Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/110 E. 2023/594 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/110
KARAR NO : 2023/594

DAVA : Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 14/02/2022
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız —–. Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; dava dışı —-. ile banka arasında imzalanan sözleşmeye dayalı kredi kullandırıldığını, —- ve —— müteselsil kefil olduklarını, muaccel hale gelen borcun ödenmesi için ihtamame keşide edildiğini, ödeme yapılmadığından takibe geçildiğini, ancak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, Konkordato talebinin sadece firma açısından açıldığını, kefillerin taraf olmadığını, itirazın hukuki bir dayanağı bulunmadığını, iddia ederek, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

ll. SAVUNMA:
Davalılar vekili; borcun muaccel olmadığını, kefillerin sorumlu bulunmadığını, sözleşme hükümlerinin tek taraflı hazırlandığını, değiştirilemediğini, hükümlerin kabul edilmemesi halinde ret yanıtları da dikkate alındığında gecikmiş borcu olmayan kefiller hakkında yasal takip yapılmasının rekabet ve bankalar kanunu’na aykırı olduğunu, borcun —– şirketlerinin hesabında bulunan müşteri çekleri ile tahsil edildiğini, borç bulunmadığını, buna rağmen takip başlatıldığını, kefil olunan —– için geçici mühlet kararı verildiğini, iki ay uzatıldığını, 11.02.2019 tarihinde ise 1 yıllık kesin mühlet verildiğini, bu nedenle hesabın muaccel hale gelemeyeceğini, hesabın kat edilemeyeceğini,—– şirket hesaplarından cebren tahsilatlar yapıldığını, geçici mühlet tarihinden itibaren faiz işlemeyeceğini, şirket defter kayıtlarına göre GKS alacağının tamamının tahsil edildiğini, asıl borçlunun borcunun bulunmaması nedeniyle, kefillerin de borcunun bulunmadığını, savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.—–İcra Müdürlüğünün —– sayılı dosyasının tetkikinde; Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya yönelik 135.532,60 TL asıl alacak, 37.669,92 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz, 1.883,50 TL BSMV olmak üzere toplam 175.086,02 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalıların yasal süre içerisinde icra takibine konu borca itiraz ettiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık: Davacı tarafça icra takibine ve davaya konu edilen ve kullandırılan krediler yönünden borcun ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne miktarda ödendiği, icra takip tarihi itibariyle ödenmeyen kredi borcunun bulunup bulunmadığı, işlemiş ve işleyecek faizin yasal normlara ve sözleşmeye uygun talep edilip edilmediği, davalıların takip ve dava konusu yapılan alacağın tamamından yada bir bölümünden sorumlu bulunup bulunmadığı, itirazlarının kısmen yada tamamen iptalinin gerekip gerekmediğine ve icra inkar tazminatı konusunda yasal koşulların oluşup oluşmadığı, konkordato kapsamında kefillerin borcunun kalıp kalmadığı hususundadır.

Tüm Dosya Münderecatı Kapsamında;
Davacı banka ile dava dışı —– adlı şirket arasında 19.10.2015 tarihinde 700.000,00 USD limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi (GNGKS) imzalandığı, kefiller —– ve —— müteselsil kefil sıfatı 700.000,00 USD’ye kadar kefil olduklarına dair GNGKS’ye imza attıkları, kefaletin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583’ncü maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşıdığı, şirket ortakları olmaları nedeniyle eş rızasına gerek olmadığı, dolayısıyla kefillerin kefaletinin geçerli olduğu, bu nedenle ödenmeyen kredi borçlarından sorumlu oldukları,
Davacı bankaca kredi borcunun ödenmemesi üzerine, 28.12.2018 tarihinde hesabı kat ettiği,—– Noterliği vasıtası ile —–yevmiye numaralı ihtarnameyi kefillere keşide ettiği, 3 gün ödeme süresi verdiği,29.12.2018 Tarihinde ihtaramenin —- tebliğ edildiği, ancak —— bankada bilinen adresine keşide edilen ihtarnamenin tanınmıyor kaydı ile iade edildiği, sözleşmede —– adresinin yazılmadığı, şahsi olarak adresini de beyan ettiğine dair bir belge bulunmadığı, bu nedenle bu kefil yönünden tebliğin yapılamadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bu kapsamda hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu doğrultusunda, takip tarihi itibariyle davacının talep edebileceği alacak tutarı; —– yönünden 134.408,95 TL asıl alacak, 36.157,03 TL temerrüt faizi, 1.807,86 TL BSMV olmak üzere toplam 172.373,84 TL; Diğer kefil —- yönünden, 134.408,95 TL olduğu belirtilmekle, bu kapsamda davacı banka ile dava dışı —–adlı şirket arasında 19.10.2015 tarihinde 700.000,00 USD limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi kapsamında davalıların, bilirkişi raporunda belirtilen miktarlar kadar borçları bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dışı asıl borçlu hakkında verilmiş, konkordato ve geçici mühlet kararı, kefillere sirayet etmediğinden davalıların bu cihetteki talepleri yerinde görülmemiştir.

İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. (Yargıtay —-.HD —–)Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının—–. İcra Müdürlüğünün —- sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin, Davalı —— yönünden 134.408,95 TL asıl alacak, 36.157,03 TL temerrüt faizi, 1.807,86 TL BSMV olmak üzere toplam 172.373,84 TL,
Diğer Davalı —— yönünden, 134.408,95 TL asıl alacak, üzerinden DEVAMINA,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alacak likit bulunmakla asıl alacağın ( 134.408,95 TL ) %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 11.774,86 TL harçtan peşin alınan 2.115,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.659,25 TL karar harcının davalılardan ( Davalı —— sorumluluğu 7.531,31 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 26.856,08 TL vekâlet ücretinin davalılardan (Davalı—–sorumluluğu 20.939,68 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.712,18 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 2.196,31 TL harcın davalılardan (Davalı —— sorumluluğu 1.712,46 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 3.326,35 TL yargılama giderinden davanın red(%1,55) ve kabul(%98,45) oranına göre hesaplanan 3.274,82 TL’sinin davalılardan ( Davalı —— sorumluluğu 2.553,37 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılarca sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
11-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.299,55 TL’sinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalılardan ( Davalı —— sorumluluğu 1.013,25 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili, 20,45 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde—- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.