Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/459 E. 2023/504 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/459
KARAR NO : 2023/504

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,—-plaka sayılı aracın, davacı şirket nezdinde akdedilen —–nolu Trafik Sigorta Poliçesi (Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) ile davalı—-adına 30/05/2012 ile 30/05/2013 tarihleri arasında sigortalandığını, sigortalı aracın, 28/10/2012 tarihinde alkollü sürücünün sevk ve idaresinde iken —- idaresindeki —plakalı ve —– idaresindeki —-plakalı araçlara arkadan çarpmak suretiyle maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmesine sebep olduğunu, kazazede araçlarda meydana gelen hasar nedeniyle davacı şirkete yapılan rücu talepleri üzerine hasar gören araçlar için poliçe limiti dahilinde toplam 45.000,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme detaylarının dava dilekçesinde yazılı tabloda gösterildiğini, buna göre 19/02/2013 tarihinde —–22.500,00 TL, 22/02/2013 tarihinde—–22.500,00 TL ödendiğini, kaza anında sürücünün alkollü olması nedeniyle davalının, sigorta sözleşmesi ve genel şartları ihlal ettiğini; bu nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 45.000,00 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren (22.500,00 TL’sinin 19/02/2013 tarihinden ve 22.500,00 TL’sinin 22/02/2013 tarihinden itibaren) işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmistir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, bu nedenle usulsüz tebliğ nedeniyle davaya cevap verme süresinin 05/03/2014 tarihinden itibaren işlemeye başlaması gerektiğini, aksi halde davayı inkar haklarını kullandıklarını, esasa ilişkin olarak da olayla ilgili ceza davası açıldığını, bu davanın halen derdest durumda bulunduğunu, mahkemece bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, olayda davalının kusurunun bulunmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava; taraflar arasında yapılan sigorta sözleşmesi ve genel şartlarına, davalının aykırı davrandığından bahisle; davacının hak sahiplerine ödediği bedelin rücuen tahsili istemine; ilişkindir.Sigorta poliçesinin incelenmesinde; —-ait—- plakalı aracın, 30/05/2012-2013 başlangıç ve bitiş tarihli olarak —– tarafından —– nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı; poliçenin düzenlendiği tarih itibariyle araç başına 22.500,00 TL, kaza başına 45.000,00 TL maddi tazminat teminat limitinin bulunduğu; görülmüştür.
—- İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 26/10/2015 tarih ve — sayılı yazı cevabına göre; —- plakalı aracın, 07/05/2010 tarihinden itibaren —– adına kayıtlı bulunduğunun bildirildiği; görülmüştür.
Mahkememizin —- Esas, —- karar sayılı kararı ile davanın reddine dair karar verildiği, işbu kararın —- BAM—-HD nin —- esas, —— karar sayılı ilamı ile; ” Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişiye ödeme yapan sigortacının ödediği bedeli, alkollü araç kullanımı nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir (Kaza tarihinde yürürlükte bulunana 15 Ağustos 2003 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B-4.d maddesi). Bunun yanında davacı vekili ihbar mükellefiyetinin doğru bir şekilde yerine getirilmediğinden bahisle rizikonun teminat kapsamında olduğuna ilişkin ispat külfetinin davalıya ait olduğunu iddia etmektedir.
Davacı taraf rücu sebebi olarak ayrıca kaza mahallinin terk edilmesi sebebine dayanmış ise de, kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan sözü geçen genel şartlarda bu hususun rücu sebebi olarak düzenlenmediği, Yargıtay uygulamasında sözü geçen genel şartların B-4.f bendinde düzenlenen rücu sebebinin, zarar ve ziyan miktarında bir artış olması halinde artan miktar bakımından geçerliliğinin bulunduğu, bunun da somut olayla bir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla olay tarihindeki genel şartlara göre kaza mahallinin terk edilmiş olmasının münhasıran rücu sebebi teşkil etmediği, davacının buna ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı görülmektedir.
Ne var ki, davacı vekilinin sürücü değişikliği yapıldığı, bir başka ifadeyle gerçek araç sürücüsü olan —–kaza esnasında alkollü olduğu ve kazayı kendisinin yaptığını beyan eden —–gerçek sürücü olmadığı yönündeki dava ve iddiası bakımından ileri sürmüş olduğu delillerin, ilk derece mahkemesince değerlendirilmediği, mahkemece yapılan araştırma ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hüküm vermek bakımından yeterli olmadığı görülmektedir.
HMK’nın 353/1-a/6. maddesinde esasa etkili bulunan delillerin toplanmamış ve/veya değerlendirilmemiş olması kararın kaldırılması sebebi olarak öngörülmüştür.
Eldeki davadan önce açılıp delil olarak dayanılan ve istinaf aşamasında karara çıkan —–Asliye Ceza Mahkemesinin —–Karar sayılı dava dosyasında, davaya konu kazayı gerçekleştirdiğini beyan eden —–isnat edilen eylemi işlemediğinden bahisle beraatine karar verilip, hakkında “suç üstlenme” suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, kazayı yapan aracın gerçek sürücüsünün ise sanık —–olduğu kabul edilerek, bu kişinin cezalandırılmasına karar verildiği, ayrıca sözü geçen kişi hakkında “suç üstlenme suçuna azmettirmeden” dolayı suç duyurusunda bulunulduğu görülmektedir.
Bu itibarla, sözü geçen ceza davasının sonucu bekletici mesele yapılmadan, ceza dosyası üzerinden toplanan deliller ile dosya kapsamındaki delillere göre bir değerlendirme yapılarak sürücü değişiklik halinin mevcut olduğunun kabulü durumunda, doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmemiş olması nedeniyle, ispat külfeti tersine çevrilerek araç sürücüsünün yasal sınırın altında alkollü olduğu ve/veya araç sürücüsünün arkadan çarpma sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek aynı istikamette gitmekte olan diğer bir araca da çarparak gerçekleştirdiği kazanın da münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğine ilişkin ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu kabul edilerek, davalıdan bu konudaki delilleri sorulup, gerekirse bu konuda uzmanlığı bulunan bir başka bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre bir değerlendirme yapılıp, karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.Kabul şekli bakımından da sürücü değişiklik iddiasını nazara almadan gerçek sürücü olmadığı iddia edilen kişi bakımından afaki bir şekilde bir değerlendirme yapan, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuyla yetinilmiş olması doğru olmamıştır.” şeklinde kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce istinaf ilamı doğrultusunda—–ASCMnin —-esas, —- karar sayılı dosyasının celbine karar verilmiş incelenmesinde; sanık olarak —– sanık sıfatının bulunduğu, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan yapılan yargılama sonucunda; “somut olayda sevk ve idaresindeki —- plaka sayılı aracı kullandığı halde, bu suçu üstlenmesi için dosyadaki mevcut telefon görüşmelerinden ve sinyal baz bilgilerinden hareket ve diğer sanık —-sanık —– yönlendirdiği, böylelikle onu bu suçu üstlenmesini noktasında azmettirdiği anlaşıldığından sanık — hakkında suç üstlenmeye azmettirme, sanık —– hakkında da işlemediğini bildiği bir suçu başkası için üstlendiğinden suçu üstlenme suçundan suç duyurusunda bulunmasına dair, her ne kadar sanık —— hakkında “basit taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına yol açma” suçundan dolayı suçundan dolayı cezalandırılması istemiyle mahkememize bir kamu davası açılmış, bir yargılama ve kovuşturma faaliyeti yürütülmüş ise de; yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan beyanlar ve hts raporlarına ile bilirkişi raporlarına göre, sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin sabit olması nedeniyle CMK’nin 223/2-b maddesi uyarınca BERAATİNE,
Ayrıca, Sanık —-hakkında TCK’nin 270. maddesinde düzenlenen “suç üstlenme suçundan” dolayı gereğinin takdir ve ifası için —– Cumhuriyet Başsavcılığı’na SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA,Sanık —– üzerine atılı taksirle birden kişinin yaralanmasına neden olma suçunu dosya kapsamına göre işlediği anlaşıldığından, sanığın eylemine uyan TCK’nin 22/1. ve 2. maddelerinin atfıyla TCK’nin 89/4. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, meydana gelen yaralanmaların ağırlığı, sanığın taksire dayalı kusurunun yoğunluğu (asli kusurlu olması) nazara alınarak takdiren ve teşdiden 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına…” dair karar verildiği, işbu ceza mahkemesi beraat kararının 12/03/2021 tarihinde, mahkumiyet kararının ise 09/02/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, istinaf mahkemesi kararında belirtildiği üzere dava konusu trafik kazası sonrasında sürücü değişiklik halinin mevcut olduğunun sabit olduğu, bu kabul doğrultusunda doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmemiş olması nedeniyle, ispat külfeti tersine çevrilerek araç sürücüsünün yasal sınırın altında alkollü olduğu ve/veya araç sürücüsünün arkadan çarpma sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek aynı istikamette gitmekte olan diğer bir araca da çarparak gerçekleştirdiği kazanın da münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğine ilişkin ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu kabul edilmiş, davalıdan bu konudaki delilleri sorulmuş ancak bu hususta davalı tarafça herhangi bir delil sunulmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi rapor içeriğine göre; nihai karar Mahkememize ait olmak üzere, Bölge Adliye Mahkemesinin sürücünün yasal sınırlar altında alkolsüz olduğunun ispatı açıklamaya göre davalı tarafa geçtiğini, davalı taraftan bu konuda Mahkememize bir sunum ve ispat olmadığı için —–olduğu ve yasal sınırlar üzerinde alkollü olduğu kabulü esasına göre kusur raporu düzenlendiği, “..bu itibarla, sözü geçen ceza davasının sonucu bekletici mesele yapılmadan, ceza dosyası üzerinden toplanan deliller ile dosya kapsamındaki delillere göre bir değerlendirme yapılarak sürücü değişiklik halinin mevcut olduğunun kabulü durumunda, doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmemiş olması nedeniyle, ispat külfeti tersine çevrilerek araç sürücüsünün yasal sınırın altında alkollü olduğu ve/veya araç sürücüsünün arkadan çarpma sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek aynı istikamette gitmekte olan diğer bir araca da çarparak gerçekleştirdiği kazanın da münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğine ilişkin ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu kabul edilerek,…” hükmü gereğinin dikkate alınması ile yönden açıklanan,—-plaka sayılı —- model —– otomobilin sürücü——kusur durumu bölümünde detaylı olarak açıklanan “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı: Madde 48 — (Değişik : 24 /5/2013-64 87 /1 9 md.) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Madde 48 ihlal edilmiştir. “ şeklinde olduğu kanaati, nedenleriyle, dava konusu trafik kazası sonucu meydana gelen “SİGORTA HASARININ ” yukarıda sigorta yönünden irdeleme bölümünde detaylı olarak açıklanan Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigortası Genel şartları B.4 Maddesi kapsamında sigortacı tarafından, sigortalısı, sigorta ettireni, işleteni ve-veya sigortalısının, sigorta ettirenin ve işleteninin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilere, “rücu etme şartı olduğunu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa” hükmü kapsamına girdiği, kanaatine varılması, sebebinden dolayı, davacı Sigortacı —— tarafından, davalı sigortalısı/sigorta ettireni—– düzenlemiş olduğu, sigortalısı —–başlangıç tarihi 30.05.2012, bitiş tarihi 30.05.2013, Plaka numarası— Poliçe numarası ——olan Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında, rücu etme hakkının olduğu kanaatine varılması, teknik yönden detaylı olarak açıklanan nedenle, —– ve—– Plaka sayılı araçları hasar tespitleri doğru olduğu kanaati ve Karayolları Trafık Kanunu 95. Madde ve Motorlu araçlar Zorunlu Mali sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4 maddesine uygun olarak davacı her araç için ayrı ayrı 22.500,00 TL tazminatı 22.02.2013 tarihinde ödemesi yaptığı kanaati ile, dava konusu talep edilmesi gereken hasar bedelinin 45.000,00 TL olduğu kanaatine varılması nedenlerinden dolayı, davacı sigortacı —–, dava konusu sigorta hasarı olduğu kanaatine varılan 45.000,00 TL hasar bedelini, alacağın temerrüde düşmesi nedeniyle, hasar ödeme tarihinden itibaren, —–davalı sigortalısı/sigorta ettireni —–talep etme hakkının olduğu, —– asli ve tam kusurlu olduğu, kazada zarar gören diğer iki araç sürücülerinin ise kusursuz olduğu bildirilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı sigorta tarafından zorunlu mesuliyet sigortacısı olduğu—– plakalı aracın sürücüsünün alkollü araç kullanımından kaynaklı zarar görenlere yapılan ödemelerin kaza tarihinde yürürlükte bulunana 15 Ağustos 2003 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B-4.d maddesine dayalı olarak rücuen tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı, 20/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda, davalının işleteni bulunduğu sigortalı —— plakalı aracın sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, dava konusu kazada davalının maliki olduğu araç sürücüsünün sürücü değişikliği yaptığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu, doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmemiş olması nedeniyle, ispat külfeti tersine çevrilerek araç sürücüsünün yasal sınırın altında alkollü olduğu ve/veya araç sürücüsünün arkadan çarpma sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek aynı istikamette gitmekte olan diğer bir araca da çarparak gerçekleştirdiği kazanın da münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğine dair davalının ispat vasıtalarını sunmadığı ve bu hususun ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının rücu isteminin yerinde olması nedeniyle ödeme tarihleri ve miktarlar ile davalı aracının kullanım amacı gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE; 45.000,00 TL alacağın, 22.500,00 TLsine 19/02/2013 tarihinden, 22.500,00 TLsine ise 22/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar harcı 3.073,95‬TL’den peşin olarak yatırılan 153,70 TL nin mahsubu ile 2.920,25 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 153,70 TL peşin harç/harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 28,05 TL ilk dava masrafı, 5.400TL bilirkişi, 282,90 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.710,95‬ TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi.