Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/469 E. 2023/150 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/469 Esas
KARAR NO : 2023/150

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2022
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin, yurt içi elektrik, doğalgaz ve madencilik alanında hizmet veren, ait olduğu sektörün önde gelen kuruluşlarından olup, müvekkili şirket ile davalı/borçlu arasında akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi kapsamında doğan fatura alacağına istinaden;——İcra Müdürlüğünün ——-Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olup işbu takibe davalı/borçlu tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edilmiş olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi uyarınca; davalı şirketin sözleşmede belirlenen birimlerde aktif elektrik enerjisini satın almayı, müvekkili şirketin ise aynı miktarda aktif elektrik enerjisini davalıya satmayı taahhüt etmiş olduğunu, müvekkili şirketin sözleşme gereği davalıya elektrik enerjisi sağlamışsa da davalının ekte sundukları 4 adet faturayı ödememesi nedeniyle, —— Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, taraflar arasında akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nin 5.4. maddesi uyarınca “Faturanın tanzim tarihinden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi esastır.” Ek olarak 5.5. maddesine göre “Davalı fatura tutarını 10 günlük ödeme süresi içinde ödemediği takdirde, müvekkil şirket, ödenmeyen fatura tutarına, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun 51.Maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranına göre günlük olarak gecikme bedelini hesaplayarak KDV’si ile birlikte fatura düzenleyecektir.” Hükümlerine yer verildiğini belirterek davalının ——- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline ve takibin aynı koşullarla devamına, davalının itirazı, likit alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik tamamen kötüniyetli olmakla birlikte, alacağın %20’den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; kullanılan elektrik enerji bedelinin tahsili için başlatılan——- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.—— Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 30/10/2017 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 42.171,91 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 06/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 10/11/2017 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır——-İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi, İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı yasanın “sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde; sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmış olup, bu sebeple sözleşmeden doğan para borcunun tahsili için başlatılan takipte, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir. Takip, davacı/alacaklının seçimine göre hem genel ve hem de özel yetkili daire açılabilir.
Somut olayda; davalının yerleşim yerinin——- olduğu, davacının ise —– olduğu, TBK 89. Madde gözetildiğinde——- İcra Dairesinin yetkili icra dairesi olduğu, usulüne uygun başlatılmış bir icra takibi bulunduğu anlaşıldığından takibe yetki itirazının reddine karar verilerek esasın incelenmesine geçilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi ——tarafından düzenlenen 20/11/2022 tarihli rapora göre; davacı——arasında,——adresinde kurulu bulunan—– numaralı tesisat ve ——-) üzerinden 24.05.2016 tarihinde 1 yıl süreli “Elektrik Satış Sözleşmesi ” imzalandığı, taraflardan herhangi biri tarafından 60 gün öncesinden bildirim yapılarak sözleşme fesh edilmediğinden, 24.05.2017 tarihinde sona ermesi gereken sözleşmenin otomatik olarak 24.05.2018 tarihine kadar uzadığı, davacı elektrik şirketi tarafından düzenlenen 28.06.2017 son ödeme tarihli ve 7.165,04 TL tutarlı ilk fatura 71 gün boyunca davalı tarafından ödenmemesine rağmen, Yönetmelik gereği davacı tarafından, 05.07.2017 tarihinde kesilmesi gereken elektriğin kesilmediği, davacı şirket tarafından düzenlenen 4 adet faturanın sözleşmesine ve yönetmeliğe uygun olarak hesaplandığı ve faturalandırıldığı, davalı tarafından, tablo-1’de belirtilen fatura bedelleri ödediğine dair herhangi ödeme belgesi sunulmadığından, davaya konu fatura bedellerinden sorumlu olacağı, davalının, 41.907,51 TL asıl alacak, 644,25 TL işlemiş faiz ve 115,97 TL faizin KDV’si olmak üzere olmak üzere, toplam 42.667,73 TL borçlu olacağı, davacı icra takibinde, 41.907,51 TL alacak ve 264,40 TL işlemiş faiz üzere olmak üzere, toplam 42.171,91 TL alacak talebinde bulunduğundan talebe bağlılık ilkesinin değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin taktirinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; taraflar arasında —–numaralı tesisat ve sanayi gurubu (——) üzerinden 24.05.2016 tarihinde 1 yıl süreli elektrik satış sözleşmesi imzalandığı, taraflardan herhangi biri tarafından 60 gün öncesinden bildirim yapılarak sözleşme fesh edilmediği ve bu nedenle 24.05.2017 tarihinde sona ermesi gereken sözleşmenin otomatik olarak 24.05.2018 tarihine kadar uzadığı, davacı elektrik şirketi tarafından düzenlenen 28.06.2017 son ödeme tarihli ve 7.165,04 TL tutarlı ilk fatura 71 gün boyunca davalı tarafından ödenmemiş olduğu, Yönetmelik gereği davacı tarafından, 05.07.2017 tarihinde kesilmesi gereken elektriğin kesilmediği, davacı şirket tarafından düzenlenen 4 adet faturanın sözleşmesine ve yönetmeliğe uygun olarak hesaplandığı ve faturalandırıldığı anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın KABULÜ ile,——Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 41.907,51 TL asıl alacak ile 264,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.171,91 TL alacak yönünden itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte icra takibinin DEVAMINA,
2)İptaline karar verilen 41.907,51 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 2.880,76 TL’den peşin olarak yatırılan 509,34 TL’nin mahsubu ile 2.371,42 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 509,34 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk dava masrafı, 137,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 1.350,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.579,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde—— Esas sayılı dosyasının iadesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.