Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/298 E. 2022/667 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/298 Esas
KARAR NO: 2022/667
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 19/04/2022
KARAR TARİHİ: 27/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, —-tarihinde —-takiben—- istikametinde, —– meydana gelen trafik kazasında, davalı şirketin sigortalısı olan —–sevk ve idaresindeki —–plakalı aracın, aynı yönde seyreden araca sol arka kısmından çarpması neticesinde araçta yolcu olarak bulunan—— yaşamını yitirdiği, müvekkilinin eşini ve çocuklarının da babalarını kaybettiğini, müteveffa, —–yaşında iken vefat etmiş olduğunu, vefat etmeden önce serbest meslek olarak çalıştığını, müteveffanın ailesine ve annesi davacıya en büyük desteği konumunda olduğunu, davalı —- poliçe numaralı—— teminat limitine haiz olduğunu, müvekkillerinin desteğini kaybetmesi ile uğradığı zararın davalı —– anılan poliçesi kapsamında olduğunu, davalıya iadeli taahhütlü usulde teminat limitleri dahilinde ödeme yapması hususunda — adet eki ile birlikte — tarihli ihtarname gönderildiğini ve işbu ihtarnamenin davalı yana — tarihinde tebliğ edildiğini ancak davalı yana —- tarihli ihtarname tebliğ edilmişse de, ne —- yasal sürede ne de daha sonra taraflarına ödeme yapılmadığını, davalı — sigortalısına ait olan ve —– plakalı aracın yapmış olduğu trafik kazasında müvekkilinin oğlunun vefatı ile desteğinden yoksun kaldığını, müteveffanın —— yaşında vefat ettiğini, müteveffanın —— olduğu hususu dikkate alınarak sigorta kurum kayıtları incelenerek gelirinin tespit edileceğini, bakmakla yükümlü olduğu annesinin bulunduğunu, müteveffanın yaşı, yaşadığı yer ve koşullar ile tüm diğer faktörler doğrultusunda davalının limit dahilinde zararının tümünden sorumlu olacağı, bilirkişi incelemeleri sonucu anlaşılacağını, izah ettiği tüm nedenler dikkate alınarak; uzman hesap bilirkişi tarafından teminat hesaplamasına gidilerek destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesini, davacı müvekkille——- teminat limitleri çerçevesinde, davalı —- gönderilen ihtarnamenin tebliğ tarihinin—– iş günü sonrası olan —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesini talep ettiğini, zorunlu dava şartı gereği taraflarınca arabulucuya başvuru yapıldığını ve arabuluculuk görüşmeleri neticesinde anlaşmaya varılamadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—- vefatı nedeniyle yalnızca eşi ve çocukları tarafından müvekkili şirkete başvuruda bulunduğunu, müteveffanın annesi —– herhangi bir başvuru bulunmadığını, davacı yan müvekkil şirkete başvuruda bulunmadığını, kanunun dava şartını yerine getirmediğini, bu nedenle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkil şirketin sigortalı araç sürücüsüne/işletenine rücu hakkı doğuracağından mahkememiz tarafından sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kaza meydana geldiği esnada —– madde etkisi altında olup olmadığının ve geçerli sürücü belgesinin bulunup bulunmadığı hususunun mahkememiz vasıtasıyla araştırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istenebilmesi için, müteveffanın davacıların desteği olduğunu ispatlanması gerektiğini, sigortanın bir zenginleşme aracı olmadığını, sigorta şirketi sigortalısının, kaza nedeniyle oluşan maddi zararlarını tazmin etmekle yükümlü olduğunu, sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü sigortacı poliçede gösterilen limit meblağın tamamının değil, üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesi gerekli olduğunu, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için müteveffa ile davacılar yönünden düzenli ve eylemli yardımın varlığı gerektiğini, müvekkil sigorta şirketine gerekli tüm belgelerle ve yöntemince başvurulmuş olduğunu, sigortacı, haklı bir neden olmaksızın, belgelerin kendisine verilmesinden başlayarak sekiz iş günü içinde ödeme yapmazsa sekiz günün bittiği tarihte temerrüde düşeceğini, davacıların ancak dava tarihinden itibaren işleyecek olan faizi talep edebilmesi mümkün olduğunu zira müvekkil şirket müdebbir bir tacir olarak genel kanunların ve poliçe genel ve özel şartlarının kendisine yüklediği tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, hasar başvurusu yapılmamış olduğundan müvekkil şirket bakımından herhangi bir temerrütten bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla davanın kabulü ve diğer şartların varlığı halinde ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekilince verilen — tarihli dilekçesinde;—– Esas sayılı dava dosyasında davalı yan ile sulh olması nedeniyle davalarından feragat ettiklerini, tarafların vekalet ücreti talebi olmadığını bu yönde feragat talebi nedeniyle karşı tarafa herhangi bir vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
Davalı vekilince verilen — tarihli dilekçesinde; —- tarihli ibraname çerçevesinde sulh olunduğunu, davacı taraf ekli sulh ibranamede belirlenen ödemenin yapılması ile birlikte davadan feragat ve müvekkili dava konusu ihtilaf bakımından ibra ettiğini, taraflarına hiçbir vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunulmayacağını belirterek sulh sebebi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davadan feragat HMK mad. 307. Uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK md. 311 uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu doğrultuda davacı vekilinin mahkememizde açılan davadan feragat ettiği ancak esasında dava konusu uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, yargılama giderinin takdirinde ise 6100 sayılı HMK 331. Maddesi uygulanması gerektiği, işbu davada davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiği, yapılan sulh protokolü gözetildiğinde davacının eldeki davada haklı olduğu kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının konusuz kalması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli karar harcı 80,70 TL alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep olmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, —— Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2022