Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/345 E. 2023/455 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/885 Esas
KARAR NO : 2023/392

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 08/11/2022
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın—-Şubesi ile —–arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeyi diğer davalı kefillerin de müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, müvekkili bankaca, işbu sözleşmeye istinaden krediler kullandırıldığı, verilen kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi üzerine ihtarname gönderildiği, borcun ödenmemesi üzerine—-. İcra Müdürlüğünün—— Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi açıldığı, davalı borçluların ödeme emrine karşı borca itiraz ettiği, davalının itirazlarının haksız olduğu gerekçesiyle itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dışı asıl borçlu şirket hakkında konkordato mühlet kararı verildiği, İİK hükümlerine göre takip yasağı kapsamında kaldığı, konkordato mühlet kararı —-ATM ——Esas sayılı dosyası ile verildiği, takip ve dava konusu kredi borcu konkordato mühlet tarihinden önce doğduğu, şayet alacaklı bankanın böyle bir alacağı varsa konkordato komiserliğine müracaat etmesi gerekeceğini, müvekkili şirket hakkında takibe geçilmesinin konkordato mevzuatına aykırı olduğu belirtilerek takibin iptaline, —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—— Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, —– İcra Hukuk Mahkemesi’nin—— Esas Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; genel kredi sözleşmesinden kaynaklı başlatılan takibe itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. —–.İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 17/09/2020 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz + gider vergisi toplamı 117.893,65 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçlu —– 29/09/2020 tarihinde, —— 21/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlular vekilince bila tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, bu hali ile davanın yasal süresinde açıldığı görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi ——tarafından düzenlenen 11/04/2023 tarihli rapora göre; davacı banka ile dava dışı kredi lehtarı/borçlusu (asıl kredi borçlusu)——arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefillerin de müteselsil kefil – sıfatıyla imzalamış oldukları, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 200.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan toplam asıl alacak tutarının 112.845,47 TL olduğu nazara alındığında, hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de dava dışı kredi lehtarı (asıl borçlu) şirketin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın (Emsal, Y.—-. HD. 07.12.2015 T. —-ve —- s. K. Uyarınca) borcun tamamından müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin söylenebileceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)Davacı bankanın takip tarihi itibariyle asıl alacağının, 112.845,47 TL, işlemiş faizin 4.436,70 TL, BSMV nin 221,84 olarak hesaplandığı, Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin 389,64 TL (117.893,65— 117.504,01-) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 112.845,47 TL tamamen ödeninceye kadar yıllık %18,60 ve devamında —– tebliğleriyle deklere edilen 3’er aylık dönemlerde değişen oranlar da işleyecek sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceğini bildirmiştir.TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz.
TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; dava dışı asıl borçlu —- İle davacı banka arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefillerin de müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalılar tarafından ödenmediği, davacı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam 117.504,01 TL olarak tespit edildiği, davalı tarafça cevap dilekçesinde asıl borçlu hakkında konkordato başvurusu üzerine geçici mühlet kararı bulunduğu, takip yasağı bulunduğu ileri sürülmüş ise de; davalı kefiller hakkında verilmiş bir erteleme kararı bulunmadığı, kefalet sözleşmesinin asıl borç sözleşmesinden ayrı, ikinci derece ve bağımsız bir sözleşme olması hususları gözetildiğinde davalılar savunmasına itibar edilmesine imkan olmadığı, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; —–.İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18,60 oranında faiz işletilmek suretiyle, 112.845,47 TL asıl alacak, 4.436,70 TL işlemiş faiz, 221,84 TL BSMV olmak üzere toplamda 117.504,01 TL üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
Hükmolunan alacağın %20 si icra inkar tazminatının davalı taraftan müşteresen ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar harcı 8.026,69 TL’den peşin olarak yatırılan 1.423,86 TL’ nin mahsubu ile 6.602,83 TL bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.423,86 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk dava masrafı, 1.500,00 TL bilirkişi, 130,00 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.722,2‬0 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre (%99,66 kabul) 1.716,34 TL’ sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, arta kalanın davacı üzerinden bırakılmasına,
5-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 18.625,60 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 389,64 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre (%99,66 kabul) 1.315,51 TL’ sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, (% 0,34 Ret) 4.49 TL’sinin davacıdan tahsili hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Davacı ve davalı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.