Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/290 E. 2023/354 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/425 Esas
KARAR NO : 2023/284

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki ticari ilişki süresince davalı tarafından yapılmış ödemeler olduğu ve bunun da aradaki ticari ilişkinin varlığı ile davacıdan mal teslim alındığına delalet ettiği, ancak düzenlenen faturaların alacak bedellerinin bir kısmının davalı tarafından ödenmediği, davacı şirketin usulüne uygun düzenlenmiş ticari defter ve kayıtları ile söz konusu mal alışverişine dair alacağını ispatlar nitelikteki faturalar ve sevk irsaliyelerinin deliller arasında yer aldığı, davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edilen ancak bedelleri ödenmemiş mallara ilişkin ödenmeyen 211.174,88 TL için itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, delil listesinde mübrez; malın satışının akabinde düzenlenen faturalardan, cari hesap ekstresinden, sevk irsaliyelerinden, BA-BS formlarından da görüleceği ve ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile de ispat olunacağı üzere ticari ilişkide davacı şirketin alacağının likit ve sabit olduğu, yukarıda izah edilen nedenlerle, kötü niyetli olarak yapılmış haksız itirazın iptaline, —–. Sayılı takibin 211.174,88 TL olmak üzere asıl alacak bedeli yönünden devamına, tüm haklarımız saklı kalmak kaydı ile İİK 67 gereğince likit borca itirazı sebebiyle kötü niyetli hareket eden borçlunun aleyhine, söz konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın öncelikle, ikame etmiş olduğu itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı talepli dava ve alacak iddiasına yönelik olarak takibe dayanak gösterdiği faturalara ilişkin ürünleri teslimi ispat yükü altında olduğu, davacı tarafından usulüne uygun tebliğ/teslim edildiğinin ispatlanması gerektiği, davacı taraf yapmış olduğu ilamsız icra takibi ile cari hesaptan kaynaklı 211.174.88 TL alacağı olduğu iddiası ile talebinde bulunmuşsa da, davacı tarafa davalı şirketin bu miktarda borcunun bulunmadığı, davacı tarafa evvelce verilmiş bir kambiyo evrakı çek mevcut olduğu, işbu çekin davalıya iade edilmediği gibi, başka birine ciro sureti ile geçirilip geçirilmediği de anlaşılamadığı, bu çekin ciro marifeti ile 3. kişi tarafından tahsili dahilinde mükerrerliğe sebep olacağı, bunun yanı sıra, davacı taraf ile geçmişe ilişkin borçlar bakımından bir protokol yapıldığı, bu protokol dahilinde davacı alacağının yeni projeler kapsamında yapılacak alımlara tasfiye edileceğinin kararlaştırıldığı, buna bir vade de konulmadığı, işbu protokol dahilinde toplam alacağından 63.352.45 TL indirim yapılmış ve bu güne kadar 105.587,40 TL’ nin de ödendiği, ödeme makbuzları ve protokolün ekte sunulduğu, ödenen miktar, yapılan indirim ve teslim edilen çek ile birlikte davacının talep edilebilir bir cari alacağının kalmadığı, tüm bu itibarla, davacının talep ettiği % 20 icra inkâr tazminatı istemi de bu hali ile yerinde olmayıp, alacağın likit olduğu kabul edilemeyeceğini, icra inkâr tazminatı talebinin de reddi gerektiği, arz edilen nedenlerle, haksız ve yersiz açılan davanın esası yönünden de reddi ile davacının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —–. İcra Müdürlüğü—— esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.—-. İcra Müdürlüğü —— esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 07/02/2022 tarihinde asıl alacak olarak 211.174,88 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 27/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 07/03/2022 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edildiği, tebliğden itibaren yasal 1 yıllık sürede eldeki davanın açıldığı görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi ——-tarafından düzenlenen 15/12/2022 tarihli rapora göre; Sayın Mahkemenin vermiş olduğu yetki ile tacir olan her iki tarafın raporun 4.a. bölümünde 2017-2018-2019-2020 ve 2021 yıllarına ilişkin ticari defteri incelendiği, e-defter kullanıcı mükellef oldukları, GİB onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir e-defter beratları ile aynı yıllara ilişkin Envanter defterlerinin noter tasdiklerinin TTK’ nu ve V.U.K’ nu hükümlerine göre süresinde ve usulüne tutulduğu, Davacının Alacak Talebi Yönünden: Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ihtilafsız olduğu, davacı şirket tarafından davalı tarafa mal/hizmet ve teslim karşılığı faturalar düzenlendiği, her iki tarafın ticari defter kayıtları karşılaştırıldığında; davacı şirketin kendi defterlerinde 07.02.2022 takip tarihi itibariyle 211.174,88 TL alacaklı gözüktüğü, davalının ise incelenen ticari defterlerinde davacı şirkete 61.174,87 TL tutarında borçlu gözüktüğü, tarafların defter kayıtları arasındaki uyumsuzluğun davacı defterlerinde 05.06.2018 tarihinde —– Müşteriye İade Edilen Çekler” açıklaması ile davalı aleyhine 150.000,00 TL tutarlı borç kaydına ilişkin olduğu tespit edildiği, taraflar arasında kararlaştırılan protokollerde borç miktarının 316.762,28 TL tutarında olduğu hususunda mutabakata varıldığı göz önünde bulundurulduğunda 150.000,00 TL tutarlı çek bedelinin de kararlaştırılan borç miktarı içerisinde yer aldığı incelenen defter kayıtlarından anlaşıldığı,Davalı vekilinin dosya kapsamında sunmuş olduğu 9 adet banka dekontu ile davacı şirkete muhtelif tarihlerde yapılan “Protokol Ödemesi” açıklamalı toplamda 105.587,40 TL tutarlı ödemenin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,Raporun 4.b. bölümünde taraflar arasında kararlaştırılan 20.09.2019 tarihli “Protokol” başlıklı belge içeriğinde; 316.762,28 TL tutarlı borcun %30 tenzilat ile 221.733,60 TL olarak ödenmesi hususunda mutabakata vardıkları, daha sonra aynı tarihli “Ek Protokol” başlıklı belge ile indirim tutarı %20 olarak belirlenmiş ve borç miktarı 253.409,82 TL olarak revize edilmiştir.Tüm bu tespit ve incelemeler neticesinde; Sayın Mahkemenin 20.09.2019 tarihli protokol hükümlerine göre tenzilat oranının %30 olarak dikkate alması ve bu yönde hüküm kurmak istemedi halinde (211.174,88 TL x %30) 147.822,42 TL, aynı tarihli ek protokolde yazılı %20 tenzilat oranını dikkate almak istemesi halinde ise (211.174,88 TL x %20) 168.939,90 TL davalının sorumlu olduğu miktar olarak hesaplandığı tespit edilmiştir.Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir. Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ihtilafsız olduğu, davacı şirket tarafından davalı tarafa mal/hizmet ve teslim karşılığı faturalar düzenlendiği, HMK. 221. maddesi gereği (BA) formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği ——), davalının B/A bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının B/A formlarının aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (—— Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği (—— Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, her iki tarafın ticari defter kayıtları karşılaştırıldığında, 211.174,88 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde ise davacıya 61.174,87 TL borçlu göründüğü, tarafların defter kayıtları arasındaki uyumsuzluğun davacı defterlerinde 05.06.2018 tarihinde “—–Müşteriye İade Edilen Çekler” açıklaması ile davalı aleyhine 150.000,00 TL tutarlı borç kaydına ilişkin olduğu, taraflar arasında 20/09/2019 tarihli protokol ve ek protokol düzenlendiğinin görüldüğü, davalı defter kayıtlarına bakıldığından tarafların kabulünde olan 316.762,28 TLnin %20 si tenzili ile ödeme hususunun kararlaştırıldığı, %20 tenzilat tutarı olan 63.352,456‬TL nın davalı lehine 31/12/2019 tarihinde kayıt işlemi yapıldığı, ancak daha sonra 01/05/2020 tarihli, 31/12/2019 tarih —– nolu yevmiye fişi düzeltme kaydı açıklaması ile bu defa davacı lehine aynı miktarın cari hesaba işlendiği, davalı yanca protokol öncesi hale kendiliğinden dönüldüğü, ayrıca protokol m:2 de tarafların tenzilattan sonra kalan bakiyenin yeni projelerin satın almaları yapılırken her alınan mal fatura bedeli üzerinden %15 oranında artırılarak borcun tasfiye edilerek ödeneceğini kabul ve taahhüt ederler şeklinde düzenleme yapıldığı, taraf kayıtlarına bakıldığında, anlaşma tarihinden sonra davalının davacıdan proje satın almasının olmadığı , bu hali ile de protokol hükümlerine davalının uymadığı, neticeten taraf kayıtları arasındaki uyumsuzluğun davacıya davalı tarafından verilen 150,000,00 TL bedelli çek hakkında 05.06.2018 tarihinde “—— Müşteriye İade Edilen Çekler” açıklaması ile davalı aleyhine 150.000,00 TL tutarlı borç kaydına ilişkin olduğu, davacı tarafından sunulan bahse konu çek örneğinin incelenmesinde ise karşılıksız işlemine tabi tutulduğunun görüldüğü, bu nedenle davalı kayıtlarında görünen davacı alacağı ve karşılıksız çıkan çek bedeli toplamı olan 211.174,88TL davacı alacağının olduğu kanaatine varıldığı, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın KABULÜ ile, —-. İcra Dairesinin —— Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 211.174,88 TL asıl alacak yönünden itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte icra takibinin DEVAMINA,
2)İptaline karar verilen 211.174,88 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 14.425,36 TL’den peşin olarak yatırılan 2.550,47 TL’nin mahsubu ile 11.874,89 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.550,47 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk dava masrafı, 1.500,00 TL bilirkişi, 54,25 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam, 1.646,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 32.564,48 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.