Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/750 E. 2022/445 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/750 Esas
KARAR NO: 2022/445
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2021
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı borçlu arasında mevcut olan ticari ilişki gereği davacının davalı borçlu tarafa ürün temin etmekte, davalı borçlu tarafın ise davacı şirkete bu ürünlerin bedelini ödemekte olduğu, davalı ile davacı arasında direkt satış noktası sözleşmesinin bulunduğu, taraflar arasındaki süregelen ticari ilişki çerçevesinde bir cari hesap ilişkisi söz konusu olup, davalı tarafa ürünler faturalanarak gönderildiği, davalı borçlu tarafça da bu fatura bedelleri üzerinden tutulan cari hesap ekstresi ödendiği, davalı borçlu ile davacı şirket arasında süregelen bu ticari ilişki çerçevesinde yapılan alışverişlerle alakalı olarak davalı borçlu şirket cari hesap bakiyesi olan—- kendisine yapılan tüm ihtarlara rağmen ödemediği, davalı teslim aldığı sevk irsaliyeli faturalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu durumda; 6102 sayılı TTK.21/2 —– maddesinde yer alan “Bir fatura alan kişi, aldığı tarihten itibaren—- içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü karşısında, davalı şirket tarafından ne satılan malların teslim edilmediği ne de fiyatı hususunda itiraz edilmediğinden, taraflar arasında bulunan cari hesaba konu sevk irsaliyeleri ile teslimatları yapılan faturalardan doğan —- toplam alacağı kabul etmiş sayılacağı, davalı tarafın icra takip tarihine kadar cari hesap ilişkisi çerçevesinde yaptığı tüm ödemeler, iadeler miktarı düşüldükten sonra bakiye —- borcunun kaldığı, kalan bu borcunu tüm uyarı ve açıklamalara rağmen ödememesi karşısında haklı olarak davacı şirket borçluya karşı genel haciz yolu ile—- dosyası ile icra takibi yapmak zorunda kaldığı ancak, davalı borçlu haksız ve kötü niyetli olarak sadece icra takibini uzatmak amacıyla alacaklı olan davalı şirketin alacağını elde etmesini engellemek için icra takibine itiraz ettiği ve takibi durdurmuş olduğu, ticari ilişki nedeniyle taraflar arasındaki cari hesaba konu sevk irsaliyeli faturalar ile teslimatları yapılan ürünlere ilişkin olarak doğan ve yapılan tüm ödemeler düşüldükten sonra kalan ve ödenmeyen bakiye ——–borcu ödediğine dair herhangi bir belge ibraz etmeyen davalı borçlunun haksız itirazının iptali ile takibin devamına; takibi sürüncemede bırakma amacıyla yapılan itirazı haksız ve kötü niyetli bulunduğundan
en az %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama masrafları ile avukatlık vekâlet
ücretinin davalı/borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
——esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine — tarihinde asıl alacak olarak—- alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya—- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen — günlük süre içerisinde — tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde davacı çalışanlarının gelip kolaya zam geçişi olduğunu söyleyerek ———–yazdıklarını ancak elinde tarihi geçmiş ——bulunduğunu, değişim yapılması halinde borcu ödemeyi kabul edeceğini ifade etmiş, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi — tarafından düzenlenen — tarihli rapora göre; taraflar arasında——- başlangıç tarihli ——- imzalanmış olduğu, işbu sözleşme doğrultusunda, davacının davalı tarafa muhtelif adet ve miktarlarda ——— ürünlerinin satışını gerçekleştirdiği, davacının kendi defterlerinde kayıtlı davalı ödemelerinin ——bölümünde incelendiği şekilde açık hesap olarak kısmi ödemeler şeklinde gerçekleştirildiği, takip
konusu alacağın davacı tarafından düzenlenen ve raporun —— tutarlı faturanın alacak bakiyesinden kaynaklandığı, bahse konu alacağa ilişkin düzenlenen sevk irsaliyesinde yazılı malların davalı tarafa ve/veya davalı adına hareket edenlere teslimi konusunda sevk irsaliyesi üzerinde bulunan imzayı Sayın Mahkemenin ispat karinesi olarak dikkate alması halinde bu kez ispat yükünün davalı tarafa geçeceği, davalının huzurdaki davaya katılmadığı, defter ve belge sunmadığı, dosya kapsamında da ödemeye ilişkin somut bir ödeme belgesi, dekont vs yer almadığı, davacının kendi defterlerinde davalı taraftan ——-alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri —- geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle—— aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle – alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafa 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK’nın 222. Maddesi gereği “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” halinde ibraz eden tarafın ticari defter ve kayıtlarının aleyhe delil sayılacağının ihtar edildiği, davalının borca itiraz dilekçesi ile aradaki sözleşme ilişkisini, bahse konu ürünleri teslim aldığını ikrar ettiği ancak son kullanma tarihi geçen ürün olması nedeniyle ödeme yapmadığı yönünde savunmasının bulunduğu, bu savunmasını destekler delil bulunmadığı, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın KABULÜ ile, —- sayılı dosyasında davalı/borçlunun — asıl alacak yönünden itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte icra takibinin DEVAMINA,
2)İptaline karar verilen 7.979,81 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 545,10 TL’den peşin olarak yatırılan 96,38 TL’nin mahsubu ile 448,72 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 96,38 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk dava masrafı, 103,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.420,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair miktar itibariyle kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. . 31/05/2022