Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/868 E. 2022/416 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/868 Esas
KARAR NO : 2022/416

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı —- sözleşmesi akdedildiğini, davacı şirketin gerekli — davalıdan temin ettiğini, davalı tarafından yanlış nitelikte — araca yüklendiğini, davalı şirketin hatanın kendilerinde olduğunu ikrar ettiğini, bu durumun işte gecikmeye neden olduğunu, dava dışı şirket tarafından gecikme ceza bedeli için — düzenlendiğini, gecikme ceza bedelinin davalı borçluya yansıtılması için 15/09/2017 tarihli faturanın düzenlenerek davalıya gönderildiğini, davalı tarafından faturanın iade edildiğini, bunun üzerine davalı aleyhine— dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini belirtmiş;— dosyasına yapılan itirazın iptaliyle takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dosyası yetkisiz yerde açıldığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, davacıya teslim edilen malın ayıplı olmadığını, davalı şirketin davacıdan alacaklı olduğunu, takas definde bulunulduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tacirler arasındaki alım satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafından sözleşmeye uygun mal teslim edilip edilmediği, davacının kötü ifa nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı, bu zararın davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
——– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; ——-tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı —–borçlusunun … olduğu, — tutarındaki alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan —- ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 02/07/2021 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı görülmüştür.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır (—-
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi, İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı——takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı yasanın “sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde; sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmış olup, bu sebeple sözleşmeden doğan para borcunun tahsili için başlatılan takipte, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir. Takip, davacı/alacaklının seçimine göre hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Somut olayda; davalının yerleşim yerinin —– olduğu, dava konusu yansıtma faturası ve sicil kaydında davacının yerleşim yerinin— olarak belirtildiği, —- yetkili icra dairesi olmadığı, usulüne uygun başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı anlaşıldığından; aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 290,55 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 209,85 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki ——–maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında —– tarafından ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için — müzekkere yazılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.