Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/80 E. 2023/335 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/80 Esas
KARAR NO: 2023/335
DAVA: Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ: 03/02/2022
KARAR TARİHİ:12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekilince sunulan dava dilekçesi ile özetle; davacı/satıc——- davalı/alıcı Tasfiye Hal. —–arasında araç satış sözleşmesi akdedildiği, taraflar arasında —– nolu araç satış sözleşmesi düzenlendiği, bunun ——— satış bedeli karşılığında tescil ve teslimine ilişkin olduğu, sözleşmeye istinaden aracın tescil işleminin noter huzurunda yapılıp zilyetliğinin de davalı/alıcıya geçirildiği halde satış bedelinin bugüne kadar ödenmediği, haksız ve hukuka aykırı olarak, kötü niyetle davacının adeta dolandırılmak sureti ile güven ilişkisinin ihlal edilmiş ve karşı edim borcu olan araç satış bedeli ifa edilmemiş olduğu, noter huzurunda yapılan satışta araç bedelinin nakit olarak alındığı ibaresinin maktu form formatında yer almışsa da tescil ve teslimi yapılan aracın satış bedelinin bugüne kadar yapılan tüm girişim ve ihtarlara rağmen alıcı şirkette oluşan bazı yasal sıkıntılar gösterilerek oyalanmış ve hiç bir şekilde ödenmemiş, müvekkilinin açıkça dolandırılmış, haksız ve hukuka aykırı olarak karşı edim satış bedelinin davalı yanca yerine getirilmemiş olduğu, bilahare davalı şirketin araç satış sözleşmesinin yapıldığı tarih olan——- kararı ile tasfiye sürecinin başlatıldığını öğrendikleri, davalı firmanın basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, tasfiye sürecine girdiği bir dönemde davacı müvekkili firmayı adeta dolandırmak sureti ile araç tescilini ve teslimini sağladığı, ticari faaliyetine ödeme güçlüğü içerisinde olduğu halde devam ettiği, ancak iyiniyetli davacı müvekkilinin güvenini suiistimal ederek aracın satış bedelini ödemediği, bedelin nakten alındığı ibaresine maktu form formatında yer verilmesinin tarafların gerçek rızai irade uyumlarını yansıtmadığı, satış bedeli olan 1.220.000.TL gibi yüksek tutarlı bir meblağın noter huzurunda teslim edildiği olgusunun hayatın olağan akışına göre de mümkün olmadığı, davalı şirketin satışın hemen akabinde tasfiye sürecine girmiş olmasının da ödeme güçlüğünün ve satış bedelinin bugüne kadar ödenmemiş olması gerçeğinin bir diğer kanıtı olduğundan bahisle TBK ilgili seçimlik haklar ve devamı maddeleri uyarınca satış bedelini ödemeyerek temerrüde düşen borçlu hakkında araç satış bedeli olan 1.220.000 TL sına, aracın satış, tescil ve teslim tarihi olan 31.03.2021 tarihinden itibaren gecikme tazminatı olarak borcun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek olan en yüksek temerrüt faizi işletilerek tespit edilecek alacak kalemine ayrıca temerrüdün gerçekleştiği tarihten bu yana ülke ekonomik koşullarındaki değişim, paranın değer kaybı ile enflasyon oranı dahil edilerek davacının zararının karşılanmayan kısmının munzam zarar olarak kabulü ile şimdilik kaydı ile 1.500.000,00.-TL sının da eklenerek toplam 2.720.000TL’sının tespiti ile tahsil ve tazminine karar verilmesi; aksi takdirde sözleşmeden dönme hakkını kullanarak aracın adlarına yeniden tescil ve teslimi ile bu süre içerisinde yeniden tescil ve teslim tarihine kadar davalı/alıcı tarafından aracın kullanılmasından kaynaklı oluşan değer kaybı ve her türlü maddi zarar ile sözleşmenin feshinden dolayı aracın daha yüksek bir bedel ile üçüncü şahıslara satışının önlenmesinden doğan zararda dahil edilerek oluşan her türlü menfi zararın şimdilik 500.000,00.-TL sının yukarıda seçimlik haklardan munzam zarar da dahil edilerek tespiti ile tahsil ve tazminine karar verilmesi; bu da mümkün olmazsa borcun ifa edilmemesi sebebi ile oluşan müspet zararın munzam zarar dahil edilerek tespiti ve tazminine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle;—– ilgili mevzuat kapsamında aldığı 01/07/2021 tarihli ve ———- sayılı kararı ile ——–görev ve yetkilerini haiz olmak üzere şirket’e tasfiye komisyonu üyeleri atandığını, davalı ile davacı şirket arasında ———– nakit olarak aldığını beyan ve kabul edildiğini, araç satış bedelinin ödendiği araç satış sözleşmesinde yazılı olduğunu, zira, hazırlanmasına noterin katılmış olduğu bir belge, resmi senet niteliğini kazanır ve Türk Medeni Kanunu’nun 7’nci maddesi uyarınca, aksi ispatlanıncaya kadar bu senedin içeriği doğru kabul edileceğini, doğrudan doğruya resmi sicil ve senetlerin ispat gücü düzenlenmiş ve dolaylı olarak resmi sicil ve senetlerin belgeledikleri olgulara dayanarak hak iddia eden kişilerin, bu iddialarını ispat etmiş olduklarını kabul edileceğini, ancak davacının bunun aksine bir belge sunamadığını, —- yapılan sorgulamaya göre de davacı —– tasfiye sürecine girmesinden önce——– aynı olduğu, aynı zamanda tasfiyesinden önce —- iş ve işlemlerini yerine getirebilmesi için davacı şirket yetkilisi olan——vekalet verildiğini, dilekçe ekinde sunulan araç satış sözleşmeleri uyarınca da —- ait araçların satışını gerçekleştirdiği, —— tarihli araç satış sözleşmesi ve ticaret sicil kayıtlarından da iki şirket arasında organik bağ olduğu açıkça ortaya konduğunu, ayrıca davacı şirket sahibi —– ile davalı şirketin tasfiyesinden önce ————abisi olduğunu, davacı şirket, davalı şirketin ödeme güçlüğü içinde olmasına rağmen kendilerini dolandırdığını, ödeme güçlüğü içindeyken böyle bir araç satış sözleşmesi yaptığını iddia etmekte ve sanki ———–ilgili hiçbir bilgisi yokmuşçasına iddialarda bulunurken şirket sahibinin ve yöneticisinin kardeşi araç satış sözleşmesi ile aynı tarihte Hedefevimin genel müdürü olduğunu, ————– bölümündeki tevsiki zorunlu tutarlara ve———- başlıklı bölümünde; “d) Noterlerde gerçekleştirilen işlemler karşılığında yapılan tahsilat ve ödemelerin, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.” açıklamaları yer almakta olduğunu, buna göre noterlerde gerçekleştirilen işlemler karşılığında yapılan tahsilat ve ödemelerin, bahse konu uygulama kapsamında, aracı finansal kurumlar vasıtasıyla yapılması zorunluluğu bulunmamakta olduğunu, davacının söz konusu iddialarının da mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu aşikar olduğunu, davacı şirket tarafından müspet zarar talep edilmesi dürüstlük kuralı ile de bağdaşmamakta olup kanuna aykırı olduğu, davaya konu olayda müspet zarar talep edilecek hukuki bir eylem meydana gelmediğini, davalı şirket edimlerini araç satış sözleşmesine uygun bir şekilde ifa ettiği beyan edilerek, Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı şirketin mesnetsiz iddialarının reddiyle hukuka aykırı ve kötüniyetli olarak açılan huzurdaki davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi arz ve talep etmiştir. beyan edilmiştir.
Davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesi ile; görülen lüzum üzerine iş bu davada dava konusu ve netice-i talebe konu terditli olarak ileri sürdükleri seçimlik haklarımızı şu şekilde asli feri talep sıralamasını ıslah yolu ile değiştirilmesi talebinde bulundukları, ıslah neticesi oluşan yeni asli taleplerinin, seçimlik hak olarak sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak dava konusu ——— plakalı aracın adlarına yeniden tescil ve teslimi ile bu süre içerisinde yeniden tescil ve teslim tarihine kadar davalı/alıcı tarafından aracın kullanılmasından, modelinin, yılının eskimesinden kaynaklı oluşan değer kaybı ve her türlü maddi zarar ile sözleşmenin feshinden dolayı aracın daha yüksek bir bedel ile üçüncü şahsılara satışının önlenmesinden doğan zararda dahil edilerek oluşan güven ihlalinden kaynaklı her türlü menfi zararın 500.000.-TL’sının (fazlaya dair dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile)munzam zarar da dahil edilerek tespiti ve tazminine karar verilmesi; ıslah neticesi oluşan yeni feri talepleri olarak araç satış bedeli olan 1.220.000-TL sına aracın satış tescil ve teslim tarihi olan 31.03.2021 tarihinden itibaren gecikme tazminatı olarak borcun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek olan en yüksek temerrüt faizi işletilerek tespit edilecek alacak kalemine ayrıca temerrüdün gerçekleştiği tarihten bu yana ülke ekonomik koşullarında ki değişim paranın değer kaybı ile enflasyon oranı dahil edilerek davacının zararının karşılanmayan kısmının munzam zarar olarak kabulü ile fazlaya dair dava ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 1.500.000.-TL sının da eklenerek toplam 2.720.000-TL alacağın tespiti ve tazminine karar verilmesi, bu da mümkün olmaz ise borcun hiç ifa edilmemiş olması sebebi ile oluşan müsbet zararın munzam zarar da dahil edilerek tesbiti ve tazminine karar verilmesi şeklinde davanın ıslahına karar verilmesi talep olunmuştur.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, taraf ticari kayıtlarının incelenmesine dair karar verilmiş, 24/02/2023 tarihli rapor ile özetle; davacı ve davalı şirketin tüzel kişi tacir oldukları, rapor içeriğinde açıklanan sebeplerle, davacı ve davalı şirketler arasında TTK md.195 anlamında – topluluk/grup ilişkisi olmasa da —–bulunduğunun kabul edilebileceğini; —— varlığı kabul edilirse buna bağlanacak hukuki sonucun ne olacağı hususunda takdirin Mahkememize ait bulunduğunu, —– konusundaki kanaatinden bağımsız olarak, sadece ——– satış bedelinin ödenip ödenmediği ve alacaklı olduğunu ileri süren davacının Borçlar Kanunu uyarınca ne gibi hakları haiz olabileceği noktalarında değerlendirme yapıldığında; davacının elektronik ortamda tutulan ve yasal süresi içinde e-beratlarını oluşturduğunu ve usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış tasdikleri yaptırdığını defterleri ile birbirini teyit eden ticari defter ve kayıtlarına göre; davacının, davalıdan —— alacağı bulunduğunu, davalının elektronik ortamda tutulan ve yasal süresi içinde e-beratlarını oluşturduğu ve usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış tasdikleri yaptırdığı defterleri ile irini teyit eden ticari defter ve kayıtlarına göre; davalının, davacıya ——- borcunun bulunduğunu, bu itibarla, davalının MK md.7, HMK md.204, HMK md.208, Noterlik Kanunu md.82’ye dayalı savunmasının hukuki yorumu ve değerlendirmesi Mahkememize ait olduğunu, heyetlerince davalının 1.220.000.-TL’lik araç satış bedelini davacıya ödemediğinin saptandığını, ———-yevmiye nolu Araç Satış Sözleşmesi’ndeki “(..) Alıcı, bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelinin nakit olarak ödeyerek teslim aldığını (…) beyan ve kabul eder” hükmü otomobil satış bedeli borcunun ifa edileceği günün taraflarca satış sözleşmi düzenlendiğini 31.03.2021 olarak belirlendiği şeklinde yorumlanırsa borçlunun/davalının BK md.117 uyarınca 31.03.2021 itibariyle ayrıca ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünün kabul edilebileceğini; borçlunun/davalının ———yevmiye no.lu ———Satıcı yukarıdaki nitelikleri ve bedeli yazılı aracı alıcıya halihazır durumu ile satarak bedelini nakit olarak aldığını ve aracı teslim ettiğini (..) beyan ve kabul eder” hükmüne dayanması nedeniyle ve borcu ifa hazırlığı içinde bulunmadığının anlaşıldığı cihetle, alacaklının/davacının BK md.124/1 hükmünden yararlanabileceğini; borçlunun/davalının 31.03.2021 itibariyle temerrüde düştüğünü ileri süren alacaklının/davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığını 31.03.2021’den itibaren “hemen” borçluya bildirmediği (BK md.125); bu durumda, sözleşmeden dönme hakkını işbu davanın açıldığını 03.02.2023 itibariyle kullanabilip kullanamayacağı noktasında hukuki değerlendirmenin Mahkememize ait bulunduğunu; Türk Lirası’nın (mukayese edilecek yabancı para kuru ——- tarihleri arasındaki değer kaybı nedeniyle, alacaklı olduğunu ileri süren davacının temerrüt faizini aşan munzam zarar olarak talep edebileceği tutarın 601.101,05.-TL olabileceğini; alacaklı olduğunu ileri süren ve terditli olarak sözleşmeden dönme hakkını kullanarak otomobilin kendisine iadesini isteyen davacının otomobilin değer kaybı nedeniyle talep ettiğini menfi zararın hesabının otomobilin değer kaybı noktasında heyetimizin uzmanlık alanına girmediğini; alacaklı olduğunu ileri süren davacının borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı müspet zarar konusunda hesap yapılabilecek veri sunulmadığını kanaatini bildirmişlerdir.

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Dava, taraf şirketler arasında aktedilen 31/03/2021 tarihli araç satış sözleşmesine konu satım bedelinin davalı tarafça ödenmediği iddiasıyla, seçimlik hak kapsamında sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak aracın davacı adına yeniden tescili ve teslimi, her türlü menfi zararın ve munzam zararın tespiti ve tazmini, bu talep yerinde görülmezse araç satış bedeli olan 1.220.000-TL’nin faizi ve munzam zarar ile toplam 2.720.000-TL alacağın tespiti ve tazmini, bu da mümkün olmaz ise borcun hiç ifa edilmediği gerekçesi ile müsbet zararın, munzam zarar da dahil edilerek tespiti ve tazmini istemlerine ilişkindir.
Tüm talepler özünde, satım bedelinin ödenmediği iddiasına dayandırılmıştır.
Davaya konu sözleşmenin tetkikinde, taraflar arasında—– yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi düzenlendiği—— satış bedeli karşılığında davacı tarafından davalıya satıldığı, satıcının bedelini nakit olarak aldığını, aracı teslim ettiğini beyan ettiği, davacı şirket adına sözleşmeyi yetkilisi —- davalı şirket adına ise vekalete istinaden—- imzalamış bulunduğu belirlenmiştir.
Ancak görünen bu kayıtlardan başka,—– taraf şirketlere ilişkin ilanların tetkikinde; davacı şirketin tek ortaklı şirket olarak 23/10/2020 tarihinde kurulduğu, tek ortak ve tek yetkilisinin – olduğu, — tarihli genel kurul kararı ile davacı şirketin adresinin—— değiştirilip, tescil edildiği belirlenmiştir.
Davalı şirket yönünden yapılan tetkikte ise—– tescili ile kurulduğu, tek pay sahibi ve münferit yetkilisi olarak —- tescil edildiği, kuruluş adresinin —- ilanlarına göre aynı gün—–şubelerinin tescil ediliği, her üçünün de bilahare tasfiye ——– kararı ile terkin edildikleri, bundan başka davalı şirketin 31/03/2021 tarihli genel kurul kararı ile —–, aksi karar alınıncaya kadar davalı şirketi münferiden temsile yetkili müdür olarak atandığı, ——- ilan edildiği belirlenmiştir.
Davaya konu araç satış sözleşmesi, davacı şirket adına—— tarafından imzalanmış, aynı gün —— davalı şirkete münferiden temsile yetkili müdür olarak atanmıştır.
—–kardeştir.
Her iki şirketin tescilli bulunduğu —– adresinin internetten yapılan tetkikinde ise, bu yerin tek bir bina olarak göründüğü, üst katını kaplar şekilde ——– ibaresi ve altında —– firmasına ilişkin reklam açıklamasının görüldüğü belirlenmiştir.
Bu tespitlerden başka 07/03/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7292 sayılı Kanunun ile 6361 sayılı Kanunda değişiklik yapılmış bu kapsamda; “Tasarruf finansman şirketinin faaliyet izninin kaldırılması ve tasfiyesi” başlığı ile madde 50/A- 1-2. fıkrasında;
(1) Likidite düzeyinin sürdürülememesi veya sürdürülemeyeceğinin anlaşılması, likidite hesaplamasının güvenilir şekilde gerçekleştirilememesi veya kasıtlı olarak likiditenin yanlış hesaplanması veya 15 inci madde kapsamında ———– alınması istenen tedbirlerin verilen süre içerisinde alınmaması ya da bu tedbirler kısmen veya tamamen alınmış olmasına rağmen mali bünyenin güçlendirilmesine imkân bulunmadığının veya bu tedbirler alınmış olsa dahi mali bünyenin güçlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi hâlinde Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla şirketin faaliyet iznini kaldırmaya ve tasfiyesine karar vermeye yetkilidir. Bu madde kapsamında tasfiyesine karar verilen şirketlerde müşterilerin sözleşmelerde yer alan finansman kullanma hakları uygulanmaz. Tasfiye kararı —- yayımlanır. Yayım tarihi, ilgililer bakımından tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
(2) ———– Kurul tarafından tasfiyesine karar verilen şirketler, ——- tarafından atanacak en az üç kişilik tasfiye komisyonu tarafından tasfiye edilir. Tasfiye komisyonu üyeleri ile bu kişiler tarafından temsil yetkisini haiz olmak üzere görevlendirilenler 5411 sayılı Kanunun 127 nci maddesine tabidir.(..)” hükmü getirilmiştir.
Yine 7292 sayılı Kanunun ile 6361 sayılı Kanuna geçici madde eklenmiş ve;———– maddenin yürürlüğe girdiği tarihte tasarruf finansman faaliyeti yürütenler, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma başvuruda bulunmak, başvuru sırasında durumlarını en geç altı ay içinde Kanun hükümlerine uygun hâle getireceklerine veya müşteri hak ve menfaatlerini zarara uğratmadan tasfiye olacaklarına dair bir plan sunmak ve planın uygun görülmesi hâlinde gereken işlemleri planda belirlenen süreler içerisinde yerine getirmek zorundadır.
(2) Bu maddede belirtilen süre içerisinde Kuruma başvuruda bulunmaksızın tasarruf finansman faaliyetinde bulunmaya devam edenler hakkında 46 ncı madde hükümleri uygulanır.(..)” hükmü getirilmiştir.
6361 sayılı Kanunun Geçici 7/1. maddesi kapsamında öngörülen süre ——- tarihinde sona ermiştir. Davaya konu araç devri ise 31/03/2021 tarihlidir.
Anılan yasal değişiklikler kapsamında ——– başlıklı basın açkılaması ile yukarıda anılan yasal değişiklikler hatırlatılmış, ———— başlıklı basın açkılaması ile ise, ——– için başvuran şirketlere ilişkin liste yayınlanmıştır. Davalı burada ——- sırada yer almıştır. Aynı basın açıklamasında ———;
“Bilindiği üzere, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanununda (Kanun) 7292 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile tasarruf finansman şirketlerinin denetim ve gözetiminin Kurumumuz tarafından yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu bağlamda, ——– hâlihazırda tasarruf finansman faaliyeti yürütenlerin 07.04.2021 tarihine kadar Kurumumuza başvuru yapmalarının zorunlu olduğu ifade edilerek, Kurumumuza başvuru yapmayanlar hakkında “İzinsiz faaliyette bulunmak” suçundan işlem tesis edileceği hususları kamuoyuna duyurulmuştur.
Bu itibarla, Kanunun Geçici 7’nci maddesi ile belirlenen başvuru süresi 07.04.2021 tarihinde sona ermiş olup, ekteki listede yer alan şirketler tarafından Kurumumuza intibak talebiyle başvuruda bulunulmuştur.
Buna göre, ——— başvurusunda bulunan şirketler konuya ilişkin olarak Kurumumuz tarafından yapılan değerlendirme süreci tamamlanana kadar faaliyetlerine devam edebilecektir.
Diğer taraftan, intibak talebi ——– tarafından uygun bulunanlar sektörde faaliyetlerine devam edecek olup, intibak talebi reddedilen şirketler ise ret kararından itibaren faaliyetlerine devam edemeyecektir.” şeklinde kamuoyunu bilgilendirmiştir.
Bu açıklamalar ve eki listelerden davalı şirketin de 6361 sayılı Kanunda yapılan yasal değişiklik sonrasında, tasarruf finansman şirketi olarak faaliyetini sürdürebilmek adına ——- başvurusunu, 07/03/2021 tarihinden itibaren tanınan bir ay içinde yapmış olduğu, dava konusu araç satım sözleşmesi tarihinde ——taleplerinin incelenmekte olduğu belirlenmiştir.
Sonrasında—– tarafından alınan —— ekli listede yer alan şirketlerin intibak şartlarını sağlayamamaları sebebiyle “intibak taleplerinin reddine ve tasfiyelerine” karar verildiği, ekli listede yer alan şirketlerin 6361 sayılı Kanunun 50/A maddesi uyarınca Kurul tarafından atanan tasfiye komisyonu tarafından genel hükümlere göre tasfiye edileceği, bahsi geçen şirketlerin — tarihi itibarıyla tasarruf finansman faaliyetinde bulunma yetkileri bulunmadığı —- tarihli basın açıklaması ile duyurulmuş, ——-Mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Davalı şirket bu ek listede, intibak taleplerinin reddine ve tasfiyelerine karar verilen şirketler içinde yer almaktadır.
Gerek davalı şirketin tasfiyesine giden ve yukarıda ayrıntısı ile açıklanan süreç, gerekse taraf şirketler yetkilileri arasındaki bağ gözetildiğinde, davacı tarafça dava dilekçesinde ifade edilen; davacının adeta dolandırılmak sureti ile güven ilişkisinin ihlal edildiği, davalı firmanın basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, tasfiye sürecine girdiği bir dönemde davacı firmayı adeta dolandırmak sureti ile araç tescilini ve teslimini sağladığı, ticari faaliyetine ödeme güçlüğü içerisinde olduğu halde devam ettiği, ancak iyiniyetli davacının güvenini suiistimal ederek aracın satış bedelini ödemediği iddialarının yukarıda tespit edilen resmi kayıtlar ile örtüşmediği, nitekim TTK’nun 18. maddesinde yer verilen basiretli bir işadamı gibi hareket etme gereğinin davacı şirket için de geçerli olduğu, bundan başka, davalı şirketin 6361 sayılı Kanunda düzenlenen intibak süreci içindeyken bu devir sözleşmesinin yapılmasının, yürütüleceği öngörülen tasfiye sürecine ilişkin bir tasarruf olduğu kanaatinin oluştuğu, TMK’nun 2. maddesi gereğince bu saikin korunamayacağı değerlendirilmekle davacı şirketin tüm taleplerinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının tüm taleplerinin reddine,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 20.834,55 TL, yargılama esnasında yatırılan 25.616,25 TL tamamlama harcı ve 80,70 TL ıslah harcın toplamında 46.531,50 TL harçtan mahsubu kalan 46.351,60 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 185.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/04/2023