Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/401 E. 2023/360 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/401 Esas
KARAR NO: 2023/360
DAVA: İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/05/2022
KARAR TARİHİ: 26/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalı şirket yetkilisi diğer davalı—– simsarlık sözleşmesine konu edilen —— taşınmazı tanıttıkların ve gösterdiklerini bunun üzerine dava dilekçesinin ekinde sunulan 05/10/2021 tarihli simsarlık sözleşmesinin taraflarca imzalandığını, taşınmaza ilişkin tapu bilgilerinin ve video görüntülerinin müvekkillerinden —- gönderildiğini akabinde— teklif sunduğunu, müvekkillerinden —– sitesinde taşınmaza ilişkin ilan yayınladığını, 17/02/2022 tarihinde sözleşme konusu taşınmazın dava dışı satıcılar —- tarihinde davalılardan —– satıldığını dolayısıyla müvekkilleri tarafından tanıtımı yapılmış, taşınmaza yönelik bilgiler paylaşılmış ve taşınmaz alıcıya da gösterilmiş, taşınmazın satışının gerçekleştiğini ancak davalıların sözleşmede belirlenen hizmet bedelini müvekkillerine ödemediklerini, tapuda taşınmazın satış bedelinin 11.000.000,00 TL olarak gösterilmişse de gerçek satış bedelinin 30.000.000,00 TL olduğunu, simsarlık sözleşmesi uyarınca gerçek satış bedelinin %3 komisyon alacağı+KDV(%18) tutarı olan hizmet bedelinin işleyen temerrüt faizi ile birlikte tahsili için müvekkilleri tarafından —– dosyası ile takip başlatıldığını ancak her iki davalının da haksız olarak takibe itiraz ettiklerini beyan ederek ——–sayılı dosyasıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına da hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tüketici mahkemelerinin görevli olması nedeni ile görev yönünden reddi gerektiğini, davacı taraf ile yapılan arabuluculuk süreci “simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan” bir uyuşmazlığa ilişkin olduğundan simsarlık sözleşmesinin tarafı olamayacak müvekkillerine bu konuda husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle de arabuluculuk şartının gerçekleşmediğinin kabulü gerektiğini, ayrıca Dava konusu—– parselde bulunan taşınmazın müvekkilleri tarafından satın alınmadan önce —– olduğunu ve kendileri tarafından taşınmazın satışı için —- yetki verildiğini, —-tarafından ise taşınmazın satışı ile ilgilenmek üzere—— taşınmazın satışı konusunda görevli kılınmış ve firmadan —— yetki verildiğini, müvekkillerinin taşınmazın satışı için her ne kadar davacı taraf ile görüşmüşseler de kendilerinin taşınmazın satışında yetkili olmadıklarını öğrendikten itibaren yetkili emlak ofisi ile iletişime geçtiklerini ve satış konusunda anlaştıklarını,—– aracılığı ile gerçekleşen satış sonunda ise müvekkilinin taraf anlaşmalarına uygun olarak 600.000,00 TL hizmet bedelini 24.01.2022 tarihli protokol uyarınca yetkili emlakçıya ödediklerini, bu nedenle taşınmaz malikleri veya taşınmazın satışı konusunda yetkilendirilmiş kişilerce emlak danışmanlığı konusunda aralarında hiç bir anlaşma olmayan tarafın müvekkillerinden hizmet bedeli talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, yine davacılar tarafından dayanak gösterilen —– tarihli adi yazılı simsarlık sözleşmesi bir simsarlık sözleşmesi değil yer gösterme formu olduğunu davacı tarafın sunmuş olduğu gayrimenkul görme formuna dayanarak hizmet bedeli talebinde bulunamayacağını kaldı ki davacı tarafın arabuluculuk ettiğini de ispatlayamadığını beyan ederek davanın reddine, dosyada geçerli bir simsarlık sözleşmesi olmaması, satışa konu taşınmazlar hakkında yetkilendirilmediklerini bildikleri halde icra takibi başlatan davacılar alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.Taraflarca gösterilen tanıklar 29/03/2023 tarihinde mahkememizce dinlenilmiştir.Tanık ——- tarihli duruşmada; “Davacılar benim arkadaşım olur aynı zamanda iş ortaklığımız var, emlak işinde paylaşım esastır, işler bazen tek başına bitirilmez işbirliği gerekir.———- dava konusu fabrikayı almak istemesi sürece yayılan bir iştir, davacıların —– pazarlık yaptığını görüşmeler yaptığını davacıların anlatmasından biliyorum. —— davacıların müşterisi idi ancak bende o satımdan komisyon alacaktım ben fabrikanın çekmiş olduğum videosunu, taşınmaza ilişkin dökümanları tapu bilgisini, değerleme raporunu davacılara ilettim—— alınmış benim ve davacıların yazılı yetkisi yoktur ancak bu işte her zaman yazılı yetki almayız sözlü yetki alırız zaten yetkim olmazsa bu fabrikaya girmiş olmazdım. Oranın bir gece bekçisi var, güvenliği var, yetki almış olmazsam fabrikaya girmiş olmazdım, kaldı ki fabrikanın sahibi — değildir,—– şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —- tarihli duruşmada; “Ben —— vermiş olduğu vekalete istinaden davaya konu fabrikanın satışını vekaleten gerçekleştirdim. Tapuda benim imzam var. Ben ——–bu sebeple taşınmaz devri için bana yetki verildi. Devri öncesi emlakçılar ile görüşmeyi de ben yaptım. Bu taşınmazla ilgili davacı tarafla bir irtibatım olmadı. Kendilerini tanımam ilk defa burada gördüm, bizim o fabrikayı satmakla yetkili kıldığımız tek yetkili emlak danışmanı——- başka herhangi bir kimseye yetki vermedik, —— hanımla birlikte çayımızı içmeye gelmişti kendisine fabrikanın satışı için yetki vermedik, davacılara fabrikanın satışı için yetki vermedik bizden yetki almayan fabrikanın içine giremez bekçi var, görüntü alamaz. Görüntü varsa belki bekçi bir şekilde müsaade etmiştir. Buranın tanıtımını — yetkilendirdiğimiz —yapar, biz —– vasıtasıyla —-yetkilisi olarak tanıdık, ben —— arkadaşı olarak tanıdım, fabrika ile alakalı bir yetkilendirmemiz —- olmamıştır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —– tarihli duruşmada; “ben —–danışmanı olarak görev yapıyorum , davaya konu fabrikanın satışı ile ilgili görev aldım. Bana yetkiyi —— verdi. Biz bir taşınmaz için yetki aldığımız da başkasının yetki alıp almadığını sorgulamayız, aynı taşınmaz için başkasının emlak danışmanlığı için yetki alması mümkün değildir, ben davacıları tanımam taşınmaza aracılık edip etmedikleri ile ilgili bilgim yoktur. Ben —- şirketini ve yetkilisi —– fabrikaya astığımız ilandan —- beni araması üzerine haberdar oldum, tanıştım. Sonrasıda —- fabrikayı görmek istedi hepsini gezdirdim o şekilde tanıştım,—- aramızda ——- yazışması olmadı.—– sektörde olduğu için tanırım kendisinin dava konusu fabrikaya ilişkin yetkisi yoktur, tek yetkili benim. —— ile dava konusu yerin tapu bilgileri, proje bilgilerini paylaştım doğrudur, sektörde taşınmaz bilgilerinin —– içinde paylaşılması olağandır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tanık ——-tarihli duruşmada; “benim o bölgede iş yerim vardır, biz kiralayacak yer arıyorduk, bir müşterimiz aracılığıyla bu yerin satışta olduğunu öğrendik, ben fabrikaya gittim güvenlik vardı beni içeriye almadı, güvenlik bana fabrikaya ilişkin muhatabın —- hanım olduğunu söyledi, — hanımın telefonunu istedik sonraki süreçte —— görüşmeleri yaptı bende yanında eşlik ettim, bugünde orada aktif olarak kiracıyım. Bu taşınmaza ilişkin görüşme süreçleri —–ortasından beri başlayan bir süreç idi. Taşınmaz satışı —- yapılmıştır, — firma sahibidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
—– sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; davacı alacaklıların 04/04/2022 tarihinde davalı borçlular aleyhine —— toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin borçlulardan —-tarihinde, borçlu şirkete ise —– tarihinde tebliğ olduğu borçluların 08/04/2022 tarihinde itiraz ettikleri itiraz dilekçesinin alacaklılara tebliğ olmadığı anlaşılmıştır.—- yazılarak edilen—— parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ve son satışa ilişkin resmi senet sureti istenilmiş olup gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır. İncelemesinde; taşınmazın —- tarihinde dava dışı——- tarafından 11.000.000,00 TL bedelle davalı şirkete satıldığı anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının: ——– tarihli kiralık / satılık gayrimenkul görme formu başlıklı belge ile davanın tarafları arasında geçerli bir simsarlık sözleşmesi kurulup kurulmadığı, sözleşmenin her iki davalı yönünden geçerli ve bağlayıcı olup olmadığı davacı tarafça sözleşme ile üstlenilen simsarlık ediminin yerine getirilip getirilmediği; hizmet bedeli alacağının koşullarının oluşup oluşmadığı şeklinde olduğu belirlendi.
Tellallık (simsarlık) sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 404-409 maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir” şeklinde anlaşılmalıdır.Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir:
a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir. O (simsar), iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır.
b) Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin kurulması hususunda aracılık etmektir. Bu aracılık faaliyeti, bir sözleşme kurma fırsatı vermek şeklinde olabileceği gibi bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmek şeklinde de olabilir. Simsarın kural olarak iş sahibini temsil yetkisi yoktur; fakat sözleşme ile kendisine bu yetki verilebilir.
c) Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir.
Nitekim ———– kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki simsarlık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır.
Davacılar vekilinin alacağa dayanak olarak gösterdiği 05/10/2021 tarihli sözleşmenin incelemesinde; sözleşmenin—— olduğu, sözleşmenin davalılardan——- arasında imzalandığı, taşınmaz satış bedeli olarak 27.000.000,00 TL bedel belirlendiği, hizmet bedelinin satış bedelinin %3 + ——olarak belirlendiği, anlaşılmıştır. Davalılar vekili ikinci cevap dilekçesinde alacağa dayanak belgedeki imzanın —– olduğunu sözleşmenin ancak taraflarını bağlayacağını bu kapsamda şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini iddia etmiştir. Türk Borçlar Kanununun 40/2 maddesi gereğince temsilci hukuki işlem yaparken sıfatını bildirmese dahi temsil ilişkisi durumdan çıkarılabiliyor ise yapılan işlem doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar. Bu kapsamda, 17/02/2022 tarihli dava konusu taşınmazın satış sözleşmesinde şirket yetkilisi olarak imzası bulunan —–05/10/2021 tarihli sözleşmede de şirket yetkilisi olarak hareket ettiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davalı vekilinin şirkete ilişkin husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Ayrıca sözleşmenin taraflarının tacir olduğu anlaşılmakla TTK hükümleri gereğince mahkememizin görevli olduğu sabit olup davalının görev itirazı yerinde görülmemiştir.Davalılar vekili davacı tarafın dayandığı belgenin yer gösterme formu olduğunu simsarlık sözleşmesi olmadığını beyan etmiştir. ——– kanunda gösterilen unsurları taşıyor ise taşınmaz simsarlığı sözleşmesidir. Davaya konu belgede ücret süre gibi unsurlar belirlenmiş olup belge simsarlık sözleşmesi niteliğindedir. Yine davalılar vekili taşınmazın gösterilmediğini iddia etmiş ise de yer gösterme formunu imzalayan davalının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Zira sözleşmede “şirket yetkilisi ile gezdim ve gördüm” ibaresi bulunmaktadır. Davalılar vekili iddiasını ispatlar nitelikte yazılı delil dosyaya sunmamıştır.
Yine davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde ——— kendisine yer gösterileceğine ilişkin kısmı imzaladığını, komisyon ödemesine ilişkin kısımda her iki davalının da imzasının bulunmadığını beyan etmiştir. Yazılı geçerlilik koşuluna bağlı sözleşmelerde imzanın yeri konusunda yasada bir sınırlandırıcı hükme yer verilmemiştir. İmza genellikle genellikle yazılı metnin altına atılır. Ancak metnin farklı yerine atılan imzada geçerlidir. İmzanın yeri borçlar hukukunda geçerlilik şekli bakımından önem taşımaz. Somut olayda sözleşmenin bir bütün olarak tek sayfa düzenlendiği anlaşılmakla davalının savunması yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sözleşme konusu taşınmazın satışı konusunda görevli ve yetkili kişinin ——-olduğunu davacıların yetkilerinin bulunmadığını beyan etmiştir. Cevap dilekçesinin ekinde sunulan 24/06/2021 tarihli yetkilendirme belgesinden sözleşme konusu taşınmaza ilişkin —— yetkilendirildiği anlaşılmıştır. Davacılar tarafından yetkilendirildiklerine ilişkin yazılı belge sunulmamıştır. Ancak simsarlık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması yeterli olup kanun simsarın mal sahibi tarafından yetkilendirilmiş olması şartını aramamaktadır. ——– Yasal düzenleme ve —– kararları doğrultusunda sözleşmenin tarafları bağlayacağı kabul edilmiştir.
Mal sahibinin satış konusunda davacı simsarı yetkilendirmiş olup olmaması da somut olayda alıcı-simsar arasındaki sözleşme yönünden önem arz etmez. Zira mal sahibi satıcı ile simsar arasında satış konusunda aracılık etme yönünde ikinci bir ilişkinin var olup olmadığı, ancak emlakçının satıcıdan da simsarlık ücreti isteyip isteyemeyeceği bir dava/uyuşmazlık konusu olur ise tartışılır. ——–
Davacı vekili dava dilekçesinde 05/10/2021 tarihli sözleşmenin akabinde davalı tarafın dava konusu taşınmazı satın aldığını ancak sözleşmede belirlenen ücretin ödenmediğini iddia etmiştir. Simsarın ücrete hak kazanma zamanı ve giderlere ilişkin alacağını düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 521. maddesine göre “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır” (521/1); “simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi halinde ödenir” (521/2); “simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir” (521/son). İlgili madde gereğince asıl sözleşmenin kurulması ile simsarın faaliyeti arasında nedensellik ilişkisi bulunması halinde simsar ancak ücrete hak kazanır. Burada tartışılması gereken husus 17/02/2022 tarihinde gerçekleştirilen satış sözleşmesinin davacıların faaliyeti neticesinde kurulup kurulmadığı noktasındadır.
Simsarlık ücretine ancak satıcıyla alıcının bir araya getirilmesi ve satışın da gerçekleşmesi hâlinde hak kazanılacağına ilişkin bir metindir ve elbette ki emlakçı satışı gerçekleştiremezse sırf yer gösterdiği için ücrete hak kazanamayacaktır. Zira yer gösterme tellallık faaliyetinin hazırlık işlemlerinden olup bu faaliyetler çerçevesinde neticenin elde edilememesi hâlinde salt yer gösterme işlemi nedeniyle herhangi bir hak/ücret iddiasında bulunulamayacaktır. Ne var ki taraflar, uyuşmazlıkta asıl önemli olan bir başka kararlaştırmada bulunmuşlar ve davalı, sözleşme kapsamında gezdirilip gösterilen taşınmazın kendisi veya yakınları tarafından 1 yıl içerisinde satın alınması halinde simsara satış bedelinin yüzde üç oranında bedel ödeyeceğini taahhüt etmiştir. Bu hüküm aslında, taşınmaz satın alma iradesiyle hareket ederek emlakçının yardım ve katkılarıyla bu süreci hızlandırmak isteyen muhtemel alıcı adaylarının, sözleşmenin gerçekleştirilmesi yolunda aracılık hizmetlerinden istifade ettikten sonra ücrete hak kazanılacak aşamaya gelindiğinde, emlakçı aradan çıkarılarak satışı gerçekleştirmeleri suretiyle simsarın ücretinin ödenmemesi ihtimaline binaen kararlaştırılmış, ücrete ek olarak cezai şart niteliği de taşıyan, bir anlaşma olup aksi yönde bir kararlaştırma bulunmadıkça yahut sözleşme iptal edilmedikçe sözleşme serbestisi ilkesi gereği geçerli ve taraflar için bağlayıcıdır. Davalı serbest iradesiyle bu taahhütte bulunmuş ve sözleşmede belirlenen 1 yıllık süre içerisinde sözleşme konusu taşınmazı satın almıştır. Davalı bu satış için mal sahibinin yetkilendirdiği bir başka emlakçıya simsarlık ücreti ödediği savunmasında bulunmuş ise de bu savunma somut olayda davalının sözleşmeden doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısıyla davalı şirket 05/10/2021 tarihli sözleşme ile belirlenen 27.000.000,00 satış bedelinin %3 oranında komisyon ücreti olan 810.000,00 TL asıl alacağı ve asıl alacağın %18 oranındaki 145.800,00 TL KDV bedelini ödemekle yükümlüdür.Faiz talebi yönünden; takip işlemi öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) gerektiği, iş bu davada davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği, bu haliyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Son olarak yapılan açıklamalar ışığında TBK 40 maddesi gereğince alacağa dayanak sözleşmenin davalı—– tarafından şirketi temsilen imzalandığı, sözleşmenin tarafının davalı şirket olduğu, davalı — sözleşmeden doğan alacaktan sorumlu olmadığı kabul edilerek davalı ——— yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm açıklamalar ışığında davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı —-yönünden davanın REDDİNE
2-Davalı — yönünden davanın kısmen KABULÜ ile;
—-Esas sayılı dosyasında davalı/borçlu şirketin itirazının kısmen iptali ile takibin 810.000,00 TL asıl alacak ve 145.800,00 TL KDV alacağı olmak üzere toplam 955.800,00 TL alacak üzerinden takibin icra takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte devamına fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
İptaline karar verilen 955.800,00 TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 65.290,70 TL harçtan davacı tarafından Mahkememiz dava dosyasına peşin olarak yatırılan 11.772,81 TL ve icra dosyasına peşin olarak yatırılan 4.873,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 48.644,03‬ TL’nin davalı —– tahsiline hazineye irad kaydına,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 123.138,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı —- alınarak davacılara verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı —- lehine takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı —- verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı —- lehine takdir olunan 125.224,92 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı —–verilmesine,
7-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 11.853,51‬ TL harcın davalı —-alınarak davacılara verilmesine,
8-Davadan önce gidilen arabulucuklukta devletçe karşılanan 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.568,85 TL’sinin davalı —- 31,15 TL’sinin de davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
8-Davacılar tarafından sarfedilen 110,25 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 108,10 TL’nin davalı —- alınarak davacıya verilmesine, kalan 2,15 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere —- muhalefeti ile oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/04/2023
MUHAFELET ŞERHİ

Dava, simsarlık sözleşmesinden doğan alacak istemine dayanan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu taşınmaz, Dava Dışı malikler —- ait olmakla,—— tarihli, dosya arasında bulunan vekaletnamelerle, dava konusu taşınmazı satma hususunda Tanık —- yetki verdikleri,Tanık—- tarafından da Tanık ——- dava konusu taşınmazın satışı için yetki verildiği, 24.01.2022 tarihinde dava konusu taşınmazın, davalı şirket ile Tanık —–arasında dava konusu taşınmazın satımına dair protokol imzalandığı, protokolde satış bedelinin 30.000.000 TL olarak gösterildiği ve ayrıca komisyon bedeli olan 600.000 TL’nin ödendiği belirtildiği,Taşınmazın, tapu kaydına göre 17.02.2022 tarihinde malikler tarafından, taşınmazın davalı şirkete satıldığı, malikler adına satışın —– tarafından yapıldığı, satış bedelinin 11.000.000,00 TL olarak gösterildiği, Davacılarca, dava dışı taşınmaz malikleri yahut da satış hususunda yetkilendirdikleri Tanık—– tarafından taşınmaz satışı hususunda verilmiş bir yetkinin sunulmadığı, ancak yer gösterme belgesinin imzalandığı tarihte davacılar ile taşınmaz maliki arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmaması simsarlık sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, zira öyle bir durumda dahi, fırsat gösterme simsarlığından söz edilebileceği, lakin davacıların sundukları delillere göre, yer gösterme ve aracılık işleminin 05 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştiği, akabinde davalıların taşınmazı dava dışı —aracılığıyla dava dışı ——- aracılığıyla 17.02.2022 tarihinde satın aldıkları, buna göre davacıların aracılık faaliyeti tarafların satış konusunda mutabık kalmasını sağlayamadığı, satış davacıların sunduğu “kiralık/satılık gayrimenkul görme formu” sözleşmesinin tanziminden beş ay kadar sonra taşınmaz maliklerinin yetkilendirdiği, dava dışı diğer bir emlakçı olan —— gayreti ile satıldığı 24.01.2022 tarihli protokolden anlaşılmakla, davalıların yeni emlakçıya da komisyon ücreti ödedikleri de nazara alındığında, davacıların satışta bertaraf edilmesi söz konusu olmadığı ———–düşüncesiyle,Davanın reddi gerektiğinden çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.