Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/166 E. 2023/5 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/166 Esas
KARAR NO : 2023/5

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, asıl borçlu ——– imzalanan sözleşme kapsamında kredi kullandırıldığını, sözleşmeye kefillerin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imza attıklarını, borcun gerektiği gibi ödenmediğini, bunun üzerine ihtarname keşide edildiğini, borcun yine ödenmediğini, takibe geçildiğini ancak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, itirazın yasaya, delillere, gerçeğe aykırı, haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek, itirazın iptaline ve takibin takip talebindeki şartlarla devamına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı —– dilekçesinde özetle; aleyhine icra takibi yapıldığını, takip —- ait olduklarının belli olmadığını, sözleşmede numara bulunmadığından hangi sözleşmeye istinaden takip yapıldığının belli olmadığını, kredilerin başkaca sözleşmelere istinaden kullandırıldığını, hesap kat ihtarnamelerinin usule uygun olmadığını, tebligatın bilinen adrese gönderilmediğini, arabuluculuk aşamasında icra inkâr tazminatı hakkında görüşme yapılmadığını, arabuluculuk yoluna başvurulmadığını,—- ayrıldığını, kefalet sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiğini, azami tutarın yazılı olması gerektiğini, tarihin belirtilmesi gerektiğini, —- belirtilmesinin şart olduğunu, kefilin sorumluluğunun bulunmadığını, hesap kat ihtarının başka bir adrese gönderilmiş olması nedeniyle temerrüdün söz konusu olmadığını, fahiş oranda faiz talep edildiğini, hukuki dayanağının bulunmadığını, genel işlem koşullarına aykırılıklar bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kefil—— dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiğini, süresinde açılmadığını, sözleşme tebliğ edilmemekle birlikte, yapılan incelemede kefil olarak —-imzasının bulunmadığını, ortaklıktan ayrıldıktan sonra imzalanan sözleşmeye istinaden kullandırılan krediye kefil olmasının mümkün olmadığını, sözleşmede imzasının dahi bulunmadığını, dolayısıyla borçtan sorumluluğunun bulunmadığını, ihtarname tebliğ edilmediğinden temerrüdün söz konusu olmadığını, borç bulunmadığından, kefil olarak sorumluluğun da bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; düzenlenen genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebinden ibarettir.
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki ve takip konusu edilen —-sıfatıyla davalıların asıl ve faiz borcunun bulunup bulunmadığı, kefalet sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, davalıların asıl borçlu şirketteki ortaklıktan ayrılmasının kefalet borcuna etkisinin bulunup bulunmadığı, kullandırılan krediler dolayısıyla davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, müşteri çeki ve senedi ile bahse konu kredi borcunun kapatılıp kapatılmadığı, takibe itirazlarının yerinde olup olmadığı ve icra inkar tazminatının haklı olup olmadığının tespitine ilişkindir.
—-esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine —– tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin —— tebliğ edildiği, borçlu ———— sundukları, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi rapor içeriğine göre; banka ile dava dışı ———— kullanılan ve kullandırılacak olan tüm kredilerden kaynaklı tüm borçlardan —-kadar 10 yıl süreyle—- kapsamında müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu bulunduğuna dair imza attığı, atılan imza nedeniyle —- asıl borçluya kullandırılan krediden dolayı sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varıldığı, banka ile dava dışı —– imzalandığı, sözleşmeye ——- kadar müteselsil kefil sıfatı ile imza attığı, atılan imza nedeniyle———- borçluya kullandırılan krediden dolayı sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varıldığı,
Her ne kadar ortaklıktan ayrılma nedeniyle borçtan sorumlu bulunmadığı yönünde itirazda bulunulsa da, —– göre ortaklıktan ayrılmaları neticesinden sorumluluklarının sona ermediği,
Asıl borçluya—- kullandırıldığı,—-, başka ödeme yapılmaması üzerine——— tarihinde kat ettiğini belirterek ihtarname keşide ettiği, ödeme için 7 gün süre verdiği,
11.02.2020 Tarihinde—–tebliğ edilmeden iade edildiği,
—- Tarihinde ihtarnamenin ——- tebliğ edilmeden iade edildiği, her iki ihtarnamenin de sözleşmede belirtilen adreslerden farklı olduğu ve iade edildiklerinin görüldüğü, ihtarnamelerin iade edilmeleri nedeniyle temerrüdün oluşmadığı kanaatine varıldığı, bununla birlikte, şayet Sayın Mahkeme temerrüdün oluştuğu kararına varacak ise terditli olarak hesaplama yapılması gerektiği kanaatine varıldığı,
——– Numaralı İcra Dosyasında;
—– Asıl Alacak
———–
——
———– —-Toplamı
106,14 TL İhtamame Masrafı
20.828,61 TL toplam şekinde takibe geçtiği,
—–yılında şirketteki hisselerini devretmiş olması nedeniyle ortaklığının kalmadığı şirketteki kefaletinin bulunmadığını belirterek icra takibine, ödeme emrine, alacağa, işlemiş faize, faiz oranına ve tüm fer’lerine itiraz ederek takibi durdurduğu,
—- emrinin tebliğ edilmemişse de, herhangi bir borcunun bulunmaması nedeniyle, takibe, borca, edeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ederek takibi durdurduğu, —- Mahkeme’ye başvurarak itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi talebinde bulunduğu,
Bankanın tahsis ettiği —– asıl alacak tutarı ——- olarak hesaplandığı, iki ayrı kefil bulunması ve bu kefiller için hem temerrüdün oluşmadığı hem de temerrüdün oluştuğu esasına göre hesaplama yapılması nedeniyle hesaplamaların tabloda gösterildiği,
Temerrüdün oluşmadığı esasına ———- yapıldığı,
Her ne kadar davalı kefiller uygulanan faiz oranına itiraz etseler de,——- tarafından belirlenen faiz oranları esas alındığı, ihtarnamelerin kefillere tebliğ edildiğine dair bir belge sunulmaması nedeniyle temerrüdün oluşmadığı esasına göre terditli olarak hesaplama yapıldığı, asıl borçlunun————- gösterildiği, kredi bakiyesinden düşen tutardan sonra takip tarihine kadar ——– akdi faiz oranlarından hesaplama yapıldığı,
——- tarihinden itibaren faiz oranları değiştirildiğinden, değişiklik hesaplama tablosuna yansıtılarak hesaplama yapıldığı,
—– tarihinde ihtarnamelerin tebliğ edilip, 7 gün ödeme süresi verilmesi nedeniyle, temerrütler sırasıyla —– sonlarından itibaren oluştuğu esasına göre hesaplama yapıldığı, ihtarname masrafı için belge sunulmaması nedeniyle hesaplamaya dâhil edilmediği yönünde görüş bildirilmiştir.
TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz.
TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; davalı — asıl borçlu şirket ortaklığından ayrıldığını ileri sürmüş ise de kefalet sözleşmesinin iki tarafa borç yükleyen sözleşme mahiyetinde olduğu, tek taraflı irade açıklaması ile borcun sona ermesinin söz konusu olmadığı, bu nedenle bu itiraza itibar edilmemiş olup takip dosyasına davacı tarafça hangi sözleşmeye dayanıldığının gösterilmediği ve sunulmadığı, dava dilekçesi ekinde 23/02/2016 tarihli genel kredi sözleşmesinin sunulduğu, bu sözleşmede davalı —– bulunmadığı, davacı vekiline dava dilekçesinde gösterdikleri ancak sunulmayan delilleri sunmaları için tebliğden itibaren 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen süre geçtikten sonra davalı —- kefil olarak yer aldığı—— sözleşmenin sunulduğu anlaşılmakla süresinde sunulmayan delil kapsamında davalı aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı ——- aleyhine açılan davada asıl borçlu ——-arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalının müteselsil kefil olarak sorumluluk altına girdiği, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalı tarafından ödenmediği, davalı açısından temerrütün oluşmadığı, zira ihtarname adresinin sözleşme adresi olmadığı, davacı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam 20.000,41 TL olarak tespit edildiği, davacının masraf alacağına yönelik işbu davaya konu işlemler bazında düzenlenmiş bir belgenin olmadığı, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı—— aleyhine açtığı davasının REDDİNE,
2-Davacının davalı —– aleyhine açtığı davasının KISMEN KABULÜ ile—–yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 16,80 oranında faiz işletilmek sureti ile, —-olmak üzere toplamda 20.000,41 TL üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
Hükmolunan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalı ——– davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı — peşin olarak yatırılan —– bakiye harcın davalı ——– tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan —- harcın davalı —- taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ——- dava masrafı, 130,00 TL tebligat-müzekkere gideri, —— bilirkşi gideri olmak üzere toplam ——- yargılama giderinden kabul ve rede oranına göre(%96 kabul) —— davalı —– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, arta kalanın davacı üzerinden bırakılmasına,
6-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte —- nispi vekalet ücretinin davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan —-uyarınca hesaplanan —– nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsilili ile davalı— verilmesine,
9-Davalı —-kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan —uyarınca hesaplanan —- nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsilili ile davalı —-verilmesine,
10—- tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin —- 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalı — —davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.