Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/610 E. 2023/377 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/610 Esas
KARAR NO : 2023/377

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2022
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız —— Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; müvekkilinin teknoloji sektöründe faaliyet gösteren kişisel bilgisayarların ve çevre birimlerinin kurulumu yazılım kurma internet onlar sistemler için ve telekomünikasyon yoluyla her türlü bilginin dağıtım ticaret pazarlama iletişimini yapmak iletişim sistemi kurmak gibi her türlü teknolojik hizmetle iştigal eden ve kendi sektöründe ticari itibarı yüksek bir şirket olduğunu, müvekkil ile borçlu arasında addedilen bakıp ve destek sözleşmesi uyarınca müvekkil firma davalı – firmanın temel network hizmetleri server-storge alt yapısı ve benzeri bakım destek işlerini yapmaya üstlendiğini, davalı tarafın ise bu hizmetler karşılığı sözleşmede kararlaştırılan ücreti ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilinin aldedilen sözleşmeye istinaden üstüne düşen tüm edimleri eksiksiz yerine getirdiğinin davalının üstlenmiş olduğu ödeme yükümlülüğünün yerine getirmediğini, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunmakla davalı——ile müvekkil arasında cari hesap bir ticari defterleri de görüleceğini, davalının takip tarihi itibarıyla 33.844 TL ve 30 36.USD borçu bulunduğunu, taraflar arasında sözleşme İlişkisi —-ve ticaret limited Şirketi ile başlamış olduğunu davalı şirket tarafından —- şirketin … olduğunun ticari ilişkim firma üzerinden sürdürülebileceğini ifade ettiğinin, 2019 – yılı kasım ayı itibari faturalarini—-taşımacılık adına ayrı cari hesap ve fatura düzenlenmeye başlandığını bahsi geçen şirketlerin aynı olduğunu —–. İcra Dairesi —— Esas sayılı dosyada icra takibine başlandığını, davalının buna itiraz etmediğini, —– İcra —– Esas sayılı icra takbine itiraz ettiğini, takibin durduğunu davalının kötü niyetli olduğundan davali aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.

ll. SAVUNMA:
Davalı tarafın davaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—-.İcra Müdürlüğünün —— sayılı dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya yönelik 33.844,00 TL asıl alacak, 447,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 34.291,85 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 17.03.2023 tarihli raporda, davalı tarafın inceleme gününe katılmadığı ile defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı lehine delil vasfı bulunduğu, davacı şirketin defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalı şirketten faturadan kaynaklı olarak 33.844,00 TL alacaklı olduğu, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
Davacı yan, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap alacakları olduğunu iddia ettiği ve bu iddiasını ispatlaması gerektiği, davacı vekili teslime dair bir vesika sunmamışsa da ticari defterler taraflar lehine delil olabilecekitir, zira uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olduğu yani iki tarafında defter tutma yükümlülüğü bulunduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari defterlerine geçirilmesi gereken bir işten doğmuş olduğu, davacının defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmıştır.
TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. (Yargıtay —–.HD 26.04.2002 T.——
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020 T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu karar davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı, dava konusu alacağın davacı şirketinin defterlerinde ise kayıtlı olduğu ise, bilirkişi raporu ile sabittir. HMK 222/3. maddesine göre davalının ticari defterlerini sunulmaması halinde davacının ticari defterleri lehine delil olarak sayılacağından, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve asıl alacağın varlığına kanaat getirerek, asıl alacak yönünden davanın kabulü ile takibe bu alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.

İşlemiş Faiz Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Her ne kadar takip dosyasında işlemiş faiz talep edilmiş ise de ; Taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme mevcut olmadığında ve borçlunun bir ihtar veya ihbarla temerrüde düşürülmediğinde işlemiş faiz talebi kabul edilemeyeceği, davacının düzenlemiş olduğu fatura tutarının ödeneceği vade belirtilse dahi bu durumu değiştirmeyeceği (Yargıtay —–.HD —— anlaşılmakla, anılan bu şartlar gerçekleşmediğinden davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. (Yargıtay —–.HD —–
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının—–İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin 33.844,00 TL asıl alacak, üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alacağın %20 sine tekabül eden icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.311,88 TL harçtan peşin alınan 563,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.748,51 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 644,07 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 1.719,00 TL yargılama giderinden davanın red(%26,06) ve kabul(%73,94) oranına göre hesaplanan 1.271,04 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
10-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 976,02 TL’sinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili, 343,98 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde—– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.