Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/39 E. 2022/370 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/39 Esas
KARAR NO : 2022/370

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 04/03/2013
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirketin 30/11/2010 tarihinde davalı şirketin — olması sebebiyle— sözleşme düzenlenmiş olup taraflarca imza altına alındığını, sözleşmeyi imzalayanlardan —halen davalı şirkette —- başkanı olduğunu, sözleşmenin taraflarından — firma — firmasının davalı firmanın %62,5 oranında ortağı olduğunu, sözleşmenin konusunun — firma yetkilisi) ortaklıktan ayrılması karşılığında şirkette hisselerini davalı şirkete satması— işlerinin sonuçlandırılması konusunda —şeklinde olduğunu, müvekkilinin ayrılması durumunda ise,——– firma yetkilisinin sözleşme gereği ortaklıktan ayrıldığını; sözleşme gereği davacı lehine tapu tescilinin yapılması gerektiğini; halen davacı şirkete vaad edilen tapu devrinin gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu —– bulunan — davalı şirket adına kayıtlı olanları üzerinde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile davalarının kabulünü, dava konusu—– müvekkil şirket adına tesciline, mümkün ——dairelerin davacı şirket adına tesciline, karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve hukuka aykırı davasının öncelikle husumet, tahkim ve görev nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, görev yönünden reddi ile davanın yetkili ticaret mahkemesine gönderilmesini, dava konusu yapılan uyuşmazlığın tahkim yolu çözülmesi gerektiğini, davacı şirket —-isselerinin anılan şahıs tarafından dava dışı —-şirketine devredileceğinden bu noktada davalı şirketin sadece hisseleri devredilen şirket konumunda olup devreden veya devralan olmadığından davanın husumetten reddinin gerektiğine şüphe olmadığını, yapılan ihtarnamelerden görüleceği üzere davacı şirketin muhtelif defalarda yapılan uyarılara kayıtsız kalmış ve sözleşmelerde yazılı olup ihtarnamelerde hatırlatılan yükümlülükleri yerine getirmekten imtina ederek temürrüde düştüğünü, davacının kendi yaptırdığı tespitler dahi aleyhine sonuçlandığını, davacının dilekçesinde öne sürdüğü gibi ortaklıktan ayrılması durumunda kendisine—-verilmesinin sözkonusu dahi olmadığını, kaldı ki — ödemenin davacı şirkete yapıldığını,aksine davacı şirketin müvekkil şirketin bilinen ve güncel muhasebe kayıtlarına göre yaklaşık olarak ödenen 3.500,00 TL kadar davalının müvekkile borçlu olduğunu ileri sürerek açıklanan nedenlerle haksız, hukuka aykırı ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Birleşen davada—— davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında 30/11/2010 tarihinde davalı şirketin —-olması nedeniyle —- dilinde bir sözleşme düzenlendiğini ve imzalandığını; söz konusu sözleşmenin tarafları —- satıcı —-düzenlendiğini; —–firması davalı firmanın %62,50 ortağı olduğunu; sözleşmenin “—- başlıklı bölümün (d) bendinden de anlaşılacağı üzere sözleşmenin konusu, satıcının (davacı ——ortaklıktan ayrılması karşılığında şirketteki hisselerini davalı şirkete satması——- sonuçlandırılması konusunda mutabakata varmak şeklinde olduğunu; sözleşmeye göre davacı şirketin yetkilisi —–ortaklıktan ayrılması karşılığında —– ve —— yapılan — bırakılması konusunda tarafların anlaştığını; ancak, bu işlemlerin tamamlanması ve davacının ortaklıktan ayrılması süreci tamamlanana kadar — devam edildiğini ve davacının 30/11/2010 tarihinden, — kadar —- devam ettiğini; bu sürece ait alacağın tahsili için işbu davanın ikamesi zorunluluğunun doğduğunu; sözleşme kapsamında, — tarihine kadar olan sürece ait alacaklara ilişkin —– esasında kayıtlı dosyası ile tapu tescil talepli dava açıldığını; ancak, — inşaatın teslim edildiği; 21/03/2011 tarihine kadar geçen süreçte yapılan—–ilişkin alacağının da sözleşmeye göre —– olarak ödenmesi—- alacağın tespiti ve —– yapılmasının gerekli bulunduğunu; anılan —-halen devam etmekte olduğundan talep edilen kısımın alacak bedelinin belirlenmesi için firmanın—– davalı şirket — tarafından —– tarihinde gönderilmiş bulunan ———– raporu ve yine —– olarak gelen eksik listesinin işbu davada delil olarak kullanılmasını talep ettiklerini; davalı şirket yetkililerinden aynı zamanda——– —— tutmakta olan — davacı şirketin, davalı şirketten alacaklı olduğunu gösterir — ——kendisi ———-davacı şirkete gönderdiğini; bu nedenlerle, davanın kabulü ile— tarihleri arasında ——–davacı şirketin alacağının tespiti ile davacı şirketin faizi ile birlikte —- veya sözleşmeye göre —- ödenmesine, —- yapılmakta olan —– davacı şirket adına tesciline,—- —— tescili mümkün değil ise aynı alan içerisinde bulunan——- davacı adına tesciline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada —- davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; haksız davanın reddine, karar verilmesini; talep etmiştir.
Esas dava; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, davacı —– sözleşme gereği ortaklıktan ayrıldığından bahisle, davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına—– ve tesciline karar verilmesi istemine; ilişkindir.
Birleşen dava; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında; davacı —— yapmış ——karşılığının tespiti ve davacıya ödenmesine karar verilmesi ile dava konusu taşınmazların, —- iptali ile davacı adına ——– kayıt ve tesciline, karar verilmesi istemine; ilişkindir.
Birleşen dava başlangıçta;—- olarak açıldığı ve —- esas sayılı dosyası ile işbu dosya arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan bahisle her iki davanın birleştirilmesine karar verildiği; görülmüştür.
Esas dava başlangıçta—- sayılı kararla; tarafların tacir olmaları, davanın ticari işletmenin faaliyetine ilişkin bulunduğundan bahisle; mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiği; bu kararın, taraflarca temyiz edilmemesi üzerine dosyanın tevzien —esasına kaydedildiği; bu mahkemenin kapatılması nedeniyle dosyanın devren —- esasına kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizin —- dosyası kapsamında yargılama yürütülmüş,
“Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; esas ve birleşen davanın her iki yanının da—- bulunan——- aralarındaki varlığı çekişmesiz olan 30/11/2010 tarihli sözleşmenin ifa yerinin,—- dâhilinde olduğu gözetildiğinde; 805 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca, — iken —- düzenlendiği dikkate alındığında; aynı yasanın (4). maddesindeki müeyyide uyarınca sözleşmenin, — konusundaki gerekliliğe uyulmadığından geçersiz bulunduğu; ayrıca, TMK.nun. 706. ve 818. sayılı BK.nun. 213/2. maddesi ile Tapu Kanunun 26. maddesi ve Noterlik Kanununun 60/3.maddelesi birlikte dikkate alındığında; taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesinin gerektiği; bu resmi şeklin geçerlilik şartı olduğu; sözleşmede bu geçerlilik şartına da uyulmadığından sözleşmenin bu yönü ile de geçersiz bulunduğu; bu kapsamda, sözleşmedeki tahkim şartının geçerli bulunmadığı gibi taşınmaz mülkiyetinin nakline ilişkin koşulların da geçerli bulunmadığı görülmekle; davacının, bu sözleşmeye dayalı olarak davalıdan dava konusu taşınmazların mülkiyetini talep etme hakkının doğmadığı; bu nedenlerle, esas davanın sübut bulmadığından reddine; karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davanın—-; taraf şirketlerin —- sonu itibariyle ——– bakiyesinin aynı olduğu; diğer bir ifade ile —- itibariyle —- kayıtlarına göre mutabık bulunduklarının görüldüğü; teknik bilirkişilerin yapmış olduğu hesaplama sonucunda; davacı şirketin yapmış olduğu işlerin toplam bedeli (—- Kanunu’nun 26. maddesi gereği bedelin —- hesaplanması halinde döviz vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki ——- çevrilerek ———— hesaplanması gerektiği dikkate alınarak] ——- hesaplandığı; davacı şirketin, davalı şirket adına düzenlenen—- tamamının davalı şirketin muavin defterlerinde kayıtlı bulunduğu; aradaki farkın, dava tarihi itibariyle —-şahıs tarafından düzenlendiği ve davalıya ciro edildiğini; davalının da bu çekleri ciro ederek davacıya verdiği; bu söz konusu çeklerin de tarafların 2010 yılı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu; davalının usulüne uygun tutmuş olduğu ve lehine kesin delil gücüne sahip olan ticari defterlerine göre; davalının, dava tarihi itibariyle davacıdan 3.529.831,25 TL alacaklı göründüğü; her iki tarafın da 2010 yılı ticari defter ve kayıtlarında yer alan (12) adet çekin toplam tutarı olan—-defterlerindeki alacak tutarı olan 3.529.831,25 TL’den düşülmemesi gerektiği; bu durumda, davalı şirketin dava tarihi itibariyle davacı şirketten (—-alacaklı bulunduğu; bu durumda, davalı şirketin bakiye alacağının teknik bilirkişi raporunda tesbit edilen davacı alacağı olan —- davacı alacağının bulunduğu; birleşen dosya davacısı şirketin bu alacağını tahsili için dava açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu; ancak, birleşen dosya davacısı şirketin, davalıdan öncelikle sözleşmeye dayalı olarak davalı şirket uhdesindeki taşınmazların —- iptali ile adına tescili talebinin ise yukarıda esas davada ayrıntı olarak gösterilen nedenlerle yerinde bulunmadığı; bu nedenlerle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan birleşen davanın sübut bulduğundan kabulü ile 100.000,00 TL’nin [davacının alacağına ilişkin faiz talebinde de bulunduğu; bu noktada hatalı değerlendirme yapılarak, birleşen dosya davacısının faize yönelik talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bir karar verilmediği; bu durumun talebin reddedildiği anlamına gelmediği; kural olarak, HMK.m. 298-(2) uyarınca kısa karara uygun gerekçeli karar yazma — bulunduğu dikkate alınak karar kısa karara uygun yazılmıştır.] davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine(..)” dair karar verilmiştir.
Mahkememizin yukarıda anılan kararının her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine —- karar sayılı ilamı ile;
“(..) Davaya konu— sözleşmede—– düzenlediğinden öncelikle bu hususta değerlendirme yapılması ve mahkemenin bu yöndeki gerekçesinin doğru olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
4686 sayılı MTK’nın 5. maddesinde, tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa karşı tarafın —-bulunabileceği, tahkim itirazının ileri sürülmesi ve — anlaşmasının geçerliliğine ilikin uyuşmazlıkların çözülmesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tabi olduğu, — itirazının kabulü halinde mahkemenin davayı usulden reddedeceği düzenlenmiş; HMK’nın 413. maddesinde de benzer düzenleme yer almıştır.
805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi —-Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1.maddesi gereğince —– her nevi şirket ve müesseselerin her nevi işlem, sözleşme, yazışma, hesap ve defterlerinin —- tutulması zorunluluğu bulunmaktadır. Aynı yasanın 4. maddesinde sözleşmelerin — düzenlenmesi konusundaki gerekliliğe uyulmamasının müeyyidesi yer almaktadır.
Her ne kadar mahkemece sözleşmenin tarafı olan şirketlerin — tabiiyetinde bulunan şirketler olduğundan bahisle her iki davaya konu sözleşmenin yabancı dilde düzenlenmiş olmasını geçersizlik sebebi olarak kabul etmiş ise de, dayanak sözleşmenin taraflarından olan dava dışı— kişisinin dosya kapsamına göre —- anlaşılmasına göre , sözleşmede taraflardan birisinin — halinde sözleşmenin yabancı dilde düzenlenmesinde 805 sayılı yasanın 1. Maddesi ve mevzuata göre aykırılık teşkil etmeyeceği, bu nedenle sözleşmenin geçerli olduğu anlaşılmakla davalı tarafın iş bu sözleşmeye atıfla—bulunduğuna ilişkin savunması araştırılıp —- olumlu veya olumsuz bir karar verilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sözleşmenin geçersizliğinden bahisle verilen karar eksik olduğundan kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki kanaat ile Mahkememizin yukarıda anılan kararının kaldırılmasına dair karar verilmiştir.
Anılan kaldırma kararı üzerine yargılamaya Mahkemeizin işbu esası üzeriden devam olunmuştur.
Mahkememizce,— karar sayılı ilamı ile; taraflar arasındaki sözleşmenin, 805 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde geçerli olduğuna ilişkin tespiti kapsamında ve davalı tarafça cevap dilekçesi ile—- ileri sürülmüş bulunduğu, keyfiyetin ayrıca istinaf sebebi yapıldığı dikkate alınarak değerlendirme yapılmış, HMK’nun 413. maddesinde belirlenen hükümler de göz önüne alınarak taraflar arasında düzenlenen — tarihli sözleşmenin uygulanmasından çıkan uyuşmazlıkların aynı sözleşmenin 9. maddesi gereğince tahkim yoluyla çözüleceğinin düzenlendiği dikkate alınarak davanın usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilince her ne kadar, taraflar arasındaki sözleşmede eser bedelinin daire olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı, bu nedenle uyuşmazlığın HMK’nun 408.———-bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin taşınmaz mülkiyetinin devrini de içemekle birlikte, sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmememiş olması itibariyle, taşınmazın aynına ilişkin hükümlerinin geçerli bulunmadığı, bu itibarla tahkime elverişlilik hükümleri yönünden bir engelin bulunmadığı kanaati Mahkememizde hasıl olmuş, davacı taraf beyanlarına bu nedenle itibar edilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas ve birleşen dava yönünden tahkim itirazının kabulü ile davanın usulden reddine,
2-Esas davada alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 24,30 TL harç ile 68.975,29TL tamamlama harcın mahsubu kalan ile bakiye 68.894,59 TL nin davacıya iadesine,
3—–ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 72,1‬0 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Birleşen davada alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL harcın mahsubu kalan ile bakiye 1.627,05‬ TL nin davacıya iadesine,
7-Birleşen davada—-davalı için takdir olunan —vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin, davacı yetkilisinin ve Davalı Vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.