Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/227 E. 2023/673 K. 08.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/227
KARAR NO : 2023/673

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2023
KARAR TARİHİ : 08/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait —–plakalı araç yüzde yüz kusursuz olduğu hasarlı bir trafik kazası geçirdiğini, araçlarının genişletilmiş kasko poliçesi ile —- tarafından kasko sigortalı olduğunu, aynı zamanda trafik sigortası da yine —- tarafından edinildiğini, kaza sonrası aracın tüm tamirinin—-tarafından kasko poliçesi kapsamında yaptırıldığını, fakat araçta maddi hasarlı kaza sonrası değer kaybı tespiti yapılmadığını, sigorta kurumunun yetkililerine defalarca iletilmesine rağmen kendilerinin kasko poliçesi kapsamında yapılabilecek bütün maddi harcamanın yapıldığını ve değer kaybı bedelini ödenmeyeceğinin bildirildiğini, oysaki kazada %100 kusursuz olmaları sebebiyle (karşı şeritten gelen motosiklet çarpması) araçları için yapılan bütün masrafı karşı tarafın sigorta firmasından rücu ederek edinildiğini, kasko poliçelerinin risk rakamları yaptıkları araçlarına yaptıkları masraftan çok daha fazla olduğunu, hal böyleyken araçlarının değer kaybına dair tespitin yapılmasını ve bu bedelin ilgili kanunlar kapsamında sigorta firmasından temin edilip taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, açıklanan tüm bu sebeplerden dolayı davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.TL. Pilot alacak davası açtıklarını masraf ve ücreti vekaletin müşterek ve muddetahsil olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibari ile; kasko sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:

“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı tarafından maliki olduğu—– plakalı aracın karışmış olduğu trafik kazası nedeniyle hasar gören aracının değer kaybına ilişkin tazminatın ödenmediği iddia edilerek eldeki tazminat davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Göreve dair kurallar kamu düzenine ilişkin olup 6100 HMK’nın m. 1 hükmü uyarınca mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir; m. 114(1)-c hükmüne göre de mahkemenin görevli olması bir dava şartıdır. Aynı Kanun’un m. 115 hükmüne göre ise, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki nitelemenin yapılması ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir.
28/11/2013 tarihli —– yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (ı) bendinde sağlayıcı “kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, (k) bendinde tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, (l) bendinde ise tüketici işlemi “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.

Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı TKHK’da düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Uyuşmazlığın 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin “tüketici” diğer tarafın “satıcı/sağlayıcı/hizmet sunan” olması gerekir.
Somut olayda; davacı ile davalı sigorta şirketi arasında davacının —– plakalı hususi aracına ilişkin kasko sigorta poliçesi düzenlendiği, davacının eldeki davayı işbu bireysel sigorta sözleşmesine dayalı olarak açtığı anlaşıldığından, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 3(1)-k-l, 4(3), 73(1), 83(2) ve geçici 1. maddeleri uyarınca uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemeleri görevlidir. Davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu kasko sigorta sözleşmesinin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —– NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair oy birliği ile karar verildi.