Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/96 E. 2023/697 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/96 Esas
KARAR NO:2023/697
DAVA:5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ: 20/12/2021
KARAR TARİHİ: 19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı banka ile dava dışı —— arasındaki genel kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, davalının 28/04/2017 tarihli Sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, ödeme yapılmaması üzerine —–dosya üzerinden genel haciz yoluyla takip işlemi yapıldığı, davalının —— numaralı dosyasına sunduğu 18.11.2021 tarihli itiraz dilekçesi ile asıl alacağa, ferilerine, yetkiye, işlemiş faize ve faiz oranına itiraz ettiğini, müteakiben icra müdürlüğünün 22.11.2021 tarihli tensip kararı ile takibin durdurulmasına karar verildiğini ve takibin durdurulduğunu, davalıların itirazlarında haksız olup kötü niyetli olduğunu, icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiklerini, takip tarihi itibarıyla davalılardan 155.827,48-TL alacaklarının mevcut olduğunu, kredi kullandırım belgeleri, Bankanın defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, bu nedenle davalıların —–sayılı dosyasına konu borca yönelik itirazının iptali ile takibin takip talebinde yazılı şartlarla aynen devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Temlik alan sıfatıyla —- dava konusu alacağın temliki hususunda — ile anlaşmaya varıldığına dair dilekçe ve eki temlik sözleşmeleri sunduğu görülmüştür.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı müvekkilin sorumlu tutulduğu borç miktarının gerçeği yansıtmadığını, davacı bankanın, müvekkili ———- aleyhine ——Sayılı dosyasında başlattığı ilamsız icra takibine taraflarınca haklı nedenlerle itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, kredi sözleşmesine bağlı taksitler, asıl borçlu —- tarafından ödendiğini ve müvekkilinin kefil sıfatıyla sorumlu olduğu bir borç miktarı kalmadığını, davacı tarafın belirttiği ——-için birden fazla ipotek ve rehnin teminat olarak gösterilmesi söz konusu iken, müvekkilinin yalnızca 28.04.2017 tarihli sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmasına dayanılarak, söz konusu teminatlara ilişkin hiçbir işlem yapılmaksızın doğrudan müvekkilinin tüm borçtan sorumlu tutulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu olayda müvekkilinin kötü niyetli olarak borca itiraz etmediğini, kendisine karşı açılan haksız takibe karşı yasal bir hakkını kullandığını, davacı tarafın haksız icra inkar tazminatı taleplerinin reddini, davacı tarafın haksız icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle; genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
——– sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 19/10/2021 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz + gider vergisi toplamı 155.827,48 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin davalı- borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından 18/11/2021 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, bu haliyle eldeki itirazın iptali davasının yasal 1 yıllık sürede açıldığı anlaşılmıştır.——sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı haricindeki – takip borçluları aleyhine 28/09/2021 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz + gider vergisi toplamı 1.619,204,02 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibi olduğu, dört farklı taşınmazın rehnedilecek olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın çözümü amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi —- rapor içeriğinde; hukuki tavsif ve değerlendirmeler Mahkememize ait olmak üzere dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, dava dışı —– kullandırılan krediden kaynaklanan banka alacağının —– temlik edildiğini, davalının kefalet nedeniyle 19.10.2021 takip tarihi itibariye sorumlu olduğu tutarın 144.311,43 TL asıl alacak, 9.484,47 TL işlemiş temerrüt faizi, 474,22 TL —- olmak üzere 154.270,12 TL olduğunu, takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacak tutarına % 22,75 temerrüt faizi talep edilebileceği, davalı vekilinin diğer kefiller ve öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği talepleri ile tarafların tazminat ve vekalet ücreti gibi hukuki nitelikteki taleplerinin Mahkememiz yetkisinde olduğunu bildirmiştir.TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz.TBK nın 586. maddesi” Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir. ” hükmüne amirdir.TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; dava dışı —– arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalının ise——- genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza attığı, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin dava dışı asıl borçlu ve davalı kefil tarafından ödenmediği, davacı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam 151.840,81 TL olarak tespit edildiği anlaşılmış olup davalı her ne kadar davaya dayanak takip konusu alacağın taşınmaz rehni ile teminat altına alındığını, kefil olarak sorumluluğunun tespitinde bu hususların dikkate alınmasının gerektiğini ileri sürmüş olup —— karar sayılı kararında da değinildiği üzere; 2004 sayılı İİK 45. Maddesinin asıl borçlular için getirilmiş bir düzenleme olduğu, kefiller hakkında uygulanamayacağı, ayrıca 6098 sayılı TBKnun 586. Maddesi 1. Fıkrası gereği alacaklının, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceği, ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerektiği, asıl borçlunun —– tarihli ihtarnamesine rağmen borcun ödenmediği, ihtarın sonuçsuz kaldığı, dava dışı asıl borçlu ve diğer ipotek borçluları hakkında da davalı- kefil hakkında yapılan takipten sonra olmak üzere takip yapıldığı, TBK 586/1. Maddedeki şartların oluştuğu, kefile başvurulmasında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ———sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,75 oranında faiz işletilmek suretiyle, 144.311,43 TL asıl alacak, 7.055,16 TL işlemiş temerrüt faizi, 474,22 TL BSMV olmak üzere toplamda 151.840,81‬ TL üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
Hükmolunan alacağın %20 si icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar harcı 10.372,24TL’den peşin olarak yatırılan 1.882,01TL nin mahsubu ile 8.490,23‬TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.882,01TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 67,80TL ilk dava masrafı, 1.500,00TL bilirkişi, 121,75TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.689,55‬TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre (%97kabul) 1.639,00TL’ sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, arta kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 23.776,12TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.986,67TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre (%97kabul) 1.280,40TL’ sinin davalı taraftan, (%3Ret) 39,60TL’sinin davacıdan tahsili hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ——— Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/09/2023