Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/273 E. 2023/347 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/273 Esas
KARAR NO:2023/347
DAVA: 6361Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ: 04/04/2022
KARAR TARİHİ:25/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;———– sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, bu takibin dayanağının gerek takip talebinde gerekse dosya içerisinde bulunan belgelerde 12/08/2014 tarihli ——– olarak belirtildiğini, ayrıca takibin dayanağı belge olarak icra dosyası içerisine satış sözleşmesinin bir suretinin davalı tarafından eklendiğini ancak söz konusu icra takibinden kaynaklı müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibe müstenit sözleşme incelendiğinde müvekkilinin sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamış olduğunun görüleceğini, Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümleri dikkate alındığında takibin dayanağı taksitli ticari kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin şekil şartlarının sağlanmaması nedeniyle müvekkili yönünden kesin geçersiz olduğuna dikkat çekmek istediklerini, TBK’nın kefalete ilişkin 581. vd. maddeleri incelendiğinde kefalet sözleşmesinin bazı şekil şartlarına tabi tutulduğunun anlaşıldığını, burada kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu anlama gelen ifadeyi sözleşmede kendi el yazısıyla belirtmesinin sözleşmesinin geçerlilik şartı olduğunun kesin olarak hükme bağlandığını, TBK gereğince bu şartları taşımayan kefalet sözleşmelerinin kesin hükümsüz olduğunu, icra takibine konu taksitli ticari kredi sözleşmesinde ise müvekkilinin hiçbir yerde el yazısı bulunmadığını, bu durum karşısında icra takibine konu taksitli ticari kredi sözleşmesinin, sözleşmede kefil olarak gösterilen müvekkili yönünden kesin hükümsüz olduğunu, kesin hükümsüz bir sözleşmeden kaynaklı müvekkilinin borçlandırılmasının mümkün olmadığı için bu sözleşmeye istinaden açılan icra takibi ile müvekkilinin borçlandırılmasının mümkün olmadığını beyan ederek davanın kabulü ile müvekkilinin ———- sayılı dosyasından borçlu bulunmadığının tespitine, ——-Sayılı haksız icra takibinin müvekkili yönünden iptaline, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış oldukları zararların yasa gereği alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla haksız ve kötü niyetli davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——– yılından bu yana borca sessiz kalan ve yasal süresinde icra takibine itiraz etmeyen davacı müşterek borçlu ve müteselsil kefilin kötü niyetli olduğunu, davacı borçlunun sözleşmedeki el yazısının kendisine ait olmadığına yönelik iddiası ispata muhtaç olduğunu, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.—– sayılı dosyası dosyamız arasına alımıştır. İncelemesinde; dava dışı Davacı asilin imza ve yazı örnekleri dosyamız arasına alınmıştır.Dosya imza ve yazı incelemesi yapmak üzere——– gönderilmiş olup —- hazırlamış olduğu raporda özetle; sözleşmenin ———–mukayese yazıları arasında; ——– farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla ——— eli ürünü olmadığını belirtmişlerdir.Uyuşmazlık; ———— sayılı takibi kapsamında davacının menfi tespit istemine ilişkin olup kefaletin geçerli olup olmadığı noktalarında toplanmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe karşı İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. Kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını düzenleyen TBK’nın 583. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” düzenlemesi bulunmaktadır. Belirtilen bu düzenlemede kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olunması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadenin kefilin el yazısıyla yazılmış olması, kefalet sözleşmesinin geçerlilik koşuludur.Somut olaydaki kefalet sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu miktarın rakam ve yazıyla yazıldığı, ancak bu rakam ve yazının kefilin eli ürünü olmadığı, 70.051,40 TL rakam ve yazısının kefilin elinin ürünü olmadığının ——–raporu ile tespit edildiği anlaşılmaktadır. Kefelet, asıl borca bağlı ikincil nitelikte bir borçtur. TBK’da getirilen şekil şartı ile alacaklının, özellikle matbu evrak kullanan finans kuruluşlarının kötüniyetli davranışlarının önlenmesi amaçlanmıştır.Bu düzenleme ile artık kefilin el yazısı ile yazılması gereken hususların boş bırakılarak sonradan doldurulmasının önüne geçilmiştir.
Bu durumda, kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu miktarın, kefilin el yazısıyla yazılması kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartı olup, bu şarta aykırı olarak düzenlenen sözleşme ile kefilin sorumlu tutulması mümkün değildir. Yasadaki emredici kurala aykırı düzenlenen sözleşme karşısında menfi tespit talebinin ileri sürülmesi için bir süre öngörülmemiştir. Bu nedenle, geçersiz sözleşmeden sonra bir süre kefilin sessiz kalması veya kredinin kullandırılması geçersiz sözleşmeyi geçerli hale getirmez.Açıklanan bu nedenlerle, davacının geçersiz kefalet nedeniyle kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olmadığının kabulü gerekir. Diğer yandan, kanunun tanıdığı imtiyaz yetkisi ile bankacılık faaliyetini yürüten bankanın, sözleşmenin düzenlenmesi sırasında yasada emredilen geçerlilik koşullarını denetlemesi ve yasanın emredici hükümlerine uygun şekilde sözleşmeler düzenleyerek kredi alacağını teminat altına alması gerekir. Belirtilen şekilde işlem yapılmadan, geçersiz şekilde oluşturulan sözleşme ile feri nitelikte borç üstlenen kefilin sorumlu tutulmasını hukuk düzeni himaye etmez. Bu hukuki açıklamalar ışığında yapılan değerlendirme sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Son olarak her ne kadar davacı taraf kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de alacağı temlik alan bankanın açıkça kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1-Davanın kabulü ile davacının ——- sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacı hakkında ——- sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin davacı borçlu yönünden İPTALİNE,
3-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.531,63 TL karar ve ilam harcından 882,92 TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 2.648,71 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı ve 882,92 TL peşin harcı toplamı: 963,62 TL ile aşağıda dökümü yazılı 171,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu ——- Hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazine’ye müzekkere yazılmasına,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/04/2023