Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/670 E. 2023/979 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/670 Esas
KARAR NO:2023/979
DAVA: İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/09/2022
ASLİ MÜDAHALE DAVASI:
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 12/05/2023
KARAR TARİHİ: 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ANA DAVADA, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında —– Tarihli adi yazılı sözleşme ile——- Karşılığında söz konusu şirketin %20 hissesinin devri konusunda anlaşılarak adi yazılı sözleşme akdedildiği, söz konusu —–bedeli davalılar müvekkilinden almış olmasına rağmen bu zamana kadar hiç bir şekilde bahsi geçen şirketin devrini sağlamadıkları gibi müvekkili sözleşmenin akdedildiği tarihten itibaren oyaladıklarını hem maddi hem de manevi olarak zarara uğrattıklarını, alacağının tahsili amacıyla ——– Sayılı dosyası ile davalı borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı , davalı borçlular ise 29.06.2022 tarihinde borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek başlatılan icra takibini durdurduklarını, takip konusu meblağ davalı borçlular tarafından müvekkilini uzun zamandan beridir mağduriyete uğratmasının yanı sıra yapmış oldukları haksız borca itiraz sebebi ile ve bunun yanı sıra akdedilen adi yazılı hisse devri sözleşmesinde de verilen taahhütleri yerine getirmemesi sebebi ile müvekkili zarara uğratan davalı borçluların itirazlarının iptali için iş bu davayı açtıklarını , bu nedenle davanın kabulü ile, davalı borçluların icra dosyasına yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, takibe itiraz eden davalı borçluları aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.

ANA DAVADA davalılar vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle ; Davacı ———- uzun yıllardır gıda piyasasında çalışan ve tanınan muhtelif şirketlerinden biri olan —— şirkete ortak olmak istediği ve bunun için —— yatırım yapmış,satın aldığı hisseleri 4,5 yıl boyunca adına tescilden kendisi kaçındığı, hissedarı olduğu şirket ticari durumunu toparlayamadığından tasfiye yoluna gittiğinde ise ” Hisselerimi vermediniz” bahanesi ile etik olmayan bir yola giderek hisse satın alma bedeli olan ——- geri istediği, yapılan adi yazılı sözleşmeye göre şirket hissesinin %20si karşılığında davacı ——– 100.000 EURO ödediği, satın aldığı hisseleri aradan geçen 4,5 yıllık süre zarfında çeşitli bahaneler ileri sürerek devralmadığını, 17.02.2018 tarihli hisse devir sözleşmesi bir satış vaadi değil bilakis bir satış /devir sözleşmesi olduğunu, satın aldığı hisselerin kendi adına kaydedilmesini davacının istemediğini,icra takip talebi İİK ve özel kanunların öngördüğü şekilde düzenlenmediğini, anapara alacağı talebi haksız olduğu bu anaparaya faiz talep edilmesi yasaya aykırı olduğu, temerrüde düşen müvekkillerin değil sözleşmedeki tescilden kaçınan davacı ——– kendisi olduğundan bahisle davanın reddine ,davacının haksız ve kötü niyetli takibi sebebi ile %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini beyan etmiştir.

ASLİ MÜDAHALE DAVASINDA, davacısı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; asli müdahale peşin harcının yatırıldığı, hem davacı hem davalıya husumet yönelttikleri, 22.06.2022 tarihinde davacı ——— avukatı olan ——– avukata 2000 EURO parayı mobil bankacılık aracılığı ile havale ettiklerini, yine müvekkili ile —— müşterek çocuğu olan —— tarihinde 800 EURO parayı —— hesabına attıklarını, davaya konu olan 100000 EURO paranın her iki eşe ait olduğu, hem kendi hakkı için hem de eşinin hakkı için ——- avukatına dava harç ve masraflarını gönderdiklerini, müvekkili ile kocası arasında boşanma davası açılmadığı, müvekkili ve eşi, evlilik birliği süreci içinde biriktirmiş oldukları parayla —- de yatırım yapmak amacıyla; —- ilinde bulunan —– ünvanlı şirket ile ——— tarihli adi yazılı sözleşme akdedildiği, Sözleşmenin diğer tarafı olan şirketin sahipleri, —- akrabaları olduğu, bu sözleşmeye göre: sözleşmenin bir tarafı olan—– diğer tarafa vereceği, diğer taraf olan —— karşılığında şirketin % 20 hissesini ——- devredeceğini, bu sözleşmenin taraflarca imzalandığını, her ne kadar böyle bir sözleşme yapılmışsa da, sözleşmenin diğer tarafı olan——-üzerine düşen edimi yerine getirememiş, ve üzerinden 5 yıl geçtiği şirketin %20 hissesini davacı eşe devretmediklerini, sözleşmenin diğer tarafı olan—–aleyhine ——- esas numarasıyla icra takibi başlattıklarını, yatırım amacıyla davalı şirkete ödenen 100000 EURO paranın yarısı(50.000 euro) müvekkiline ait olduğunu, bu paranın evlilik birliği süreci içinde her iki eşin çalışması ve birikimleri ile toplandığından bahisle asli müdahale talebinin kabulüne, 100.000 EURO tutarındaki paranın yarısının(50.000 EURO) müvekkiline ait olduğunun tespit edilmesine, davalılar tarafından ——— yapılan 428.000 TL, 1000 EURO ve 30.000 TL ‘nin—— payına düşen 50.000 Euro tutarındaki paranın içinden mahsup edilmesine ve 50.000 Euro tutarındaki paranın sözleşme tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken alınmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan etmiştir.

ASLİ MÜDAHALE DAVASINDA, davalılarına usulüne uygun olarak tebliğ yapılmış, asli müdahale davasına cevap verilmemiştir.

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
ANA DAVA, ——–sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkememizce davaya konu icra dosyası sureti dosyamız arasına alınmış, davacı tarafından ana dava davalıları aleyhine 17/02/2018 tarihli adi yazılı hisse devri sözleşmesinin yerine getirilmemesi nedeniyle ödenen 100.000 Euro nedenlin tahsili talebidir şeklindeki açıklama ile 100.000 Euro ve 193.950,09 TL faiz alacağının tahsili için ilamsız icra takibine başlandığı, borçlular tarafından yasal süresinde yapılan itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. İtirazın iptali davası, kendine özgü şartları olan bir dava türü olup, itirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir ve bu husus dava şartıdır. İİK 58/3 maddesi ile; alacağın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizinin takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre, alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re’sen göz önünde tutulmalıdır.——–Davaya konu takip talebi ve ödeme emri incelendiğinde, 100.000 Euro istemin Türk parasıyla tutarının ve bu alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin açıklanmamış olduğu görülmüştür. Bu durumda İİK’ya uygun olarak düzenlenmiş bir takip talebinden ve dolayısıyla geçerli bir icra takibinden bahsedilemez.Yukarıda yapılan açıklamalar gereği, itirazın iptali davasının görülebilmesi için aranan geçerli bir icra takibi bulunmasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile ana davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

ASLİ MÜDAHALE DAVASI ise, ana davaya konu 100.000 Euro tutarındaki paranın yarısının (50.000 Euro) davacıya ait olduğunun tespit edilmesine, davalılar tarafından —- yapılan 428.000 TL, 1000 EURO ve—– payına düşen 50.000 Euro tutarındaki paranın içinden mahsup edilmesine ve 50.000 Euro tutarındaki paranın sözleşme tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken alınarak asli müdahale davası davacısına verilmesi istemine ilişkindir. Asli müdahale davasındaki talep esasen davacı ve davalılardan ——- arasında boşanma davası olduğu, dava edilen 100.000 Euro’nun evlilik birliği içinde kazanılmış tutar olup, mal rejimi gereği davacının bu tutarın yarısında hak sahibi olduğu iddiasına dayandırılmış olmakla, anılan tutarın paylaştırılması ve tahsili yönünden Aile Mahkemeleri görevli olmakla birlikte, davacının bu istemini davalılar ——-Aile Mahkemesinde yöneltmesine, görev kuralları gereği olanak bulunmadığı, bundan başka davalı —– aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle, menfaatlerinin de ortak olmadığı, dolayısıyla davacının bu asli müdahale davasında hukuki yararının bulunduğu değerlendirilmiş, ne var ki HMK’nun 33. maddesi dikkate alınarak istemin, uyuşmazlık konusu hisse bedelinin davalı ——— ait olduğunun tespiti istemi olarak yorumlanması gerektiği Mahkememizce değerlendirilmiştir.
HMK’nun 65/2. maddesi gereğince asli müdahale davası, asıl yargılama ile birlikte yürütülüp karara bağlanacak olmakla ve asıl yargılamaya ilişkin yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın usulden reddi gerekmekle, asli müdahale davası yönünden tahkikata devam edilemeyeceği, mevcut delil durumu itibariyle hüküm de kurulamayacağı değerlendirilmiş, asli müdahale davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HMK 331/1. maddesinde “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek olmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmeder “şeklinde düzenlenmiş olup, yukarıda açıklanan gerekçelerle asli müdahale davası davacısının istemini bu davada ileri sürmekte hukuki yararının bulunduğu, evliliklerinin 1995 yılında, iddianın dayanağı hisse devir sözleşmesinin 2018 tarihli olup, evlilik sürecinde aktedilmiş göründüğü, buna karşın asli müdahale davasının davalılarından ——-başından beri takip usulüne ilişkin itirazlarını ileri sürdükleri, usulsüz takibin borçlusu göründükleri, dolayısıyla dava tarihindeki haklılık prensibi gereği, asli müdahile karşı —–haksızlığından söz edilemeyeceği, buna göre asli müdahale davası masraflarından asli müdahale davası davalısı —– sorumlu bulunduğu değerlendirilmiştir. Nitekim yargılama süreci içinde taraf eşlerin imzaladığı boşanma protokolünde de tarafların şirket hisse bedeli olan 100.000 Euro’nun 50.000 Euro’sunun asli müdahale davacısına ait olduğu hususunda mutabık kaldıkları da belirlenmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ana dava yönünden, geçerli bir icra takibi bulunmasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2- Asli müdahale davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
ANA DAVADA;
3-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 16.629,77 TL harc ile 7.464,91 TL tamamlama harcın mahsubu ile bakiye 23.824,83 TL nin davacıya iadesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar için takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6——— bütçesinden karşılanan 1.600 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

ASLİ MÜDAHALE DAVASI;
7-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 17.206,00 TL harcın mahsubu ile kalan bakiye 16.936,15 TL nin davacıya iadesine,
8-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı için takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı ————alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin, Davalı Vekilinin ve Asli müdahil vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/11/2023