Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/614 E. 2022/837 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/614 Esas
KARAR NO : 2022/837

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; gönderici müvekkili şirket —-eşyaları satışıyla ilgilenen —– bir şirket olduğunu, gönderici müvekkili şirketin 19/02/2022 tarihinde ticari amaçla —— bulunan şubesine göndermesi için 45.083,47 TL değerindeki —– eşyasını —— göndermek üzere davalı taşıyıcı şirkete teslim ettiğini, müvekkili şirket ilgili —— eşyalarını gayet özenli bir şekilde streçlemiş ve pıt pıtlı poşete koymuş ve ardından kolilediğini, müvekkilinin paketleme konusunda üzerine düşen özen sorumluluğunu kusursuz bir şekilde yerine getirdiğini, tüm bu özenli paketlemeye rağmen davalı söz konusu —–eşyalarını parçalanmış ve kullanılmaz bir şekilde alıcıya teslim ettiğini, gönderdiği ürünlerin hasarlı ve kullanılmaz bir şekilde —– şubesine gönderildiğini öğrenen müvekkili her ne kadar durumu davalı şirkete bildirmiş olsa da davalı şirket sorumluluk almadığını, müvekkilinin zarar tazmin talebini reddettiğini, müvekkil şirket —– ürünleri satan bir firma olduğunu, sattığı ürünler, cam, porselen, ayna gibi materyallerden oluşan kırılacak ürün olduğunu, yapılan sözleşmede de görüleceği üzere, davalı yan müvekkili şirketin ticari ve satımdan kaynaklanan ürünlerini taşıyıcılık anlamında bir hizmet sağlamadığını, müvekkil şirket, davalı yanın tek bir kere ürünlerini taşımadığını, sürekli olarak, aralarında bir ticari ilişki olacak şekilde taşımacılık yaptığını, müvekkilinin hangi tür ürünleri taşıttığını bilmediğini, ürünlerin fotoğraflarına bakıldığında, bütün kolilerdeki, bütün sarılı ürünlerin tek tek kırıldığı görüldüğünü, özensiz bir taşımacılık hizmetinde dahi bu derece iyi paketlenmiş ürünlerin parçalanması için ciddi bir efor sarfedilmesi gerektiğini, asgari bir özen gösterilen taşımacılık hizmetinde dahi ürünleri bu kadar hasar görmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ürünlerin bu derece zarar görmesi ve kullanılamaz hale gelmesi, davalının taşıma borcunu ifa ederken en ufak bir özen dahi göstermediğini ortaya koyduğunu, müvekkilin—— şubesinde çalışan görevli personel ürünleri kargo şirketinden teslim aldığında tüm eşyaların parçalandığını farketmiş ve durumu hemen genel merkeze ilettiğini, ürünlerin parçalanmış şekilde teslim alındığını bilgisini alan şirket yöneticisi durumu derhal davalı yanın —— şubesindeki müdürüne ——üzerinden bildirdiğini, durumla ilgileneceğini söyleyen davalı şirketin ——şube müdürü—— konuşmalarından da anlaşılacağı üzere öncelikle durumu kabullendiği, ardından hasar tazmin taleplerinin reddedildiğini ifade ettiğini, bu konuşma üzerine yasal süreci başlatmak üzere taraflarına başvuran müvekkilinin talebi üzerine dava şartı zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu,——-esas sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere davalı yan sorumluğunu kabul etmediğini, son tutanak anlaşmama şeklinde düzenlendiğini, davalı yan TTK md.875’den kaynaklanan en yüksek özen borcunu yerine getirmek bir yana; eşyaların taşınmasında asgari bir özeni gösterse dahi bu zararın oluşmayacağı aşikar olduğunu, davalı yan eşyaların taşınmasında hiçbir özen göstermemiş ve kendisine teslim edilen eşyaları paramparça teslim ettiğini, bu sebeple müvekkil şirket 45.083,47 TL değerindeki ev eşyasını satışa arz edememiş ve zarara uğradığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 24/01/2022 tarihli kargo taşıma sözleşmesi mevcut olduğunu, sözleşmenin 3.19. Maddesinde ”Taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim ettiği süre içinde husule gelecek zıya, hasar ve gecikmeden sorumludur” denmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu açık bir biçimde ifade edildiğini, davalı şirket yukarıda bahsedilen —— eşyaları kendisine sağlam ve özenli bir şekilde paketlenmiş bir şekilde teslim edilmesine rağmen sözleşmeden kaynaklanan borcunu ifa etmediğini, ürünleri alıcıya hasarlı bir şekilde teslim ettiğini, satıcı tarafı olduğu 24/01/2022 tarihli kargo taşıma sözleşmesi gereğince bu zıya ve hasardan sorumlu olduğunu, açıklamalarımız uyarınca kargo şirketinin taraflarına teslim edilen ürünleri parçalanmış bir şekilde alıcıya teslim etmesi ve bundan dolayı müvekkili maddi zarara uğratmış olması sebebiyle iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşıma eşyalarında meydana gelen zararın giderilmesi amacıyla davalı aleyhine şimdilik 1.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile kargo taşıma faaliyeti yürüten köklü ve saygın bir şirket olan müvekkili şirket arasında kargo taşıma sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdedilmiş olan bu sözleşme kapsamında, müvekkili şirket düzenli olarak davacıya ait ürünlerin taşıma işini gerçekleştirdiğini, davacı tarafın müvekkil şirkete 19.02.2022 tarihinde teslim ettiği içeriğinde —— eşyaları bulunan kargo, müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen kargo taşıma faaliyeti kapsamında 24.02.2022 tarihinde alıcısına hasarsız olarak teslim edildiğini, davacının iddia ve talepleri haksız ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu, davacının tüm iddia ve taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacı taraf dava konusu kargonun müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen taşıma faaliyeti sırasında hasar gördüğü ve bu kapsamda oluşan zarardan müvekkil şirketin sorumlu olduğu iddiasında olduğunu, ancak huzurdaki uyuşmazlıkta öncelikle incelenmesi gereken hususun, dava konusu kargonun içeriği ve kargo içeriğinde yer alan ürünlerin kargo taşıma sözleşmesi kapsamında sigortalı olarak taşınıp taşınmadığının olması gerektiği, davaya konu olayda davacının tüm iddia ve beyanlarının maddi gerçeğe aykırı ve kötüniyetli olduğu açık olduğunu, arz ve izah olunan nedenlerle davacının tüm iddia ve beyanlarına itiraz edildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle; taşıma sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.HMK.’nun 17. maddesi gereğince yer alan yetki şartı da munhasır yetki şartı olup kesin yetki şartı değildir. HMK.’nun 19. maddesi gereğince, munhasır yetki şartı davalı tarafça usulüne uygun şekilde ileri sürülmediği takdirde, sanki bir kesin yetki şartıymış gibi mahkemece re’sen dikkate alınamaz. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin —–Mahkemeleri olduğunun belirtildiği, davalının yasal süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunduğu,——) kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-Davalı tarafça cevap süresi içinde yetki itirazında bulunulması, 6100 sayılı HMK 17. maddesi gözetilerek yetkili mahkemenin —– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun anlaşılması nedeniyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın yetkili —— Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın. 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderleri hususunun yetkili mahkemece değerlendirilmesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.