Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/395 E. 2023/642 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/395
KARAR NO : 2023/642

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında ticari ilişki mevcut olduğu, bu ticari ilişkiye istinaden davacı şirket, davalı şirkete “haşere mücadele hizmeti” verildiği, taraflar arasındaki ticari ilişki gereği davacı şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği ancak davalı/borçlu taraf borcunu ödemediği, davalı/borçlunun borcunu ödememekte ısrar etmesi üzerine davacı şirket, fatura ve muavin defter kaydına istinaden bakiye 4.908,20 TL asıl alacağını tahsil etmek amacıyla 29.11.2021 tarihinde —-Genel İcra Müdürlüğü—– Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirket, aleyhine başlatılan icra takibinde yetkiye, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiği, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı şirketin yetki itirazı üzerine, davacı şirket tarafından yetki itirazı kabul edilerek dosyanın —- İcra Müdürlüğüne gönderilmesi talep edildiğini, bunun üzerine —- İcra Müdürlüğü ——Esas sayılı dosyası üzerinden ödeme emri, davalı şirketin 05.02.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketçe, borca, faize ve her türlü ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulması yeniden talep edildiğini, davalı/borçlu şirketin —- İcra Müdürlüğü —– Esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde “alacaklı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, takip dayanağı olan faturalarda borcun vadesi gelmeden icra takibi başlatıldığını, ödeme emri borçlu şirkete tebliğ edilmeden önce borcun alacaklı şirkete ödendiğini, vadesi gelmeyen alacağın takibe konularak vekalet ücretinin borçludan tahsil edilmek istendiği” yönündeki iddiaları gerçeğe aykırı olduğunu, davacı şirketçe icra takibine dayanak faturalardaki borç muaccel olup usulüne uygun olarak icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafça takibin başlatıldığı 29.11.2021 tarihinden yaklaşık 2 gün sonra davacı şirkete haricen 4.500,00 TL’lik kısmı ödendiği, takip sonrası davalı/borçlu şirketçe, davacı davacıya haricen yapılan 4.500,00 TL’lik kısmi ödeme taraflarınca icra dosya tahsil harcı da ödendiği, davalı/borçlu şirketin haricen yaptığı ödeme, TBK m. 100/1: “Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olduğunu, aksine anlaşma yapılamaz.” uyarınca kısmi ödeme olup bu ödemenin öncelikle icra giderlerinden, icra vekalet ücretinden ve takip sonrası işlemiş faizden mahsup edilmesi gerektiği, davalı borçlunun, icra takibinden sonra yapmış olduğu haricen ödeme ile borcun varlığını kabul etmiş olduğu, davalı tarafın borcunun bulunmadığına dair itirazı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu sebeple davalı/borçlu tarafın icra takibine itiraz dilekçesinde öne sürmüş olduğu iddiaları haksız ve kötü niyetli olup takibin devamına karar verilmesi gerektiği, davacı şirket, davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden muhtelif tarihli hizmet faturaları düzenlemiş olduğunu, haşere ilaçlama hizmeti de verildiği, söz konusu faturaların davalı tarafa teslim edildiği, davacı hizmetin sağlandığı ve davalının borçlu olduğu, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri ve “Haşere Mücadele Servis Raporu” ile sabit olduğu, kaldı ki, borçlunun belli dönemlerde kısmi ödemeler yapması da fatura muhteviyatı hizmeti aldığının ve borçlu olduğunu kabul ettiği yönünde karine teşkil ettiği, fazlaya ilişkin her türlü alacak ve faiz talep hakları saklı kalması kaydıyla; davalı/borçlunun —–İcra Müdürlüğü —– Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu borca itirazın iptaline, şimdilik 1.392,19 TL yönünden takibin devamına, itirazın haksız, alacağın likit ve belirli olması sebebiyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri, vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile davalı şirket hizmet sözleşmesi kapsamında davalıya hizmet vermiş ve bu hizmet karşılığında faturalar düzenlendiği, iş bu faturalar ufak meblağlı olduğundan davacı şirket ile sözlü yapılan görüşmelerde faturalar toplamı belirli bir miktara ulaştığında toplu ödeme yapılacağının bildirildiği, böylelikle belirli bir vade tarihi belirlenmediği, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) Madde 117 Uyarınca Temerrüt başlığında “Fatura, içeriğine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, yalnızca tebliğ edilmekle muaccel olmayacaktır. Faturayı tebliğ alan borçlu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşecektir. Anılan husus TBK’nın 117. maddesi ile düzenlenmiştir.” bu durumda davacı şirket davalıya herhangi bir ihtarname göndermeden hem takip başlatmış hem de faiz uyguladığını, davalı temerrüde düşürülmeden uygulanan faiz, vekâlet ücreti, takip masrafı ve harçlar yönünden takibe itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu, ayrıca davalı ödeme emri kendisine tebliğ edilmeden itiraz süresi içerisinde borcunu ödediği, alacaklı davacı ise dosyaya 09.05.2022 tarihinde haricen tahsil bildiriminde bulunduğu, bu tarihe kadar da dosyadaki tüm alacak miktarı üzerinden faiz işletildiği ve kapak hesabı buna göre yapıldığı, davacı şirket ile davalı arasında faturaların ödeme tarihi belirlenmediğinden, davacı şirketle bu zamana kadar geçen sürede fatura alacakları biriktirilerek belirli meblağa ulaştığında ödeme yapıldığından, davalı taraf temerrüde düşürülmeden haksız kazanç sağlamaya yönelik davalıyı faiz ve dosya masrafları altına sokmak amacıyla başlatılan takipteki itirazların haklı olduğundan davanın reddi ile davacı şirketin kötü niyet tazminatına ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, İİK 67. Maddesi kapsamında tacirler arasındaki ticari hizmet alımı ilişkisine dayalı fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. —–İcra Müdürlüğü —— esas sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 27/01/2022 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 5.088,70 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 05/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, 09.05.2022 tarihli dilekçe alacaklı vekilince ile borçlu tarafından alacaklı müvekkili hesabına 01.12.2021 tarihinde 4.500,00TL haricen ödeme yapıldığının bildirildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —— tarafından düzenlenen 14/02/2023 tarihli rapora göre; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi, Mahkememizce bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; raporun 4.a. bölümünde 2020-2021 ve 2022 yıllarına ilişkin davacı şirketin ticari defteri incelendiği, e-defter kullanıcı mükellef oldukları, GİB onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir e-defter beratları ile aynı yıllara ilişkin Envanter defterlerinin noter tasdiklerinin T.T.K’nun ve V.U.K’nun hükümlerine göre süresinde ve usulüne tutulduğunun görüldüğü, davalı—— usulüne uygun duruşma zaptı tebliğ edildiği, davaya cevap dilekçesi sunduğu, ancak 27.01.2023 günü saat 10.10” da Mahkememiz kaleminde yapılan incelemeye katılmadığı, defter ve belge ibraz etmediğinden ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği, Mahkememizin vermiş olduğu görev ve yetki ile davacı şirketin 29.11.2021 tarihli takipteki alacak talebine ilişkin yapılan incelemede; raporun 4.b. bölümünde davacı şirketin kendi ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle 5.557,20 TL tutarında davalı taraftan alacaklı gözüktüğü, davacının incelenen kendi defter kayıtlarında, takip tarihinden sonra 01.12.2021 tarihinde 4.500,00 TL tutarında davalının yapmış olduğu ödemenin alacak kaydedildiği, akabinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği, faturalaşma ve ödeme kayıtlarının bulunduğu 2022 yılı sonu itibariyle davacı defterlerinde davalı açık hesabında borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı, takip dayanağı faturalara ilişkin raporun 4.c. Bölümünde yapılan incelemede davacı tarafından davalı adına 9 adet tutarında e-fatura/e-arşiv faturalar düzenlendiği, bahse konu faturaların davacının kendi ticari defterlerinde davalı aleyhine borç kaydedilen faturalar olduğunun tespit edildiği, davalının takip tarihinden sonra 01.12.2022 tarihinde yapmış olduğu 4.500,00 TL tutarlı kısmi ödeme ile takipte itiraz etmiş olduğu borcunu ikrar etmiş olduğu, davacı şirketin 29.11.2021 takip tarihi itibariyle talep edebileceği 4.908,20 TL tutarlı asıl alacağına kapak hesabı yapıldığında, takip sonrasında 0l.12.2021 tarihinde borçlu tarafından yapılan 4.500,00 TL tutarlı ödemenin TBK m.100 kapsamında öncelikle avukatlık ücreti, işlemiş faiz ve ferilere mahsup işlemi yapılarak, 27.05.2022 dava tarihli kapak hesabına göre davacı şirketin talep edebileceği tutarın 2.007,75 TL tutarında olduğu, Mahkememizin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, icra inkâr tazminatı ve sair hususların yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığını beyan etmiştir.
Davacı, davalıya hizmet ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir. Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 5.557,20 TL tutarında davalı taraftan alacaklı gözüktüğü, davacının incelenen kendi defter kayıtlarında, takip tarihinden sonra 01.12.2021 tarihinde 4.500,00 TL tutarında davalının yapmış olduğu ödemenin davalı hesabına alacak kaydedildiği, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafa 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK’nın 222. Maddesi gereği “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” halinde ibraz eden tarafın ticari defter ve kayıtlarının aleyhe delil sayılacağının ihtar edildiği, davalının cevap dilekçesinde davacı yanca yapılan hizmetleri kabul ettiği, davalı tarafça takip işleminden sonra ödemede bulunulduğu, tüm bu hususların davacı lehine alacağın varlığına karine teşkil ettiği, kısmi ödemenin öncelikle TBK 100. Madde kapsamında ferilere mahsup edilmesi gerektiği, icra dosyasında dava tarihi itibariyle kapak hesabının dosyaya celp edildiği, ferilerin (vekalet ücreti, işlemiş faiz, masraf, harçlar) öncelikle kısmi ödemeden düşülmesi sonucu davacının rapor kapsamında dava tarihinde 2.007,75 TL alacağının bulunduğu, davacının talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılmış, davalı tarafça davacının alacağının muaccel olmadığı ileri sürülmüş ise de sunulan takip konusu faturalar üzerinde vade tarihinin yazılı olduğu, ihtirazı kayıtsız davalı yanca ödeme yapıldığından bu savunmasına itibar edilmediği, yine davalı takip öncesi işlemiş faize itiraz ettiği, davacı yanca davada işlenmiş faize ilişkin itirazın iptalini talep etmediklerinin dava dilekçesinde belirtildiği, hesaplamada da takip öncesi faiz talebinin dikkate alınmadığı, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın KABULÜ ile, —- İcra Dairesinin ——Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 1.392,19 TL asıl alacak yönünden itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte icra takibinin DEVAMINA,
2)İptaline karar verilen1.392,19 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 269,85 TL’den peşin olarak yatırılan 80,70 TL nin mahsubu ile 189,15 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk dava masrafı, 1.350,00 TL bilirkişi, 165,50 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.607,7‬0 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.392,19 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair miktar itibariyle kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.