Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/705 E. 2022/652 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/705 Esas
KARAR NO:2022/652

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/09/2022
KARAR TARİHİ:20/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında akdedilen — sözleşmenin, davalı tarafından haksız şekilde feshedilmek suretiyle davacı şirketin kar kaybına sebebiyet verildiğini, bu doğrultuda işbu dava açılmadan önce taraflarınca — yoluna başvurulduğunu ancak yapılan görüşmeler neticesinde — süreci, anlaşamama tutanağı ile sonlandırıldığını ileri sürerek davanın kabulü ile, davacı şirketin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —alacağının avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; alacak davasıdır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
—- tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakma görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilen davalardır. Buna göre, her iki tarafın da “ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davaları, ticari dava sayılmıştır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.6100 Sayılı HMK’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. — 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Somut olayda taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri irdelendiğinde; tahsis edilen ofisin kullanımına ve sözleşme süresine ve ödemeye yönelik şartlar nazara alındığında söz konusu sözleşmenin kira sözleşmesi olarak değerlendirilmesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kira sözleşmesine yönelik hükümleri çerçevesinde somut uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği anlaşılmaktadır.Her ne kadar davacı sözleşmenin bir kira sözleşmesi olmadığını ve birinci maddesinde açıkça hiçbir kayıt ve şart altında kira sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürmüş ise de, hukuki değerlendirme hakime aittir. Sözleşmenin konusu ve bütün olarak değerlendirilmesi halinde bir taşınmazın içerisinde bulunan eşyalar ile birlikte bir ücret karşılığında kiralandığı açıktır. Zira 6098 Sayılı Yasanın 299.maddesinde kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanma ile birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Bu tanımda dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin açıkça bir kira sözleşmesi olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.Tarafların sözleşmenin ismini farklı bir şekilde belirlemeleri veya içeriğinde başka bir ifade kullanmaları sözleşmenin konusu dikkate alındığında kira sözleşmesi olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.
—kararlarda belirtildiği üzere —- somut olayda kira sözleşmesinin bulunduğu kanaatiyle aşağıdaki şekilde mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin — hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli — MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren— hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair tarafların yokluğunda karar verilmiştir.