Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/775 E. 2023/721 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/775 Esas
KARAR NO: 2023/721
DAVA: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan),
DAVA TARİHİ:28/10/2021
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ—- SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:17/11/2022
KARAR TARİHİ:26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkiline davalı banka tarafından icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalı Bankaya herhangi bir borcu olmadığını, diğer borçlu ——– şirketinin 2015 yılında çektiği 12 ay vadeli olan 50 Bin liralık bir kredi sözleşmesi için 100 bin liralık bir kefalet sözleşmesi imzaladığını, ancak bu kredinin ödendiğini, böyle bir borç var ise ve bu borcun zamanaşımına uğradığını, muhtemelen müvekkilinin imzası olmayan başka borçlardan sorumlu tutulmaya çalışıldığını, muaccel bir alacak olmadan davalının ihtarname çekmeden ve bilgi vermeden müvekkili aleyhine icra takibi başlatması ile müvekkilinin zor durumda kaldığını belirtilerek; kötüniyetle başlatılan takibin durdurulmasını,———sayılı dosya üzerinden yapılan 422.832,17 TL’lık takip talebi ile ilgili müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptali, davalının asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili banka ile dava dışı ——— arasında —– Sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmede —– kefil sıfatı ile imzasının olduğunu, dava dışı firma hakkında ——–iş dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve —— esas sayılı dosya ile takibe geçildiğini, ödenmeyen borçtan dolayı davacı tarafın 100.000,00TL lik sözleşmeden dolayı sorumlu olduğunu, asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

BİRLEŞEN DAVADA:
İDDİA:Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın —-ile dava dışı —– tarihinde akdedilen genel kredi sözleşmesi ile —- tarihi itibariyle müvekkil bankaya ——- gayrinakit borçlu bulunduğunu, borçluların kredi borcu ———– yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat edildiğini, süresi içinde borcun ödenmediğini, bu aşamada müvekkil banka alacağının tahsilini teminen; davalı hakkında önce————– dosyası ile ihtiyati haciz kararı alarak ————dosya ile davalı borçlular hakkında genel haciz yolu ile esas icra takibi başlatıldığını, davalının dava dışı firma ile birlikte ——– gayri nakit borcu bulunduğunu, davalı bahsi geçen kredi sözleşmesini kefil sıfatı ile imzaladığını, borçlu kefil hakkında da yapılan takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, borçlu ile her ne kadar arabuluculuk görüşmesi gerçekleştirilse de bir uzlaşmaya varılamadığını, davalı 100.000,00 TL ‘lik krediyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu sebeple sorumluluğu 100.000,00 TL lik krediyi kapsadığını, icra takibine konu borç gerçek bir borç olduğunu, borç sona ermediği gibi muaccel hale geldiğini, bu sebeple kefilin sorumluluğu tüm borcu kapsadığını, kefilin borcu, doğuş, devam ve ifa mecburiyeti yönünden asıl borca bağlı olduğunu, kefalet bir sözleşme olduğunu, bununla kefil, bir başka kişinin alacaklısına karşı, asıl borcun ifasından sorumlu olmayı taahhüt ettiğini, davalı ———– dosyaya verilen ihtiyati haciz kararına itiraz ettiğini, ancak itirazın reddedildiğini, akabinde davalı /borçlu ———dosyası ile menfi tespit davası açtığını, davanın derdest olduğunu, davalı ile müvekkil bankanın—–imzalanan kredi sözleşmesi ile müvekkil bankaya borçlu bulunduğunu, bankanın defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile müvekkilinin banka alacağının sabit olduğunun görüleceğini, banka alacağının tahsilini teminen—— dosyası ile yürütülen takipte davalı-borçlunun borca, takibe, takip dayanağına, faize ve sair hususlara yaptığı itirazın iptali ve hakkında başlatılan takibin, takip tutarı üzerinden yazılı şartlarla devamına, davalının inkar olunan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan huzurdaki itirazın iptali davasının süresinde olmadığından davanın reddi gerektiği, müvekkilinin davacı tarafa borçlu olmadığı, dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere ——–tutarına kadar kefil olmayı taahhüt ettiği, oysaki davacı tarafın müvekkilinden kefalet limiti ve kefalet temerrüdünü değil asıl borçlunun borcunun tamamı için icra takibi başlattığı, gerçekten de davacı tarafın dosyaya sunduğu ihtarname (taraflarına tebliğ edilmemiş ve tebliğ şerhi bulunmayan) incelendiğinde asıl borçlu ———– gayri nakit borcu ve temerrüt faizini müvekkilinden talep etmiş ve daha sonra ——— icra dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlatarak toplam 422.832,17 TL borcun tahsilini talep ettiği, yine bunun dışında müvekkilinin bu kefaleti sonrasında asıl borçlu şirketin birden fazla kredi çektiği, müvekkilinin kefil olduğu borcun ödendiği, esas dosyada sunulan——- hesap hareketleri incelendiğinde ———- bin liralık kredi kullandığı, bu kredinin de 13 taksit halinde düzenli bir şekilde ödendiği, müvekkilinin kefil olduğu 50 bin liralık kredi 13 ay içinde ödenip kapandığı, yine esas dosyanın davalısı tarafından sunulan —-tarihli dava dışı ———— hesap hareketlerine bakıldığında ilk çekilen krediden sonra başka krediler çekildiği belirtilerek davacının açmış olduğu itirazın iptali davası haksız olduğundan açılan haksız davanın reddine karar verilmesini; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davacı tarafa tahmiline karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Asıl dava, hukuki niteliği itibariyle; genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava —— kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.Mahkememiz ———– sayılı dava dosyası ile ———-sayılı dosyasının dava konusu ve hukuki sebebinin aynı olup, birisi hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyecek nitelikte olması, yapılacak işlemlerinde ortak ve benzer olması nedeniyle usul ekonomisi ilkeleri göz önüne alınarak HMK 166 maddesi gereğince birleştirilmesine dair karar verilmiştir.Aynı sözleşme hakkında açılan dava konusu takibe yönelik önce borçlu tarafından menfi tespit davası açıldığı, ardından alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açıldığı, öncelikle menfi tespit davası açıldıktan sonra itirazın iptali davası açılmasında alacaklı bankanın hukuki menfaatinin bulunduğu, zira menfi tespit davası sonucu verilebilecek bir ret kararının alacaklı için eda hükmü niteliği taşımayacağı, yine önce menfi tespit davası açılmasında borçlunun hukuki yararının bulunduğu, zira haklılığını ispatlamak açısından alacaklının dava açmasını beklemesinin kendisinden beklenemeyeceği anlaşılmıştır.——–sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; birleşen dosya davacısı-takip alacaklısı tarafından birleşen dosya davalısı-takip borçlusu aleyhine 22/06/2021 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz + gider vergisi+ vekalet ücreti toplamı 422.832,17 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, borçlu tarafından bila tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde müvekkilinin alacaklı olduğunu ileri süren bankaya karşı sadece borçlu ———yılında çektiği 50 bin liralık bir kredi için kefil olduğu, 12 aylık verilen bu kredi borcunun zaten ödendiği, müvekkilinin kefilliğini ve borçlu olmasını gerektiren başkaca bir sözleşme ve kefillik olmadığı belirtilerek borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz.TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.Uyuşmazlığın çözümü bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi —— rapor içeriğine göre; hesaplama ve değerlendirmeler sonucunda; davacı tarafın kefalet imzasının olduğu dava dışı ——-davalı Bankaya ———- borçlu olduğunu, ———— kefalet limitiyle sorumlu olduğunu ancak, kefil kendi temerrüdünün sonuçlarından kefalet limiti ile bağlı olmaksızın sorumlu olacağı için sorumlu olduğu tutarın takip tarihinden sonra işleyecek temerrüt faizi ve ferilerden sorumlu olacağını, davacıdan sorumlu olduğu 100.000,00 TL için takip tarihinden tahsil tarihine kadar % 33 temerrüt faizi ve faizin ————- talep edilebileceğini, tarafların, masraf, tazminat, ücreti vekalet ve benzeri talepleri ile hukuki mahiyetteki beyan ve itirazlarının Mahkememizin takdirleri içinde kaldığını bildirmiş, rapora yönelik itirazlar nedeniyle aldırılan 22/12/2022 tarihli raporda ise davacı kefilin 22/06/2021 tarihi itibariyle 47.560,70 TL asıl alacak tutarı ile davalı bankaya karşı sorumlu olduğu, bu tutara takip tarihinden tahsil tarihine kadar % 33 temerrüt faizi ve faizin —— talep edilebileceği bildirilmiştir.Takip tarihi sonrası ve dava tarihi öncesi ödeme bulunduğundan TBK 100. Madde kapsamında inceleme yaptırılmış, bilirkişi ——– rapor içeriğine göre; dosyaya mübrez bilgi belge ve takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; davacı kefilin davalı bankaya dava tarihi olan 28.10.2021 tarihi itibarıyla 46.900,00 TL asıl, 12.117,73 TL takip ferileri olmak üzere toplam 59.017,73 TL alacaklı olduğunu, davalı bankanın davacı kefilden 46.900,00TL asıl alacağına dava tarihi olan 28.10.2021 tarihinden itibaren yıllık %33 oranında sözleşmesel faiz talep edebileceğini, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzer talepleri yönünden takdirin Mahkememize ait olduğunu bildirmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; asıl dosya davalısı banka ile dava dışı ———–arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, asıl dosya davacısının müteselsil kefil olarak sorumluluk altına girdiği, birleşen dosya davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin borçlular tarafından ödenmediği, birleşen dosya davacısı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam 59.017,73 TL olarak tespit edildiği, bu hali ile esas davada davacının takip tutarından geri kalan tutarda 363.814,44 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, aşan istemin reddine dair karar verilmesi gerektiği, banka alacağının likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Ana dava dosyası Mahkememizin ——– sayılı dosyası yönünden;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ———– sayılı takip dosyası kapsamında davacının davalı bankaya 363.814,44 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, aşan istemin reddine,
Birleşen dava dosyası Mahkememizin ———— esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ——– sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacağa dava tarihi (17/11/2022) itibaren yıllık %33 oranında faiz işletilmek suretiyle, 59.017,73 TL asıl alacak üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
Hükmolunan alacağın %20 si icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Asıl davada alınması gereken; karar harcı 24.852,00 TL’den peşin olarak yatırılan 7.220,92 TL nin mahsubu ile 17.631,08 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Birleşen davada alınması gereken; karar harcı 4.031,50 TL’den peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL nin mahsubu ile 2.323,75 ‬TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Asıl davada davacı tarafça yatırılan 7.220,92 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Birleşen davada davacı tarafça yatırılan 1.707,75 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Asıl davada davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk dava masrafı, 1.700,00 TL bilirkişi, 175,85 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam, 1.943,65 ‬TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre (%.86,05kabul) 1.672,51 TL’ sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, arta kalanın davacı üzerinden bırakılmasına,
7-Asıl davada davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Birleşen davada davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk dava masrafı, 1.400,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam, 1.492,20 ‬TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre (%.59 kabul) 34.820,46 TL’ sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, arta kalanın davacı üzerinden bırakılmasına,
9-Birleşen davada davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Asıl davada davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 56.572,17 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Asıl davada davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Birleşen davada davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Birleşen davada davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Asıl davada Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre (%86,05 kabul)1.135,86 TL’ sinin davalı taraftan, (%13,95 Ret) 184,14 TL’sinin davacıdan tahsili hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
15-Birleşen davada Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre (%59kabul) 920,40 TL’ sinin davalı taraftan, (%41 Ret) 639,60 TL’sinin davacıdan tahsili hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
16- Karar kesinleştiğinde —— esas sayılı dosya aslının iadesine,
17-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, — Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/09/2023