan aval, bir borç ilişkisinde alacaklının alacağını tam olarak alabilmesi noktasında kişisel birer teminattır. Öncelikle vurgulanmalıdır ki Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu’na göre daha özel nitelikte bir kanun olup, ancak Türk Ticaret Kanunu’nda düzenleme bulunmaması halinde genel hüküm niteliğindeki Türk Borçlar Kanunu uygulanır. Avale ilişkin hükümler kendi içinde bir bütünlük teşkil eder ve münhasıran kambiyo hukuku içinde düzenlenmiştir. Bu haliyle özel nitelikte bir şahsi teminat türü olan aval bakımından genel nitelikli kefalet hükümlerine gidilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.——-bu özel niteliği kambiyo senetlerine duyulan güven ve tedavül kabiliyeti ile de ilgilidir. Zira kefalette asıl borç bir sebeple geçersizse kefilin de sorumluluğuna gidilemezken, avalde lehine aval verilenin sorumluluğu bulunmasa bile avalistin sorumluluğu devam etmektedir. Kendisine böylesine önemli bir fonksiyon atfedilmiş aval müessesesinin kefalete ilişkin genel hükümlere tâbi kılınması doğru değildir.Tüm bu açıklamalar ışığında kefalet yazısının ve adres bilgilerinin müvekkilinin el ürünü olmadığını bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de kefaletten farklı olarak 701ve 702/l. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekli değildir özetle, sorumluluk doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından davacının işbu iddiasına ilişkin inceleme yapılmamıştır.Öte yandan davacı taraf senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş ise de yapılan inceleme alınan——- raporu üç kişilik grafolog heyeti raporu doğrultusunda imzanın davacının el ürünü olduğu tespit edilmiştir. Ve yine ———– raporu ile imzanın kaşe imzası değil ıslak imza olduğu tespit edilmiştir. Açıklamalar ışığında davacının davasında haksız olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.İİK’nın 72/4. maddesi, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmünü içermektedir. Anılan yasal düzenlemeye dayalı olarak tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararının infaz edilmiş olması gerekir. Somut olayda tedbir kararı verilmediği anlaşıldığından davalı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.678,72 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.408,87 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.900,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/10/2023