Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/679 E. 2023/292 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/679 Esas
KARAR NO: 2023/292
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/09/2022
KARAR TARİHİ: 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin —- numaralı abonesi olduğunu sözleşme hesap numarası —- numaralı tesisattaki elektrik enerjisi kullanımı neticesinde tahakkuk eden ve dava dilekçesinde sunmuş oldukları faturayı ödemediğini davalı aleyhine——- dosyası ile takip başlatıldığını davalının haksız olarak takibe itiraz ettiklerini beyan ederek itirazın iptaline takibin devamına davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
—– dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine 08/09/2021 tarihinde 14.558,24 TL toplam alacak üzerinden takip başlattığı ödeme emrinin borçlunun 17/12/2021 tarihinde tebliğ olduğu borçlunun 23/12/2021 tarihinde borca itiraz ettiği itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Dosya rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi hazırlamış olduğu raporda özetle; taraflar arasında ——- tarihinde perakende satış sözleşmesi imzalandığını, davaya konu 5 adet faturanın birbirini ardışık takip eden sayaç endeks değerlerinden oluşan normal tüketim faturaları olduğunu, faturaların ödendiğine dair dosyada delil bulunmadığını asıl alacak ve işlenmiş faizlerle birlikte toplam alacak miktarının 14.558,23 TL olduğunu beyan etmiştir.
Davalıya ilişkin tacir araştırması yapılmış olup bu kapsamda ———müzekkere yazılmış olup gelen yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Dava, elektrik fatura borcundan kaynaklı icra takibine itirazın iptali davasıdır.
6100 sayılı HMK. 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı niteliğinde olup, mahkemece davanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalı, dava şartının bulunmaması halinde HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmelidir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nun veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, ——-, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun,———belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak,—— bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, ———–maddesine göre ——- tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak ——- dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının —-nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. ——— kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez———–Somut olaya döndüğümüzde dosya kapsamında mevcut vergi dairesi müdürlüğü yazı cevabı ve ekindeki beyannamelere göre muhtasar vergisi yönünden vergi kaydı bulunduğu ve yıllık kazancının yukarıda açıklanan sınırı aşmadığı anlaşılmakla, buna göre tacir olarak kabul edilmesi mümkün görülmemiştir.
28/11/2013 Tarihli resmi gazetede yayınlanarak 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2.maddesinde ” Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar ” düzenlemesine yer verilip, 3.madde de ise tüketici işlemi tanımlanmış ve ” mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişilerinde dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ” ifadelerine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile davalı hizmet veren ile tüketiciler arasındaki sözleşmeden kaynaklanan her türlü ilişkinin artık tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamına alınmış olduğunu açıkça göstermektedir. Ayrıca aynı kanunun 83.maddesinde de ” taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” denilerek 6502 Sayılı Kanunun tüketici işlemlerinde mutlak uygulama alanı bulacağı ayrıca vurgulanmıştır. Yasanın yürürlüğü ise geçici 1.madde de düzenlenmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73.maddesinde de Tüketici Mahkemeleri düzenlenmiş ve ” Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” denilmiştir.
6502 Sayılı Yasa kapsamında taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi olup Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle ve yasal düzenlemeler karşısında mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmakla görevli mahkemenin ——— Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olması halinde dosyanın görevli——— Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama ve harç giderlerinin HMK 323 ve 331. maddeleri uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresinde başvurulmazsa HMK 20/1 ve 331/2 maddeleri uyarınca dosya resen ele alınarak mahkememizce karar verilmesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara bilahare tebliğ edilmek üzere miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023