Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/921 Esas
KARAR NO:2023/829
DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/11/2022
KARAR TARİHİ:26/10/2023
—– maddesine göre —- adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız —– Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.DAVA:Davacı vekili; davalı şirketin sözleşme hükümlerinde yer alan hükümlere ve ticari dürüstlük kurallarına aykırı şekilde hareket ederek davacı şirket tarafından verilen hizmetlerin karşılığı olarak düzenlenen ve muaccel hale gelen fatura bedellerini davacı müvekkili şirkete ödemediğini, davalı şirketin işbu sözleşme hükümlerine aykırı davranarak, davacı müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapmaması haksız ve hukuka aykırı olduğundan taraflarınca ——- sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı şirketin haksız olarak borca itiraz etmesi dolayısıyla 19.09.2022 tarihinde icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, söz konusu itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davanın kabulü ile —– dosyasında icra takibine yapılan kötü niyetli itirazın iptaline, itiraz nedeniyle durmuş olan icra takibinin tüm alacaklar yönünden devamına, haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlu aleyhine alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ll. CEVAP:Davalı vekili; müvekkili davalı şirkete davacı şirket tarafından verilmiş bir hizmet bulunmadığını, faaliyete geçmeyen müvekkili davalı şirkete davacı tarafın nasıl bir hizmet verdiğini ve aylık ajans bedelini hangi sözleşmeye dayalı müvekkili davalıdan talep ettiğini anlamış olmadıklarını, dava konusu icra takibinin faturaya dayalı ilamsız takip olarak başlatılmış olduğunu, davacının dava konusu icra takip dayanağı alacağı olduğunu ispatla yükümlü olduğunu, davacı alacaklı fatura konusu malları teslim ettiğini ve hizmeti verdiğini ispatla yükümlü olduğunu, zira müvekkili davalı tarafa teslim edilmiş bir mal, verilmiş bir hizmet ya da davacı tarafa aylık ödenecek bir ajans hizmeti taahhüdü bulunmamakta olduğunu, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, yapılacak yargılama sonrasında haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini, kötü niyetli davacının asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, HMK 329. hükmü gereğince kötüniyetli olarak müvekkili davalı aleyhine dava açan davacı tarafın müvekkili davalı ile anlaştıkları 35.000-TL vekalet ücretine mahkum edilmesine, HMK 329. hükmü gereğince davacı tarafın dişiplin para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.————- – sayılı dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya yönelik 146.101,19 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 25.09.2023 tarihli raporda, davalı tarafın inceleme gününe katılmadığı ile defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı lehine delil vasfı bulunduğu, davacı şirketin defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalı şirketten faturadan kaynaklı olarak 127.733,48 TL alacaklı olduğu, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;Davacının iddiasına konu davalıya reklam hizmeti verdiğini ispatlaması gerektiği, davacı hizmetin verildiğine dair bir vesika sunmamışsa da ticari defterler taraflar lehine delil olabilecekitir, zira uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olduğu yani iki tarafında defter tutma yükümlülüğü bulunduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari defterlerine geçirilmesi gereken bir işten doğmuş olduğu, davacının defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmıştır.TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. ———
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi——–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu karar davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı, dava konusu fatura alacağının davacı şirketinin defterlerinde ise kayıtlı olduğu ise, bilirkişi raporu ile sabittir. HMK 222/3. maddesine göre davalının ticari defterlerini sunulmaması halinde davacının ticari defterleri lehine delil olarak sayılacağından ve yine davalı yanca BA formları ile dava konusu faturalar vergi dairesine beyan edilmiş olması da nazara alınarak usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.İşlemiş Faiz Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede; Davacı yan, taraflar arasında 01.06.2020 tarihli sözleşme bulunduğunu belirtmişse de, anılan sözleşmede davalı şirketin ünvanı ve imzası bulunmadığı, bu nedenle bu sözleşmede kararlaştırılan vadelerden davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı, bu noktada takip öncesi ihtar ile temerrütte söz konusu olmadığından işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. ——–
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının ——– Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin 127.733,48 TL asıl alacak, üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alacağın %20 sine tekabül eden icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 8.725,47 TL harçtan peşin alınan 1.764,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.960,93 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 20.437,36 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 1.845,24 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 2.294,50 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 2.006,04 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 20,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 2,51 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
11-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın red (% 12,57) ve kabul (% 87,43) oranına göre hesaplanan 1.154,05 TL’sinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili, 169,95 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ———- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/10/2023