Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/767 E. 2022/466 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/767 Esas
KARAR NO: 2022/466
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; işleteni —- plakalı aracın—tarihinde sürücü — —– idaresindeyken davacıya çarptığını, kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını,——sayılı dosyasında alınan kusur raporu sonucu davalının %100 oranında kusurlu bulunduğunu, maddi zararın karşılanması için davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, davalı tarafından—– ödeme yapıldığını, bu miktarın davacının maddi zararını karşılamadığını, bunun yanında davacının manevi zarara da uğradığını belirtmiş; şimdilik — maddi tazminat ve — tedavi gideri ile — manevi tazminatın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; — plakalı aracın davalı nezdinde —- tarihleri arasında geçerli olmak üzere— sigortalı olduğunu, davalı tarafından davacıya ödeme yapıldığını, kusur ve maluliyet incelemesi için dosyanın— gönderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin sigorta teminatı dışında olduğunu, tedavi giderlerine ilişkin talepten —– sorumlu olduğunu, davalının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; —— plakalı aracın davalı adına kayıtlı olduğunu, aracın aslında davalının oğlu ve gelini tarafından kullanıldığını, aracın kredi ödemelerinin davalının oğlu tarafından yapıldığını, davalının aracın işleteni olmadığını, davalı açısından davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının maddi zararının —— tarafından giderildiğini belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı———–vekili cevap dilekçesinde özetle; aracın davalının eşi ve davalı tarafından kullanıldığını, davacının karşıdan karşıya geçerken aniden dönüş yapması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davacının zararın oluşmasına kendi kusuruyla sebep olduğunu, davalının tali kusurlu bulunduğunu, meydana gelen zararın davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin tarafların ekonomik durumuna ve maluliyet oranına uygun olmadığını, davalının kazadan sonra davacı ile özel olarak ilgilendiğini, davalının yaşanan olayın üzüntüsü nedeniyle kazadan birkaç hafta sonra çocuğunu düşürdüğünü, davanın —— ihbar edilmesi gerektiğini belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince sunulan——– tarihli feragat dilekçesi ile maddi tazminat davasından feragat edildiği, buna ilişkin ibranamenin sunulduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde feragate ilişkin yetkinin bulunduğu, maddi tazminat talepleri yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlığın ön inceleme duruşmasından önce son bulduğu görüldü.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ——- plakalı aracın davacıya çarpması şeklinde meydana gelen kazada davalı ——-kusurlu olup olmadığı, davacının bedensel zarara uğrayıp uğramadığı, davalı araç malikinin işleten sıfatının bulunup bulunmadığı ile manevi tazminatın takdiri noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
——- mahkememize gönderildiği görüldü.
—– yazılan yazıya cevap verildiği, davacının tedavi evrakının mahkememize gönderildiği görüldü.
—- yazılan yazıya cevap verildiği, davalıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı görüldü.
—– yazılan yazıya cevap verildiği, davacı hakkında düzenlenen sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunun mahkememize gönderildiği görüldü.
—- yazılan yazıya cevap verildiği, davalılar hakkında düzenlenen sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunun mahkememize gönderildiği görüldü.
—- yazılan yazıya cevap verildiği, —-plakalı aracın trafik kaydının mahkememize gönderildiği görüldü.
Davanın —– plakalı aracın ——— — ihbar edildiği görüldü.
—- tarafından düzenlenen — tarihli raporda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü —– %100 oranında kusurlu olduğu, davacının tüm vücut engel oranının %2 olduğu mütalaa edilmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesi ve aşamalarda verilen beyan dilekçeleri ile dava konusu aracın davalı —– tarafından kullanıldığını, bu nedenle davalı—- işleten sıfatının bulunmadığını savunmuştur. Mahkememizin—- numaralı ara kararı ile davalı vekiline bu husustaki somut delillerini sunması için kesin süre verilmiştir.
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse —— uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, —– uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve —- unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda; dava konusu—–plakalı aracın davalı —– adına kayıtlı olduğu, kaza esnasında ise davalının gelini —- tarafından kullanıldığı, sigorta ve vergi ödemelerinin — tarafından yapıldığı, aracın fiili hakimiyetinin—- bulunmadığı anlaşıldığından; —– yönünden aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde, tazminat miktarının belirlenmesinde gözetilen hususların açıklanması gerekir: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ——— gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ———-
Somut olayda; tarafların maddi durumları, ceza dosyasındaki beyanlar, kazanın meydana gelme şekli ve kusur durumu, davacının maluliyet oranı, davalının kaza sonrası eylemleri, kazanın davacının görünümüne kalıcı etkisi, paranın alım gücü, işleyecek faiz tutarı ve dosya kapsamındaki deliller bir bütün olarak değerlendirilmiş; manevi tazminat tutarı aşağıdaki şekilde takdir edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine,
2-Davacı tarafından davalı—–aleyhine açılan manevi tazminat davasının pasif husumet yokluğundan reddine,
3-Davacı tarafından davalı—– aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; —– manevi tazminatın —- kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine, aşan istemin reddine,
3-Maddi tazminat davasında alınması gereken 26,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Manevi tazminat davasında hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.049,30 TL karar ve ilam harcından 888,03 TL peşin harcın mahsubuna, 1.161,27 TL harcın davalı ——- tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Maddi tazminat davasında ——– davalılar lehine vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalı—— ——- tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı———- manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (m.3/2) uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davalı——- manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (m.3/2 – m.7) uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan 888,03 TL peşin harcın davalı———– tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Davanın kabul (%57,69) oranına göre hesaplanan 1.103,18 TL yargılama giderinin davalı ———-tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
13-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu——– arabuluculuk ücretinin davacıdan 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için ——– müzekkere yazılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle ——– Adliye Mahkemesi İlgili ——– incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/06/2022