Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/211 E. 2022/594 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/211 Esas
KARAR NO: 2022/594

DAVA: Menfi Tespit ( adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi)
DAVA TARİHİ: 04/02/2013
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ——-, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; inşaat ve taahhüt işi ile iştigal eden müvekkilinin taahhüt ettiği—– mevkiinde bulunan —— işinin yapımı konusunda dava dışı —– ile bir ortaklık oluşturduğunu, davacı —–sahibi olduğunu, daha sonra davalının da bu ortaklığının düşünüldüğünü, nihayet —-ortağın kabulü ve —- tarihli ” hisse devri ve sözleşmesi ” başlıklı sözleşme ile mevcut ortakların belli oranlarda hisselerini davalıya devretmeleri hususunda anlaştıklarını, bunun sonucunda—–hissesinin olduğunu, davalının—– ortaklık payı için —-ödemeyi teklif ve taahhüt ettiğini, ödeme koşullarının da sözleşmede kararlaştırıldığını, buna göre—–nakit olarak ödeyeceği, kalan —- kısmı ise ——tarih —– bedelli, —– tarih —-bedelli, —- tarih —– bedelli, —–tarih—- bedelli çeklerle ödemeyi taahhüt ettiğini, nakit olarak ödemeyi taahhüt ettiği paranın —- ortaklardan —- hesabına yatırdığını, —- kısım için şantiyeye bu miktar karşılığı—— ettiğini, ancak geri kalan ödemeye ilişkin—— çeki teslim etmediği gibi başka bir ödeme de yapmadığını, sözleşmede ortakların görev ve sorumluluklarının da ayrı ayrı belirlendiğini, davalının görevlerinin daha çok mali nitelikte olduğunu, bir başka deyişle davalının ortaklığın kasası olarak tayin edildiğini, ortaklığın kurulmasından kısa bir süre sonra ortaklığın konusu olan işin ortakların iradesi dışında iş sahibi —– bir tasarrufu ile durdurulduğunu, bunun doğal sonucu olarak ortaklık inşa ve faaliyetlerinin de durdurularak —- alınacak idari bir kararın beklenmeye başlandığını, bu aşamada davalı yanın ortakların her birine ve bu kapsamda davacıya—-tarih ve —- yevmiye nolu ihtarnamesi ve “uygulama sahasındaki işyerinin kendisine haber verilmeksizin ve hiç bir gerekçe gösterilmeksizin boşaltılmış olduğu, böylelikle ortaklık sözleşmesine aykırı hareket edildiği” iddiası ile hisse devir bedeli olarak peşin ödediği —- ve ortaklık faaliyetlerinin devamı için gerekli olan malzemelerin sağlanması amacı ile sözleşme gereği kendisinden temin edildiğini iddia ettiği —- adet çek tutarı olan —-olmak üzere toplam —- ayrıca işyerinin faaliyette olduğu —- haftalık süre içinde sağlanan gelirden payına düştüğünü iddia ettiği —-kendisine ödenmesini ihtar ettiğini, bu ihtarnameye —-tarih ve —– yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verilerek iddia ve taleplerin kabul edilmediği bildirilerek, bakiye ortaklık bedeli olan —- ile varlığı iddia edilen —- kar bedelinin ödenmesini ihtar ettiklerini, bunun üzerine bir süre bekleyen davalının davacı ve diğer ortaklar aleyhine ——. sayılı dosyası ile icra takibine geçerek —- asıl alacak ve —- işlemiş faiz olmak üzere toplam —-tahsilini talep ettiğini, ancak yaptıkları itirazın süresinde olmaması nedeni ile bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, ihtilafın —–tarihli sözleşme hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerektiğini, davalının talep ettiği tutarın ortaklık payı olarak koyduğunu iddia ettiği tutar olduğunu, ancak hisse devir bedelinden halen borçlu olduğunu, ayrıca verdiği paranın aynen diğer ortakların ortaklık payları gibi yapılan işe harcandığını, davalının ayrıca ortaklığın kasası olarak yaptığı bazı eylemlerin usulsüz olduğunu ve bu işlerden dolayı dava açma hakkını saklı tuttuğunu belirterek davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, icra takibinin durdurulmasına, davacının —– az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davalının şahsi müracaatla dere ıslahı işi için — izin aldığını, sonra dava dışı —borçlu ile anlaşarak aldığı izne aykırı olarak bahse konu yerde—- yaptırdığını, bu nedenle —- verilen iznin iptal edildiğini ve —cezası tayin edilerek —- sahasının kapatıldığını, davacı ve diğer ortakların kendisini hile ile ortaklığa dahil ettiklerini, ortaklığın konusunun suç teşkil etmesi nedeni ile BK nun 19/2. maddesi gereğince geçersiz olduğunu, bu nedenle sözleşme gereği aldıklarını geri vermekle yükümlü olduklarını, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse bile ortaklığa konu işin yasaklanması nedeni ile ortaklığın tasfiyesi gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
——sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava davalının başlattığı icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Davacı, —-ıslah çevre düzenlemesi işinin yapımı konusunda dava dışı ( daha sonra dahil olan) —- ile — ortaklık oluşturduklarını, davalının da daha sonra bu ortaklığı —- oranında hisse ile dahil olduğunu, davalının devraldığı —– hisse karşılığı—–ödemeyi taahhüt edip—– ödediğini, ancak ortaklık konusu olan ıslah çalışmalarının belediyece daha sonra durdurulduğunu ve davalının da buna istinaden ödediğini iddia ettiği para ile yoksun kalklık konusu olan ıslah çalışmalarının— daha sonra durdurulduğunu ve davalının da buna istinaden ödediğini iddia ettiği para ile yoksun kaldığı iddia ettiği kar bedeline karşılık kendisi ve dava dışı diğer ortaklar aleyhine —– tahsili için icra takibi yaptığını, bu durumun yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra dosyasında borçlu olmadığının tespitini istemiştir.Davacı ve davalı ile dava dışı —— arasında, —— ıslahı ve çevre düzenlemesinin yapılması hususunda——tarihli sözleşme ile adi ortaklık teşkil edildiği, davalının bu ortaklık kapsamında ortaklığa bir miktar ödemede bulunduğu, ancak ortaklık konusu işin yapımının —– durdurulması üzerine, davalının ortaklığa verdiğini iddia ettiği para ile yoksun kaldığını iddia ettiği miktar için davacı ile dava dışı —- ortak alehine icra takibi yaptığı, diğer —– ortağın takibe itiraz ettiği, davacı hakkındaki takibin kesinleşmesi üzerine de davacının eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu tür adi ortaklıkların tüzel kişilikleri bulunmadığı için taraf ehliyetleri yoktur. O nedenle adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine yönelik davada tüm ortakların taraf sıfatıyla bulunmaları gerekir. Öte yandan gerek davalının diğer dava dışı ortak ile davacı aleyhine icra takibi yapması ve gerekse davacının eldeki bu davayı açması aynı zamanda adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteminide kapsamaktadır. Bu itibara dava dışı ortaklar olan —— davaya dahil edilmiştir.
—— sayılı ilamında da belirtildiği üzere,6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermekte olup; —–tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerini dikkate alınmak suretiyle, 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin taraflar arasındaki adi ortaklığa uygulanması gerekecektir.
Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK’nın 639. maddesinin 7. bendinde ise, “Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla” ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir.Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır. ——-
Öte yandan; ortaklık amacının elde edilmesinin imkansız hale gelmesi durumunda, ortaklık ilişkisi kendiliğinden sona erecektir. Ortaklık sözleşmesinin sona ermesine neden olacak imkansızlık devamlı, açık ve objektif bir imkansızlık olmalıdır. Buna karşılık subjektif imkansızlık ortaklığın sona ermesini gerektirmez. Ancak, ortaklar bu durumda haklı sebeple fesih davası açabilirler.Somut olayda; ortaklık payının davalı—- kısmen devri suretiyle, bahse konu davalının mevcut adi ortaklığa yeni ortak olarak alındığı ve taraflar arasında davaya konu ——tarihli katılma sözleşmesinin düzenlendiği, ortaklık amacının “—-” olduğu; —– tarihli belediye kararıyla yasal olmayan ortaklık faaliyetinin durdurulduğu, davacı ortağın da kabulünde olduğu üzere, ortaklık faaliyetinin, davalı ortak —— ortaklığa katılımından kısa bir süre sonra fiilen de durduğu; tüm bu sebeplerle, ortaklık amacının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiğinden bahisle, davalı ortak—– tarafından diğer ortaklara karşı çekilen —— tarihli ihtarname ile ortaklığa koymuş olduğu —-avans ödemesinin ve kar payının tarafına ödenmesinin talep edildiği ve ardından davaya konu icra takibinin başlatıldığı, —-sermaye payı ve —- avans ödemesinin takibe konu edildiği; —–tarihli ve —– sayılı bozma kararında da açıkça belirtildiği üzere, gerek icra takibinin gerekse eldeki davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Bununla birlikte, taraflar arasındaki —- tarihli adi ortaklık sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmede idareci ortağın belirlenmediği, tüm ortaklara belirli alanlarda ortaklığı idare yetkisi verildiği, sözleşmenin “—-” başlığı altında düzenlenen 10. maddesinde; “ —- tarihinden önce ocağın yapmış olduğu müşteri sözleşmeleri için (bunlar,—-bu tarihe kadar yapılan dökümlerle …’nun bir alakası yoktur. Bu tarihten sonra bu müşterilerin dökeceği harfiyatlar ortaklar kurulunun tamamını kapsar.”; 13. maddesinde, “—-.”; 11. maddesinde ise, “ Şantiyede mevcut —– ödemesi ortaklar kurulunun tamamına aittir.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı; ortaklık faaliyetinin durdurulması nedeniyle, sözleşmeyle belirlenen masraf kalemleri dışında hayatın olağan akışına uygun olarak herhangi bir şekilde masraf yapılmadığı, yapılsa dahi bu hususun ortaklar tarafından ispat edilemediği; buna karşılık davalı ortak —— tarafından sermaye payı olarak —- ödemede bulunulduğu, avans ödemesi olarak ise —— çeklerin ortaklığa ibraz edildiği, —–çekin karşılıksız çıkması nedeniyle iade edildiği, diğer bahse konu çeklerin ise davacı ortağın da kabulünde olduğu üzere tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda yukarda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davaya konu ortaklık amacının elde edilmesinin subjektif olarak imkansız hale geldiği, ortaklık ilişkisinin devamının artık mümkün olmadığından, adi ortaklığın haklı nedenle feshi ile birlikte tasfiyesine, davalı ortak—–tarafından ortaklığa sermaye payı olarak—- ile avans olarak toplam ——- ödemede bulunulduğunun kabulü ile toplam —–sözleşmenin 11. maddesi uyarınca, ortaklık giderlerinden katılmakla yükümlü olduğu —– yakıt masrafının mahsubu suretiyle, kalan —- davalı ortak —- tasfiye payı olarak ödenmesi gerekeceği, anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Taraflar arasında düzenlenen —– mevkisinde bulunan —– işinin yapımı konusundaki taraflar arasındaki düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin feshine,
2-Davacının—-esas sayılı dosyasına konu edilen—-tutarında davalı —-borçlu olmadığının tesbitine,
3-Davalı —–tasfiye payı olan —– Davacı ——-alınarak Davalı—– ÖDENMESİNE,
4-Dava hukuki niteliği itibariyle adi ortaklığın feshi istemi olup davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminat istemin reddine,
5- Harçlar Kanunu alınması gerekli karar harcı—– peşin olarak yatırılan —- mahsubu ile —- davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça yatırılan—-peşin harcın davalı taraflardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan —- ilk dava masrafı, —–tebligat-müzekkere-bilirkişi gideri olmak üzere toplam —-yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı —-kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan —–vekalet ücretinin davacı ve davalı—- alınarak Davalı —– verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzene karşı ve diğer davalıların yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren —gün içinde—temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı.