Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/337 E. 2022/992 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/516 Esas
KARAR NO : 2022/948

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/09/2011
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi—– 26/04/2002 tarihinde——tedavisi sürürken intihar ederek yaşamına son verdiğini, müvekkilinin murisinin hastalığının tesiri ile yapılan baskılara dayanamadığını ve ölümünden bir ay önce 26/03/2002 tarihinde davalı şirket vekili hissesinin yarısını ivasız olarak davalı —– devrettiğini, devrin murisin hür iradesine dayanmadığını, davacı ve diğer ortakların murisin hastalığından yararlanarak baskı kurduklarını ve hisselerinin yarısını elinden aldıklarını iddia ile hisse devrinin iptaline, müvekkilinin murisi tarafından devredilen şirket hisselerinin hisseleri oranında iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yazılı hukuki sebebin ikrah olarak gösterildiğini, ehliyetsizliğine dayanılmadığını hukuki sebebi değiştirilmeyeceğini, dava değerinin az gösterildiğini, davanın zamanaşımınıa uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce alınan 26/08/2013 tarihli ——.İhtisas Kurulunun raporu ile açılan alacak davasında hisse devir tarihi olan 26/03/2002 tarihi itibariyle temyiz kudretinin, fiil ehliyetinin mevcut olup olmadığı sorulan 26/04/2002 tarihinden vefat eden ——- 1963 doğumlu——- hakkında düzenlenen dava dosyasının tetkikinde; kişinin 18/03/1999 tarihinden intihar ederek öldüğü 26/04/2002 tarihine kadar —– tanısı ile mükerrer hastane yatışlarının ve intihara eğiliminin olduğunun görüldüğü, dava dosyasının incelenmesinde kişinin —- olduğu bu ruhsal rahatsızlık nedeniyle menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olamayacağı kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişemeyeceği, kişide mevcut —— tablosunun fiili ehliyetini kaldıracak mahiyet ve derecede olduğu tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre; 26/04/2002 tarihinde vefat eden—— 26/03/2002 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu yönünden rapor vermiştir.
Mahkememizce alınan 27/03/2014 tarihli ——Genel Kurunun raporu ile açılan alacak davası nedeniyle davacılar Muris ——-hisse devir tarihi olan 26/03/2002 tarihi itibariyle hisse devir işlemini yapabilecek durumda olup olmadığı, bu işlemin sebep ve sonuçları ile ilgili iradeye ve fiil ehliyetine haiz olup olmadığı hususunda mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek nitelikte Genel Kurulca rapor düzenlenmesi istenen ölüm tarihi 26/04/2002 olan —– hakkında düzenlenen tıbbi belgeler, tanık ifadeleri ile dava dosyasının tüm olarak 27/03/2014 tarihinde Genel Kurulca değerlendirilmesinde murisin 18/03/1999 tarihinden intihar ederek öldüğü 26/04/2002 tarihine kadar ——- tanısı ile mükerrer hastane yatışlarının ve intihara eğiliminin olduğunun görüldüğü, dava dosyasının incelenmesinde kişinin ——olduğu bu ruhsal rahatsızlık nedeniyle menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olamayacağı kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişemeyeceği kişide mevcut—– tablosunun fiili ehliyetini kaldıracak mahiyet ve derecede olduğu tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre—– hisse devir tarihi olan 26/03/2002 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu yönünden rapor verilmiştir.Mahkememizce ilk olarak—–Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; “Davalı —– aleyhine açılan davaya gelince; dava dilekçesinde açık bir şekilde hastalığından yararlanarak davacının murisinin iradesi üzerine baskı yapılarak devrin gerçekleştiği yazılıdır. İkrah: Hukuka aykırı şekilde yapılan tehditle, istenilen irade beyanında bulunmadığı takdirde bir kımsede bir kötülüğe maruz kalacağı kanaati uyarılması o kimsenin korkutulmasıdır. Yaratılan bu korku yüzünden akit yapma hususunda irade beyanında bulunan kimsenin iradesinin oluşumu sakattır. Bu sakatlık akdin muteberliğini etkiler. Olay tarihinde yürürlükte olan BK nun 29/1 göre eğer iki taraftan biri diğer tarafın yahut üçüncü bir şahsın ikrahi ile bir akit yapmış olursa kendi hakkında lüzüm ifade etmez. Yasa metninde açıkça anlaşılacağı gibi ikrahla korkulutan akit yapmaya zorlanan kişinin hasta olması gerekmez. Oysa davacı taraf dava dilekçesinde açık bir şekilde korkutulduğundan değil müvekkilinin hastalağından yararlanarak iradesi üzerine baskı kurulduğunu, devrin bu şekilde gerçekleştiğini iddia etmektedir. İfade tam anlamıyla ikrah değildir. Daha çok hastalıktan söz edildiğine göre ehliyetsizliği dayanmaktadır. Bir başka deyişle dava dilekçesinde hukuki sebep tam anlamıyla açık olarak anlaşılamamaktadır. Bu durumda yapılacak iş davacı vekiline mehil verilerek dayandığı hukuki sebebi net olarak açıklamaktır. Mahkememizce de bu şekilde açıklaştırılmış davacı vekili Ehliyetsizlik Hukuki Sebebine Dayandığını Bildirmiştir. Dava ehliyetsizlik nedenine dayalı olarak incelenmiş ve sonuçlandırılmıştır. Bunda usule aykırı bir durum yoktur. Davacı taraf dilekçesinde ikraha dayanmamıştır. Korkudan söz edilmemektedir. Davalı tarafın zaman aşımı itirazına gelince: ehliyetsizlik işlemi yapıldığı tarihten itibaren geçersiz kılacağından ehliyetsiz sebebine dayanan davalarda zamanaşımı söz konusu değildir. Açıklanan nedenlerle zamanaşımı itirazının reddi karar verilmiştir. Davalı taraf tanıkların dinlenmesini talep etmiştir. Ehliyetsizliğe dayalı davalarda tanık dinlenemeyeceği hususunda kuşku yoktur. Ancak tanık tedavi belgeleri olmadığı takdirde dinlenecektir. Oysa davacıların murisi —— Genel Kurulunun raporunda açıkça anlaşılabileceği gibi 21/03/2000 tarihinden itibaren —— tedavi gördüğü, son olarak da hastaneden devir tarihine çok yakın bir dönemde 07/01/2002 tarihinde çıktığı anlaşılmış, tedavi belgeleri celp edilmiştir ve —–Genel Kurulu bu belgeler üzerinde inceleme yapmış hastalağın mahiyetini de göz önüne alarak raporu vermiş ve davacıların murisi —— devir tarihi olan 26/03/2002 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olmadığını bildirmiştir. Rapor tedavi belgelerine ve dosya münderecatına uygun olduğundan aynen benimsenmiş ve davacının murisinin devir tarihinde ehliyetsiz olduğu kabul edilmiştir. —–Kurumu raporu karşısında —–vekilinin duruşma tutanağında geçen beyanları kabul edilmemiştir.—–eşi ——devir ettiği hisselerinde geçersiz olacağına ilişkin bu davalı vekilinin savunması davamızın konusu değildir. Bu hususta bir karar verilmediği sürece incelenip bir karar verilmesi de mümkün değildir. Ehliyetsizlik hukuki işlemi baştan itibaren geçersiz kılacağından davacı tarafın davasının kabulüne” dair 13/05/2015 tarihinde karar verilmiştir.Mahkememizin —– esas sayılı kararının temyizen incelenmesi üzerine, Yargıtay —–.Hukuk Dairesinin—– Esas, ——- Karar sayılı ilamında somut uyuşmazlıkta, 13.05.2015 tarihli celsede tahkikat aşamasının bittiği tefhim edildikten sonra davalı şirket vekili sözlü yargılama için süre verilmesini talep etmişse de, mahkemece şirketin yasal hasım olduğu gerekçesiyle sözlü yargılama için süre verilmesi talebi reddedilmiş olup yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde sözlü yargılama için taraflara süre verilmeden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu itibarla, mahkemece HMK’nın 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir; kanaatiyle anılan hüküm bozulmuştur.Bu ilk bozma kararından sonra yargılamaya Mahkememizin —–sayılı esasında devam olunmuş, 25/05/2019 tarihli karar ile davalı—–yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı—–mirasçısı davalı —–yönünden davanın kabulü ile 26/03/2002 tarihinde davacılar murisi —— ait 80.000 adet hissenin——- devrinin iptaline dair karar verilmiştir.Mahkememizin bu kararının da taraflarca temyizi üzerine, Yargıtay —— Hukuk Dairesinin —— esas ve —— karar sayılı ilamı ile;
“1-Dava,——şirket hisse devir sözleşmesinin iptali ve davacılar adına tescili istemine ilişkin olup mahkemece davalı gerçek kişi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, davacılar, davalıya hisse devreden murisin devir esnasında hür iradesinin bulunmadığını ve bu suretle devrin geçersiz olduğunu ileri sürmüş iseler de, hisse devri yapan murisin devir tarihi olan 26.03.2002 tarihine yakın tarihlerde silah ruhsatı almış olduğu, şirkette yönetim kurulu üyeliği yaptığı ve yine bu tarihlerde dava dışı eşine de hisse devri yaptığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, hisse devri tarihinden itibaren 9.5 yıl kadar sonra açılan işbu davaya kadar davacıların hisse devrine ilişkin bir itirazları olmaksızın şirketle ilgili bir çok işlem yaptığı hususu da bir bütün olarak değerlendirilip davacıların hisse devrinin dava tarihinden itibaren geçersizliğini ileri sürmesi de göz önüne alındığında davacı taleplerinin TMK’nın 2. maddesine uygun olmayan şekilde hakkın kötüye kullanması mahiyetinde olduğu gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacıların tüm davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” şeklindeki kanaat ile Mahkememizin —— esas sayılı kararı bozulmuştur.Karar düzeltme isteminin de reddi üzerine yargılamaya Mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava ehliyetsizlik hukuki sebebine dayalı olarak, davacılar murisi ——tarafından yapılan hisse devrinin iptali istemine ilişkindir.Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin——- karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hisse devrinin iptaline yönelik davada husumetin devralan ortağa yöneltilmesi gerekmekle, davalı şirketin davaya konu talepte husumetinin bulunmadığı değerlendirilerek davalı şirket yönünden davanın usulden reddine dair karar verilmiştir. Devralan hissedar davalı —– ise yargılama sırasında vefatı ve mirasçılarından —— mirası tüm aktif ve pasifi ile reddettiklerine ilişikin—– Sulh Hukuk Mahkemesinin —– karar sayılı ilamının kesinleşmiş olduğu gözetilerek, —— mirasçısı olarak yalnızca —— dosyada taraf olarak yer verilmiştir.Davalılar vekilince her ne kadar cevap dilekçesinde ve aşamalarda, ikrah hukuki sebebine dayanarak dava açıldığı, buna göre de hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, ehliyetsizlik iddiasının sonradan ileri sürüldüğü, iddianın genişletilmesine muvafakatlarının olmadığı bildirilmiş ise de; davacılar vekilince dava dilekçesindeki anlatımda, davacılar murisinin 3-4 defa intihar girişiminin olduğu, intihar sonucu vefat ettiği, temyiz kudretini kullanmada sorunlu bir kişilik mevcut olduğu şeklindeki iddiaları karşısında, davacı tarafın, ehliyetsizlik olgusuna da dayandığının kabulü ile yargılama yapılmıştır.
Nitekim Yargıtay—- Hukuk Dairesinin —— karar sayılı ilamında da; “dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği” hususu vurgulanmış, aynı doğrultuda ——-karar sayılı ilamında da ehliyetsizliğin kamu düzeninden olup, resen araştırılması gerektiğine işaret edilmiştir.
Davacılar murisinin ehliyetsizlik iddiasına ilişkin olarak —–İhtisas Dairesinden rapor alınmıştır. Davalılar vekilince, anılan raporda imzası bulunan üyelerden ikisinin —– üyeliği sebebiyle görevden alındığından bahisle anılan üyeler hakkındaki soruşturma dosyasının beklenmesi talep edilmiş ise de; anılan ——İhtisas Dairesi raporunun —- üyenin imzası ile ve oybirliğiyle karara bağlandığı gözetilerek; bundan başka ve özellikle; itirazen —– Genel Kurulundan rapor alınmış olması, Genel Kurul raporunda 13 madde halinde incelemeye esas kayıtların değerlendirildiği, bunlardan yalnızca birinin —–. İhtisas Dairesi kanaati olduğu, bir diğerinin de davalı tarafça savcılık şikayetine konu edilen —— 22/01/2013 tarihli tek hekim raporu olduğu, diğer 7 maddede davacılar murisinin yatılı olarak psikiyatri kliniğinde yapılan tedavilerine ilişkin kayıtların değerlendirildiği, 13. madde başlığı ile de, davalı tarafça uzman görüşü olarak dosyaya sunulan raporun değerlendirilmiş olduğu, genel kurulun raporunda —— uzman hekim imzasının bulunduğu ve görüşün oy birliğiyle sunulduğu değerlendirilerek davalılar vekilininin talebi yerinde görülmemiş, aynı gerekçelerle —– Genel Kurulunun kanaati Mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.Yargıtay —- Hukuk Dairesinin —— karar sayılı bozma ilamında işaret edilen hususlar Mahkememizce dikkate alınmış, bununla birlikte davacılar murisinin iki silah ruhsatı almış olduğu, birinin 1997, diğerinin ise 1999 tarihinde olduğu, davacılar murisinin tedavi sürecinin bu tarihten sonra olduğu, davacılar murisinin yönetim kurulu üyeliği yönünden ise bu görevin herhangi bir ehliyet gerektirmediği, anılan yönetim kurulu üyeliği görevi sırasında davacılar murisinin, dosya kapsamında yapıldığı suretle ayrıntılı bir tıbbi incelemeye tabi tutulmamış bulunduğu; davanın hisse devri tarihinden 9.5 yıl kadar sonra açılmasının, davaya kadar davacıların hisse devrine ilişkin bir itirazları olmaksızın şirketle ilgili bir çok işlem yapmasının, TMK’nın 2. maddesine uygun olmayan şekilde hakkın kötüye kullanması mahiyetinde olduğu kanaati yönünden ise, davacılar murisinin intihar suretiyle vefatının, davacılar üzerindeki muhtemel etkisi ve davacı —— vefat tarihinde 13, davacı —— ise babasının vefatı tarihinde 9 yaşında oluşu Mahkememizce gözetilmiş, Mahkememiz önceki kararında direnilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere; davacılar murisi —- fiil ehliyetinin bulunmadığına yönelik—– Genel Kurulunun görüşüne Mahkememizce de iştirak olunarak dava konusu hisse devrinin iptaline dair karar vermek gerekmiştir.Harç ve vekalet ücretinin hesabında ise davaya konu hissenin dosya kapsamında belirlenmiş son güncel rayiç değeri olan 8.812.741,82 TL esas alınmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin 22/05/2019 tarih ve —– Karar sayılı kararında direnilmesine,
2-Davalı ——yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
3-Davalı —– mirasçısı davalı —–yönünden davanın kabulü ile 26/03/2002 tarihinde davacılar murisi —— ait 80.000 adet hissenin—— devrinin iptaline,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 601.998,39 TL harçtan peşin olarak alınan 994,95 TL harç ile 129.874,30 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 471.129,14 TL harcın davalı ——- tahsili ile hazineyi irat kaydına,
5-Davacılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —–tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Davalı —– davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden—– davacılardan tahsili ile davalı —— verilmesine,
7-Davacılar tarafından yatırılan 18,40 TL başvurma harcı, 994,95 TL peşin harç ile 129.874,30 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam: 130.887,65‬ TL harcın davalı —— tahsili ile davacılara verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 2500 TL bilirkişi ücreti ile 617,15‬ TL posta masrafı olmak üzere toplam: 3.117,15‬ TL yargılama giderinin davalı .——— tahsili ile davacılara verilmesine,
9-Davalı —– tarafından yapılan 210 TL posta yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı —— verilmesine,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.