Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/156 E. 2023/91 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/156 Esas
KARAR NO : 2023/91

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili bankanın —- —-imzalandığı, anılan sözleşmeyi davalı kefilin de müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşmeye istinaden taksitli kredi,—- kullandırılmış olduğu, kredilerin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması ——yevmiye no.lu kat ihtarnamesi keşide edilerek nakdi alacağın muaccel hale getirildiği, borcun ödenmemesi üzerine—-haciz yoluyla ilamsız icra takibi açıldığı, davalı yanın asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve ferilerine itirazları üzerine takibin durduğu, davalı —– dışındaki tüm kredi borçlarından sorumlu olduğu, genel kredi sözleşmesinin 2. 6. m. ile 2.7 m. temerrüt faizi talep edildiği, TTK’nun 8 ve 9 m. göre faizin serbestçe belirlendiğinden sözleşme hükümlerine uygun olduğu, müvekkili ticari defter kayıtlarının HMK 193 m. uyarınca delil teşkil ettiği, davalının sorumlu olduğu kredi ve borçları; ——- olmak üzere toplam —— alacağı bulunduğu, itirazın takibi sürünceme bırakmaya yönelik olduğu beyan edilerek —- alacak üzerinden itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmeleri talep edilmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin şirketteki—- ayrıldıktan sonra kullandırılan kredilerden sorumlu olmadığı, her bir kredi bazında —- imzalanması gerektiği, taksitli kredi kullanılırken akdedilen sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığı, müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra —–göndererek bilgi verdiği, müvekkili —- hissesini ——– tarihinde resmen sonlandırdığı,—– şirket müdürü ——atandığı, müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra yeni sözleşmelerle kredi kullandığı,—- tarihinde —— kullanılmış olduğu belirtilerek, müvekkilin imzası bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden sorumlu olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —– takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—- edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine— tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz + gider vergisi+ masraf toplamı —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —- tebliğ edildiği, borçlunun itirazı üzerine— ile icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz.
TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi rapor içeriğine göre; davacı banka ile dava dışı kredi lehtarı (asıl borçlu) —-sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefilin de müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, bahse konu sözleşmeye istinaden muhtelif krediler kullandırılmış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalı aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, davalı kefilin/lerin kefalet sözleşmesinde gösterilen kefalet limitleri toplamının —– olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl borç toplamının —- olduğu, dolayısıyla hesaplanan asıl borcun kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin hem kendi ve hem de dava dışı asıl borçlu şirketin temerrütleri ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın —- borcun tamamından müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin söylenebileceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın —- makamınca değerlendirilebilineceği)
—- kredisi yönünden davacının —- işlemiş akdi faiz,— temerrüt faizi,— %5 gider vergisi,
—— yönünden davacının —– asıl alacak, 1.880,42 TL işlemiş akdi faiz, 2.553,60 TL temerrüt faizi, 221,70 TL %5 gider vergisi hesaplandığı,
—- yönünden davacının —- asıl alacak, 1.574,25 TL işlemiş akdi faiz, —- temerrüt faizi, 172,49 TL %5 gider vergisi hesaplandığı, dava tarihinden sonra olmak üzere —- sağlandığı, işbu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme —- olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; dava dışı—- ile davacı banka arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalının ise müteselsil kefil olarak sorumluluk altına girdiği, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalılar tarafından ödenmediği ve kat ihtarı ve akabinde icra takip işlemlerine başlanıldığı, davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı, davalı tarafça asıl borçlu —–ortaklığından ayrıldığı ve bu durumun davacı bankaya bildirildiği ileri sürülmüş ise de kefalet sözleşmesinin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu, tek taraflı irade açıklaması ile sorumluluktan kurtulunmasının mümkün olmadığı, yine hesaplamaların davacının imzası bulunan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediler baz alınarak yapıldığı, davacı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam —- tespit edildiği, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; davalının —— Esas sayılı takibine yapılan itirazın KISMEN İPTALİ İLE,
—— yönünden; takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %46 oranında faiz işletilmek suretiyle, 49.873,01 TL asıl alacak, 2.421,41 TL işlemiş akdi faiz, —- olmak üzere toplamda ———–üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
—– nolu kredi yönünden; takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %27,36 oranında faiz işletilmek suretiyle, — işlemiş temerrüt faizi, —-olmak üzere toplamda —- üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
—-nolu kredi yönünden; takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18,99 oranında faiz işletilmek suretiyle, —- işlemiş akdi faiz, 98,41 TL işlemiş temerrüt faizi, —– üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
Hükmolunan alacağın %20 si icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 9.508,43 TL’nin başlangıçta yatırılan 2.515,61 TL peşin harcın mahsubu ile 6.992,82 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça ödenen ——- peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça sarfedilen 92,20 TL ilk dava masrafı, 290,00 TL tebligat müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.882,20 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%94 kabul) —- davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- esaslara göre belirlenen 21.879,29 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve ——davalıdan, —– davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı asil ve taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.