Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/267 E. 2023/903 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/267 Esas
KARAR NO:2023/903

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:14/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle;
—– parsel üzerinde yapılan —- oluşan ——— tesis edilecek olan —–asansörün yapım işi için davalı ile aralarında —— tarihli sözleşme imzalandığını; fakat, davalının sözleşmenin ——maddesi ile belirlenmiş olan teslim süresini geçirdiğini; teknik özelliklere ve malin evsafı konusundaki tanıtıcı vaatlerin hiçbirine uyulmadığını; her geçen gün kullanım dışı eksiklikler ve uyumsuzluklar nedeni ile arızaların ortaya çıktığını; (24) adet asansörün (17) adetinde yapılan incelemede uyulması zorunlu ———-kriterlerine uygun olmadığı gerekçesi ile asansörlerin kullanıma kapatılması gerektiğinin rapor edildiğini; buna rağmen, değiştirilmesi cihetine gidilmediğini; bu aksaklıkların, kullanım açısından sakıncalı bulunduğunu ve risk arz ettiğini; malın mahallinde bilirkişiler vasıtası ile ayıp oranının tespiti şimdilik 10.000,00 EURO’nun dava tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalı firmaya ödenen satış bedelinden mahsubu ile istirdatına karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının sözleşme gereği imalatı ve montajını üstlendiği asansörleri teslim tutanağı ile davacıya teslim ettiğini; asansörleri ruhsat başvuru aşamasına getirdiğini; davacının yükümlülüğündeki işlerin, davacının tek taraflı talebi ile———— firmasına incelettirildiğini; sonucunda hazırlanan rapor ile raporun taraflara bildirildiğini; bu raporun bağlayıcı ve geçerliliği olmamasına rağmen kendi üzerlerine düşeni yaparak ruhsat başvurusu için davacıya düşen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için defalarca yazılı ve sözlü bildirimde bulunulduğunu; bunun üzerine davacı tarafça tamamlanması gereken işlerin 05/08/2008 tarihine dek tamamlanacağının; davacı yetkilisi —– tarafından ——– taahhüt edildiğini; buna rağmen 16/02/2009 tarihi itibariyle işlerin tamamlanmadığını; bu yüzden tekrar yazı gönderildiğini; şantiyede elektrik dalgalanması olduğunu; bu problemi asansörlerin normal şekilde çalışmasını engellediğini; üst limitin %5 olması gerekirken çok üstünde bulunduğunu; asansörlerde var olduğu iddia edilen ayıbın aslında ayıp olmadığını; elektrik dalgalanma seviyesinin yüksekliğinden kaynaklandığını; bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.

Birleşen davada ———- sayılı dosyasında;
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle;
—— parsel üzerinde inşa edilen ——– temin, montaj ve çalışır durumda teslimi için sözleşme imzalandığını; bu işler için davalıya fatura kesildiğini ve gönderildiğini; fakat ödemenin yapılmadığını; bu nedenle, taraflar arasında akdedilen (2) sözleşme uyarınca —– sitesine tesis edilen (24) adet asansörün bedeli olan dava değeri ——- alacağın mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; işbu davanın ——- sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.

Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle;
Sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen teslim süresinin davacı tarafça geciktirildiğini; 24 asansörün 17’sinde yapılan inceleme sonucunda uyulması zorundu ————-uyum olmadığı gerekçesi ile asansörlerin kullanıma kapatılması gerektiğinin rapor edildiğini; buna rağmen değiştirilmesi ciyetine gidilmediğini; bu aksaklıkların kullanım açısından sakıncalı olduğunu ve risk arz ettiğini; akit şartlarına uygun şekli ile kendilerine teslimi gereken bedeli ödenmiş (24) adet asansörün mukavale şartlarına uygun olmaması sebebi ile kati kabule dahi sunulmadığını;———-Mahkemesi’nde derdest bulunan yaptırım gayesine matuf kısmi tazminat davasının süresi içinde başka bir emsal davada verilen bilirkişi raporundaki benzerlik arz eden tespitlerle davalı edimindeki gizli hukuki ayıbın elektronik komuta kart sisteminde ortaya çıktığı; geçici müdahalelerle düzeltildiği; köprü giderinin masraflı ve pahalı bulunduğundan davalının buna tevessül etmediği hususu ortaya çıkarılmak üzere olduğu belirtilerek; haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir. Esas dava; taraflar arasındaki yazılı eser sözleşmesi kapsamında davalı/yüklenici tarafından yapılan asansörlerdeki imalat kusurlarından zararın, davalıdan tazmini istemine; ilişkindir. Birleşen dava; taraflar arasındaki yazılı eser sözleşmesi kapsamında, davacı/yüklenici tarafından, sözleşme kapsamında yapılan işten kaynaklı iş bedeli alacağının davalı/ iş sahibinden tahsili istemine; ilişkindir.Esas davada davacı birleşen davada davalı ——-, birleşme sözleşmesi kapsamında; —– birleşmiş olduğu ve —— tarihinde ticaret sicil kaydının kapatıldığı; görülmüştür.
Birleşen davada; başlangıçta;——– esasına kayıtlı olarak — tarihinde açılan davada; ——karar sayılı olarak —–esas sayılı dosyası ile HMK 166. Maddesi uyarınca birleştirilmesine kararı verildiği; bu kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar —– sayılı ilamı ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanmasına karar verildiği; görülmüştür.

Esas davada; başlangıçta; —–esasına kayıtlı olarak açıldığı; bu mahkemenin kapatılması üzerine dava dosyası ——– Esasına aktarıldığı; bu mahkemenin de kapatılması üzerine dava dosyası ——kaydedildiği; bu esas üzerinden yargılamaya devam olunarak, dosyanın sonuçlandırıldığı; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişiler ———-tarafından düzenlenen ——- tarihli rapora göre; davacı yanca mahkeme dosyasına ibraz edilen servis formları ve fiyat tekliflerinin incelendiğini; davacı yandan resetleme bedeli alındığına dair herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanılmadığını; asansörlere (8) adet ana kart değişikliği yapıldığı; ana kart değişikliğine neden olan unsurun kullanıcı kaynaklı olmadığını; söz konusu ana kart arızalarının imalattan kaynaklı gizli ayıp sonucu oluştuğunun tespit edildiğini; dava tarihi itibariyle ana kart fiyatının asansör başına 800,00 TL (KDV dahil) olduğunu; davacı yanın (8) asansör ana kartının toplam maliyetinin 6.400,00 TL olarak yansıdığını; söz konusu tutarın ayıplı ürün kullanımından kaynaklandığını; bu nedenle 6.400,00 TL tutarın davacı yana iadesini gerektiği yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.Bilirkişi ———- tarafından düzenlenen 04/07/2017 tarihli rapora göre; tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini; davalı şirketin, davacı ile aralarındaki asansör temin ve montaj sözleşmesinin işin bedeli ve ödeme şartlarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarına göre “TL” karşılığı kaydedilmek şartıyla döviz bazında muavin kayıtlarını/ hesaplarını tuttuğunu; davacı şirketten resetleme için herhangi bir bedel tahsil etmediğini; davalı/ yüklenicinin, esas dava tarihi ve birleşen dava tarihi itibariyle karşı taraftan 108.166,92 EURO karşılığı, 213.729,39 TL davacıdan alacaklı bulunduğunu; esas dava yönünden davacının, davalı şirkete asansörleri resetlemeye ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını ve davalının kayıtlarında da buna ilişkin bir tahsilatın bulunmadığını; davacının kayıtlarında, davalıdan herhangi bir alacağı veya davalıya borcunun bulunmadığının saptandığını; birleşen dava yönünden, davalı/ iş sahibinin haklı nedenle teminat mektubunu nakde çevirdiğinin kabul edilmesi halinde davacının, davalıdan alacak tutarının 51.348,85 EURO, davalının haksız nedenle teminat mektubunun nakde çevrildiğinin kabul edilmesi halinde davacının, davalıdan alacak tutarının 92.634,85 EURO olduğu yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.

İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve icra takip dosyası içeriğine göre;
Taraflar arasında; [12+12=] 24 adet asansörün yapımı ve montajı işine ilişkin 15/12/2006 tarihli yazılı eser sözleşmesi yapıldığı; bu sözleşme kapsamında yüklenici şirketin işi tamamlayarak geçici kabulde iş sahibinin ihtirazi kaydı ile teslim edildiği ve asansörlerin fiilen kullanıldığı; hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Esas davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; yüklenici şirket tarafından, sözleşme kapsamında yapımı ve montajı yapılan (17) adet asansörde gizli imalat kusuru bulunup bulunmadığı; varsa bu kusurların giderilmesi için gerekli masrafın ne olduğu ile bu masrafın davacı iş sahibi tarafından, davalı yükleniciye tazmin ettirilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında; toplanmaktadır.

Birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen (2) sözleşme kapsamında; yüklenicinin edimlerini sözleşme kapsamında yerine getirip getirmediği; buna göre, birleşen dosya davalısı/ iş sahibi tarafından, teminat mektubunun nakde çevrilmesinde haklı bulunup bulunmadığı ile yüklenici şirket tarafından yapılan ve iş sahibine teslim edilen (24) adet asansör işi karşılığı ödenmemiş bakiye alacağının bulunup bulunmadığı; varsa miktarının ne olduğunun saptanması ve bu kapsamda, birleşen dosya davacısı/ yüklenicinin, bakiye iş bedeli alacağını tahsil için işbu davayı açmakta haklı bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Yapılan yargılama sonucu Mahkememizin ——- sayılı ilamı ile “esas ve birleşen davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Kararı davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir. ———- sayılı kararı bozma ilamı ile; ” 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesine göre özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden taraf defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu alınmasına karar verildiğine göre, mali müşavir bilirkişi —– tarihli raporunun ——– Yönetiminin hesabına virman edilen 30.609,53 TL’yi yüklenici alacağından 15.311,66 TL mahsup ederek hesaplama yapmış olup, hakim HMK’nın 282. maddesi gereğince bilirkişinin görüşü ile mutlak olarak bağlı olmayıp, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir ise de, mahkemece bu değerlendirmenin ne şekilde yapıldığı, hangi delil ve gerekçeyle bilirkişi raporunun bu bölümüne katılmadığını belirtilmesi gerekirken herhangi bir neden gösterilmeden söz konusu bilirkişi raporuna itibar edilmemesi ve HMK’nın 281/2. maddesi hükmünce ek rapor alınmaksızın ya da 281/3. maddesine göre bu konuda yeniden seçilecek bilirkişiden rapor alınmaksızın davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.Öte yandan hükme esas alınan teknik ve mali müşavir bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre iş sahibinin yükleniciden değil, yüklenicinin iş sahibinden alacağı olup, geçici kabulün de yapılmasından itibaren birleşen dava tarihine kadar bir yıldan fazla sürenin geçmiş olması nedeniyle sözleşmenin 4/IV. maddesindeki teminatın iadesi koşulları gerçekleştiği, ayıpların giderim bedeli ile ilgili iş sahibi bu kısmı karşılayacak miktarda teminatın iadesinden kaçınabilir ise de asıl davada kusurların giderim bedeli ile ilgili tazminat davası açarak lehine tahsil hükmü kurulduğu ve bu karar temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden teminat mektubunun tamamının irat kaydedilmiş olması haksız olup, asıl davada hükmedilen ayıpların giderim bedelinin tamamının yüklenici tarafından iş sahibine ödenmesi koşuluyla 41.250,00 euro irat kaydedilen teminat mektup bedelinin de yüklenici alacağına katılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu, sözleşmede hüküm bulunmamasına rağmen ceza niteliğinde kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Dosya mahkememizin —— kaydedilerek açık yargılamaya devam olundu.Öncelikle asıl dava yönünden mahkememizce verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığından bu karar kesinleşmiş olup asıl dava yönünden herhangi bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.Birleşen dava yönünden ise yapılan yargılama neticesinde her ne kadar mahkememizin bozulan kararında ve Sayın Yargıtay dairesince Euro üzerinden gerekli değerlendirmeler yapılmışsa da birleşen davada talep sonucunun TL üzerinden talep edildiği, mahkememizce bozma ilamına uyulması neticesinde tekrardan TL üzerinden hüküm kurulamayacağı düşünülmüşse de; dava tarihinden bu güne kadar kurdaki değişim göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafın talebinden çok daha fazlasına hükmedilmiş olacağı anlaşılmakla taleple bağlılık kuralı kapsamında fiili bir direnme amacı güdülmemekle birlikte TL üzerinden hesaplamalar yapılmıştır. Birleşen dava yönünden Sayın —– ilamında aynen “…asıl davada hükmedilen ayıpların giderim bedelinin tamamının yüklenici tarafından iş sahibine ödenmesi koşuluyla 41.250,00 euro irat kaydedilen teminat mektup bedelinin de yüklenici alacağına katılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken…” denilmekle davacı alacağı mahkememizce dosya kapsamındaki bilirkişi raporları kapsamından hesaplanmış ve 107.946,51 Euro olarak tespit edilmiştir. Ancak yüklenicinin iş sahibine ödemesi gereken tutarın iş sahibine ödenmesi koşulu her ne kadar Sayın Yargıtay dairesi tarafından belirtilmişse de asıl dava kesinleşmiş olduğundan bu tutarın asıl dava davacısı tarafından hali hazırda tahsil edilmesinin önünde bir engel bulunmamakla yüklenici alacağından mahsup edilmemiştir. Diğer yandan birleşen davada davacının talebi 278.467,77 TL olmakla mahkememizce dava tarihi itibariyle —— üzerinden hesaplanan alacak 245.664,66 TL olup birleşen davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi ile davacı lehine hükmedilen 245.664,66 TL alacağa dava tarihinden itibaren Avans faiz uygulanmasına dair karar verilmiştir.Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.——- Karar sayılı kararı bozma ilamı ile; “Birleşen dava davalısının alacağın yabancı para (Euro) üzerinden tahsiline karar verilmesine yönelik itirazları temyiz ve karar düzeltme ilamı ile bozma kapsamı dışında bırakılmış olup, mahkemece bozma ilamına uyulduğundan birleşen dosya davacısı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda mahkemece birleşen dava dosyasında yüklenici alacağının birleşen dosya davacısının temyiz dilekçesindeki açıklamaları da gözetilerek Euro üzerinden——– hüküm altına alınması gerekirken, hatalı değerlendirme ve usuli kazanılmış haklara aykırı olarak yazılı şekilde TL üzerinden hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Dosya mahkememizin — kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.Öncelikle asıl dava yönünden mahkememizce verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığından bu karar kesinleşmiş olup asıl dava yönünden herhangi bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.Birleşen dava yönünden Sayın ——- bozma ilamında aynen “…asıl davada hükmedilen ayıpların giderim bedelinin tamamının yüklenici tarafından iş sahibine ödenmesi koşuluyla 41.250,00 euro irat kaydedilen teminat mektup bedelinin de yüklenici alacağına katılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken…” denilmekle davacı alacağı mahkememizce dosya kapsamındaki bilirkişi raporları kapsamından hesaplanmış ve 107.946,51 Euro olarak tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve Yargıtay kararları doğrultusunda 107.946,51 Euro bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak kısa kararda sehven davanın tam kabulüne karar verilmiş gibi hüküm kurulmuş ise de yargılama giderleri hesaplanırken davanın kısmen kabul edildiği göz önünde bulundurularak hesaplama yapılmıştır.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Asıl dava yönünden kararın kesinleşmesi nedeni ile KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Birleşen dava olan—— esas sayılı dosyası yönünden;
a)Davanın KABULÜ ile; 92.634,85 EURO’nun 06/11/2012 dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca —– EURO cinsinden (1) yıl vadeli döviz hesabına uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki ——- üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)15.311,66 EURO yönünden davanın feragat nedeniyle reddine,

BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
a-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 14.490,86 TL harçtan peşin alınan 4.135,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.355,61‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 33.820,07 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Davacı tarafça yapılmış 21,15 TL başvurma harcı ile 4.135,25 TL peşin harç olmak üzere toplam 4.156,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
e-Davacı tarafından sarf edilen toplam 582,90 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 444,23 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye tutarının davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davalı tarafından yapılan 33,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 7,35 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
f-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde ———temyiz yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
14/11/2023