Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/103
KARAR NO : 2023/615
DAVA : 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 10/02/2022
KARAR TARİHİ : 11/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu — arasında kredi sözleşmesi imzalandığını diğer davalıların müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle müvekkil tarafından hesap kat edilerek davalılara noter aracılığıyla ihtar çekildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığını bu nedenle davalı hakkında — Banka Alacaklıları İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalıların haksız olarak takibe itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; kredi sözleşmesine ilişkin belgeleri sunmayan davacının davasını ispatlayamadığını, hesaplanan borç ve faiz bedelinin fahiş olduğunu, davalı—- yönünden kefalet şartlarının oluşmadığını çünkü eş rızasının alınmadığını beyan ederek davanın reddine davacının %0’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.— Banka Alacaklıları İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; davacı alacaklının davalı borçlular aleyhine 429.894,04 TL asıl alacak, 7.151,09 TL işlenmiş faiz, 357,55 TL %5 BSMV, 1.246,70 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 438.649,38 TL bedel üzerinden ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin borçlu —- 20/01/2022 tarihinde,—- Şirketine 17/01/2022 tarihinde tebliğ olduğu borçlular vekilinin 13/01/2022 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiği takibin durduğu, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya rapor tanzim etmek üzere bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş olup bankacı bilirkişi hazırlamış olduğu raporda özetle; —-. ile borçlu şirket arasında 19.02.2019 tarihinde 1.000.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığını, —- ve —- müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığını,—-kefil olduğu şirketin aynı zamanda ortağı olduğunu bu nedenle eş rızası gerekmediğini, bankanın Genel Kredi Sözleşmesinin 12/2 maddesinde özetle ” Bankanın, müşterinin borcunu vadesinde veya talebi halinde ödememesi üzerine ihtarname gönderilmesine gerek kalmaksızın kredi muaccel ve müşteri mütemerrit olur.” hükmüne ve kredi ödemelerinin gecikmesine dayanarak, kredi hesaplarını 27.10.2021 tarihinde kat ettiğini, ihtarnamenin 05.11.2021 tarihinde keşide edildiğini, borçlu şirket ve kefili —- 08.11.2021 tarihinde, diğer kefil şirket —– 10.11.2021 tarihinde tebliğ edildiğini ve 1 gün içerisinde ödeme yapılmasının ihtar edildiğini, hesaplama yapılırken %29,90 temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplama yapıldığını, yapılan incelemede bankacılık mevzuatı ile sözleşmelere uygun olarak belirlendiği, afaki bir uygulamaya rastlanmadığı ve takip talep tarihi olan 15.12.2021 tarihi itibariyle, davalı/davalıların davacıya 439.523,54.-TL borçlu olduğunu belirtmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibari ile; düzenlenen genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebinden ibarettir.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafından hangi tutarda kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredinin hangi tutarının davalı tarafından ödendiği, davacının bakiye alacağının ne olduğu, kredi hesabının usulüne uygun kat edilip edilmediği, davalıların kredi borcundan sorumlu olup olmadığı, bu itibarla—-Banka Alacakları İcra Dairesi —– sayılı takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken TBK’nın 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olması için; yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi, müteselsil kefalet halinde bu ibarenin kefilin el yazısı ile yazılması, ayrıca aynı yasanın 584. maddesi gereğince kefilin evli olması halinde yazılı eş rızasının da alınması zorunludur.
6098 SY. TBK’nın 584 üncü maddesi gereğince, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 28.03.2013 tarih 6455 sayılı Kanunun 77 nci maddesi ile 584 üncü maddeye üçüncü fıkra olarak:“Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler…. için eşin rızası aranmaz” hükmü eklenmiştir. Davalı şirketin yetkilisi ve ortağıdır. Bu sözleşme için eşinin rızasına gerek yoktur. Taraflar arasındaki sözleşme, kefalete ilişkin diğer şekil şartları da taşımaktadır ve her iki davalının kefaletleri geçerlidir.TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; dava dışı şirket ile davacı banka arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalıların müteselsil kefil olarak sorumluluk altına girdiği, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalılar tarafından ödenmediği, davacı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam 439.523,54 TL olarak tespit edildiği, anlaşılmakla dava dilekçesi ve talep doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. (Yargıtay —–.HD —–
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının —- Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına
2-Alacak likit bulunmakla hükmolunan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 29.964,14 TL karar ve ilam harcı başlangıçta peşin olarak alınmadığından davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 64.410,91 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Alınması gereken 269,85 TL başvuru harcı başlangıçta alınmadığından davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineyi irat kaydına,
6-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu —- (Sicil no:—- Hazine tarafından ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazine’ye müzekkere yazılmasına,Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.