Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/819 E. 2022/801 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/819 Esas
KARAR NO:2022/801

DAVA:Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/10/2022
KARAR TARİHİ:09/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (taşınmaz kira sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle, davacı Şirket ile; dava dışı — arasında; üzerinde; takip alacaklısı—dereceden ipotek bulunan —- nitelikli yapının üst hakkının bir kısmının kiralanması hususunda; 01/01/2020 tarihli Hasılat kirası sözleşmesi yapıldığı, sözleşme gereği, Davacı adına işletme ruhsatı başvurusu yapıldığında; —– tarafından, “—-ve — Hakkında Yönetmelik”in 15.maddesine göre — kısmi işletme/kısmi kiralama ilişkisiniN imkansız olduğu gerekçesiyle işletme izni verilmediği, davacı tarafından, kendisine “— İşletme İzni” verilmemesi ve buna ilaveten —mevcut durumları nedeniyle —gemi yanaşmasına müsaade etmemesi, — yabancı uyruklu bir şirket envanterinde olması nedeniyle —kaydının yapılamaması sebebiyle işletilme imkanı olmaması sebepleriyle; —ile Sözleşmenin haklı sebeple feshedildiği, söz konusu ret işlemi ile kiralanmış olan — için tahsis edilmiş olan — kapatıldığı için; —-hiçbir şekilde faaliyet gösterilememiş olduğu ve— tamamının kiralanmasına yönelik yeni bir sözleşme yapılarak, tekrar işletme ruhsatı başvurusu yapmak gerektiği, bu amaçla, — tamamının kiralanmasına dair 12.08.2021 tarihli “— Kira Sözleşmesi” yapıldığı, bu arada, davacının kiraya vereni, dava dışı,—- aleyhine, davalı alacaklı tarafından, —-Esas sayılı icra dosyası ile, kira ilişkisine konu, — nitelikli taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi talepli icra takibi başlattığı, davacının; söz konusu dosyada ipoteğin paraya çevrilmesi talep edilen taşınmazın kiracısı olduğu, bu sebeple kendisine, 10.03.2021 tarihinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 150/b maddesine dayalı olarak, “kira bedellerinin icra dosyasına ödenmesi” içerikli muhtıra tebliğ edildiği, davacı; ipotekli taşınmazın kiracısı olsa da; halen muaccel hale gelmiş kira borcu olmadığı ve kira miktarı hususunda ihtilaf yaşandığı için, Müvekkili tarafından, icra dosyasına, muhtıranın iptali taleplerinde bulunulmuş olduğu, taleplerin reddi üzerine,—- muamelesini şikayet başvuruları yapıldığı, ancak Mahkemenin—sayılı kararları ile her iki başvuruyu da ret etmiş olduğu, gerek — gerek, İcra Mahkemesinin; taraflar arasında yürürlükte olan 12.08.2021 tarihli sözleşme yerine; hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş ve uygulanmamış olan önceki kira sözleşmesine uyularak işlem yapılmış, karar veril olduğu, oysa söz konusu ilk sözleşmenin haklı sebeple feshedilip, yeni sözleşme yapılarak; hükmünü yitirdiği , 6098 sayılı yasanın 347. maddesi anlamında bir ürün (hasılat) elde edilmediği için, davacı aleyhine hiçbir zaman muaccel borç doğurmadığı, bu sebeple Davacının, Davalı —- herhangi bir borcu bulunmadığı, bu konuda davanın kabulü ile, davacının davalı —-ilk muhtıra tebliğ tarihi olan Mart 2021 ile, ikinci sözleşmenin yapıldığı 12.08.2021 tarihi arasında herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile, bu dönem için dosyaya cebri icra tehdidi altında ödenmiş olan bedellerin istirdadına karar verilmesini talep ettikleri, özetle; taraflar arasındaki ilk sözleşmenin Bakanlığın onayına tabi olması ve onaylanmaması ve yukarıda sayılan diğer sebeplerle feshedilmiş olduğu, daha sonra Bakanlıkça aranan şartları içeren yeni bir sözleşme yapıldığından, Davacının sorumlu olduğu kira bedelinin 2. sözleşme kapsamında hesaplanması gerektiği, ancak; “işletme ruhsatı” alınamadığı için her iki sözleşmeye göre herhangi bir kira bedeli tahakkuk etmediğinden, Davacının, davalı —- dolayısıyla ipotek alacaklısı davalı bankaya herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle, Davacının,—-Esas sayılı dosyasında; davalılara herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile; cebren ödenmiş olan 2.021.000,00-TL nin işlemiş faizi ile birlikte istirdadına; bu taleğleri kabul görmediği taktirde; 6100 sayılı HMK 111.maddeye göre terditli olarak, davacı ile davalı arasındaki ilişkide 01.01.2020 tarihli “Hasılat Kirası Sözleşmesi” değil, 12.08.2021 tarihli “—– Kiralama Sözleşmesi”nin yürürlükte olduğunun, dolayısıyla Davacının sorumlu olduğu bedelin aylık 350.000,00-TL olduğuna, fazlasına ilişkin borcunun olmadığına karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
Davalı —- vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine diğer davalı tarafından —- esas sayılı icra dosyası ile —-parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki satışı işlemlerine başlandığını, aynı icra dosyasından davacıya da İİK. 150/b maddesine dayalı olarak kira bedellerinin icra dosyasına ödenmesi için muhtıra gönderildiğini, davacının müvekkil şirket ile aralarında mevcut kiracılık ilişkisi nedeniyle ödemesi gereken herhangi bir borcunun olmadığının tespitini talep ettiğini, davacı ile davalı arasında tersanenin kiralanması şeklinde bir ticari ilişki bulunduğunu, davacı ile davalının 12/08/2021 tarihinde yeni kira sözleşmesi yapmış olduğunu, davalının herhangi bir kira bedeli tahakkuk veya tahsilatı olmadığını, bu davanın açılmasına müvekkil şirketin sebep olmadığını, bu nedenlerle öncelikle görev kabulü ile davanın bu sebeplerle reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Davalı —-vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle;davalı —- arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, firmaya çok yüksek meblağlı krediler kullandırıldığını, kredilerin ödenmemesi üzerine hesapların kat edilerek diğer davalıya ihtarname keşide edildiğini, belirlenen süre içinde ödeme yapılmaması üzerine firma ve kefilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, davacı firmanın kötüniyetli olarak bu ödemelerden kurtulmak için hukuki yollara başvurduğunu, —– reddedilen işlemlere karşı açtığı davaların reddedildiğini, davacının kötüniyetli olarak istediklerini alamaması üzerine işbu kez de huzurdaki davanın ikame edildiğini, açılan dava usul ve yasaya aykırı, fiili ve hukuki gerçeklikten uzak, usul ve esas açısından hukuka açıkça aykırı bir dava olduğundan reddi gerektiğini, usul açısından; HMK.114/1-c ve 115/2 gereğince mahkemenin görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını,—- esas sayılı dosyasının derdest olduğunu bu nedenle HMK.114/ı gereğince olumsuz dava şartı yokluğunun olduğunu, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, dava açılırken eksik harç yatırıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, esas açısından; istirdat talebi yönünden hak düşürücü sürenin geçmiş olup, davanın/ talebin hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, davacının işlem yapılan miktarda değil beyan ettiği miktar bakımından sorumlu olduğunun tespiti talebinin kötüniyetli olduğunu, icra dosyasında 150/b uygulanan miktar, diğer davalının —– esas sayılı konkordato dosyasına sunmuş olduğu kira sözleşmesine istinaden yapıldığını, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamından yapılan bütün işlemlerin usul ve yasaya uygun olup, davacı kötüniyetli olduğundan davacının tüm taleplerinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle tedbir talebinin şartları oluşmadığından, telafisi imkansız zararlara sebebiyet verecek olmasından ve icra takibinden sonra istenilmesinden dolayı ayrıca Mahkemenin öncelikle görevsizliği, tedbir hakkında da başka mahkemece verilmiş kesinleşmiş red kararı olması nedeniyle tedbir talebinin reddine, huzurdaki davanın görevsizlik, hukuki menfaat yokluğu, derdestlik, arabuluculuk şartları yönünden usulden reddine, esasa girilmesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava, davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile cebri icra tehdidi altında ödenmiş olan bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı —- arasında iki ayrı sözleşme aktedilmiş olup, ilki 01/01/2020 tarihli hasılat kirası sözleşmesi, diğeri ise 12/08/2021 tarihli —– kira sözleşmesidir.Davacı tarafça işbu davada, ilk sözleşmenin Bakanlığın onayına tabi olması ve onaylanmaması ve diğer nedenlerle feshedildiği, bu sözleşme gereğince hiçbir zaman muaccel bir borç doğmadığı, ikinci sözleşmenin ise 3.2. madesinde düzenlenen yürürlük koşulu yerine gelmediğinden, herhangi bir kira borcunun henüz doğmadığı, bu nedenle davacının her iki sözleşmeden kaynaklı olarak davalılara borçlu olmadığının tespiti talep olunmuş, terditli talep kapsamında ikincil olarak da davacı ile davalı arasındaki ilişkide 01.01.2020 tarihli “—- Kirası Sözleşmesi” değil, 12.08.2021 tarihli “—- Kiralama Sözleşmesi”nin yürürlükte olduğunun, dolayısıyla davacının sorumlu olduğu bedelin aylık 350.000,00-TL olduğu, fazlasına ilişkin borcunun olmadığına karar verilmesi talep olunmuştur.Davacının talebi her iki sözleşme dönemini de kapsamakla, hasılat kirası sözleşmesine ilişkin dönem yönünden Mahkememiz görevli olmakla birlikte, davacının—kira sözleşmesinin aktinden sonraki sürece ilişkin talebi bakımından Mahkememiz görevli değildir. Bu sürece ilişkin görev HMK’nun 4/a maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesindedir.Bununla birlikte ihtilafın iki farklı Mahkemede görülmesinin usul ekonomisi açısından uygun olmayacağı, nitekim toplanacak delillerin, yapılacak araştırma ve incelemelerin benzer nitelikte olacağı, birbiri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması açısından da, yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar bulunduğu kanaatiyle, Mahkememizce tefrik kararı verilmemiştir.
Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nun 114/c maddesi gereğince Mahkemelerin görevi dava şartlarından olup, yasanın 115. maddesi gereğince Mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; yukarıda anılan yasal düzenlemeler ile davaya konu istemin bir kısmının kira sözleşmesinden kaynaklı olması gözetilerek davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Dosyanın talep halinde ve kararın kesinleşmesi üzerine— SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Yargılama giderlerinin ve harcın görevli Mahkemece değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.