Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/350 E. 2022/626 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/350 Esas
KARAR NO : 2022/626

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtiraın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında sözleşme tarihi olan alarm——– imzalandığını, alacaklı müvekkili şirketin; davalı/borçlu aleyhine —–dosyası ile cari hesap alacağına yönelik olarak ilamsız icra takibi başlattığını, davalı/borçlu sözleşmede bulunan imzasını inkar etmemesine rağmen taraflarınca yapılan işbu icra takibinde borca, faize ve tüm ferilere kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, yapılan itirazın tamamen haksız ve kötü niyetle yapıldığını, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamı gerektiğini, müvekkiline karşı borcunu ifa etmeyen borçluya —– sayılı icra takibi başlatılarak ilamsız takipte ödeme emri gönderildiğini, davalı borçlunun söz konusu ödeme emrine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takibin durdurduğunu, borçlu şirketin itirazı haksız, kötü niyetli ve müvekkili şirket alacağını sürüncemede bırakma kastına yönelik olup itirazın iptali gerektiğini, davalı/borçlu ile huzurdaki dava sürecinden evvel Türk Ticaret Kanunu’nda —tarihinden itibaren uygulanan arabulucuya başvurma şartı gereğini —– —– dosya numarası ile görüşme yapıldığını ancak taraflar arasında dilekçeleri ekinde ibraz ettiğini tutanaklar ile de sabit olduğu üzere, anlaşma sağlanamadığından işbu dava ikame edildiğini, borcunu ifa etmemiş olan davalı tarafın borca itirazının iptali ile kötü niyetli olarak inkâr ettiği borcu yerine getirmesine ve haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi sebebiyle aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli ve yetkili mahkemede açılmadığını, esasa ilişkin olarak davacı şirket tarafından takipte asıl alacak olarak gösterilen tutar yasal olmayan faiz uygulamasından kaynaklanmakta olduğunu, söz konusu tutar fahiş ve asla kabulü mümkün olmadığını, cayma bedeline ilişkin hükmün muayyen ve öngörülebilir olmaması sebebiyle de haksız olarak talep edilen icra inkar tazminatının reddi gerektiğini talep etmiştir.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
HMK.’nun 17. maddesi gereğince yer alan yetki şartı da munhasır yetki şartı olup kesin yetki şartı değildir. HMK.’nun 19. maddesi gereğince, munhasır yetki şartı davalı tarafça usulüne uygun şekilde ileri sürülmediği takdirde, sanki bir kesin yetki şartıymış gibi mahkemece re’sen dikkate alınamaz. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin —- Mahkemeleri olduğunun belirtildiği, —- Mahkemeleri’nden anlaşılması gerekenin —– Mahkemeleri olduğu (Benzer yönde;——Karar) kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı tarafça cevap süresi içinde yetki itirazında bulunulması, dosya içeriğinde de taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gözetilerek yetkili mahkemenin —- Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun anlaşılması nedeniyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın yetkili —-Mahkemelerine gönderilmesine, dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın. 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderleri hususunun yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.