Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/179 Esas
KARAR NO:2023/1086
DAVA:5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Tazminat)
DAVA TARİHİ:24/02/2023
KARAR TARİHİ:27/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili firma ile davalı banka arasında kurulan kredi sözleşmesine diğer davacı müvekkilinin şahsi kefalet verdiğini, kredinin geri ödemesinde müvekkilinin temerrüde düşmese nedeniyle banka —- sayılı takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, takip sonrasında müvekkili ile bankanın ihtara ve takibe konu borcun tasfiyesi konusunda mutabık kaldıklarını ve taraflarca 12.11.2021 tarihinde borç tasfiye protokolü imzalandığını, 12.11.2021 tarihli borç tasfiye protokolünün Geri Ödeme Şartları eksiksiz yerine getirildiğini, davalı bankanın tahsil harcı ödeneceği söyleyerek müvekkilinden 854.309,00.-TL de ayrıca tahsil ettiğini akabinde işbu harcı kendi adına icra dosyasına yatırdığını ———tarihinde “…Haricen tahsil harcının ve başvurma harcının yatırılmış olduğu görülmekle… hacizlerin fekkine, dosyanın haricen tahsil nedeniyle işlemden kaldırılmasına …” karar verilerek dosyanın işlemden kaldırıldığını, ancak yaptığı araştırmalar neticesinde haricen tahsillerde harç sorumluluğunun alacağından vazgeçen alacaklı da olduğunu öğrenen müvekkilinin davalı banka ile irtibata girerek kendilerinden alınarak yatırılan bu harcın haksız ve hukuka aykırı olduğu, geri iadesi için gerekli işlemlerin yapılarak, iadesinin alınarak kendilerine ödenmesi talep ettiğini ancak bankadan geri dönüş alamayınca geri ödeme talebini içeren —- yevmiye nolu ihtarını keşide ettiğini, bankanın ———– yevmiye nolu cevabi ihtarı ile geri ödemeyi kabul etmediğini ancak haricen ödemeden kaynaklanan tahsil harcı yükümlülüğü yasal olarak davalı banka da iken, haciz ve satış baskısı altında hiç bir şekilde güçler dengesi olmadan borcunu ödemeye çalışan müvekkillerinin banka ile yaptığı protokolde kapsamında harç bedelini de bankaya ödemek zorunda kaldığını öte yandan tüm harçlardan muaf olan bankanın harçtan muaf olduğunu düzenleyen kendi kanuna açıkça aykırı işleminden dolayı müvekkilinin 854.309,00 TL’lik zarara uğratıldığını ve mağdur edildiğini beyan ederek 854.309,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —— yevmiye numarası ile düzenlenen kredi sözleşmeleri ile davacı —— krediler kullandırıldığını, ve söz konusu kredi sözleşmelerin diğer davacı ——– müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, kredi sözleşmelerindeki şartlara uygun olarak ödemelerin yapılmaması üzerine, firmanın tüm borçlarının muaccel hale geldiğini, müvekkili tarafından hesabın kat edilerek borçlulara tebliğ edildiğini, tebliğe rağmen borcun ödenmemesi üzerine —–sayılı dosyalarından icra takipleri başlatıldığını, ——- sayılı dosyasından kredinin teminatını teşkil eden taşınmazların satışına karar verildiğini, ihale edildiğini, ihalesi yapılan bir kısım taşınmazlar için ihalenin feshi davası açıldığını, ihalenin feshi davaları devam ederken Banka ile borçlu firma ve tüm müşterek borçlu müteselsil kefilleri arasında —– tarihinde protokol akdedildiğini, protokoldeki düzenlemelere uygun olarak, icra dairesinden yapılacak tahsilat ve taşınmazın devir bedeli için yapılan ayni tahsilat düşüldükten sonraki borç bakiyesi ile icra dosyasına yatması gereken harç bedeli toplamı olan ——- borçların tasfiyesi hususunda davacı borçlulara kaynak sağlayan ——- Tarafından, müvekkili banka hesaplarına gönderildiğini, bedel müvekkili hesabına geçtikten sonra hacizlerin fekki için icra dosyasına yatması gereken harç tutarı olan ——- müvekkili tarafından ——— hesaplarına yatırıldığını, yatırılan harçtan kredi sözleşmesi ve taraflar arasında imzalanan protokolün 4/f ve 4/d maddeleri gereği borçlunun sorumlu olduğunu, Harçlar Kanunu 28. madde gereği de borçlunun harçtan sorumlu olduğunu, 7147 sayılı kanunla tanınan muafiyetin müvekkili bankaya özgü olduğunu, açılan bu davanın bir tazminat davası olduğunu ancak TBK 49. maddesinde aranan tazminat koşullarının oluşmadığını, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.—— sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde yeni esasının —– olduğu; davalı alacaklının davacı —— davacı firma bir kısım dava dışı borçlular hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı, takibin kesinleştiği, bir kısım taşınmazların kıymet takdirinin yapılarak ihale edildiği, alacaklının —- tarihinde alacağın haricen tahsil edildiğinden tahsil harcının —– sayılı takip dosyasına yatırıldığından bahisle ipoteklerin fekkini talep ettiği belirlenmiştir.Davacı vekilince dava dilekçesinin ekine taraflar arasında imzalanan 12.11.2021 tarihli protokol eklenmiş olup işbu protokolün incelenmesinde; protokolün 4/d maddesinde taşınmaz üzerinde yer alan ipoteklerin tüm masraflar borçlulara ait olmak üzere fek edileceğinin yine 4/f maddesinde ihale konusu taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin tüm masraf ve harçlar borçlulara ait olmak üzere banka tarafından fek edileceğinin, protokolün 8. maddesinde protokolün uygulanması ile ilgili doğmuş ve doğacak her türlü vergi ve damga vergisi, resim, harç ve ceza gibi masrafların borçlular tarafından bankaya ödeneceğinin düzenlendiği belirlenmiştir.Dava , davalı bankanın yasal olarak ödemekle yükümlü olmadığı tahsil harcını davacılardan alarak, kendi adına ——-sayılı dosyasına yatırdığı bu suretle davacıları zarara uğrattığı iddiasıyla 854.309,00 TL’nin ödenmesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının, davalının, taraflar arasında düzenlenen 12/11/2021 tarihli Borç Tasfiye Protokolü kapsamında; davacıların takip borçlusu konumunda, davacıların takip borçlusu konumunda bulunduğu ——-esas sayılı takip dosyasına sunduğu harici tahsil beyanı ve hacizlerin fekki istemi üzerine, protokol gereği davacılarca karşılanıp icra dosyasına davalı banka tarafından yatırılan 854.309 TL tahsil harcı tutarının; esasen davalı bankanın 7147 S.K gereği tüm harçlardan muaf olduğu, bu nedenle harç ödeme yükümlülüğü bulunmadığı halde, davacılardan bu tutarın tahsili ile icra dosyasına yatırılması suretiyle, davacıların 854.309 TL kadar zarara uğratıldığı iddiasıyla, anılan tutarın davalıdan tahsili koşulları oluşup oluşmadığı şeklinde olduğu belirlenmiştir.Öncelikle belirtilmelidir ki; harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukuku’nda olduğu gibi, İcra Hukuku’nda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 23. maddesi, “Her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı alınır. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır” şeklinde düzenlenmiştir.492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/b maddesine göre, tahsil harcı alacağın ödenmesi sırasında, ödeme yapılmayan hallerde harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde alınır.İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi ise, kanunda tersine hüküm bulunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngörmektedir.
Harçlar Kanunu’nun 32. maddesine göre de, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf ödeyebilir ve ödenen bu para sonuçta ayrıca bir isteğe gerek olmaksızın hükümde nazara alınır.Değinilen bu kanun hükümlerine göre, tahsil harcının sorumlusu daima borçludur —- Bu harcın, Kanun ——— gereği İcra Dairesince alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilmesi, sorumlusunun borçlu olduğu yönündeki düzenleme bakımından sonuca etkili değildir; borçlunun söz konusu sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İcra ve İflas Kanunu’nun 12. maddesi hükmü de gözetildiğinde, borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının ödediğini zannettiği harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır. Yani, alacaklı, gerçekte borçlunun sorumluluğu altında bulunan ve ancak yatırılan paradan kesilen tahsil harcını borçludan alma hakkına sahiptir. Zaten alacağın tamamı karşılanana kadar tahsilata devam edilir.Bu düzenlemelere paralel olarak; ———kararlarında da, paranın tahsili anında Devletin harçla ilgili kaybını önlemek ve Harçlar Kanunu’nun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere, tahsil harcının, alacaklıya ödeme yapıldığı sırada alacaklıdan alınacağı belirtilmiştir.İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca gerçekte borçluya ait olan tahsil harcının, konuya ilişkin bir başka düzenlemeyi içeren 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/b maddesindeki hüküm çerçevesinde yatırılan paradan alınmış olması, sonuçta bu miktarın borçludan alınıp alacaklıya ödenmesine olanak veren yasal düzenlemeler karşısında, hukuka aykırı değildir ——–Somut olayda; davacı vekili alacaklının icra takibinden vazgeçtiğini, işbu nedenle Harçlar Kanunu 23. madde gereği harçtan alacaklının sorumlu olduğunu, sorumlu olduğu harcı müvekkillerinden tahsil etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ise de alacaklı icra müdürlüğüne sunmuş olduğu 15.12.2021 tarihli dilekçesinde açıkça borcun haricen tahsil edildiğini beyan ederek taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin fekkini talep etmiş olup talebin Harçlar Kanunu madde 23 kapsamında vazgeçme olarak değerlendirilmesi mümkün değildir, aynı kanunun 28. maddesi gereği inceleme yapılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler doğrultusunda tahsil harcından borçlunun sorumlu olduğu sabittir , kaldı ki taraflar imzalamış oldukları protokol ile harç ve masraflardan borçlunun sorumlu olacağı hususunda mutabık kalmışlardır. Borçlunun ödemekle sorumlu olduğu harcı alacaklının ödemesi, borçlunun sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi alacaklının harçtan muaf olması da yine borçlunun sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.Tüm bu açıklamalar ışığında alacaklının icra dosyasına ödemiş olduğu harcı borçlulardan tahsil etmesinin hukuka uygun olduğu davalının herhangi bir tazmin yükümlülüğü bulunmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 14.589,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14.319,62 TL nin davacılara iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi md.13/4 gereğince 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5———- bütçesinden karşılanan 3.120,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/12/2023